https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-hassul
Aslen Hemedanlı’dır; Rey’de yetişmiş, Sâhib b. Abbâd ve İbn Fâris’ten hadis dinlemiştir. Babası Ebü’l-Kāsım Ali kitâbet ve belâgatta, kendisi ise nazım ve nesirde zamanın tanınmış şahsiyetlerindendi. Önceleri Büveyhî Hükümdarı Mecdüddevle Rüstem’in (997-1029) veziri olan İbn Hassûl, Rey şehri Gazneli Mahmud’un eline geçince (1029) onun himayesine girip Gazne’ye gitti. Sultan Mesud zamanında Rey Dîvânü’r-resâil reisliğine getirildi ve şehir Selçuklular tarafından alınıncaya kadar (1035) bu görevde kaldı. Son olarak Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in hizmetinde bulundu. Bâharzî onunla Rey’de görüştüğünü ve “sıcağın soğuğa üstünlüğü” hakkındaki risâlesine reddiye mahiyetinde bir risâle yazdığını söylemekte, ayrıca onun şiirlerinden örnekler vermektedir (Dümyetü’l-ḳaṣr, I, 413-417).
İbn Hassûl, kendisini şöhrete kavuşturan Kitâbü Tafżîli’l-Etrâk ʿalâ sâʾiri’l-ecnâd ve menâḳıbi’l-ḥażreti’l-ʿâliyeti’s-sulṭâniyye adlı kitabını Tuğrul Bey’e okunmak üzere veziri Amîdülmülk el-Kündürî’ye sunmuştur. Kitapta, Ebû İshak es-Sâbî’nin (ö. 384/994) Irak Büveyhîleri’nden Adudüddevle adına yazdığı, günümüze ulaşmamış Kitâbü’t-Tâcî adlı eseri tenkit edilmekte ve öldürülme korkusu içindeki müellifin Büveyhî hânedanının tarihini anlatırken asılsız bilgilere yer verdiği söylenmektedir. İbn Hassûl kitabında ayrıca, Büveyhîler’in nesebini yüceltmek için ortaya atılan aslen Benî Dabbe kabilesinden geldikleri yolundaki iddianın da gerçek dışı olduğunu delillerle ortaya koymaktadır.
İbn Hassûl eserinde Türkler hakkında önemli tesbitlerde bulunmaktadır. Bu tesbitler sırasında Ebû İshak es-Sâbî’nin durumuna düşmemek için objektif değerlendirme yapmaya özen göstermiştir. Türkler’in özelliklerini anlatırken Allah’ın onları arslan sûretinde yüzlerini enli ve burunlarını basık yarattığını, bu insanların eti diğer bütün yiyeceklere tercih ettiklerini, kırlarda ve çöllerde yaşadıklarını, cesaretleriyle tanındıklarını ve diğer toplumlardan farklı biçimde fırsat bulunca başbuğluğu ele geçirmeye çalıştıklarını anlatmaktadır. Bu arada Hz. Peygamber’e atfedilen, “Türkler size dokunmadıkça siz onlara dokunmayın” sözünü delil getirerek Türkler’in muteber bir millet olduğunu söyler. Ayrıca eserde Selçuklu tarihiyle ilgili bazı önemli bilgiler de yer almaktadır. İbn Hassûl bizzat müşahede ettiği Tuğrul Bey’in güzel hasletlerini açıklar ve Adudüddevle ile onu karşılaştırır. Ayrıca Hazar hakanı ile (doğrusu Oğuz yabgusu) Selçuklu hânedanının kurucusu Selçuk (doğrusu babası Dukak) arasında geçen kavgaya da işaret eder.
Ortaçağ İslâm dünyasında nüfuzları gittikçe artan Türkler hakkında Câhiz’in (ö. 255/869) yazdığı Feżâʾilü’l-Etrâk tarzında olan eser, bilhassa ihtiva ettiği tenkidî ve tahlilî bilgiler dolayısıyla önemlidir. Eserin bir nüshası Abbas el-Azzâvî tarafından neşre hazırlanmış, M. Şerefettin Yaltkaya bu metni ve Türkçe tercümesini yayımlamıştır (bk. bibl.). Nafiz Danışman bu yayını tercümede yapılan bazı hatalar dolayısıyla eleştirmiştir (bk. bibl.).
İbrahim Kafesoğlu, İbn Hassûl’ün tarihle ilgili kayıp bir kitabından bahsetmektedir (Selçuklu Âilesinin Menşei Hakkında, s. 26). Ancak müellifin, eldeki bu kitabından ve Bâharzî’nin reddiye yazdığı risâlesinden başka bir eser kaleme aldığı bilinmediği gibi Kafesoğlu’nun kaynak olarak gösterdiği Târîḫ-i Güzîde’de (s. 426) adı geçen Târîḫu Ebi’l-ʿAlâ’nın da Kitâbü Tafżîli’l-Etrâk olması ihtimali aktarılan bilginin muhtevası itibariyle daha kuvvetli görünmektedir.
BİBLİYOGRAFYA
İbn Hassûl, Kitâbü Tafżîli’l-Etrâk ʿalâ sâʾiri’l-ecnâd (nşr. ve trc. M. Şerefeddin Yaltkaya, TTK Belleten, IV/14-15 [1940] içinde), Arapça metin: s. 1-51, tercüme: s. 235-266.
Câhiz, Hilâfet Ordusunun Menkıbeleri ve Türkler’in Fazîletleri (trc. Ramazan Şeşen), Ankara 1988, tercüme edenin girişi, s. 31.
Seâlibî, Yetîmetü’d-dehr, I, 107-112.
Ali b. Hasan el-Bâharzî, Dümyetü’l-ḳaṣr (nşr. Abdülfettâh M. el-Hulv), Kahire 1968, I, 413-417.
Müstevfî, Târîḫ-i Güzîde (Nevâî), s. 426, 690.
Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât, III, 430-432.
Safedî, el-Vâfî, IV, 132-135.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 462.
İbrahim Kafesoğlu, Selçuklu Âilesinin Menşei Hakkında, İstanbul 1955, s. 22, 24, 26.
C. E. Bosworth, The Ghaznavids: Their Empire in Afghanistan and Eastern Iran: 994-1040, Beirut 1973, s. 59, 209.
Osman Turan, Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi, İstanbul 1986, I-II, 261.
a.mlf., Selçuklular Tarihi ve Türk-İslâm Medeniyeti, İstanbul 1996, s. 58, 441.
Zekeriya Kitapçı, Hz. Peygamberin Hadislerinde Türk Varlığı, İstanbul 1988, s. 148-150.
Nafiz Danışman, “Prof. Şerefeddin Yaltkaya’nın Arapçadan Terceme Ettiği Bir Eser”, İslâm-Türk Ansiklopedisi Mecmuası, I/23, İstanbul 1941, s. 3-4.
a.mlf., “B. Şerefeddin Yaltkaya’nın Terceme Hataları”, a.e., I/24 (1941), s. 3-4.
Gurgis Avvâd, “el-Maḫṭûṭâtü’t-târîḫiyye fî Ḫizâneti kütübi’l-Metḥafi’l-ʿIrâḳī bi-Baġdâd”, Sumer, XIII, Bağdad 1957, s. 51.
F. Krenkow, “Sâbi”, İA, X, 7.