https://islamansiklopedisi.org.tr/ceziri-abdulkadir-b-muhammed
16 Şâban 911’de (12 Ocak 1506) doğdu. Dürerü’l-ferâʾidi’l-munaẓẓama adlı eserinde verdiği bilgilerden, ailesinin aslen Cezîreli olduğu ve atalarının buradan Kahire’ye göç ettiği anlaşılmaktadır. Oldukça nüfuzlu olan ailesinin çeşitli yerlerde vakıfları bulunmaktaydı.
Babası Muhammed b. Abdülkādir devrinin önde gelen tabiplerinden biri olup Kahire’de Bîmâristânü’l-Mansûrî’de ve emîr-i haccın maiyetinde görev yapmıştır. Cezîrî gençliğinde bir taraftan ilim tahsil ederken diğer taraftan ticaretle uğraştı. Bu arada tasavvufa ilgi duydu ve Şeyh Şehâbeddin Ahmed el-Yezîdî eş-Şâfiî’ye intisap etti. Şeyh Ahmed b. İsmâil ed-Demîrî’den hadis ve tıp, Mûsâ b. Ahmed el-Ermeyûnî’den nahiv, sarf ve mantık dersleri aldı. O sırada Mısır beylerbeyi ve emîr-i hac olan Hadım Süleyman Paşa (ö. 1547), Cezîrî’yi babası ile birlikte hazarda ve seferde kâtip olarak görevlendirdi. Cezîrî bu görevi sırasında hacla ilgili eserini kaleme aldı. 976’dan (1568) sonra öldüğü tahmin edilmektedir.
Eserleri. 1. Dürerü’l-ferâʾidi’l-munaẓẓama fî aḫbâri’l-ḥâc ve ṭarîḳı Mekkete’l-muʿaẓẓama. XVI. yüzyılın son çeyreğine kadar hac konusunda yazılan kitapların en önemlilerinden biridir. Hulefâ-yi Râşidîn (632-661) devrinden 972 (1564-65) yılına kadar hac emirliği, hac kervanları, hac yolları, menziller, menzillerde yaşayanlar ve hac farîzasıyla ilgili bilgileri ihtiva etmektedir. Eser, müellifin X. (XVI.) yüzyılda bizzat gördüğü olaylar hakkında verdiği mâlûmat dolayısıyla da dikkat çekicidir. Kitap ayrıca Mısır’daki Türk hâkimiyetine dair önemli bilgiler ihtiva etmektedir. Cezîrî bu eserini yazarken Şeyh Cârullah b. Fehd, Kutbüddin el-Mekkî ve diğer bazı müelliflerin eserlerinden faydalanmıştır. Dürerü’l-ferâʾid’in Süleymaniye Kütüphanesi’nde iki yazma nüshası bulunmaktadır (Reîsülküttâb Mustafa Efendi, nr. 648; Damad İbrâhim Paşa, nr. 296).
2. ʿUmdetü’ṣ-ṣafve fî ḥilli’l-ḳahve. Kahvenin tarihçesi, hazırlanışı hakkında bilgi veren ve helâl olduğunu anlatan bir eserdir. XVI. yüzyılda kahvenin kullanımı yaygınlaşınca içilmesinin câiz olup olmadığı hususunda ihtilâflar baş göstermiş, Mekke’de ve diğer şehirlerde pek çok karışıklık çıkmıştır. Bunun üzerine âlimlerin konu ile ilgili olarak kaleme aldıkları eserlerin en önemlilerinden biri de Cezîrî’nin 966’da (1559) telif ettiği bu kitaptır. İskenderiye’de el-Mektebetü’l-belediyye (Hanbelî Fıkhı, nr. 5), Escurial (nr. 21.170), Bibliothèque Nationale (nr. 4590) ve Gotha’da (nr. 2106) birer yazma nüshası bulunan eserin bazı bölümleri Silvestre de Sacy tarafından Fransızca tercümeleriyle birlikte Chrestomathie arabe içinde yayımlanmıştır (I, Paris 1826).
Cezîrî’nin bunlardan başka Ḫulâṣatü’ẕ-ẕeheb fî fażli’l-ʿArab adlı bir eseri daha vardır (Brockelmann, GAL Suppl., II, 447). Ayrıca bazı şiir ve mektuplarını ihtiva eden bir mecmuasının bulunduğu da söylenmektedir (Kehhâle, V, 300; Ziriklî, IV, 44).
BİBLİYOGRAFYA
Abdülkādir b. Muhammed el-Cezîrî, Dürerü’l-ferâʾidi’l-munaẓẓama fî aḫbâri’l-ḥâc ve ṭarîḳı Mekkete’l-muʿaẓẓama, Süleymaniye Ktp., Reîsülküttâb Mustafa Efendi, nr. 648.
Brockelmann, GAL, II, 424; Suppl., II, 447.
Ziriklî, el-Aʿlâm (Fethullah), IV, 44.
Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, V, 300.
Hamed el-Câsir, “Müʾerriḫ Mıṣrî Maġmûr”, MMLA, LVIII (1986), s. 176-187.