HÜSÂMEDDÎN-i BİTLİSÎ - TDV İslâm Ansiklopedisi

HÜSÂMEDDÎN-i BİTLİSÎ

حسام الدين بدليسى
Müellif: ESMA ÇETİN
HÜSÂMEDDÎN-i BİTLİSÎ
Müellif: ESMA ÇETİN
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2020
Erişim Tarihi: 09.10.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/husameddin-i-bitlisi
ESMA ÇETİN, "HÜSÂMEDDÎN-i BİTLİSÎ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/husameddin-i-bitlisi (09.10.2024).
Kopyalama metni

Heşt Bihişt müellifi İdrîs-i Bitlisî’nin babasıdır. Nisbesine bakılarak Bitlis’te doğduğu söylenebilir. Hoca Sâdeddin Efendi onun Akkoyunlu sarayında nişancı olarak vazife yaptığını söyler. Abdurrahman-ı Câmî, İbrâhim Gülşenî, Celâleddin ed-Devvânî gibi âlimlerle görüşen Hüsâmeddin’in ailesi, eğitim süreci ve hocaları hakkında yeterli bilgi yoktur. Kendisinden bahseden eserlerde tasavvufta kemal mertebesine ulaştığı, zâhirî ve bâtınî ilimlere vâkıf, ilmiyle âmil, ârif mutasavvıflardan biri olduğu belirtilir.

Hüsâmeddin, Kübreviyye’nin Nurbahşiyye kolunun pîri Seyyid Muhammed Nurbahş’ın halifelerinden Şehâbeddin el-Cûrânî’ye intisap etti, onun ölümünden sonra Seyyid Muhammed Nurbahş’tan hilâfet aldı. Nurbahşiyye tarikatının önemli merkezlerinden Tebriz’de bir zâviye inşa ederek irşad faaliyetinde bulundu, tarikatın Kürdistan ve Luristan’da yayılmasında etkili oldu. Bitlisî’nin 100 yıla yakın bir süre yaşadığı tahmin edilir. Ölüm tarihi bazı kaynaklarda 900 olarak kaydedilirse de II. Bayezid dönemine ait bir saray defterindeki tâziye kaydından 909’da (1504) vefat ettiği anlaşılmaktadır.

Muhyiddin İbnü’l-Arabî mektebinin bilinmeyen, fakat önemli bir temsilcisi sayılabilecek olan Hüsâmeddîn-i Bitlisî’nin eserlerinde Şehâbeddin es-Sühreverdî’den etkilendiği görülmektedir. Bu eserlerde Ehl-i beyt sevgisi özellikle dikkat çekmektedir. On iki imam inancını benimsediğini söylemiş, eserlerinde hurûfî yorumlara yer vermiştir. Fıkhî konularda Sünnî ve Şiî düşüncesini mümkün olduğu kadar uzlaştırmaya çalışması onun katı bir Şiîlik eğilimine sahip bulunmadığının göstergesidir. Nitekim bir meselenin zâhirî sınırlarını çizerken Şâfiî-Eş‘arî temellerini korumaya gayret etmiştir. Bitlisî’nin bu yönü Câmiʿu’t-tenzîl ve’t-teʾvîl adlı tefsirinde belirgindir. Bu eserinde onarlı gruplara ayırdığı âyetlerin önce zâhirî mânalarını vermiş, ardından “işaret ve te’vil” başlığı altında bâtınî mânalarını açıklamıştır. Âyetlerin zâhirini amelî ve itikadî yönden Ehl-i sünnet çizgisini muhafaza etmeye çalışarak yorumlamış, bâtınî açıdan te’vil etme aşamasına geldiğinde ise vahdet-i vücûd bağlamında yorumlar yapmıştır. Ayrıca Ehl-i beyt’e nisbet ettiği pek çok rivayeti zikretmiş, bu rivayetleri kendi tasavvuf anlayışını destekler mahiyette kullanmıştır. Câmiʿu’t-tenzîl ve’t-teʾvîl, Kur’an’ın vahdet-i vücûd açısından yorumlandığı bir tefsir olarak dikkati çekmektedir. Müellif mantıktan lisana, fıkıhtan kelâma, felsefeden tasavvufa kadar birçok ilme ait malzemeyi büyük bir ustalıkla değerlendirmiş, İslâmî ilimler arasında kurduğu bu çok katmanlı yorum tarzıyla aynı gerçeğin farklı ekollerdeki karşılığını bütüncül bir şekilde anlatmaya çalışmıştır. Eserde tasavvufî tecrübelerine de yer veren Bitlisî vücudun hakikatine dair bilgilerinin bir kısmını bizzat müşahede ile elde ettiğini söyler.

Eserleri. 1. Câmiʿu’t-tenzîl ve’t-teʾvîl. Bitlisî’nin en önemli eseridir. İşâretü münzili’l-kitâb adıyla da bilinir. Müellifin doksan yaşına yaklaşırken telif ettiği eserin kütüphanelerde kayıtlı tek nüshası dört cilt halinde Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir (Şehid Ali Paşa, nr. 109-112). Eserin 906 (1501) yılında istinsah edilmiş daha eski bir nüshası Bitlis’in Mutki ilçesi Ohin (Yukarıkoyunlu) beldesinde Molla Alâeddin’in özel kütüphanesindedir. Temellük kaydına göre bu nüsha müellifin oğlu İdrîs-i Bitlisî’ye, ondan da torunu Ebülfazl Bitlisî’ye intikal etmiş, 970’te (1562-63) İdrisiye Medresesi’ne vakfedilmiştir. Bu nüsha 381 varak olup ikinci cildi kayıptır.

2. el-Kenzü’l-ḫafî fî beyâni maḳāmâti’ṣ-ṣûfî. Eserde tasavvufun konusu, meseleleri, ilkeleri, önemi, Hakk’ın zuhur mertebeleri, varlığın başlangıcı, Allah’ın zâtı ve sıfatları, mümkin varlıkların keyfiyeti, meâd ve haşr, fenâ ve bekā, insân-ı kâmil gibi hususlar ele alınmaktadır. Eser Millî Kütüphane’de (nr. 50, Ür 201/3) yukarıdaki adla, Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde (nr. 15, Hk 743/2) el-Kenzü’l-ḫafî ve’r-remzi’l-vefî ismiyle kayıtlıdır. Süleymaniye Kütüphanesi’nde ise (Şehid Ali Paşa, nr. 1437) Şerḥu’l-Fuṣûṣ adıyla İdrîs-i Bitlisî’ye nisbet edilmiştir. Mustafa Çakmaklıoğlu, eserin Süleymaniye nüshasını Hüsâmettin Bitlisi’nin Kitâbü’n-Nusûs İsimli Eserinin Tahkik ve Tahlili adlı yüksek lisans tezinde incelemiştir (1998, EÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü).

3. Şerḥu Iṣṭılâḥâti’ṣ-ṣûfiyye li’l-Kâşânî. Manisa İl Halk Kütüphanesi’nde (nr. 1134) sadece ilk cildi bulunan ve tam nüshası Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde (nr. 07, Ak 164/3) kayıtlı olan eser kataloglara yanlışlıkla Şerḥ-i Gülşen-i Râz adıyla geçmiştir.

4. Şerḥu Ḫuṭbeti’l-beyân. Hz. Ali’ye nisbet edilen eserin şerhidir (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 1777M; Konya Bölge Yazma Eserler Ktp., nr. 07, Ak 164/1; 15, Hk 743/1).

5. Şerḥ-i Gülşen-i Râz. Şebüsterî’ye ait eserin Farsça şerhidir (Süleymaniye Ktp., Pertev Paşa, nr. 606/14; Konya Bölge Yazma Eserler Ktp., nr. 07, Ak 164/4).

6. Eṭvâr-ı Sebʿa. Nefsin makamları ile hazarât-ı hams arasındaki ilişkinin ele alındığı bu Farsça eserde cennetin hakikati, merâtib-i vücûdun beyanı, seyrüsülûk ve semâvata urûc, nefsin yedi mertebesi, bu yedi mertebede söz konusu olan haller, renkler ve müşahedeler, farklı âlemlerde görülen şeylerin sûrî ve mânevî cihetten tabirleri, zikr-i hafî ve çeşitleri, kalbin vesveselerden korunması, Hakk’ın tecellileri, insân-ı kâmil gibi konular işlenmektedir (Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 1795/3; Konya Bölge Yazma Eserler Ktp., nr. 07, Ak 164/5 [Kelimât ve Maḳālât] adıyla).

7. Risâle der Tenezzülât. İlâhî tenezzül mertebeleri, tecelliler ve insanın hakikatinden bahseden beş varaklık bir risâle olup Süleymaniye Kütüphanesi kayıtlarında (Pertev Paşa, nr. 606/15) müellifin oğluna nisbet edilmiştir.

8. Risâle fî Iṣṭılâḥâti’ṣ-ṣûfiyye. Farsça risâlenin baş tarafında kalbin makamları ve ilâhî isimlerle irtibatı anlatıldıktan sonra tasavvuf terimlerinin açıklandığı bölüme geçilir. Bu bölüm, hem tertip hem muhteva bakımından müellifin Şerḥu Iṣṭılâḥâti’ṣ-ṣûfiyye’siyle benzerlik gösterir (Bursa İnebey Yazma Eserler Ktp., Haraççıoğlu, nr. 899).

Eṭvâr-ı Sebʿa adlı eserindeki bir kayıttan müellifin haşre dair bir risâlesinin de olduğu anlaşılmaktadır. İdrîs-i Bitlisî, Şerḥu Kitâbi’l-Ḥaḳḳı’l-yaḳīn adlı eserinin mukaddimesinde babasının Şerḥu Ḥaḳḳı’l-yaḳīn adlı bir kitabından bahsetmektedir.


BİBLİYOGRAFYA

İdrîs Bitlîsî’nin Kanun-ı Şâhenşâhî’sinin Tenkidli Neşri ve Türkçe’ye Tercümesi (haz. Hasan Tevekkülî, doktora tezi, 1974), İÜ Ed.Fak., s. 2.

Hoca Sâdeddin, Tâcü’t-tevârîh (haz. İsmet Parmaksızoğlu), İstanbul 1992, V, 238.

Şeref Han, Şerefnâme (trc. M. Ali Avnî), Kahire, ts. (Dâru ihyâi’l-kütübi’l-Arabiyye), I, 351.

, s. 40-41, 120, 126.

, II, 1514.

, I, 58.

M. Emîn Zekî, Meşâhîrü’l-Kürd ve Kürdistân fi’d-devri’l-İslâmî, Bağdad 1364/1945, I, 171-172.

, I, 738.

, s. 480.

, VII, 131.

Bâbâ Merdûh Rûhânî, Târîḫ-i Meşâhîr-i Kürd (nşr. M. Mâcid Merdûh Rûhânî), Tahran 1382 hş., I, 139.

Shahzad Bashir, Messianic Hopes and Mystical Visions: The Nūrbakhshīya Between Medieval and Modern Islam, Columbia 2003, s. 165, 167-169.

a.mlf., “The Risâlat al-Hudâ of Muhammad Nurbakhsh (d. 869/1464): Critical Edition with Introduction”, , LXXV/1-4 (2001), s. 133.

Mehmet Bayraktar, Kutlu Müderris İdris-i Bitlisî, İstanbul 2006, s. 13, 14.

M. Törehan Serdar, Mevlana Hakimüddin İdris-i Bitlisi, İstanbul 2008, s. 18-23.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2020 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 2. basım) EK-1. cildinde, 568-569 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER