ABDULLAH YÛSUF ALİ - TDV İslâm Ansiklopedisi

ABDULLAH YÛSUF ALİ

عبد اللّٰه يوسف علي
Müellif: MUSTAFA ÖZTÜRK
ABDULLAH YÛSUF ALİ
Müellif: MUSTAFA ÖZTÜRK
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2020
Erişim Tarihi: 22.12.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/abdullah-yusuf-ali
MUSTAFA ÖZTÜRK, "ABDULLAH YÛSUF ALİ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/abdullah-yusuf-ali (22.12.2024).
Kopyalama metni

14 Nisan 1872’de Batı Hindistan’ın Gucerât eyaletindeki Sûret şehrinde Bohrâlar (Dâvûdî Bohrâlar) cemaatine mensup bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Kur’an okumayı öğrendikten sonra ilk Arapça tahsiline babası Yûsuf Ali Allahbahş’ın yanında başladı. Ardından öğrenim için Bombay’a gönderildi ve Encümen-i İslâm cemiyetine ait bir okula kaydoldu. 1882’de bir misyoner okulu olan Wilson Koleji’ne girdi. Bu sırada Latin ödülüne lâyık görüldü ve Yunan tarihi alanında Dakhsna Fellowship programına dahil edildi. Bombay Üniversitesi’nden aldığı bursla Eylül 1891’de İngiltere’ye gitti. Cambridge Üniversitesi bünyesindeki Saint John’s Koleji’nde hukuk tahsil etti. Üniversiteye kayıt sırasında, 1885’te emekliye ayrılan babasına Raj (British Raj) ödülü olarak verilen, aynı zamanda İngilizler’e bağlılığı ima eden “Han Bahadır” unvanının kendisine avantaj sağlayacağını düşünerek Abdullah Han Bahâdır Yûsuf Ali ismini kullandı. 1894’te İngiliz idaresindeki Hindistan Kamu Hizmeti Kurumu’nun memuriyet sınavını kazanınca Hindistan’a döndü; 1896’da Sehârenpûr’da yardımcı sulh hâkimi ve tahsildar olarak göreve başladı. Bu göreve tayin başvurusunda adını Abdullah İbn Han Bahâdır Yûsuf Ali diye yazdı ve 1920’lerden sonra Abdullah Yûsuf Ali ismini kullandı. Memuriyette ilk iki yılın ardından Aligarh yakınlarındaki Bareilly’e tayin edildi. Burada Seyyid Ahmed Han ile tanıştı. Daha sonra bilhassa İngiliz yönetimine sadakat konusunda onun düşünce çizgisini izledi.

Hindistan Kamu Hizmeti Kurumu’ndaki kariyer basamaklarını hızla tırmanan Abdullah Yûsuf bu kurumun çeşitli kademelerinde yöneticilik yaptı. 1900 yılında İngiltere’ye döndüğünde Teresa Mary Shalders adlı bir İngiliz kadınla evlendi. Evlilik töreni Saint Peter’s Kilisesi’nde yapıldı. 1911’de boşandığı bu eşinden üç oğlu, bir kızı dünyaya geldi. 1906’da Royal Society of Arts kuruluşunda verdiği “The Indian Muhammedans: Their Past, Present and Future” adlı konferansla İngiliz seçkinlerinin dikkatini çekti. Dinî ve siyasî görüşlerini ilk defa 1906-1907 yıllarındaki yazıları ve konuşmalarında dile getirdi. Bu süreçte Hindular’la Hint müslümanları arasında iş birliği fikrinden söz etti. 1915’te memuriyetten ayrılarak İngiltere’ye gitti.

Abdullah Yûsuf Ali, İngiliz yönetimine sıkı bağlılık fikrini savunduğundan 1914-1918 yıllarında dönemin İngiltere kralı V. George ile Kraliçe Mary için derin sevgi ve hayranlık ifade eden bir dizi makale yazıp çeşitli konuşmalar yaptı. I. Dünya Savaşı sırasında İngilizler’in elçisi gibi çalıştı. 1918’de İsveç’in İngilizler’e muhalif çevrelerin merkezi haline gelmesi üzerine bu ülkeye gidip Stockholm, Uppsala, Lund gibi şehirlerde Hindistan’daki İngiliz yönetimi lehine konferanslar verdi. 1919’da Paris Barış Konferansı’na katıldı. Savaş yıllarında Almanya ve Osmanlı Devleti’nin yanı sıra İngiltere İmparatorluğu ile Hindistan arasındaki bağları koparmaya çalışan ihtilâlci topluluklara düşman gözüyle baktı. Bu siyasî çizgisini II. Dünya Savaşı yıllarında da sürdürdü; İngilizler’in Ortadoğu politikasının hem müslüman devletlerin hem de Hint müslümanlarının çıkarına olduğu fikrini savundu (Sherif, s. 166). 1920’de Gertrude Anne Mawbwey adlı bir İngiliz kadınla ikinci evliliğini yaptı, “Mâsûme” adını verdiği bu eşinden 1941’de boşandı.

Abdullah Yûsuf’un hayatında seyahatler önemli bir yer tutar. Özellikle 1920’li yıllardan itibaren İngiltere ile Hindistan arasında âdeta mekik dokudu. 1928’de Türkiye’ye gitti ve Ankara izlenimlerini “Mustapha Kemal Ata-Turk” başlıklı bir makalesinde dile getirdi (Eastern Times, Lahor, 3 Haziran 1936). Aynı yıl Hindistan temsilcisi olarak Milletler Cemiyeti’ne seçildi. 1929 yılının sonlarına doğru Amerika, Hawaii adaları, Japonya, Çin, Filipinler gibi ülkeleri ziyaret etti. 1935’te hac görevini yerine getirdi. İlk defa 1932’de gittiği Kanada’yı 1938’de ikinci defa ziyaret etti. Bu ziyaretinde başta Hindistan’la ilgili meseleler olmak üzere dinî ve siyasî bir dizi konferans verdi. Ayrıca Kanada’daki ilk cami olarak bilinen Edmonton Camii’nin açılışını yaptı ve camiye oğlunun adına atfen Râşid Camii adını verdi. Bu seyahatlerine rağmen Hindistan’la ilişkisini hiç kesmedi; ülkesindeki siyasal, ekonomik, kültürel ve eğitim meseleleriyle ilgili makaleler yazdı; bunları The Times, Eastern Times gibi gazetelerde neşretti. II. Dünya Savaşı yıllarında da birçok fikrî ve siyasî faaliyette bulundu. 1941’de Londra’da düzenlenen World Congress of Faiths’te bir konuşma yaptı; Royal Society of Arts toplantılarına katıldı. Bu arada Nazizm karşıtı makaleler yazdı. Savaş sona erdiği sırada İngiltere’de olan Abdullah Yûsuf hayatının geri kalan kısmını bu ülkede ailesinden ve eski dostlarından uzakta yalnızlık içinde geçirdi. 10 Aralık 1953’te Fulham’da öldü ve Surrey’deki Brookwood Mezarlığı’na defnedildi.

Hayatındaki en önemli faaliyet alanlarından biri eğitim olan Abdullah Yûsuf, Hindistan’daki eğitim sorunlarıyla ilgili olarak çocuk ve yetişkin eğitimi programları gibi konularda yeni görüş ve teklifler sunmuştur. Pencap Üniversitesi, Aligarh Üniversitesi gibi kurumlarda senato üyeliği ve yöneticilik, Londra Üniversitesi’nde akademisyenlik görevlerinde bulunmuş, The Encyclopaedia of Islam için “Karāmat ʿAlī” ve “K̲h̲ōd̲j̲a” gibi maddeleri yazmıştır. Osmaniye Üniversitesi bünyesinde ders kitapları hazırlama projesinde yer almış, 1925-1927 ve 1934-1936 yıllarında Lahor İslâm Koleji’nde müdürlük yapmıştır. Öte yandan din tasavvurunu temelde İngilizler’e sadakat fikrine uygun biçimde şekillendirmiş, siyasetle alâkası bulunmayan bir İslâm düşüncesini savunmuş, bu düşünce çerçevesinde dini salt bireysel kurtuluşla ilgili bir inanç ve ahlâk sistemi olarak telakki etmiştir. Ona göre İslâm ve Kur’an’ın mesajı siyasî, içtimaî ve devlet idaresiyle ilişkili olmaktan çok bireysel planda mânevî tecrübeyle ilgilidir. Siyaset kirlidir, bu sebeple dinin nezahetine siyaset bulaştırılmamalıdır. Ayrıca din temelli bir devlet sistemi Kur’an açısından makbul değildir. Nisâ sûresinin 59. âyetinde ülü’l-emre itaat hususunda işaret edildiği üzere İslâm’da dinî olanla dünyevî olan arasında keskin bir ayırım yoktur. İslâm’ın talebi devlet yönetiminin âdil olmasıdır. Sonuçta müslümanlar her âdil siyasî otoriteye itaat etmekle mükelleftir (The Meaning of the Holy Qur’an, s. 203).

Abdullah Yûsuf genelde Doğu ile Batı, özelde Hindistan ve Hint müslümanları ile İngiltere arasında kültür, sanat, edebiyat ve beşerî ilimler gibi unsurlara dayalı sıkı bir uyum ve iş birliği zemini oluşturma yolunda büyük çaba sarfetmiş, bu zeminde farklı dinler ve inançlar bağlamında diyalog fikrini önemsemiştir. Barışın ve kardeşliğin hâkim olduğu ideal bir dünya düzenine kavuşmak ancak diyalogla mümkündür. Bu amaca hizmet için Lahore Art Circle’ı tesis etmiştir. 1936-1941 yıllarında farklı inançlara mensup insanlar/toplumlar arasında karşılıklı anlayışı, iş birliğini ve saygıyı geliştirmeye yönelik çalışmalar yapmak üzere kurulan World Congress of Faiths adlı organizasyonda aktif rol almış, aynı zamanda Ethical Union’a da katılmıştır. Öte yandan Lahor Rotary Kulübü’ne üye olmuş, bu kulübün İngiltere’deki toplantılarına devam etmiştir.

İnsanlığı daha güzel bir geleceğe taşımaya yönelik bir forum olacağı düşüncesiyle Abdullah Yûsuf Milletler Cemiyeti’ne destek vermiş, bu kurumun “Din Yoluyla Barış” programına katılmış, dünya kardeşliği idealinden dolayı Hindistan’da farmasonluğu (hür masonluk) teşvik ve tavsiye etmiştir. Doğu ile Batı arasında bir âhenk oluşturma fikrini India and Europe ve Modern India and The West gibi eserlerinde ortaya koymuş, modernizmi bütün insanlığın katkısıyla gerçekleşen evrimin doğal bir aşaması diye nitelendirmiştir. Modern bilim ve din ilişkisinde bilimi inanca götüren bir vasıta olarak değerlendirmiş, fakat Kur’an çevirisindeki açıklamalarında Seyyid Ahmed Han ve diğer İslâm modernistlerinin aksine rasyonalist ve savunmacı nitelikte bilimsel bir tefsire pek rağbet etmemiştir (Sherif, s. 174-175). Mistisizmi muhtemelen dini temelde ferdî-mânevî tecrübe olarak kabul ettiğinden birçok âyetle ilgili notlarında mistik anlamlara atıfta bulunmuş, yine birçok âyeti alegorik ve sembolik tarzda te’vil etmiştir. Meselâ Kehf sûresinin 61. âyetindeki “hût” (balık) kelimesine, “Seküler bilginin semeresini sembolize eder”; Kalem sûresinin 42. âyetinde geçen “sâk” (incik) kelimesine, “Bu kelime en gizli gaybı sembolize eder” şeklinde anlamlar yüklemiştir. Bazı araştırmacılar Abdullah Yûsuf Ali’nin bu tür yorumlarını, diğer bazıları ise Hz. Yûsuf, Îsâ ve İbrâhim kıssalarına ilişkin sembolik yorumları ile Kur’an ve Sünnet’e aykırı buldukları ribâ, cin gibi bazı kavramlara dair açıklamalarını eleştirmiştir.

Eserleri. 1. The Holy Qur’an-Text, Translation and Commentary. Batı’da ve İslâm dünyasında en çok tanınan ve okunan İngilizce Kur’an çevirilerinden biridir. Fazlurrahman da eseri Batı dillerindeki en iyi Kur’an çevirilerinden biri olarak değerlendirir. Eserin birinci bölümü The Holy Qur’an: An Interpretation in English, with Arabic Text in Paralel Columns, a Running Rhythmic Commentary in English Commentary and Full Explanatory Notes adıyla 1934’te Şeyh Muhammed Eşref tarafından Lahor’da yayımlanmış, diğer bölümlerin yayımlanması 1937’de tamamlanmıştır. Çeviride 6000’den fazla açıklama notu yer almakta, ayrıca bazı sûrelerin sonunda ekler bulunmaktadır. Ardından eserin farklı adlarla baskıları gerçekleştirilmiştir (Lahore 1938; New York 1938, 1946; Mekke 1966; Riyad 1966 [?]; Beyrut 1963, 1979, 1983; Delhi 1973; New Delhi 1987, 1990; Maryland 1983, 1989, 1992). Bunlardan Amana Corporation ile International Institute of Islamic Thought’un iş birliğiyle yapılan gözden geçirilmiş iki baskısında (The Holy Qur’an-Text, Translation and Commentary, Maryland 1989; The Meaning of the Holy Qur’an, Maryland 1992) bazı âyetlerle ilgili açıklama notları ile bazı sûrelerin sonunda yer alan ekler metinden çıkarılmış, çevirinin orijinal metnine de müdahalelerde bulunulmuştur. Suudi Arabistan Krallığı İlmî Araştırma, İftâ, İslâmî Tebliğ ve Rehberlik Başkanlığı’nca gerçekleştirilen Riyad baskısında ise (Dârü’l-livâ 1966 [?]) söz konusu müdahalelerin yanı sıra esere Mevdûdî’nin “Introduction to the Study of the Qur’an” başlıklı yazısı eklenmiştir.

2. A Monograph on Silk Fabrics Produced in the North-Western Provinces and Oudh (Allahâbâd 1900). Yazarın ilk eseridir.

3. Life and Labour of the People of India (London 1907; Lahore 1977). Müellifin Londra’daki Passmore Edward Institute’te verdiği bir dizi konferansın kitap haline getirilmiş şeklidir.

4. India and Europe: A Study of Contrasts, with a View a Discovering Avenues of Cultural Cooperation (London 1925).

5. The Making of India: A Brief History (London 1925).

6. Outlines of Indian History (Lahore 1928). Hindistan’daki lise öğrencileri için üniversiteye hazırlık kitabı olarak yazılmıştır.

7. Engrîzî Ahd Meyn Hindustan ki Tamaddun ki Tarikh (Allâhâbâd 1931, 1936; Lahor 1994; İngilizce trc. A Cultural History of India During The British Period, Bombay 1940).

8. Medieval India: Social and Economic Conditions (London 1932). Tarikh-i Hind kay Azmana Vusta mai Ma’ashri Aur İktisadi Halaat adıyla Urduca olarak da yayımlanmıştır (Allâhâbâd 1939).

9. Modern India and the West (London 1941).

Müellifle ilgili olarak Abdülcelîl Hasan Ali Sâlim ed-Dîb (Tercemetü ʿAbdillâh Yûsuf ʿAlî dirâse naḳdiyye, doktora tezi, 1420/1998, Tanta Üniversitesi), Sherif (bk. bibl.) ve Hurşid Kemal Azîz (A Biography of Abdullah Yusuf Ali a Life Forlorn, Lahore 2010) tarafından birer çalışma yapılmıştır.


BİBLİYOGRAFYA

Abdullah Yûsuf Ali, The Meaning of the Holy Qur’an, Maryland 1416/1996, tür.yer.

Fazlur Rahman, Ana Konularıyla Kur’an (trc. Alparslan Açıkgenç), Ankara 1987, s. 32.

M. A. Sherif, Searching for Solace: A Biography of Abdullah Yusuf Ali, Interpreter of the Qur’an, Islamabad 2000.

Christian W. Troll, “Jesus Christ and Christianity in Abdullah Yusuf Ali’s English Interpretation of the Qur’an”, Islamochristiana, XXIV, Roma 1998, s. 77-101.

Muzaffar Iqbal, “ʿAbdullah Yūsuf ʿAlī & Muḥammad Asad: Two Approaches to the English Translation of the Qur’an”, Journal of Qur’anic Studies, II/1, London 2000, s. 107-123.

Behcet Abdürrezzâk el-Habâşine, “Tercemetü ʿAbdillâh Yûsuf ʿAlî li-meʿâni’l-Ḳurʾâni’l-kerîm fî ḍavʾi’l-Kitâb ve’s-Sünne”, el-Mecelletü’l-Ürdüniyye fi’d-dirâsâti’l-İslâmiyye, I/1, Mefrak 1426/2005, s. 79-89.

Kadir Polater, “Abdullah Yusuf Ali’ye Göre Kur’ân’daki Zü’l-Karneyn Kıssası”, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, VI/2 (2006), s. 95-120.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2020 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 2. basım) EK-1. cildinde, 15-17 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER