https://islamansiklopedisi.org.tr/habis
Hubs (habâset) kökünden gelen habîs kelimesi, genellikle “değersiz ve bayağı oluşu sebebiyle hoşa gitmeyen somut veya soyut varlık, durum” şeklinde tarif edilmiştir (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ḫbs̱” md.). Bu genel anlamdan hareketle kelime kötü insan, kötü evlât, şer, kâfir, şeytan, bozuk iş, haram, kötü kokulu yiyecekler için de kullanılmıştır (Lisânü’l-ʿArab, “ḫbs̱” md.; Tâcü’l-ʿarûs, “ḫbs̱” md.). Kur’ân-ı Kerîm’de daha çok “güzel, hoş, temiz” gibi anlamlara gelen ve karşıtı olan tayyib kelimesiyle birlikte yer almaktadır.
Habîs, Kur’an’da bazı nesnelerdeki pisliği ve iğrençliği ifade ettiği gibi yanlış inancı, kötü sözleri ve bayağı davranışları sebebiyle kendisinden nefret edilen insanlar için de kullanılmaktadır. “Kötü kadınlar (habîsât) kötü erkeklere, kötü erkekler de kötü kadınlara yaraşır” (en-Nûr 24/26) meâlindeki âyet bunu göstermektedir. Kur’an, Allah’a kulluk etmeyip bazı yaratıkları, bayağı varlıkları O’na ortak koşanları ve münafıkları “neces” ve habîs olarak nitelemiştir (Âl-i İmrân 3/179; et-Tevbe 9/28). “Habîs bir söz, yerinden sökülmüş habîs (verimsiz) bir ağaca benzer” (İbrâhîm 14/26) ifadesinde habîs sözün “edep dışı veya gerçeğe aykırı söz”, ayrıca mecazi olarak “inkâr mânası taşıyan söz” anlamına geldiği belirtilmiştir. Özellikle eski bir kavim arasında yaygın olan cinsî sapıklığın “habâîs” kelimesiyle nitelenmesi, bu kavramın Kur’an’daki asıl kullanılış gayesinin insan fıtratına, ahlâka ve geleneğe aykırı davranışların vicdanlarda meydana getirdiği tiksintiyi ifade etmek olduğunu ortaya koymaktadır.
İslâmiyet’e göre varlıklar ya tabiatları veya nitelikleri dolayısıyla habîs sayılır. Meselâ dışkı, idrar, akmış kan, leş vb. şeyler tabiatları itibariyle habîstir; soğan, sarımsak gibi maddeler ise asılları itibariyle temiz olmakla birlikte çevredekileri rahatsız eden kokuları yüzünden habîs sayılmıştır (bk. Müslim, “Mesâcid”, 78). Aynı şekilde mal ve mülk edinme aslen meşrû olmakla birlikte kazanç yolları bakımından habîs olabilir. Nitekim Kur’an’da zimmete geçirilen yetim malı habîs kelimesiyle ifade edilmiştir (bk. en-Nisâ 4/2). Aynı mecazi kullanıma başka âyetlerde ve hadislerde de rastlanmaktadır (meselâ bk. el-Mâide 5/100; el-A‘râf 7/157; Müslim, “Müsâḳāt”, 41; Ebû Dâvûd, “Büyûʿ”, 38; Tirmizî, “Büyûʿ”, 46).
BİBLİYOGRAFYA
Cevherî, eṣ-Ṣıḥâḥ “ḫbs̱” md.
Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ḫbs̱” md.
Lisânü’l-ʿArab, “ḫbs̱” md.
Tehânevî, Keşşâf, I, 406.
Tâcü’l-ʿarûs, “ḫbs̱” md.
Wensinck, el-Muʿcem, “ḫbs̱” md.
M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “ḫbs̱” md.
Müslim, “Mesâcid”, 78, “Müsâḳāt”, 41.
Ebû Dâvûd, “Büyûʿ”, 38.
Tirmizî, “Büyûʿ”, 46.
Fettenî, Mecmaʿu biḥâri’l-envâr fî ġarâʾibi’t-tenzîl ve leṭâʾifi’l-aḫbâr (nşr. Habîbürrahman el-A‘zamî), Medine 1415/1994, II, 7-8.
Âlûsî, Rûḥu’l-meʿânî, IV, 187; VII, 37; IX, 81.
T. Izutsu, Kur’an’da Dinî ve Ahlâkî Kavramlar (trc. Selâhattin Ayaz), İstanbul, ts. (Pınar Yayınları), s. 308-310.