https://islamansiklopedisi.org.tr/hur-el-amili
8 Receb 1033’te (26 Nisan 1624) eski bir Şiî ilim merkezi olan Cebeliâmil bölgesinin Meşgarâ köyünde doğdu. Kendisinin ve bazı akrabasının taşıdığı Hür lakabı, Kerbelâ’da şehid düşen Hür b. Yezîd er-Riyâhî’ye ulaşan neseplerinden dolayıdır. Babasının ve annesinin babası Şeyh Abdüsselâm b. Muhammed el-Hür, amcası Şeyh Muhammed el-Hür ile babasının dayısı Şeyh Ali b. Mahmûd’un yanında öğrenimine başladı. Ardından yine Cebeliâmil’de bulunan Cüba‘ köyüne gidip Şeyh Hüseyin ez-Zahîrî ve Şeyh Zeynüddin b. Muhammed’in yanında öğrenime devam etti. Cebeliâmil’de kaldığı yaklaşık kırk yıl boyunca iki defa hacca gitti. Daha sonra Irak’taki imamların türbelerini ziyaret etmek için Cebeliâmil’den ayrıldı ve o devirde Arap Şiî ulemâsı için büyük cazibesi olan İran’a geçerek İmam Ali er-Rızâ’nın medfun bulunduğu Meşhed’e yerleşti (1073/1663). Ölünceye kadar bu şehirde şeyhülislâm ve kādılkudât makamlarını şahsında birleştirdi. Meşhed’de iken iki defa daha hacca gitti. İkinci seferinde İsfahan’a uğrayıp ülkenin siyasî ve dinî işlerinde büyük nüfuzu olan Muhammed Bâkır el-Meclisî ile görüştü; iki âlim hadis rivayeti konusunda birbirlerine icâzet verdiler. Âmilî aynı zamanda Safevî Hükümdarı Şah Süleyman’ın lutfuna mazhar oldu.
21 Ramazan 1104 (26 Mayıs 1693) tarihinde Meşhed’de vefat eden Hür el-Âmilî, İmam Rızâ’nın türbesine yakın Mirza Ca‘fer Medresesi’nin kapısının yanına defnedildi. Tarihçi olan kardeşi Ahmed de şeyhülislâm ve kādılkudât makamlarına getirildi. Hür el-Âmilî, fıkıh ve akaidle ilgili meselelerde Kur’an ve Sünnet’i (imamların ahbârı) esas alıp aklî metotlara karşı çıkan Ahbâriyye ekolüne mensup olmakla birlikte Usûliyye’ye karşı mutedil bir yol takip etmiş, şöhretini de fakih olarak değil muhaddis olarak kazanmıştır.
Eserleri. Çeşitli konularda eser kaleme alan Hür el-Âmilî, vefatından yedi yıl önce yazdığı Emelü’l-âmil’deki otobiyografisinde (I, 141-154) yirminin üzerinde kitap ve risâlesinin adını vermektedir. Bahrânî, Hür el-Âmilî’nin çok sayıda eser kaleme almakla birlikte bunların titiz bir inceleme mahsulü olmadığını, ayrıca tertipten de yoksun bulunduğunu belirtmekte (Lüʾlüʾetü’l-Baḥreyn, s. 80), Hânsârî de bu değerlendirmeyi kaydettikten sonra söz konusu eksikliğin bütün Ahbâriyye mensuplarında görüldüğünü ileri sürmektedir (Ravżâtü’l-cennât, VII, 102). Âmilî’nin belli başlı eserleri şunlardır:
1. Tafṣîlü vesâʾili’ş-Şîʿa ilâ taḥṣîli mesâʾili’ş-şerîʿa. Âmilî’nin en önemli eseri olup daha çok Vesâʾilü’ş-Şîʿa adıyla tanınmıştır. Şîa hadis külliyatının dört ana kitabı (kütüb-i erbaa) yanında çok sayıda güvenilir kaynakta yer alan hadisleri bir araya getiren eser on sekiz yılda telif edilmiştir. Fıkıh bablarına göre düzenlenen eserdeki hadisler çeşitli rivayet yolları ve tam isnadlarıyla kaydedilmiş, müellif bazı ihtilâflı konularda kendi görüşlerini de kısaca belirtmiştir. Çeşitli baskıları yapılan Vesâʾilü’ş-Şîʿa (I-III, Tahran 1269-1271, 1283-1288, 1313-1314, 1323-1324) Abdürrahîm er-Rabbânî eş-Şîrâzî tarafından yeniden neşredilmiştir (I-XX, Tahran-Kum 1376-1389, 1398; Beyrut 1412/1991). Eserin kaynaklarının, hadis ricâli ve diğer bazı konuların yer aldığı son bölümü Ḫâtimetü Tafṣîli vesâʾili’ş-Şîʿa adıyla Muhammed Rızâ el-Hüseynî el-Celâlî tarafından ayrıca yayımlanmıştır (Kum 1412). Hür el-Âmilî, konunun uzmanları için büyük önem taşımakla birlikte umumun faydalanmasına pek uygun olmayan bu eseri, tekrarlar ve isnadları çıkararak Hidâyetü’l-ümme ilâ aḥkâmi’l-eʾimme (I-VII, Meşhed 1412-1413) adıyla ihtisar ettiği gibi kullanımını kolaylaştırmak için İbn Bâbeveyh’in Men lâ yaḥḍuruhü’l-faḳīh adlı eserine telmihle Men lâ yaḥḍuruhü’l-imâm adını verdiği bir de fihrist hazırlamıştır (Tahran 1323, 1376-1389, Vesâʾilü’ş-Şîʿa ile birlikte). Mirza Hüseyin b. M. Takī Nûrî et-Tabersî, bu eserde bulunmayan hadisleri toplayarak Müstedrekü’l-Vesâʾil (I-III, Tahran 1318-1321), Âyetullah Âgā Hüseyin Burûcirdî de eserin bazı yanlışlarını düzelterek Tehẕîbü’l-Vesâʾil adlı eserleri kaleme almışlar, bazı âlimler de eser üzerine şerh yazmışlardır (Âgā Büzürg-i Tahrânî, eẕ-Ẕerîʿa, IV, 353; XIV, 169-170).
2. Bidâyetü’l-hidâye. Vesâʾilü’ş-Şîʿa’nın kısaltılıp sadeleştirilmiş şekli olan eserde Kitap ve Sünnet’te hükmü bulunan farz (vâcip) ve haramlara yer verilmiştir. Birkaç defa basılan eser (Tahran 1270, 1318, 1325; Hind 1271; Leknev 1311) M. Ali el-Ensârî tarafından neşredilmiştir (Kum 1407).
3. İs̱bâtü’l-hüdât bi’n-nuṣûṣ ve’l-muʿcizât. Birçok kitaptan derlenen ve Hz. Peygamber ile imamlara, onların faziletlerine dair 20.000’i aşkın hadis ihtiva eden eseri Seyyid Hâşim er-Resûlî yayımlamıştır (I-VII, Kum 1337-1339, Muhammed Nasrullahî’nin Farsça tercüme ve şerhiyle birlikte).
4. el-Cevâhirü’s-seniyye fi’l-eḥâdîs̱i’l-ḳudsiyye (Tahran 1302; Necef 1384; Beyrut 1402, 1405; bir değerlendirme için bk. Robson, XXII [1970], s. 1-13). Bir Şiî muhaddis tarafından kutsî hadislere dair yazılan ilk eser olup Sünnî âlimlerin kaleme aldığı kitaplarda da bulunan bazıları dışında eserdeki hadislerin çoğu Şîa doktrinini destekleyici mahiyettedir.
5. el-Îḳāẓ mine’l-hecʿa bi’l-burhân ʿale’r-recʿa. Altmış dört âyet, 600’ü aşkın hadise ve diğer delillere dayanılarak rec‘at konusunun ele alındığı eser Hâşim er-Resûlî tarafından neşredilmiştir (Ahmed Cennetî’nin Farsça tercümesiyle birlikte, Kum 1381).
6. el-Fevâʾidü’t-Tûsiyye. Bazı müşkil hadisler ve Tûs’ta kendisine sorulan zor meselelere dair olup Seyyid Mehdî el-Lâciverdî ve Muhammed Dürûdî tarafından yayımlanmıştır (Kum 1403).
7. Emelü’l-âmil (Tahran 1302, Muhammed b. İsmâil el-Hâirî’nin Müntehe’l-maḳāl’i ile birlikte; Tahran 1306, Muhammed b. Ali el-Esterâbâdî’nin Menhecü’l-maḳāl’i ile birlikte; nşr. Seyyid Ahmed el-Hüseynî, I-II, Necef-Bağdat 1385/1965; Kum 1362 hş.). Cebeliâmil bölgesinde yetişen ulemânın biyografisi hakkındadır. I. ciltte bu bölgeye mensup 200’ü aşkın kişiye, II. ciltte ise bölge dışından Ebû Ca‘fer et-Tûsî’den müellifin zamanına kadar 1000’in üzerinde müteahhirîn devri âlimine yer verilmiştir. Hasan es-Sadr (Tekmiletü Emeli’l-âmil, nşr. Ahmed el-Hüseynî, Kum 1406) ve diğer bazı âlimler bu esere zeyil yazmışlardır (Âgā Büzürg-i Tahrânî, eẕ-Ẕerîʿa, III, 337-339; IV, 411; Salati, LXII [1988], s. 8-9).
8. el-Fuṣûlü’l-mühimme fî uṣûli’l-eʾimme (Tebriz 1324; Necef 1378). Akaid, usûl-i fıkıh, fürû-i fıkıh, tıp gibi konularda naslara dayalı küllî kaidelere dair olup 1000’i aşkın babdan meydana gelmiştir.
9. eṣ-Ṣaḥîfetü’s̱-s̱âniyetü’s-Seccâdiyye (Bombay 1311; Kahire 1322).
10. Risâletü’l-is̱nâʿaşeriyye fi’r-red ʿale’ṣ-ṣûfiyye (nşr. Muhammed Dürûdî, Kum 1400). Tasavvuf ehline ve çeşitli görüşlerine karşı yazılmış olup 1000 civarında hadis ihtiva etmektedir.
BİBLİYOGRAFYA
Hür el-Âmilî, Vesâʾilü’ş-Şîʿa (nşr. Abdürrahîm Rabbânî Şîrâzî), Tahran 1376-89, neşredenin girişi, I, yz-kh.
a.mlf., Emelü’l-âmil (nşr. Ahmed el-Hüseynî), Necef 1385/1965, I, 141-154.
İbn Usfûr el-Bahrânî, Lüʾlüʾetü’l-Baḥreyn (nşr. M. Sâdık Âl-i Bahrülulûm), Beyrut 1406/1986, s. 76-80.
Mirza Muhammed b. Süleyman et-Tünükâbünî, Ḳıṣaṣü’l-ʿulemâʾ, Tahran 1396, s. 289-293.
Hânsârî, Ravżâtü’l-cennât, VII, 96-105, 644-646.
Brockelmann, GAL, II, 542; Suppl., II, 578-579.
Abbas el-Kummî, Fevâʾidü’r-Rażaviyye, Tahran 1327 hş., s. 473-477.
a.mlf., el-Künâ ve’l-elḳāb, Tahran 1989, II, 176-177.
Tebrîzî, Reyḥânetü’l-edeb, II, 31-33.
Âgā Büzürg-i Tahrânî, Muṣaffa’l-maḳāl, Tahran 1378, s. 401-402.
a.mlf., eẕ-Ẕerîʿa ilâ teṣânîfi’ş-Şîʿa, Beyrut 1398, I, 111-112, 350; II, 506-507; III, 337-339; IV, 352-355, 411; V, 271; XIV, 169-170; XXV, 171-172.
Abdullah Efendi el-İsfahânî, Riyâżü’l-ʿulemâʾ ve ḥiyâżü’l-fużalâʾ (nşr. Ahmed el-Hüseynî), Kum 1401, V, 63-75.
Hânbâbâ, Fihrist, s. 17, 92, 109, 119, 178, 260, 670, 840, 989.
Aʿyânü’ş-Şîʿa, IX, 167-171.
J. Robson, “A Shi‘a Collection of Divine Traditions”, Transactions - Glasgow University Oriental Society, XXII, Cambridge 1970, s. 1-13.
M. Salati, “La takmila Amal al-Âmil di Hasan as-Sadr (1272-1354/1856-1935)”, RSO, LXII (1988), s. 7-24.
G. Scarcia, “al-Ḥurr al-ʿĀmilī”, EI2 (İng.), III, 588-589.
Dihhudâ, Luġatnâme, XI, 441.
J. Van Ess, “Amal al-Āmel”, EIr., I, 917-918.