HAKEM b. AMR - TDV İslâm Ansiklopedisi

HAKEM b. AMR

الحكم بن عمرو
HAKEM b. AMR
Müellif: MEHMET ALİ SÖNMEZ
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1997
Erişim Tarihi: 05.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/hakem-b-amr
MEHMET ALİ SÖNMEZ, "HAKEM b. AMR", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/hakem-b-amr (05.11.2024).
Kopyalama metni

Muhtemelen babasının lakabı olan “Akra‘” (kel) sıfatı dolayısıyla Hakem b. Akra‘ diye de bilinir. Çocukken ensardan birinin hurma ağacını taşladığı için yakalanıp Resûlullah’ın huzuruna götürülen kardeşi Ebû Cübeyr Râfi‘ b. Amr ile (, II, 94; , I, 498) Merv’de vefat eden diğer kardeşi Atıyye b. Amr da (, IV, 45-46; , II, 485) ashaptandır.

Hakem Resûl-i Ekrem’in vefatına kadar onun sohbetinde bulundu ve daha sonra Basra’ya yerleşti. Müslümanlar arasında çıkan fitnelere karışmadı. Muâviye’nin Irak valisi Ziyâd b. Ebîh tarafından 45 (665) yılında Horasan’a bölge valisi olarak gönderildi. Vefatına kadar birçok fetih gerçekleştiren Hakem önce Herat’a, daha sonra Cûzcân dağını aşarak Horasan vilâyetinin merkezi olan Merv şehrine girdi. Kuhistan ve Tohâristan bölgesine yaptığı iki seferden de başarı ile döndü. 47 (667) yılında Gur ve Ferâvende’yi fethetti. Gerçekleştirdiği akınlardan birinde Pamir’in güneyinde Türkler’in yaşadığı dağlık bölgeye (Eşel dağları) girdi. Burada etrafı sarılınca beraberinde bulunan Mühelleb b. Ebû Sufre Türkler’in ileri gelenlerinden birini esir alarak çıkış yolunu göstermesini istedi. Hakem, esirin verdiği bilgi üzerine bir gece çıkış yollarından biri istikametinde yol boyunca ateşler yaktırıp hayvanları o tarafa sürdü. Bunu gören Türkler Arap ordularının o yönde çekilmekte olduklarını sanarak oraya yönelince Hakem ordusunu kurtardı. Ziyâd ile Hakem arasında yapılan fetih planına göre başlatılan akınlar sonunda Ceyhun nehrinin ötesinde Çagāniyân’a kadar olan Türk toprakları fethedildi. Savaşlarda büyük ganimetler elde eden Hakem, Ziyâd’dan ganimet malının tamamının Halife Muâviye’ye gönderilmesi yolunda bir mektup aldı. Allah’ın ganimetler konusundaki emrini valinin emrinden önce okuduğunu, bu sebeple mektubun gereğini yerine getiremeyeceğini Ziyâd’a bildirdi ve savaşçıların payına düşen miktarı taksim etti. Fakat halifenin emrine karşı çıktığı için azledilerek elleri kolları bağlı bir şekilde hapse atıldı. Hakem öleceği sırada, kıyamet gününde Muâviye’den hesap sormak için bağlı olarak defnedilmesini istedi ve Merv’de 50 (670) yılında vefat etti. Onun 45 (665) veya 51 (671) yılında öldüğü de kaydedilmektedir. Mezarı, Merv’de Tennûrkerân mevkiinde sahâbî Büreyde b. Husayb el-Eslemî’nin kabri yanındadır.

Hakem b. Amr Mâverâünnehir’de namaz kıldıran ilk şahıs olarak zikredilir. Onun Hz. Peygamber’den rivayet ettiği hadisler Ṣaḥîḥ-i Müslim dışında Kütüb-i Sitte’de yer almış olup Ebü’ş-Şa‘sâ Câbir b. Zeyd, Hasan-ı Basrî, Abdullah b. Sâmit ve Muhammed b. Sîrîn gibi tâbiîler ondan rivayette bulunmuşlardır.


BİBLİYOGRAFYA

, V, 66-67.

, VII, 28-29, 366.

, II, 126.

, s. 211.

, s. 295.

, III, 25.

Belâzürî, el-Büldân ve fütûḥuhâ ve aḥkâmühâ (nşr. Süheyl Zekkâr), Beyrut 1992, s. 454.

, V, 225-226, 229, 250-252, 285.

İbn A‘sem el-Kûfî, el-Fütûḥ (nşr. Süheyl Zekkâr), Beyrut 1992, II, 32-33.

, III, 119.

, s. 60.

Taberânî, el-Muʿcemü’l-kebîr (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Kahire 1405/1984, III, 209-212.

, III, 441-442.

, s. 186.

Ebû Ca‘fer et-Tûsî, Ricâlü’ṭ-Ṭûsî (nşr. M. Sâdık Bahrülulûm), Kum 1381/1961, s. 18.

, I, 356-358.

, VII, 223.

, IX, 165-166.

, V, 213, 229-230, 233.

, II, 141; IV, 23, 218.

, II, 40, 45-46, 94; IV, 45-46.

a.mlf., , III, 452, 455-456, 470, 489.

, VII, 124-129.

a.mlf., Tuḥfetü’l-eşrâf bi-maʿrifeti’l-eṭrâf (nşr. Abdüssamed Şerefeddin), Haydarâbâd 1401/1981, III, 72.

, II, 474-477.

a.mlf., : sene 41-60, s. 41-42.

a.mlf., Tecrîdü esmâʾi’ṣ-ṣaḥâbe, Haydarâbâd 1315, I, 136.

, XIII, 110.

, IX, 410.

, I, 346-347, 485, 498.

a.mlf., , II, 436-437.

, II, 296.

Namık Kemal, Büyük İslâm Tarihi, İstanbul 1975, s. 171.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1997 yılında İstanbul’da basılan 15. cildinde, 175 numaralı sayfada yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER