https://islamansiklopedisi.org.tr/amir-b-sasaa-beni-amir-b-sasaa
Kabilenin adına ilk defa, Güney Arabistan’da bulunan milâdî VI. yüzyıla ait bir kitâbede rastlanmıştır. Kabileye adını veren Âmir b. Sa‘saa’nın soyu Adnân’a kadar uzanır. Kabile Benî Âmir, Rebîa, Nümeyr, Hilâl ve Süvâe adlı dört ana koldan teşekkül etmiştir. Benî Âmir’in yaylaklarının en uçtaki sınırları ve bu kitâbe dikkate alınırsa, yerleşim alanlarının başlangıçta Türebe vadisinin batısından başlayarak doğuya doğru uzandığı ve Renye’den geçerek güneyde Riyad-Mekke yolunun dağlık kısmına kadar yayıldığı anlaşılır. Ancak bu sahanın kuzeybatı sınırlarını tesbit etmek mümkün değildir. Daha sonra Kilâb b. Rebîa b. Âmir buradan kuzeye ve kuzeybatıya, Kâ‘b b. Rebîa b. Âmir ise doğu ve kuzeydoğuya Tuvayk’ın güneyine göç ettiler. Sadece Hilâl b. Âmir grubu bu bölgeden ayrılmadı.
Büyük bir kısmı göçebe olarak yaşayan ve hayvancılıkla geçinen bu kabile mensuplarının bir bölümü yaz aylarını Tâif’te geçiriyor, kışın ise hayvanlarını otlatmak için Necid’e gidiyorlardı. Önceleri Tâif’teki Advân kabilesiyle iyi geçinen ve akrabalık kuran Benî Âmir daha sonra bu kabile ile anlaşmazlığa düştü ve onları Tâif’ten çıkardı. Câhiliye döneminde birçok kabileyle savaşan Benî Âmir başlangıçta Kureyş ile de iyi münasebetler içindeyken, Kureyşliler’in bu kabileye mensup bir kadına saldırması üzerine ilişkileri bozulmuş ve sonunda bu olay savaşa yol açmıştır.
Hz. Peygamber, İslâmiyet’in ilk yıllarında Mekke’ye gelen Âmiroğulları’nı İslâm’a davet etmiş, fakat onlar kabul etmemişti. Benî Âmir de Kâbe ve çevresinin kutsiyetine inanıyordu, bu bakımdan Mekkeliler’le iyi ilişkiler içindeydiler. Onlar müşterek düşmanları Gatafânlılar’a karşı Medineli müslümanlarla da iş birliği yapıyorlardı. Hatta bu durum, Hz. Peygamber’in, kabilenin reisi Ebû Berâ’nın isteği üzerine gönderdiği tebliğ ve irşad heyetinin Bi’rimaûne’de aynı kabileden Âmir b. Tufeyl tarafından katledilmesinden (4/625) sonra dahi bozulmadı. Hz. Peygamber kendileriyle yakınlık kurmak amacıyla bu kabileye mensup Zeyneb bint Huzeyme ve Meymûne bint Hâris ile evlendi. Benî Âmir’den Hevze b. Hâlid ile oğlu ve yeğeni Medine‘ye gelerek müslüman olmuş ve Hz. Peygamber’e biat etmişlerdi. Huneyn Zaferi’nden sonra Medine’ye gelen Benî Âmir’e mensup çeşitli heyetler de müslüman oldular (9/630).
Hz. Ebû Bekir devrinde meydana gelen ridde olaylarına katılmayan Âmiroğulları fetihler sırasında önemli bir hizmette bulunmadılar. Mercirâhit Savaşı’nda ise Abdullah b. Zübeyr’in safında savaştılar. Bu kabileye mensup olan Ukaylîler’in bir kısmı Suriye ordusuyla Endülüs’e geçerken diğer bazı gruplar da İran, Kuzey Suriye ve Fırat’ın karşı tarafında yerleştiler. Suriye’de ikamet edenler yerleşik bir hayata alışırken Fırat’ın ötesinde kalanlar yeniden göçebeliğe döndüler. Kilâb kabilesi Suriye’de Mirdâsîler hânedanını kurduğu gibi Nümeyr ve Ukayl oğulları da 940 ve 955 yıllarında el-Cezîre’ye geçerek bu bölgede siyasî nüfuza sahip oldular. Arabistan’da kalan Âmiroğulları geleneksel yaşayışlarını sürdürdüler. Daha sonra Ukaylîler Bîşe ve Teslîs yakınlarındaki sahrayı işgal ettiler. Abbâsîler’in ilk yıllarında Benî Âmir arasında önemli göçler başladı. Benî Kuşeyr, Benî Nümeyr tarafından durduruluncaya kadar kuzeybatıda ilerlemeye devam ettiler. Benî Kilâb ise milâdî IX. yüzyılda Arabistan’da çıkan isyanlara katıldı. Doğu Arabistan Karmatîleri’nin seferleri Benî Âmir kabileleri arasında yeni bir göç dalgasına sebep oldu. Hafâce, Ukayl ve daha sonra Müntefikler Irak’a, Ukaylîler Filistin’e, Benî Kilâb da Ürdün’ün doğusuna göç ettiler.
BİBLİYOGRAFYA
Buhârî, “Meġāzî”, 28.
İbn Hişâm, es-Sîre, I, 184, 200-201; II, 424-425; IV, 567-573.
İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, I, 216, 300-309, 310-311.
İbn Kuteybe, el-Maʿârif (Ukkâşe), s. 556.
Belâzürî, Ensâb, I, 237-238.
Taberî, Târîḫ (de Goeje), I, 2200-2201, 2490, 2954.
İbn Hazm, Cemhere, s. 320.
İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, XII, 80.
Kehhâle, Muʿcemü ḳabâʾili’l-ʿArab, Beyrut 1402/1982, II, 708-709.
Hamîdullah, İslâm Peygamberi, I, 478-479, 500-509, 515; II, 733-734, 741-742.
Reckendorf, “Âmir”, İA, I, 407-408.
W. Caskel, “ʿĀmir b. Ṣaʿṣaʿa”, EI2 (Fr.), I, 453-455.