https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-israil
603 (1206) yılında Dımaşk’ta doğdu. Hâlid b. Velîd’in ordusuyla birlikte Dımaşk’a gelen bir ailenin soyundandır. Öğrenimine burada başladı. Gençliğinde tasavvufa ilgi duyarak Rifâiyye tarikatının Harîriyye şubesinin kurucusu Ebü’l-Hasan Ali el-Harîrî’ye intisap etti. Bu yıllarda Ebû Hafs Şehâbeddin es-Sühreverdî’nin sohbetlerine devam ederek ʿAvârifü’l-maʿârif’i bizzat kendisinden dinledi, aynı mutasavvıfın elinden hırka giydi. H. Monés büyük ihtimalle, ʿAvârifü’l-maʿârif müellifi Sühreverdî ile 579 (1183) yılında vefat ettiğini söylediği (doğrusu 587/1191) İşrâkī filozofu Şehâbeddin es-Sühreverdî’yi birbirine karıştırdığından İbn İsrâil’in Şehâbeddin es-Sühreverdî ile görüşmesinin mümkün olmadığını ileri sürmüştür (EI2 [İng.], III, 811).
Küçük yaşta şiir yazmaya başlayan İbn İsrâil devlet adamları ve kadılar için şiirler kaleme almış, fakat kendi ifadesine göre içinde huzursuzluk duyduğu bir gece artık münâcât türü dışında şiir yazmamaya yemin etmiştir (Kütübî, III, 389). İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî, Cemâleddin İbnü’l-Hâcib ve İzzeddin İbn Abdüsselâm gibi âlimlerin fâsıklık ve zındıklıkla itham ederek katline fetva verdikleri (a.g.e., III, 9) Ali el-Harîrî’ye intisap ettikten sonra İbn İsrâil memleketinden ayrılarak dervişlerle birlikte birçok yeri dolaştı; Mugannî İbnü’l-Fasîh ile birlikte Safed’e, Hicaz’a ve Mısır’a gitti. Bu yıllarda İbnü’l-Fârız tarzı şiirler yazarak vahdet-i vücûdu ve bu mânadaki tasavvufu anlatmaya başladı. Kahire’de İbn Hallikân’ın hakem olduğu bir toplantıda sûfî şair İbnü’l-Hıyemî ile yarıştığı ve İbnü’l-Hıyemî’nin şiirlerinin üstün görülmesi üzerine Mısır’ı terkettiği rivayet edilmektedir. İbn İsrâil Dımaşk’ta vefat etti ve Şeyh Reslân ed-Dımaşkī’nin türbesi civarında defnedildi. İbn Hallikân yakından tanımasına rağmen Vefeyâtü’l-aʿyân’ında ona yer vermemiştir.
Safedî, Şehâbeddin Mahmûd Ebü’s-Senâ’ya İbn İsrâil’in şiirleri hakkında görüşünü sorduğunu, başlangıçta iyi bir şair olduğu, fakat İbnü’l-Fârız tarzı tasavvufî şiirler yazmaya başladıktan sonra gerilediği cevabını aldığını kaydeder (el-Vâfî, III, 143). Zehebî zarif, kibar ve hoşsohbet bir kişi olarak tanıttığı İbn İsrâil’in duygulu ve güzel şiirler söylediğini, bazan açık, bazan da ima yoluyla vahdet-i vücûd inancını anlattığını ifade eder (el-ʿİber, III, 336). İbn İsrâil, bu tür şiirleri sebebiyle İbnü’l-Hakîm el-Hamevî tarafından dinden çıkmakla suçlanmış (İbn Hacer, V, 195), bu iddia daha sonra İbn Teymiyye tarafından da tekrarlanmıştır (Mecmûʿu fetâvâ, II, 286, 289, 292, 320).
Kaynaklarda İbn İsrâil’in bazı şiirleri yer almaktadır (meselâ bk. Kütübî, III, 10-12, 384-389; İbnü’l-Furât, VII, 131-135). Nâsırüddin İbnü’l-Furât’ın iki cilt olduğunu belirttiği (Târîḫ, VII, 131) divanının 707 (1307) yılında istinsah edilmiş bir nüshası İspanya’da Escurial Library’dedir (nr. 437). Eserin Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’de de bazı nüshaları bulunmaktadır (İzzet Hasan, s. 164, 165, 172; Muhammed Riyâz el-Mâlih, I, 579-580).
BİBLİYOGRAFYA
İbn Teymiyye, Mecmûʿu fetâvâ, II, 286, 289, 292, 320.
Zehebî, el-ʿİber, III, 336.
İbn Fazlullah el-Ömerî, Mesâlik, XVII, 101.
Safedî, el-Vâfî, III, 143-145.
Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât, III, 9-12, 383-389, 414.
İbn Kesîr, el-Bidâye, XIII, 283.
Nâsırüddin İbnü’l-Furât, Târîḫ (nşr. K. Züreyḳ – Neclâ İzzeddin), Beyrut 1942, VII, 131-135.
İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, V, 195-197.
İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, VII, 283.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 776.
Harîrîzâde, Tibyân, I, vr. 291a.
Îżâḥu’l-meknûn, I, 485.
Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 133.
İzzet Hasan, Fihrisü maḫṭûṭâti Dâri’l-kütübi’ẓ-Ẓâhiriyye: eş-Şiʿr, Dımaşk 1384/1964, s. 164, 165, 172.
Muhammed Riyâz el-Mâlih, Fihrisü maḫṭûṭâti Dâri’l-kütübi’ẓ-Ẓahiriyye: et-Taṣavvuf, Dımaşk 1398/1978, I, 579-580.
B. Lewis, “Kamāl-al-dīn’s Biography of Rāšid al-dīn Sinān”, Arabica, XIII, Leiden 1966, s. 15.
H. Monés, “Ibn Isrāʾīl al-Dımas̲h̲ḳī”, EI2 (İng.), III, 811-812.
“İbn İsrâʾîl”, DMBİ, III, 11-12.