İBN BAKIYYE - TDV İslâm Ansiklopedisi

İBN BAKIYYE

ابن بقيّة
Müellif: AHMET GÜNER
İBN BAKIYYE
Müellif: AHMET GÜNER
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1999
Erişim Tarihi: 21.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-bakiyye
AHMET GÜNER, "İBN BAKIYYE", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-bakiyye (21.11.2024).
Kopyalama metni

Bağdat’a bağlı Evânâ’da bir çiftçi babanın oğlu olarak dünyaya geldi. IV. (X.) yüzyılın ilk yarısında Büveyhîler, Hamdânîler, Mezyedîler ve Karmatîler’in bölgede sebep olduğu siyasî ve içtimaî karışıklıklar sırasında Yukarı Dicle’deki ayyârlar (şakîler) arasına katıldı. Daha sonra Irak Büveyhî Emîri Muizzüddevle döneminde (945-967) sarayın sâhibü’l-matbah yardımcıları arasında yer aldı ve emîrden Tikrît’in iltizamı ile Yukarı Dicle gümrük vergilerinin toplanması gibi bazı imtiyazlar elde etti.

İbn Bakıyye, Muizzüddevle’nin ölümünden sonra tahta geçen İzzüddevle Bahtiyâr’ın (967-978) yakın çevresine girmeye çalıştı ve ona çeşitli hediyeler ve rüşvet vererek kendisini sâhibü’l-matbah tayin ettirdi. Ayrıca her ay İzzüddevle Bahtiyâr’a 10.000 dirhem rüşvet vererek mültezimi olduğu toprakların hesaplarının kontrol edilmemesini sağladı. Daha sonra Bahtiyâr’ın özel toplantılarına ve eğlencelerine katılıp onu eğlendirmeye başladı; gulâmlar, câriyeler, atlar ve şahinler sunarak gönlünü kazandı (İbn Miskeveyh, II, 285-286). Böylece Bahtiyâr nezdinde büyük itibar sahibi olan İbn Bakıyye 7 Zilhicce 362’de (8 Eylül 973) vezir tayin edildi ve Halife Mutî‘-Lillâh’tan Nâsıh lakabını aldı.

Vezirlerin devletin çeşitli kademelerinde yetişmiş kimseler arasından seçilmesi âdet iken buna aykırı olarak İbn Bakıyye gibi cahil bir kimsenin vezir tayin edilmesi halk arasında şaşkınlıkla karşılanmış ve “mine’l-gadâre ile’l-vizâre” (aşçılıktan vezirliğe) sözü darbımesel haline gelmiştir. Hiç eğitim görmemiş olan İbn Bakıyye, vezir olduğu güne kadar yaptığı işi vezirlikte de sürdürüp Bahtiyâr’a yemek sunmak istemişse de emîr buna izin vermemiştir.

İbn Bakıyye, başlangıçta adalet ve insafla icraatta bulunacağını vaad ettiği halde çok geçmeden zulmetmeye başladı. Eski vezir Ebü’l-Fazl Abbas b. Hüseyin eş-Şîrâzî’nin ve ona bağlı olarak muhtelif kademelerde çalışan memurların mallarını müsadere etti. Muhaliflerini veya itham edilen birçok liyakatli devlet adamını ortadan kaldırdı.

İzzüddevle Bahtiyâr zevk ve eğlenceyle vakit geçirirken devlet işlerine el atan İbn Bakıyye siyasî, iktisadî ve askerî bakımdan esasen bozuk olan durumun büsbütün içinden çıkılmaz hale gelmesine yol açtı. Devlet otoritesi ve ordudaki disiplin tamamıyla ortadan kalktı. Her gün katilleri bulunamayan, bulunsa da cezalandırılmayan cinayetler işleniyor, yağma ve soygunlar yapılıyordu. Öte yandan verimli araziler tahrip edildiği için kıtlık baş gösterdi, vergi toplanamaz hale geldi ve halk büyük sıkıntılar içine düştü.

364 (975) yılında Türk askerlerinin isyanı sebebiyle zor durumda kalan Bahtiyâr’ın yardım çağrısını bahane eden Fars Büveyhî Emîri Adudüddevle Irak’ı işgal edince İbn Bakıyye onun güvenini kazanmaya çalıştı; sonunda Vâsıt, Tikrît, Ukberâ ve Evânâ iltizamını almayı başardı. Ancak muhtemelen beklediği vezirliği elde edemediği için Vâsıt’a gelir gelmez isyan etti; ayrıca Batîha Emîri İmrân b. Şâhin ile Ahvâz Valisi Sehl b. Bişr’i de iş birliğine ikna ederek Adudüddevle’ye karşı Irak’ta büyük bir muhalefet cephesi oluşturdu, hatta Adudüddevle’nin gönderdiği bir orduyu yendi.

Adudüddevle’nin, Irak’ın ilhakını babası Rüknüddevle’ye kabul ettirememesi sebebiyle bu ülkeyi tekrar Bahtiyâr’ın yönetimine bırakarak Fars’a dönmesinden sonra İbn Bakıyye vezirlik görevine döndü. Bahtiyâr’a kendisine sadakatinden dolayı Adudüddevle’ye isyan ettiğini söyleyerek mevkiini daha da sağlamlaştırdı. Abbâsî Halifesi Mutî‘-Lillâh’tan aldığı Nâsıh lakabının yanında Tâi‘-Lillâh’tan Nâsırüddevle lakabını aldı ve böylece tarihte iki lakaba sahip ilk vezir oldu. Bol ihsanlarda bulunarak ordu kumandanları ile devlet memurları üzerinde büyük bir otorite kurdu. Devlet hazinesini kendi denetimine alarak Bahtiyâr’a ihtiyaçları için tahsisat bağladı. Ordu üzerindeki nüfuzunu kullanıp Bahtiyâr’ın kendisini bertaraf etme çabalarını boşa çıkardı.

Bütün bunlara rağmen İbn Bakıyye’nin ikbal günleri sonuna yaklaşıyordu. Zira Adudüddevle, babası Rüknüddevle’nin ölümü üzerine tekrar Irak’a saldırdı ve Ahvaz Savaşı’nda Bahtiyâr’ı yendi (366/977). Bu yenilgiden İbn Bakıyye’yi sorumlu tutan Bahtiyâr onu Adudüddevle’ye teslim etmek istedi. Ancak yeni gözdesi ve başkumandanı İbrâhim b. İsmâil’in sağ kaldığı takdirde yeni meseleler çıkarabileceği yolundaki ikazı üzerine gözlerine mil çektirdikten (Rebîülevvel 367 / Ekim-Kasım 977) bir müddet sonra öldürttü (6 Şevval 367 / 17 Mayıs 978). Diğer bir rivayete göre ise Bahtiyâr, İbn Bakıyye’yi gözlerine mil çektirdikten sonra Adudüddevle’ye teslim etmiş, Adudüddevle de onu öldürtmüştür (İbn Hallikân, V, 120). Öldürüldüğünde yaklaşık elli yaşlarındaydı.


BİBLİYOGRAFYA

, II, 285-288, 310-311, 313, 321-322, 345-347, 354-359, 364-365, 368-369, 373-375, 377, 380.

Seâlibî, Tuḥfetü’l-vüzerâʾ (nşr. Habîb Ali er-Râvî – İbtisâm Murhûn es-Saffâr), Bağdad 1977.

Muhammed b Abdülmelik el-Hemedânî, Tekmiletü Târîḫi’ṭ-Ṭaberî (nşr. M. Ebü’l-Fazl), Kahire 1982, XI, 430, 440, 442, 444, 453, 455-457.

, VII, 75.

, VIII, 628-630, 651, 671-673, 689-690.

, V, 118-122.

Hindûşah es-Sâhibî, Tecâribü’s-selef der Tevârîḫ-i Ḫulefâʾ ve Vüzerâ-yi Îşân (nşr. Abbas İkbâl), Tahran 1357 hş., s. 240-241.

Mafizullah Kabir, The Buwayhid Dynasty of Baghdad, Calcutta 1964, s. 22-24, 26, 27, 32-34, 36-38, 40, 122-123, 125, 128, 148, 160.

H. Busse, Chalif und Grosskönig: Die Buyiden im Iraq (945-1055), Beirut 1969, bk. İndeks.

Muhammed Misfir ez-Zehrânî, Niẓâmü’l-vizâre fi’d-devleti’l-ʿAbbâsiyye, Beyrut 1406/1986, s. 103-105.

K. V. Zetterstéen, “İbn Bakiye”, , V/2, s. 707.

Cl. Cahen, “Ibn Baḳiyya”, , III, 730.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1999 yılında İstanbul’da basılan 19. cildinde, 356-357 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER