https://islamansiklopedisi.org.tr/acaibul-makdur
Arapça olan eserin tam adı ʿAcâʾibü’l-maḳdûr fî nevâʾibi (aḫbâri) Tîmûr’dur. Muhtemelen 1435 yılında tamamlanan eserde kısa bir girişten sonra Timur’un adı, soyu, çeşitli ülkeleri istilâsı ve bunun sebepleri açıklanmakta, daha sonra hükümdarın hayatı ve sırasıyla seferleri anlatılarak ele geçirdiği şehirlerde yaptığı yağma ve katliamlar acı bir dille tasvir edilmektedir. Ayrıca eserde, Timur’un 1405 yılında Otrar’da ölümünden, tahtı ele geçiren torunu Halil Sultan’ın 1409’da Semerkant ve Mâverâünnehir’in idaresini amcası Şâhruh’a terketmesine kadar geçen zaman içinde cereyan eden hadiseler hakkında da değerli bilgiler yer almaktadır. Bu bilgiler, aynı hadiseleri nakleden ve Şerefeddin Ali Yezdî’nin, Ẓafernâme’nin telifinde faydalandığı Tâc es-Selmânî’nin Târîḫnâme’si ile büyük benzerlikler göstermektedir. Timur’un vücut yapısı ile seciyesinin, düşüncelerinin ve bazı özelliklerinin de anlatıldığı eserde sarayları, hanımları, çocukları, divan mensupları ve askerleri ile Semerkant’ta yaşayan âlimler, şeyhler, tabipler, hattatlar, müneccimler, satranç ustaları, çalgıcılar ve nakkaşlar hakkında da bilgiler bulunmaktadır.
Eserde ağır bir dil kullanılmış, cinas, teşbih, kinaye, istiare gibi edebî sanatlara ve eş anlamlı kelimelere fazlaca yer verilmiştir. Eserin, Timur’un icraatını kötülemek için yazıldığına dair bir kanaat olmakla birlikte, müellifin sadece gördüklerine ve duyduklarına yer verdiği anlaşılmaktadır. Nitekim yer yer, Timur’un istilâ ve zaferlerinin fert ve cemiyet üzerindeki menfi tesirleri acı bir dille, fakat oldukça tarafsız bir şekilde ifade edilmiştir.
Birçok baskısı bulunan ʿAcâʾibü’l-maḳdûr, daha XVII. yüzyılda Avrupalılar’ın ve Osmanlı devlet adamlarının dikkatini çekmiş, 1636’da J. Golius, 1767-1772’de S. H. Manger tarafından Latince’ye, 1658’de P. Vattier tarafından Fransızca’ya, 1936’da J. H. Sanders tarafından İngilizce’ye, 1960’ta da Muhammed Ali Necâtî tarafından Farsça’ya çevrilmiştir. Bağdatlı Nazmîzâde Murtaza tarafından 1698’de Târîh-i Timurlenk adıyla Türkçe’ye tercüme edilen eser, matbaanın Türkiye’ye gelişi üzerine basılan ilk eserler arasında yer almıştır (Târîh-i Timur-ı Gûrkân, İstanbul 1142/1729). Fakat ağır bir dille tercüme edildiği için kısmen sadeleştirilip kısaltılarak yine aynı adla 1277 (1860) yılında yeniden basılmıştır.
BİBLİYOGRAFYA
İbn Arabşah, Zindegânî-i Şigiftâver-i Tîmûr (trc. Muhammed Ali Necâtî), Tahran 1339 hş./1960, s. 15-23.
İbn Tağrîberdî, el-Menhelü’ṣ-ṣâfî, Nuruosmaniye Ktp., nr. 3428, I, vr. 71b-74a.
a.mlf., en-Nücûmü’z-zâhire (Popper), VII/1, s. 344 vd.
Sehâvî, eḍ-Ḍavʾü’l-lâmiʿ, II, 126-131.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1128.
Rieu, Catalogue, s. 43.
Browne, A Literary History of Persia, Cambridge 1920, III, 181 vd.
M. Şemseddin [Günaltay], İslâm’da Târih ve Müverrihler, İstanbul 1339-42, s. 373-378.
Brockelmann, GAL, II, 28-29; Suppl., II, 24-25.
Babinger (Üçok), s. 22-25.
Hüsnü, “İbn Arabşah”, TM, III (1935), s. 157-182.
H. R. Romer, “Neuere Veröffentlichungen zur Geschichte Timurs und seiner Nachfolger”, CAJ, II/3 (1956), s. 221-222 (aynı makale için bk. TTK Bildiriler, V [1960], s. 285-286).
İbrahim Kafesoğlu, “İbn Arabşah”, İA, V/2, s. 698-701.
J. Pedersen, “Ibn ʿArabs̲h̲āh”, EI2 (İng.), III, 711-712.
U. Nashashibi, “ʿAǰāʾeb al-Maqdūr”, EIr., I, 699-700.