https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-sebbe
1 Receb 173’te (24 Kasım 789) Basra’da doğdu. Asıl adı Zeyd olan babasına Şebbe denilmesinin sebebi, annesinin çocukken ona söylediği ninnide “şebbe” (büyüyüp yiğit olmak) kelimesinin sık sık geçmesidir. Benî Nümeyr kabilesinin mevlâsı olan İbn Şebbe, ilk öğrenimini doğduğu yerde babasının ve Ebû Ubeyde Ma‘mer b. Müsennâ, Asmaî, Muhammed b. Beşşâr b. Bürd gibi âlimlerin yanında yaptı. Daha sonra Abadan (Hatîb, XI, 209) ve Bağdat’a gitti. Burada Abdülvehhâb es-Sekafî, Muhammed b. Ca‘fer Gunder, Yahyâ b. Saîd el-Kattân, Ali b. Âsım, Yezîd b. Hârûn ve şeyhi Ebû Âsım en-Nebîl gibi birçok âlimden hadis ve ahbâr aldı. Ayrıca başta fıkıh olmak üzere diğer dinî ilimlerle Arap dili ve edebiyatı tahsil etti; kıraatle de ilgilenip Cebele b. Mâlik’ten eğitim gördü. Ardından Sâmerrâ’ya yerleşti ve çeşitli konularda eser telifine başladı. 212 (827) yılında birçok muhaddis ve fakih gibi halku’l-Kur’ân konusunda İbn Şebbe de baskı ve işkenceye mâruz kaldı ve, “Kur’an Allah kelâmıdır, mahlûk değildir” şeklinde görüş bildirdiği için halifenin adamları tarafından kitapları parçalandı. Bunun üzerine evine kapanarak bir ay hiç kimseyle konuşmadı. Bu hadise dolayısıyla söylediği bir şiir kendisinin aynı zamanda iyi bir şair olduğunu göstermektedir (a.g.e., XI, 209-210). 24 veya 26 Cemâziyelâhir 262 (25 veya 27 Mart 876) tarihinde Sâmerrâ’da vefat etti; ölüm yılını 263 (877) ve 264 (878) olarak verenler de vardır (İbn Hallikân, III, 440; Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XII, s. 371).
Başta Yahyâ b. Maîn ve Dârekutnî olmak üzere İbn Şebbe’den bahseden hemen bütün cerh ve ta‘dîl âlimleri, onun hadis ve ahbâr rivayetinde sika bir şahsiyet ve rivayetleri birbirine karıştırmayan güvenilir bir muhaddis olduğunda ittifak etmiştir. Kendisinden hadis alanlar arasında İbn Mâce, İbn Ebü’d-Dünyâ, Ebü’l-Abbas es-Serrâc, Ebû Nuaym el-Cürcânî, Muhammed b. Ahmed el-Esrem, Harâitî, Ebû Avâne el-İsferâyînî, İbn Ebû Dâvûd, Muhammed b. Mahled gibi ünlü râviler bulunmaktadır. Ayrıca birçok müellif onun eserlerinden faydalanmış ve özellikle şehir tarihi ve siyasî tarih konularında verdiği çeşitli bilgileri kitaplarında kullanmışlardır. Bunlardan Belâzürî Ensâbü’l-eşrâf’ına İbn Şebbe’den otuz ayrı rivayet almış (Muhammed Câsim el-Meşhedânî, s. 307), Taberî, daha çok Abbâsî Halifesi Mansûr’un dönemini yazarken onun Aḫbârü’l-Manṣûr adlı eserinden geniş iktibaslarda bulunmuş (Târîḫ, İndeks), Ebü’l-Ferec el-İsfahânî el-Eġānî’sinde, Yâkūt el-Hamevî Muʿcemü’l-büldân’ında, Semhûdî Vefâʾü’l-vefâ’sında ve İbn Hacer el-İṣâbe’sinde onun kitaplarından derledikleri çeşitli bilgileri zikretmişlerdir.
Eserleri. İbn Şebbe’nin günümüze ulaşan tek eseri Târîḫu’l-Medîneti’l-münevvere’dir. Hadis rivayetindeki isnad usulüne bağlı kalarak kaleme alınan ve zamanımıza kadar gelmiş en eski Medine tarihi olan eser üç ana bölümden meydana gelir; ancak her üç bölümün de başı ve sonu eksiktir. Birinci bölüm (I, 3-375; II, 379-651) Hz. Peygamber’in Medine’deki hayatı üzerinedir ve cenaze namazı ile başlamaktadır. Resûl-i Ekrem’in nerelerde ve nasıl cenaze namazı kıldırdığına dair haberlerin yer aldığı bu kısımdan sonra Cebrâil’in makamı, kıssa ve kıssa anlatanlar, Mescid-i Nebevî’nin çevresindeki yolların yapılması ve mescid âdâbıyla ilgili hususlar, Mescid-i Dırâr, Hz. Peygamber’in namaz kıldığı mescidler ve diğer yerler, Uhud dağı, Cennetü’l-bakī‘, bazı sahâbîlerin kabirleri, bayram namazı kıldırılan namazgâhlar, Akīk vadisi ve Medine kuyuları, Medine’nin isimleri ve vadileri, Resûlullah’ın sadakaları ve Hayber ile Fedek’in durumu, Medine’deki bazı kabilelerin konak ve mahalleleri, Medine için söylenmiş şiirler, şehirdeki çarşı ve pazarlar, Hz. Peygamber’in siyer sahasına giren çeşitli faaliyetleri, şahsî özellikleri, şiirle methedilmesi, isimleri ve kabilesinin üstünlükleri gibi konulara yer verilmiştir. Bu bölümde aktarılan haberler Medine tarihine dair günümüze ulaşmış en eski yazılı bilgilerdir. Kitabın ikinci bölümü (II, 654-782; III, 785-949) Hz. Ömer, üçüncü bölümü ise (III, 952-1147; IV, 1149-1315) Hz. Osman dönemine aittir. İbn Şebbe’nin, Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ali’yi çalışmasına dahil edip etmediği yazma eksik olduğu için anlaşılamamaktadır. Fakat bunlardan Hz. Ali’yi bugüne ulaşmayan Kitâbü’l-Kûfe adlı eserinde ele almış olması muhtemeldir. Hz. Ömer’e ait kısma klasik anlayışa uygun bir şekilde halifenin nesebiyle başlanmakta, ardından hilâfet dönemine geçilerek onun çeşitli konulardaki icraatı anlatılmaktadır. Aynı üslûbun Hz. Osman’a ayrılan üçüncü bölümde de devam ettiği görülür. Bu bölüm geniş biçimde dönemin karışıklıklarını ve fitne olayını incelemektedir. Ancak Hz. Peygamber dönemini işleyen birinci bölümde Medine’ye çok geniş yer verilmesine karşılık bu iki bölüm Medine şehir tarihinden ziyade iki halifenin dönemlerini ele alan birer tarih kitabı niteliğindedir. Eserin günümüze bir tek yazma nüshası ulaşmış (Medine’de Seyyid Muhammed Mazhar el-Fârûkī’nin özel kütüphanesi, tarih, nr. 157) ve bunun Fehîm Muhammed Şeltût tarafından tahkikli neşri yapılmıştır (I-IV, Cidde 1399/1979; Beyrut 1410/1990; Kum 1410/1368 hş.). Zehebî’nin, “Ancak yarısını görebildim” (Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XII, 371) dediği Târîḫu’l-Medîneti’l-münevvere’nin zamanımıza kadar gelen nüshasını İbn Hacer’in istinsah ettiği anlaşılmaktadır (neşredenin girişi, I, s. mim).
İbnü’n-Nedîm, müellifin günümüze intikal etmeyen diğer eserlerini şu isimlerle kaydetmektedir: Kitâbü’l-Kûfe, Kitâbü’l-Baṣra, Kitâbü Mekke, Kitâbü Ümerâʾi’l-Kûfe, Kitâbü Ümerâʾi’l-Baṣra, Kitâbü Ümerâʾi’l-Medîne, Kitâbü Ümerâʾi Mekke, Kitâbü’s-Sulṭân, Kitâbü Maḳteli ʿOs̱mân, Kitâbü’l-Küttâb, Kitâbü’ş-Şiʿr ve’ş-şuʿarâʾ, Kitâbü’l-Eġānî, Kitâbü’t-Târîḫ, Aḫbârü’l-Manṣûr, Kitâbü Muḥammed ve İbrâhîm ibney ʿAbdillâh b. Ḥasan, Kitâbü eşʿâri’ş-şurâṭ, Kitâbü’n-Neseb, Kitâbü Aḫbâri Benî Nümeyr, Kitâbü Mâyestaʿcimü’n-nâs fîhi mine’l-Ḳurʾân, Kitâbü’l-istiʿâne bi’ş-şiʿr ve mâ câʾe fi’l-luġa, Kitâbü’l-istizâm li’n-naḥv ve men kâne yelḥunü mine’n-naḥviyyîn (el-Fihrist, s. 169).
BİBLİYOGRAFYA
İbn Şebbe, Târîḫu’l-Medîneti’l-münevvere, neşredenin girişi, I, ze-ayn.
Taberî, Târîḫ (de Goeje), bk. İndeks.
İbn Ebû Hâtim, el-Cerḥ ve’t-taʿdîl, VI, 116.
İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, s. 169-170.
Hatîb, Târîḫu Baġdâd, XI, 208-210.
Yâkūt, Muʿcemü’l-üdebâʾ, XVI, 60-62.
Nevevî, Tehẕîb, I/2, s. 16-17.
İbn Hallikân, Vefeyât, III, 440.
Zehebî, Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, II, 516-517.
a.mlf., Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XII, 369-372.
Mizzî, Tehẕîbü’l-Kemâl, XXI, 386-390.
İbn Hacer, Tehẕîbü’t-Tehẕîb, VII, 460-461.
Sehâvî, el-İʿlân bi’t-tevbîḫ, s. 639, 641, 692.
Süyûtî, Ṭabaḳātü’l-ḥuffâẓ (Ömer), s. 225-226.
İbnü’l-İmâd, Şeẕerât, II, 146.
Ziriklî, el-Aʿlâm, V, 206-207.
Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 780.
Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, VII, 286.
Fehîm Muhammed Şeltût, “Târîḫu’l-Medîneti’l-münevvere”, Dirâsât fî Târîḫi’l-Cezîreti’l-ʿArabiyye: Meṣâdiru Târîḫi’l-Cezîreti’l-ʿArabiyye, Riyad 1379/1979, I/2, s. 3-7.
Sezgin, GAS (Ar.), I/2, s. 205-207.
Muhammed Câsim el-Meşhedânî, Mevâridü’l-Belâzürî, Mekke 1407/1986, I, 306-313.
Mustafa Fayda, “İslâm Dünyasındaki İlk Şehir Tarihleri ve İbn Şebbe’nin Medine-i Münevvere Tarihi”, AÜİFD, XXVIII (1986), s. 167-180.
İnâyetullah Fâtihî Nejâd, “İbn Şebbe”, DMBİ, IV, 67-68.