FİRDEVSÜ’l-HİKME - TDV İslâm Ansiklopedisi

FİRDEVSÜ’l-HİKME

فردوس الحكمة
Müellif: MAHMUT KAYA
FİRDEVSÜ’l-HİKME
Müellif: MAHMUT KAYA
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1996
Erişim Tarihi: 21.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/firdevsul-hikme
MAHMUT KAYA, "FİRDEVSÜ’l-HİKME", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/firdevsul-hikme (21.11.2024).
Kopyalama metni

Müellif, Merv şehrinde telifine başladığı eserini üzerinde uzun yıllar çalıştıktan sonra Sâmerrâ’da tamamlamıştır. Ali b. Rabben, Taberistan Valisi Mâzyâr b. Kārin’in kâtipliğini yaptığı sırada Firdevsü’l-ḥikme’nin telifine başlamış, valinin bir isyan sonucunda öldürülmesi üzerine Sâmerrâ’ya giderek önce Halife Mu‘tasım-Billâh’ın divan kâtibi, ardından da Mütevekkil-Alellah’ın nedimi olmuş ve eserini onun halifeliğinin üçüncü yılında (850) tamamlayabilmiştir (bk. s. 2). Bir tıp mecmuası (künnâş) mahiyetindeki eserin adının Firdevsü’l-ḥikme, lakabının ise “Bahrü’l-menâfi‘ ve şemsü’l-âdâb” olduğunu söyleyen (s. 8) müellif, konuyla ilgili topladığı zengin malzemeye kendi müşahede ve tecrübelerini de katarak mükemmel denilebilecek bir çalışma ortaya koymuştur. Her ne kadar İbnü’n-Nedîm ve İbnü’l-Kıftî gibi klasik yazarlar ona ait el-Künnâşü’l-ḫaḍrâ adlı bir eserden söz ederlerse de bunun Firdevsü’l-ḥikme’den ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Eser yedi nevi, otuz makale ve 365 bab olarak düzenlenmiştir.

Tıp ilminin önemi, eserin telif sebebi ve eserden faydalanmanın gerekliliğine dair kısa bir girişten sonra bir makaleden ibaret olan birinci nevide tıbbî konulara bir hazırlık olmak üzere madde, form, nicelik, nitelik, cisim gibi felsefî kavramların tarif ve tahlilleri yapılmış; anâsır-ı erbaa ve özellikleri, tabiattaki oluş ve bozuluş, gelişim ve dönüşüm, etkinlik ve edilginlikler, bunların semavî cisimlerle ilişkileri, başlıca canlı türleri ve tür farkları gibi geleneksel fizik felsefesinin temel konuları üzerinde durulmuştur. Beş makaleden oluşan ikinci nevide ceninin teşekkülü, cinsiyet farklarının, organların ve mizaç farklarının meydana gelişi, organ çeşitleri ve bunların fonksiyonları, nefsin mahiyeti ve nefs-beden ilişkisi; psikolojik, zihnî, ahlâkî melekelerin ve bunlara bağlı kişilik özelliklerinin oluşum ve gelişmesi; çocuk terbiyesi, koruyucu hekimlik (hıfzıssıhha) ve bunun tabii ve psikolojik şartları; mevsimler, atmosfer vb. çevre şartlarındaki değişikliklere göre sağlıkla ilgili tedbirler ve cinsiyet organlarının sağlığı hakkında tıbbî öneriler yer alır. Üçüncü nevi bir makaleden ibaret olup burada besinler ve beslenme konusu incelenmiştir. On iki makaleden meydana gelen ve eserin en geniş bölümünü oluşturan dördüncü nevi “Hastalıklar ve Tedavileri” genel başlığını taşır. Burada müellif hastalığı “organlara zarar veren ve bunların işlevlerini yapmasını güçleştiren şey” diye tanımlar. Eserde daha sonra yaş gruplarına göre değişen hastalıklar, ahlât-ı erbaanın sağlıkla ilişkisi, hastalık belirtileri, bedenin başlıca bölümlerine, iç ve dış organlara göre hastalık çeşitleri ve tedavi uygulamaları üzerinde ayrıntılı bir şekilde durulmuştur. Bu bölümde müellif hem eski tıp birikiminden geniş ölçüde faydalanmış, hem de kendi tıbbî tecrübesini ortaya koymuştur. Beşinci bölüm bir makaleden ibaret olup tatlar, kokular, renkler gibi eşyaya ait özelliklerin beden üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri, erime, donma, kokuşma vb. olaylar, madenlerin, bitki ve meyvelerin oluşumu bu bölümün başlıca konularıdır. Altı makaleden oluşan altıncı nevide pek çok tabii ve sunî besinin adı zikredilerek bunların sağlık üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri, besleyici ve tedavi edici özellikleri incelenmiş; ayrıca tabii ve yapma ilâçların kaynakları, hazırlanması, saklanması, tedavi alanları ve usulleri gibi konularda tıbbî ve farmakolojik bilgiler verilmiştir. Yedinci nevi dört makale olup burada arazi yapıları, sular, bitki örtüsü, rüzgâr çeşitleri, mevsimler gibi coğrafî şartlarla gök cisimlerinin insanlar üzerindeki fizyolojik ve ahlâkî tesirleri üzerinde durulur. Bu bölümün son makalesinde Hint tıbbı hakkında geniş bilgi yer alır.

Ana dili olan Süryânîce’den başka Arapça ve Farsça’yı çok iyi bilen, Grekçe ve İbrânîce’ye de vâkıf olduğu anlaşılan müellifin, kendi dönemine kadar yazılan Yunan, İran, Hint ve İslâm tıp literatürünü çok iyi tanıdığı; Firdevsü’l-ḥikme’yi kaleme alırken Hipokrat, Galen, Dioskorides, Pisagor, Demokritos, Aristo, Theophrastos, Batlamyus, Humuslu Magnus ve Stophen gibi antik ve Helenistik dönemin ünlü hekim ve filozoflarının; Yuhannâ b. Mâseveyh, Huneyn b. İshak gibi İslâm dönemi hekim ve bilginlerinin; Charaka, Susruta, Nidana ve Ashtangahradaya gibi Hintli tabiplerin eserlerinden faydalandığı anlaşılmaktadır. Müellif, özellikle yedinci nevin Hint tıbbına ayrılmış bulunan ve otuz altı babdan oluşan dördüncü makalesini hazırlarken Hintli hekimlerin eserlerinden istifade ettiğini belirtmektedir.

Başarılı bir hekim olduğu kadar iyi bir felsefeci ve mantıkçı olan Ali b. Rabben eserinde Aristo’nun yöntemini kullanmış, bilhassa fizik felsefesini özetlediği on iki babdan oluşan birinci nevi ile nefis, akıl ve duyu güçlerini konu alan ve on babdan oluşan ikinci nevinin ikinci makalesinden anlaşılacağı gibi Yeni Eflâtuncu etkiler altında gelişen Meşşâî felsefeyi özümsemiştir. Müellif, canlıların fizyoloji ve anatomisi hakkında bilgi verirken genellikle Aristo’nun zooloji alanındaki eserlerine başvurur. Gezegenlerin canlılar üzerindeki olumlu veya olumsuz etkilerini tartışırken başvurduğu kaynak ise Batlamyus’un el-Mecisṭî’sidir. Bu arada iklim coğrafyasına dair verdiği bilgiler ve Halife Me’mûn döneminde gerçekleştirilen astronomik gözlem ve ölçümlerle ilgili mâlûmat ilim tarihi açısından son derece önemlidir. Firdevsü’l-ḥikme, klasik tıp anlayışının vazgeçilmez ilkesi sayılan “beden sağlığı ile ruh sağlığının yani ahlâkın bir arada mütalaa edilmesi gerektiği” hususunu savunan, ayrıca tıp-felsefe ilişkisini en güzel şekilde yansıtan bir eser olması bakımından da üzerinde durulmaya değer bir kaynaktır.

Müellif, hekimlik ahlâkına dair bilgi ve öğütlere de yer verdiği eserini sonradan Süryânîce’ye çevirmiştir. Firdevsü’l-ḥikme’nin tenkitli metni Muhammed Zübeyr es-Sıddîkī tarafından yayımlanmıştır (Berlin 1928). Nâşirin tesbitine göre bu eser, başta Ebû Bekir er-Râzî olmak üzere birçok hekim ve kültür tarihçisi için kaynak olmuştur (Firdevsü’l-ḥikme, nâşirin önsözü, s. yd).


BİBLİYOGRAFYA

Ali b. Rabben et-Taberî, Firdevsü’l-ḥikme (nşr. Muhammed Zübeyr es-Sıddîkī), Berlin 1928, nâşirin önsözü, s. yd.

a.mlf., er-Red ʿale’n-naṣârâ (nşr. I. A. Khalifa – W. Kutsch), Beyrut 1959.

a.mlf., ed-Dîn ve’d-devle (nşr. Âdil Nüveyhiz), Beyrut 1973.

, s. 112.

, s. 167, 187.

, s. 414.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1996 yılında İstanbul’da basılan 13. cildinde, 131-132 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER