https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-idris-muhammed
Fas şehrinde doğdu. Fakih olan babası takvâsı ile meşhurdu. İbn İdrîs, Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledikten sonra Karaviyyîn’de Hamdûn İbnü’l-Hâc’dan edebiyat ve aruz dersleri aldı. Bu arada ailesine yardım etmek amacıyla kitap istinsah etmeye başladı. Bazı kitaplarını istinsah ettiği meşhur tarihçi Ebü’l-Kāsım ez-Zeyyânî ile dostluk kurarak üç yıl yanında çalıştı. Zeyyânî’nin kitaplarını istinsah etmesi tarih bilgisini arttırdı. 1229’da (1814) Ebû Abdullah Ekensûs ile tanıştı. Onunla bazı şiir münazaralarına katıldı. Sultan Mevlây Süleyman’ın da bulunduğu bir mecliste okuduğu kasidesi sultanın ilgisini çekti ve onun tarafından ödüllendirildi. 1237’de (1822) Sultan Mevlây Süleyman’ın yeğeni Abdurrahman b. Hişâm’ın birinci kâtibi olarak görevlendirildi. Aynı yıl Fas’tan ayrılıp Mevlây Süleyman’ın yanına giden heyete katıldı. Mevlây Abdurrahman Mağrib’de iktidarı ele geçirince İbn İdrîs’i vezir tayin etti.
İbn İdrîs, 1246’da (1830) Fransızlar’ın Cezayir’i işgal etmesi üzerine halkı cihada teşvik eden bir kaside yazdı. Bu esnada Tilimsân ve Vehrân halkı Sultan Mevlây Abdurrahman’a biat ederek Vedâya kabilesinden askerleri yardım amacıyla gönderdi. Vedâya kabilesiyle arası iyi olmayan İbn İdrîs kabile ileri gelenleri ve hasımlarının suçlamalarına mâruz kaldı. Bunun üzerine azledildi ve mallarına el konuldu (1247/1831-32). Daha sonra sultanın rakibi Cezayir Emîri Abdülkādir’e meyletmekle suçlanarak hapsedildi. Hapiste iken ağır işkence gördü. Bu dönemde kendini ibadete veren İbn İdrîs, devrin ünlü sûfîleri Abdülkādir el-Alemî ve Şeyh Tayyib el-Kettânî ile arkadaşlık etti.
1251’de (1835) arkadaşlarının teşebbüsüyle sultanın affına mazhar olan İbn İdrîs divan kâtipliğine tayin edildi. Bir müddet sonra vezirliğe yükseltildi. 1259’da (1843) Fransızlar’ın Vücde’ye saldırması üzerine bir kaside yazarak müslümanları direnişe davet etti. 4 Muharrem 1264’te (12 Aralık 1847) Fas şehrinde vefat etti. Şiirdeki kabiliyetinin yanı sıra çok iyi bir kâtip olduğu belirtilen İbn İdrîs secili bir nesir üslûbuna sahipti. Kendisi gibi vezir ve edebiyatçı olan oğlu Ebü’l-Alâ İbn İdrîs tarafından derlenen divanının yazma nüshası Rabat’ta el-Hizânetü’l-melekiyye’de bulunmaktadır (EI2 [İng.], III, 806). Kaynaklarda ayrıca makāme ve elkāb hakkında bir risâle yazdığı belirtilir.
BİBLİYOGRAFYA
Selâvî, el-İstiḳṣâ, VIII, 144, 166; IX, 4, 14, 16, 20, 29, 30, 38, 45, 47, 50, 60, 68.
Mohamed el-Fasi, La littérature marocaine, Paris 1940, s. 425 vd.
İbn Zeydân, Târîḫu Miknâs, Rabat 1350/1932, IV, 189-239.
Muhammed Dâvûd, Târîḫu Tıṭvân, Tıtvân 1379/1959, VIII, 218.
Abbas b. İbrâhim, el-İʿlâm, VI, 263-288.
Abdullah Kennûn, İbn İdrîs (Mevsûʿatü meşâhîri ricâli’l-Maġrib içinde), Kahire 1414/1994, I/3.
İbn Sûde, İtḥâfü’l-muṭâliʿ bi-vefeyâti aʿlâmi’l-ḳarni’s̱-s̱âlis̱ ʿaşer ve’r-râbiʿ (Mevsûʿatü aʿlâmi’l-Maġrib içinde, nşr. Muhammed Haccî), Beyrut 1417/1996, VII, 2581.
Nâsır el-Fâsî, “Muḥammed b. İdrîs vezîrü Mevlây ʿAbdirraḥmân ve şâʿiruh”, el-Baḥs̱ü’l-ʿilmî, sy. 1, Rabat 1964, s. 157-179.
a.mlf., “Mohammed Ibn Idris, vizir et poète de la cour de Moulay Abderrahman”, Hespéris Tamuda, III/1, Rabat 1962, s. 43-62.
G. Deverdun, “Ibn Idrīs”, EI2 (İng.), III, 806.
Kübrâ Sipehrî, “İbn İdrîs”, DMBİ, II, 716-717.