https://islamansiklopedisi.org.tr/isfendiyar
İran’da İslâm öncesi hânedanlardan Keyânîler’in hükümdarı Güştâsb’ın en büyük oğludur. Zerdüştîliğin kutsal kitabı Avesta’da “Sipuntû-Dâte” (kutsal yaratılmış) şeklinde adlandırılmış ve “taxma” (Farsça tehm = güçlü kahraman) diye tanımlanmıştır. Pehlevîce kaynaklarda Zerdüştîliğin güvenilir savunucusu ve öncüsü olarak zikredilmesine rağmen edebiyatta daha çok Rüstem-i Zâl ile mücadelesiyle şöhret bulmuş ve trajik ölümüyle anılmıştır.
Kahramanlıklarını destanlaştırıp İsfendiyâr’a efsanevî kişiliğini kazandıran eser Firdevsî’nin Şâhnâme’sidir. Ebû Mansûr es-Seâlibî’nin Ġureru aḫbâri mülûki’l-Fürs ve siyerihim adlı eserindeki İsfendiyâr’la ilgili bölüm Şâhnâme’ye paralel bilgiler ihtiva etmektedir. Taberî, İbnü’l-Esîr, Ebû Hanîfe ed-Dîneverî gibi tarihçiler de İsfendiyâr’a dair çeşitli olaylar hakkında bilgi vermişlerdir.
İranlılar’ın kullandığı takvime göre her şemsî ayın beşinci günü için kullanılan “rabb-ı mâh İsfendâr ve rabb-ı rûz İsfendâr” nitelemesinin, üstün meziyetlerinden dolayı “ayın ve güneşin sahibi” anlamında İsfendiyâr’a verilmiş bir unvandan kaynaklandığı sanılmaktadır.
Babası hayatta iken Zerdüştîliği kabul eden İsfendiyâr bu dini yaymak için birçok savaşa katılmış ve önemli başarılar elde etmiştir. İsfendiyâr’ın en büyük destekçisi ve danışmanı bir Zerdüşt din adamı olan Pesütan’dır. Onun başarılarını çekemeyen babası Güştâsb, tahtının oğlu tarafından elinden alınacağı yolundaki söylentilerin de etkisiyle İsfendiyâr’ı bir kaleye hapseder. Bu sırada Turan Hükümdarı Ercâsb asker sevkederek İran’ı yağmalar ve Güştâsb’ın iki kızını esir alır. Zor durumda kalan Güştâsb, Ercâsb’ın üzerine İsfendiyâr’ı gönderir ve İsfendiyâr kız kardeşlerini kurtarır. Daha sonra babası ondan Rüstem-i Zâl’i bağlayıp getirmesini ister; bunun üzerine Şebistân’a giden İsfendiyâr, Rüstem’le savaşa girişir. Uzun mücadeleler sırasında Rüstem-i Zâl çatal bir okla iki gözünü kör edince İsfendiyâr kahrından ölür. Güştâsb’ın ölümü üzerine boşalan İran tahtına ise İsfendiyâr’ın oğlu Erdeşîr Behmen Daraz geçer.
Şâhnâme’de (IV, 215-366) kurtları, arslanları, ejderha ve cadıyı öldürmesi, nehirleri geçerek Rûyin Kalesi’ne saldırıp Ercâsb’ı mağlûp etmesi gibi uzun mücadelelerinin ve kahramanlıklarının ön plana çıkarıldığı çeşitli maceraları anlatılan İsfendiyâr’ın tarihî kişiliği üzerinde farklı yorumlar yapılmış, Avrupalı müellifler, onun birçok savaşa katılarak büyük başarılar elde eden Hükümdar Dârâ (I. Darius; ö. m.ö. 549) olduğu yönünde kanaatler ileri sürmüşlerdir. Şâhnâme’de ise Rüstem’in henüz tarih sahnesine çıkmadığı dönemde İran’ı Turanlılar’ın istilâsından kurtaran ve Zerdüştîliğin yayılmasını sağlayan dinî bir kahraman olarak yer alır. İsfendiyâr, efsunlanarak her türlü silâha karşı dirençli kılındığına inanıldığından “Rûyîn” (tunçtan) ve “Rûyinten” (tunç vücutlu) lakabıyla hükümranlığın, kuvvetin ve kahramanlığın sembolü haline gelmiştir.
İsfendiyâr, hemen bütün Şâhnâme kahramanları gibi Şark-İslâm edebiyatlarında ve özellikle eski Türk edebiyatında sıkça anılmış, şairler onun cesaretini, gücünü ve yenilmezliğini ön plana çıkarmışlardır. Bu sebeple şiirde Rûyinten lakabı adından daha sık kullanılmıştır. İran mitolojisindeki önemli yeri itibariyle Rüstem-i Zâl ile mukayese edilmiş, savaşçılığından dolayı adı “ma‘reke” (savaş meydanı) kelimesiyle birlikte “İsfendiyâr-ı ma‘reke” şeklinde zikredilmiş, “İsfendiyâr-ı mihr” terkibiyle de Rüstem-i Zâl’e atıfta bulunulmuştur.
BİBLİYOGRAFYA
Burhân-ı Kātı‘ Tercümesi, I, 147.
Ferheng-i Fârsî, V, 142.
Firdevsî, Şâhnâme (nşr. J. Mohl), Tahran 1345 hş., IV, 215-366.
Zebîhullah Safâ, Ḥamâse-serâyî der Îrân, Tahran 1333 hş., s. 44, 596-599.
Agâh Sırrı Levend, Divan Edebiyatı, İstanbul 1943, s. 160.
Muhammed Ali İslâmî Nüdûşen, Zindegî vü Merg-i Pehlevânân der Şâhnâme, Tahran 1349 hş., s. 352-385.
Harun Tolasa, Ahmet Paşa’nın Şiir Dünyası, Ankara 1973, s. 72.
Cemâl Kurnaz, Hayâlî Bey Dîvânı (Tahlili), Ankara 1987, s. 125-126.
Halûk İpekten, Enderunlu Vâsıf, Ankara 1989, s. 151.
Mahmoud Omid-Salar, “Isfandiyār and the Question of His Invulnerability”, Iran Nameh, I/2, Washington 1983, s. 254-281.
Kāmûsü’l-a‘lâm, II, 912.
Dihhudâ, Luġatnâme, IV, 2328-2329.
Ehsan Yarshater, “Esfandīār”, EIr., VIII, 584-592.