https://islamansiklopedisi.org.tr/ahsai
1166’da (1753) Bahreyn’in Ahsâ şehrinde doğdu. Küçüklüğünden itibaren zâhidâne bir hayat yaşadı. Dinî ilimleri öğrendikten sonra yirmi yaşında Irak’ın Şiîler’ce mukaddes sayılan bölgesini ziyaret etti. Necef ve Kerbelâ’da Şiî müctehidlerden Ahmed b. Hasan el-Bahrânî’den icâzet aldı. Bu sıralarda Şîa’da gördüğü bozulma ve karışıklıklardan rahatsız olan Ahsâî, kendisini bu durumu ortadan kaldırmakla görevli saydı. Bu maksatla Irak, Bahreyn ve İran’da pek çok seyahatler yaptı. 1806 yılında Yezd’e yerleşti. Burada geçirdiği on iki yıl boyunca kendini ilme verdi; bir yandan da müessir vaazlarıyla büyük ilgi ve taraftar topladı. Daha sonra Kaçar Hükümdarı Feth Ali Şah’ın daveti üzerine Tahran’a gitti ve orada büyük saygı gördü. Âhiretle ilgili görüşleri dolayısıyla mutedil Şiî kelâmcıların şiddetli tenkitlerine hedef oldu. Kerbelâ’yı son defa ziyaret edip Kirmanşah’a yerleşti. Mollaların kendisine karşı gösterdiği düşmanlıktan tedirgin olarak hac niyetiyle yola çıktı. Bu yolculuk sırasında Medine yakınlarında öldü ve Cennetü’l-bakī‘a defnedildi. Ölümünden sonra sayıları gittikçe artan taraftarları Şeyhîler adını aldılar ve Ahsâî’nin düşüncelerini yaymak için büyük çaba harcadılar.
Ahsâî, dinî ilimler yanında tıp ve matematikte de dirayet sahibi bir âlim ve aynı zamanda şairdi. Mutasavvıfları, özellikle İbnü’l-Arabî’yi şiddetle tenkit etmiş, bu konuda Sadreddin eş-Şîrâzî’nin görüşlerini hareket noktası olarak almıştır. Öğrencisi ve Şeyhiyye’nin diğer önemli siması Kâzım Reştî de aynı yolu takip etmiştir. Şeyhîler arasında Allah ve peygamber telakkilerinin, Bâtıniyye ve Hulûliyye akımlarından doğduğu hakkında yaygın bir kanaat vardır. Mehdî Tabâtabâî ve Muhammed Takī-i Râzî gibi Şiî âlimler, Ahsâî’ye mensup olduklarını iddia edenleri ağır bir dille tenkit etmişlerdir. Ahsâî’nin iki âlim oğlunun da babalarını şiddetle reddettikleri nakledilmektedir. Ölümünden sonra Şeyhîler Rükniyye ve Bâbiyye adlı iki fırkaya ayrılmıştır. Ancak Reştî’nin halefi Mirza Hasan Gevher bu iki fırkayı da reddeder ve bunların Ahsâî ve Reştî ile hiçbir ilgileri olmadığını söyler. Mirza İbrâhim de Rücûmü’ş-şeyâṭîn fi’r-red ʿale’l-Bâb ve’l-müteşeyyiḫîn adlı eserini bu fırkaları reddetmek için yazmıştır. Ahsâî, Mehdîlik anlayışında İmâmiyye’den ayrılır. Ona göre mehdî alelâde bir insan olup vakti gelince zuhur edecektir.
Ahsâî’nin tefsir, hadis, fıkıh, kelâm, tasavvuf ve felsefe konularında çoğu basılmamış yüzden fazla eseri vardır (bk. Muhsin el-Emîn, I, 591-592). Basılmış eserleri şunlardır: Mefâṭîhu’l-ġayb (Taʿlîḳa laṭîfe ʿale’r-risâleti’l-müsemmât bi’l-ʿArşiyye [Tahran 1236, 1271; Tebriz 1278]); Cevâmiʿu’l-kelim (I-II, Tahran 1273; Tebriz 1276); Beyânü’l-eḥâdîs̱ (Tahran 1274); Şerḥu’l-Fevâʾid (Tahran 1276); Şerḥu’z-ziyâreti’l-câmiʿati’l-kebîre (Tahran 1276). Hüseyin Ali Mahfûz tarafından Ahsâî’nin hayatı hakkında bir risâle yayımlanmıştır (Sîretü’ş-Şeyḫ Aḥmed el-Aḥsâʾî, Bağdad 1957).
BİBLİYOGRAFYA
Brockelmann, GAL Suppl., II, 845.
Browne, LHP, IV, 410, 421-422.
Ma‘sûm Ali Şah, Ṭarâʾiḳ, III, 217, 337.
Hânsârî, Ravżâtü’l-cennât (nşr. Esedullah İsmâiliyyân), Tahran 1390/1970, I, 88-94.
Muhsin Abdülhamîd, İslâma Yönelen Yıkıcı Hareketler: Bâbîlik ve Bahâîliğin İçyüzü (trc. M. Saim Yeprem – Hasan Güleç), Ankara 1973, s. 55-62.
Aʿyânü’ş-Şîʿa, II, 589-593.
Ethem Ruhi Fığlalı, Çağımızda Îtikādî İslâm Mezhepleri, Ankara 1983, s. 186.
Abdullah Ni‘me, Felâsifetü’ş-Şîʿa ḥayâtühüm ve ârâʾühüm, Beyrut 1987, s. 128-131.
A. Bausani, “al-Aḥsāʾī”, EI2 (İng.), I, 304.
D. M. MacEoin, “Aḥsāʾī”, EIr., I, 674-679.