https://islamansiklopedisi.org.tr/cevvani
525 (1131) yılında Mısır’da doğdu. Dedeleri aslen Musullu olup daha sonra Medine yakınındaki Cevvâniye’ye yerleştikleri için Cevvânî nisbesiyle anılırlar. Cevvânî’nin Alevî, Hüseynî, Ubeydî, Mâlikî nisbeleriyle anıldığı da görülmektedir. Cevvânî’nin el-Vâfî’de (Safedî, II, 202) Mâzenderânî nisbesiyle anılması 588’de (1192) ölen Reşîdüddin Ebû Ca‘fer Muhammed b. Ali b. Şehrâşûb ile karıştırılmış olmasındandır (İbnü’s-Sâbûnî, s. 100-101). Ailesi, Ali b. Hüseyin Zeynelâbidîn’in torunu Ubeydullah’ın oğlu Muhammed vasıtasıyla Ali b. Ebû Tâlib neslinden geldiklerini iddia etmiştir. Bu aile IV. (X.) yüzyıl başlarında yetiştirdiği âlimlerle tanınmıştır. Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, Cevvânî’nin sekizinci dedesi olan tarihçi Ali b. İbrâhim el-Cevvânî’den rivayet ettiği bazı bilgileri nakletmektedir (bk. Meḳātilü’ṭ-Ṭâlibiyyîn, s. 193, 435, 438).
Cevvânî tahsilini babası Ebü’l-Berekât Es‘ad b. Ali en-Nahvî, fakih Abdurrahman b. Hüseyin b. Cebbâb, Abdülmün‘im b. Mevhûb, İbnü’l-Kîzânî diye tanınan edip ve kıraat âlimi Muhammed b. İbrâhim el-Kîzânî, fakih Abdullah b. Rifâa es-Sa‘dî gibi hocalardan tamamladı. Ensâb ilmi konusunda daha çok Ebü’l-Hüseyin b. Yahyâ b. Haydare el-Erkatî’den faydalandı. Bir müddet İskenderiye, Dımaşk ve Halep’te kalarak buralardaki ilmî çevrelerle irtibat kuran Cevvânî 556 (1161) yılı sonunda Mısır’da nakîbüleşraf olarak görevlendirildi. Bu makamdan azledildikten sonra Fâtımî sarayında nakîbü’n-nükabâ görevine tayin edildi. Cevvânî’nin ilgisi ensâb ve tarih konularına yönelikti. Çok defa evine çekilerek eser telifiyle meşgul olurdu. Bu çalışmaları yanında öğretim faaliyetlerini de sürdürdü. Murtazâ b. Afîf, Yûnus b. Muhammed el-Fârikī, Muhammed b. Mahmûd, Ebû Ali Hasan b. Zühre ve Şâfiî fakihlerinden İbnü’l-Cümmeyzî kendisinden ilim öğrenen talebelerindendir.
Cevvânî Fâtımîler’in yıkılmasından (567/1171) sonra Eyyûbîler’in sağladığı imkânlardan da faydalandı. Bu sebeple yazdığı eserlerden bir kısmını onlara ithaf etti. Bu arada Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin, Cevvâniye’yi kendisine ve nesline tahsis ettiği görülmektedir. Ebû Ali el-Cevvânî Mısır’da vefat etti.
Cevvânî yaşadığı çağda ensâb konusunda en yetkili âlimlerden biri olarak kabul edilmesine rağmen Münzirî onun bir kısım rivayetlerini makbul saymamakta, şeyhlerinin ondan hadis almadıklarını ve kendisine itibar etmediklerini belirtmekte, İbn Hacer el-Askalânî de buna yakın görüşler ileri sürerek yazdığı eserlerdeki tutarsızlıkları örnekleriyle ortaya koymaktadır (bk. Lisânü’l-Mîzân, V, 74-76).
Cevvânî ilimle uğraşmasından başka şiirleriyle de tanınmıştır. Şam’da kādılkudât Abdullah b. Muhammed b. Ebû Asrûn el-Mevsılî için yazdığı methiyenin bir kısmı günümüze ulaşmış bulunmaktadır (bk. İbnü’s-Sâbûnî, s. 104-105).
Eserleri. Cevvânî’nin çoğu ensâb konusunda olan eserlerinin sayısı on sekize ulaşmaktadır. Bunlar özellikle Hz. Peygamber, Ali b. Ebû Tâlib, İdrîsîler ve Benî Erkat’ın neseplerine dairdir. Başlıca eserleri şunlardır:
1. Şeceretü Resûlillâh (eş-Şeceretü’l-Muḥammediyye). Selâhaddîn-i Eyyûbî için yazdığı bu risâle yayımlanmıştır (İstanbul 1331).
2. Uṣûlü’l-aḥsâb ve fuṣûlü’l-ensâb (Tuḥfetü’l-ensâb veya Tuḥfetün ẓarîfe ve muḳaddimetün laṭîfe ve hediyyetün münîfe fî uṣûli’l-aḥsâb ve fuṣûli’l-ensâb). Ensâba dair bazı terimleri de açıkladığı bu eser Hz. Peygamber’in Âdem’e kadar olan nesebini ele almaktadır. Eseri kadı Mücîrüddin Abdürrahim b. Ali el-Lahmî en-Nîsâbûrî (ö. 596/1200) için kaleme almıştır (bk. Brockelmann, GAL Suppl., I, 626).
3. et-Tuḥfetü’ş-şerîfe ve’ṭ-ṭurfetü’l-münîfe. Hz. Peygamber’in hayatı ile ashaba dair olan bu risâlenin Süleymaniye Kütüphanesi (Lâleli, nr. 2062/1, 2064, 2065, 8 varak) ile Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde (III. Ahmed, nr. 2759) nüshaları bulunmaktadır.
4. en-Nuḳaṭ li-muʿcemi mâ eşkele mine’l-ḫıṭaṭ. Mısır tarihine dair olup izi kalmamış veya harap olmuş tarihî yapılar hakkında bilgi vermektedir.
5. el-Münṣıfü’n-nefîs fî nesebi Benî İdrîs. Ebü’l-Hasan İdrîs b. Hasan’ın (ö. 307/919’dan sonra) soyunu kötülemek maksadıyla kaleme alındığı söylenmektedir.
6. Ġayżu üli’r-Rafż ve’l-mekr fî fażli men yüknâ Ebâ Bekr. Cevvânî bu eserini, Şîa’nın künyesi Ebû Bekir olanlara karşı duyduğu nefreti belirtmek için yazmış ve Eyyûbîler’den I. el-Melikü’l-Âdil’e ithaf etmiştir. Eser Hz. Ebû Bekir’le başlar ve künyesi Ebû Bekir olan Âdil b. Eyyûb’un biyografisiyle sona erer (son üç eser için bk. Brockelmann, GAL Suppl., I, 626).
7. Kitâbü’r-Ravżati’l-enîse bi-fażli meşhedi’s-Seyyide Nefîse. Makrîzî el-Ḫıṭaṭ’ta (II, 440-441) Seyyide Nefîse meşhedi hakkında verdiği bilgilerin büyük bir bölümünü bu monografiden nakletmektedir.
Cevvânî’nin ayrıca şu eserleri de kaynaklarda zikredilmektedir: el-Cevherü’l-meknûn fî ẕikri’l-ḳabâʾili ve’l-buṭûn (İbnü’l-Adîm Buġyetü’ṭ-ṭaleb’de bu eserden iktibaslarda bulunmaktadır), Ṭabaḳātü’n-nessâbîn, Ṭabaḳātü’ṭ-ṭâlibiyyîn, Tâcü’l-ensâb ve minhâcü’ṣ-ṣavâb.
BİBLİYOGRAFYA
Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, Meḳātilü’ṭ-Ṭâlibiyyîn (nşr. Seyyid Ahmed Sakr), Beyrut 1946, s. 193, 435, 438.
Yâkūt, Muʿcemü’l-büldân, II, 175.
Münzirî, et-Tekmile, I, 177-178.
İbnü’s-Sâbûnî, Tekmiletü İkmâli’l-İkmâl (nşr. Mustafa Cevâd), Beyrut 1406/1986, s. 100-105, 140, 186, 292.
Safedî, el-Vâfî, II, 202.
Makrîzî, el-Ḫıṭaṭ, I, 5; II, 440-441.
İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, V, 74-76.
İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, I, 43-44; VI, 119.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 268, 304, 716; II, 1104, 1975.
Brockelmann, GAL, I, 451-452; Suppl., I, 626.
Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, IX, 45.
Ziriklî, el-Aʿlâm, VI, 31.
F. Rosenthal, “al-D̲j̲awwānī”, EI2 (İng.), II, 501.