https://islamansiklopedisi.org.tr/dildar-ali
1166 (1753) yılında Hindistan’ın Nasîrâbâd şehrinde doğdu. Nesebi, on birinci imam Hasan el-Askerî’nin kardeşi Ca‘fer b. Ali el-Hâdî’ye ulaşır. Ailesi Sebzevâr’da ikamet etmekte iken büyük dedelerinden Necmeddin Ali, Sultan Mahmûd b. Sebük Tegin’in hizmetine girmesinden dolayı Hindistan’da yerleşmiştir.
Dildâr Ali, ilk öğrenimini Leknev yakınındaki Sendîle’de Haydar Ali b. Mevlâ Hamdullah’tan yaptıktan sonra İlâhâbâd’da Seyyid Gulâm Hüseyin’den matematik okudu. Ardından Ray Bereylî’de (Rai Bareilly) aklî ilimler konusunda Mevlâ Bâbullah’tan faydalandı. Daha sonra öğrenimine Feyzâbâd ve Leknev’de devam etti. Vahîd el-Bihbehânî diye tanınan Muhammed Bâkır Bihbehânî’den kendi eseri el-Fevâʾidü’l-Ḫâʾiriyye’yi ve Ebû Ca‘fer et-Tûsî’nin el-İstibṣâr’ını, Seyyid Ali Tabâtabâî’den de Riyâżü’l-mesâʾil adlı eserini okudu. Bu arada hadis ve tarih konusunda Muhammed Mehdî eş-Şehristânî’den faydalandı. Daha sonra Necef’e giderek Muhammed Mehdî Bahrülulûm’un derslerine devam etti. Bir müddet Sâmerrâ’da kaldıktan sonra Meşhed’e gitti. Burada Muhammed Mehdî b. Hidâyetullah el-İsfahânî’nin derslerine katıldı ve 1200 (1786) yılında ondan icâzet aldı. Hindistan’a dönerek memleketi olan Nasîrâbâd’a yerleşti. Nasîrâbâd’da bir mescid ve on muharrem törenlerinin icrası için Gufrân Meâb adını verdiği bir hüseyniyye inşa ettirdi. Çalışmalarından haberdar olan Udhîler (Evedîler) Devleti’nin başveziri Hasan Rızâ’nın daveti üzerine Leknev’e giderek oraya yerleşti. Burada ilmî faaliyetlerini sürdüren ve Sultan Âsafüddevle ile iyi münasebetler kuran Dildâr Ali, bu bölgede İsnâaşeriyye Şîası’nın ilk defa cuma namazı ve cemaatle namaz kılmasını, ilim ve vaaz meclisleri kurmasını sağladı. Şiî-Ca‘ferî anlayışının yayılması için sarfettiği gayretlerden dolayı çevresinde “el-allâmetü’l-fâik, kitâbullāhi’n-nâtık, hâtemü’l-müctehidîn, şemsü’l-enâm, hüccetullah ale’l-âlemîn, âyetullāhi’l-uzmâ fi’l-evvelîn ve’l-âhirîn” gibi unvanlarla anıldı ve şöhreti Hindistan sınırlarını aştı. Bazı eserlerinin Irak’ta yayılması neticesinde kendisinden ders okumak için çok sayıda talebe Leknev’e geldi. Öğrencileri arasında en ünlüleri Seyyid Ahmed el-Muhammedâbâdî, Muhammed Ali en-Nîsâbûrî el-Kentûrî, Emîr Murtazâ b. Muhammed el-Keşmîrî ve oğlu Sultânülulemâ Seyyid Muhammed’dir. Dildâr Ali 19 Receb 1235’te (2 Mayıs 1820) Leknev’de vefat etti ve daha önce yaptırdığı Gufrân Meâb Hüseyniyyesi’nde defnedildi.
Eserleri. Dildâr Ali’nin hadis, akaid ve kelâm, fıkıh, tarih, felsefe, mantık ve diğer konularda yazdığı otuza yakın eserin bir kısmı şunlardır:
1. el-Erbaʿûne ḥadîs̱en. İlim ve âlimlerin faziletine dair hadisleri ihtiva eder (Âgā Büzürg-i Tahrânî, eẕ-Ẕerîʿa, I, 415).
2. ʿİmâdü’l-İslâm fî ʿilmi’l-kelâm (Mirʾâtü’l-ʿuḳūl). Beş büyük ciltten oluşan eserde kelâm ilminin beş konusu (tevhid, adl, nübüvvet, imâmet ve meâd) işlenmiştir. Eserin ilk üç cildi neşredilmiştir (Leknev 1318; yazma nüshaları için bk. Zübeyd Ahmed, II, 369).
3. İḥyâʾü’s-sünne ve imâtetü’l-bidʿa. Abdülazîz ed-Dihlevî’nin Tuḥfe-i İs̱nâʿaşeriyye adlı eserinin meâd ve rec‘at konularına karşı yazılan bu reddiye müellifin hayatında Kalküta’da basılmıştır (Âgā Büzürg-i Tahrânî, eẕ-Ẕerîʿa, I, 309).
4. Ḥüsâmü’l-İslâm. Dihlevî’nin Tuḥfe’sinin nübüvvet bahsi üzerine yazılan Farsça bir reddiyedir (Hindistan 1215; bk. a.g.e., VII, 12).
5. eṣ-Ṣavârimü’l-ilâhiyye. Tuḥfe’nin adl konusu üzerine yazılmış bir reddiyedir (Ali el-Fâdıl en-Necefî, s. 420).
6. Ḫâtimetü Kitâbi’ṣ-Ṣavârim fî is̱bâti’l-imâme (Âgā Büzürg-i Tahrânî, eẕ-Ẕerîʿa, X, 44).
7. Ẕülfiḳār. Tuḥfe’nin on ikinci babı üzerine yazılan reddiyedir (a.g.e., X, 44).
8. Risâle fi’l-ġaybe fi’r-reddi ʿale’t-Tuḥfe (Zübeyd Ahmed, II, 326).
9. Müntehe’l-efkâr fî uṣûli’l-fıḳh. Çağdaşı Muhakkık el-Kummî’nin Meṭâlibü’l-ḳavânîn adlı eserine yazdığı reddiyedir (Leknev 1330).
10. Esâsü’l-uṣûl fi’r-reddi ʿale’l-Fevâʾidi’l-medeniyye. Muhammed Emîn el-Esterâbâdî’nin ictihad ve taklit konusundaki düşüncelerini reddetmek amacıyla yazılan bu kitap, Seyyid Mehdî Bahrülulûm ve Seyyid Ali Tabâtabâî’nin takrizleriyle Hindistan’da neşredilmiştir (Âgā Büzürg-i Tahrânî, eẕ-Ẕerîʿa, II, 4-5).
11. Şerḥu bâbi’ṭ-ṭahâre.
12. Şerḥu bâbi’ṣ-ṣavm.
13. Şerḥu bâbi’z-zekât. Bu üç kitap, Biḥârü’l-envâr yazarı Muhammed Bâkır el-Meclisî’nin babası Muhammed Takī el-Meclisî’nin Ḥadîḳatü’l-müttaḳīn adlı eserinin anılan bablarının şerhleridir.
14. Risâle fi’l-cumʿa.
15. er-Risâletü’ẕ-ẕehebiyye. Altın ve gümüş kapları kullanmanın fıkhî hükmüne dairdir.
16. İs̱âretü’l-aḥzân fî maḳteli’l-Ḥüseyn ʿaleyhi’s-selâm. Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehid edilmesi konusunu işleyen bir eserdir.
17. Şerḥu Hidâyeti’l-ḥikme. Sadreddin eş-Şîrâzî’ye ait felsefî eser üzerine yazılan şerhtir (son yedi eser için bk. Âgā Büzürg-i Tahrânî, Ṭabaḳāt, II, 521-522).
18. Ḥâşiyetü Şerḥi Süllemi’l-ʿulûm. Hamdullah Sendîlevî’nin mantık konusundaki eserinin hâşiyesidir. Bazı bölümleri Süllemü’l-ʿulûm ile birlikte neşredilmiştir (Âgā Büzürg-i Tahrânî, eẕ-Ẕerîʿa, VI, 123).
19. eş-Şihâbü’s̱-s̱âḳıb. Sûfiyye’nin vahdet-i vücûd anlayışına karşı yazılan bir reddiyedir.
20. Risâle fi’l-cevâb ʿan esʾileti Muḥammed Semîʿ eṣ-Ṣûfî.
Dildâr Ali’nin bunlardan başka oğlu Mehdî Ali’nin ölümü üzerine yazdığı Meskenü’l-ḳulûb ile Şehîd-i Sânî’nin vefatı dolayısıyla kaleme aldığı Meskenü’l-fuʾâd ve el-Mevâʿiżü’l-Ḥüseyniyye, Ġufrân meʾâb adlı eserleri de zikredilebilir (geniş bilgi için bk. Âgā Büzürg-i Tahrânî, Ṭabaḳāt, II, 519-523; Aʿyânü’ş-Şîʿa, VI, 426).
BİBLİYOGRAFYA
Muhammed Ali Habîbâbâdî, Mekârimü’l-âs̱âr der Aḥvâl-i Ricâl-i Devre-i Ḳacâr, İsfahan 1351 hş., III, 987-988.
Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 772.
Abdülhay el-Hasenî, Nüzhetü’l-ḫavâṭır, VII, 166-168.
Brockelmann, GAL Suppl., II, 852.
Aʿyânü’ş-Şîʿa, VI, 425-426.
Âgā Büzürg-i Tahrânî, Ṭabaḳātü aʿlâmi’ş-Şîʿati’l-kirâmi’l-berere, Meşhed 1404, II, 519-523.
a.mlf., eẕ-Ẕerîʿa ilâ teṣânîfi’ş-Şîʿa, Beyrut 1983, I, 115, 228, 309, 415, 523; II, 4-5; III, 483; IV, 127, 221, 440; V, 191, 289, 293; VI, 123; VII, 12; X, 44; XI, 177; XII, 40; XV, 169; XVI, 229; XVIII, 250; XIX, 71; XXIII, 269, 272; XXIV, 66; XXV, 219; XXX, 350.
Zübeyd Ahmed, el-Âdâbü’l-ʿArabiyye, I, 142; II, 326, 369, 418.
Ali el-Fâdıl en-Necefî, Muʿcemü müʾellifi’ş-Şîʿa, Tahran 1405, s. 420.
Murtazâ Hüseyin Fâzıl, “Ġufrân Meʾâb”, UDMİ, XIV/2, s. 542-549.