https://islamansiklopedisi.org.tr/husrevsahi
580 (1184) yılında Tebriz’in yakın köylerinden Hüsrevşah’ta doğdu. Hayatı hakkındaki kısıtlı bilgilere göre İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî geleneğine bağlı olan Fahreddin er-Râzî’den kelâm ve fıkıh usulü okudu; öğretim faaliyetlerinde hocasına kalfalık yaptı. Râzî’nin büyük bir hayranı olup ona çok saygılı ve bağlıydı. Râzî’nin aklî ilimlerde, Gazzâlî’nin ise dinî ilimlerde üstün olduğunu söylerdi (Ahmed b. Yûsuf el-Fihrî el-Leblî, s. 124). Rivayete göre Hüsrevşâhî’nin Dımaşk’ta bulunduğu sırada yanına elinde kitap olan bir adam gelir. Hüsrevşâhî, üzerinde hocasının hattı bulunan kitabı hürmetle öperek başına koyar (Sübkî, I, 162). Kaynaklarda bu husus onun Râzî’ye bağlılığının kanıtı olarak gösterilmektedir. Ahmed b. Yûsuf el-Fihrî el-Leblî, Hüsrevşâhî’nin kendisine Râzî’nin Kitâbü’l-Ḫamsîn’i ile Kitâbü’l-Erbaʿîn’ini ve el-Muḥaṣṣal fî ʿilmi’l-kelâm’ının bir kısmını okuttuğunu söyler. Aynı müellif, onun Râzî’nin Nihâyetü’l-ʿuḳūl adlı kitabı çok beğendiğini ve bu kitabın benzerinin yazılmadığı kanaatinde olduğunu bildirir (Fihristü’l-Leblî, s. 123-124). Yine Fihrî, kendisinin Hüsrevşâhî’den Seyfeddin el-Âmidî’nin el-İḥkâm fî uṣûli’l-aḥkâm’ı ile Gazzâlî’nin el-Vecîz’ini okuduğunu bildirir (a.e., s. 126-127). Aklî ilimlerin yanı sıra Müeyyed b. Muhammed b. Ali et-Tûsî’den hadis öğrenen Hüsrevşâhî (EIr., I, 110-111), dinî ilimlerle felsefenin nazarî disiplinlerinde zamanın önde gelen âlimlerindendi. Nitekim İbn Ebû Usaybia’nın kendisinden “şeyh, imam” diye söz ederek felsefe tarihine ilişkin bilgi nakletmesi de (ʿUyûnü’l-enbâʾ, s. 435-436) bunu göstermektedir. Ömrünün büyük bir kısmını Dımaşk’ta ve Kerek’te Eyyûbî Hükümdarı el-Melikü’n-Nâsır Dâvûd’un yanında geçiren Hüsrevşâhî’nin (Ziriklî, III, 288) özellikle usul konusunda dersler verdiği kaynaklarda bildirilmekte ve bazı öğrencilerinin isimleri zikredilmektedir (meselâ bk. İbn Kādî Şühbe, II, 171, 190, 218). Hüsrevşâhî 25 Şevval 652’de (8 Aralık 1254) Dımaşk’ta öldü ve buradaki Kāsiyûn tepesine defnedildi.
Hüsrevşâhî, hocası Fahreddin er-Râzî‘nin ve İbn Sînâ’nın bazı kitaplarını ihtisar etti. Nitekim İbn Sînâ’nın eş-Şifâʾ adlı eserinin ihtisarını ve Râzî’nin mantığa dair Âyâtü’l-beyyinât’ının tetimmesini (veya telhis) yaptı. Ayrıca Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin Şâfiî fıkhının fürûu konusundaki el-Müheẕẕeb’ini ihtisar etti (Sübkî, I, 161; İbn Kādî Şühbe, II, 108). Sübkî, onun İbn Sînâ’nın Kitâbü’l-Maḳālât’ını da ihtisar ettiğini söylemekteyse de İbn Sînâ’nın bu adı taşıyan bir eseri yoktur. Takıyyüddin İbn Teymiyye’nin belirttiğine göre bunun Kitâbü’l-Maḳālât değil Kitâbü’l-Maḳūlât olması gerekir. İbn Teymiyye, Hüsrevşâhî’nin Râzî’nin takipçilerinden olduğunu söyledikten sonra küllîler konusundaki geleneksel anlayışla ilgili kuşkuları bulunduğunu belirtir ve, “Doğrusu bu konuda neyi kabul edeceğimi bilmiyorum” dediğini nakleder (er-Red ʿale’l-manṭıḳıyyîn, s. 327).
BİBLİYOGRAFYA
İbn Ebû Usaybia, ʿUyûnü’l-enbâʾ, s. 435-436.
Ahmed b. Yûsuf el-Fihrî el-Leblî, Fihristü’l-Leblî (nşr. Yâsîn Yûsuf Ayyâş – Avâd Abdürabbih Ebû Zîne), Beyrut 1408/1988, s. 122-124, 126-127.
İbn Teymiyye, er-Red ʿale’l-manṭıḳıyyîn, Lahor 1396/1976, s. 327.
İbn Fazlullah el-Ömerî, Mesâlik, IX, 93-94.
Sübkî, Ṭabaḳāt (Tanâhî), VIII, 161-162.
İbn Kādî Şühbe, Ṭabaḳātü’ş-Şâfiʿiyye, II, 108, 171, 190, 218.
Ziriklî, el-Aʿlâm, III, 288.
G. C. Anawati, “Abd al-Ḥamīd b. ʿĪsā”, EIr., I, 110-111.