https://islamansiklopedisi.org.tr/izzet-ali-pasa
İstanbul’da (Müstakimzâde) veya Edirne’de (Safâyî) dünyaya geldi. Doğum tarihi olarak 1103 (1692) yılı kabul görmüştür. Asıl adı Ali olup İzzet onun mahlasıdır. Babası Defterdar Damad Mehmed Paşa’nın aracılığıyla defterdar mektupçusu oldu (1129/1717). 1141’de (1728-29) defterdâr-ı şıkk-ı evvel (başdefterdar) vekilliğine getirildi. 1143’te (1730) defterdar olan İzzet Ali, Patrona Halil İsyanı’nda âsilerin zorlamasına rağmen görevinin başından ayrılmadı, ayaklanmanın bastırılmasında da rolü oldu. Bir süre sonra defterdarlık uhdesinde kalmak üzere kendisine vezirlik pâyesi verildi. 1144’te (1732) sadâret kaymakamı olduysa da aynı yıl azledildi; ardından Anadolu beylerbeyi olarak Bağdat cephesine gönderildi. Daha sonra İran’a karşı Revan cephesi seraskeri ve muhafızı oldu. Genç sayılacak bir yaşta Revan’da öldü ve buradaki Sâliha Sultan Camii hazîresine defnedildi. Ölümüne Behçetî mahlaslı bir şair, “Kul hüvallāhü ahadle târîh / Bula İzzet Ali Pâşâ yâ rab” beytini tarih düşürmüştür. İyi bir devlet adamı ve hayır sever bir insan olan İzzet Ali Paşa, Kısıklı’daki Selâmi Ali Efendi ve Hünkâr İskelesi yakınındaki Yalıköyü Mescidi’ne minber koydurmuş, Selâmi Ali Efendi Mescidi görevlileri için bir miktar gelir tahsis etmiştir (Ayvansarâyî, Hadîkatü’l-cevâmi‘, II, 151, 257; Vefeyât-ı Selâtîn, s. 70). Ayrıca Kasımpaşa’da Câmi-i Kebîr karşısında, kitâbesinde yer alan şair Vehbî’ye ait tarih manzumelerinden 1144’te (1731) inşa edildiği anlaşılan kesme taştan klasik üslûpta bir de çeşme yaptırmıştır (Tanışık, II, 63; Uzunçarşılı, IV/1, s. 330).
III. Ahmed ve Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa döneminin önemli şair ve âlimlerinden olan İzzet Ali Paşa, Arapça ve Farsça’yı çok iyi bildiğinden Lâle Devri’ndeki tercüme faaliyetlerine katılmıştır. Bu arada şair Nedîm’le dost olmuş, Nedîm tarzında söylediği zarif şiirleri rağbet görmüş, fakat onun şöhretinin gölgesinde kaldığı için bu yönüyle pek fazla tanınmamıştır. Nedîm’in birçok şiirine yazdığı nazîreler şiirdeki ustalığını göstermekte, çağdaşı Safâyî de bu hususu açıkça belirtmektedir (Tezkire, vr. 238b). Sâlim şiirlerinin sevildiğini ve mazmunlarının beğenildiğini, Râmiz ise onun edebiyata vâkıf olmasından başka döneminin şairleri arasında maharet sahibi olduğunu, divanında yeni mazmunların yer aldığını ve inşâda da dikkat çektiğini söyler. Nedîm dışında hiçbir şair Lâle Devri’nin zevk ve neşesini gazellerinde İzzet Ali Paşa kadar renkli bir şekilde yansıtamamıştır. Onun kasidelerinde örnek aldığı şair ise Nef‘î’dir. İzzet Ali Paşa, divan edebiyatının inceliklerini samimi bir duyarlılık ve güzel bir söyleyişle dile getirmiş, coşkun gazelleri yanında neşeli şarkılarıyla da bu söyleyişin en güzel örneklerini ortaya koymuştur.
Câbîzâde Abdi Ağa’dan sülüs ve nesih meşkeden İzzet Ali Paşa şikeste ta‘lik ve özellikle divanî yazıda da başarılı olmuştur. Ölümünden sonra İstanbul’daki kitapları devlete olan borçlarına karşılık I. Mahmud’un fermanıyla Sultan Selim Camii’ne konulmuş, 23 Muharrem 1148’de (15 Haziran 1735) Bâb-ı Hümâyun hazinesine satın alınmak üzere bir heyet tarafından listesi çıkarılarak bunlara fiyat biçilmiştir. Tamamı 793 cilt tutan kitaplar arasında Türkçe, Arapça, Farsça divanlar, şiir ve münşeat mecmuaları, tarihler, mesneviler ve değişik konularda yazmalar bulunmaktaydı. Ali Canip Yöntem, bu eserlerin I. Mahmud tarafından müsadere edilerek Ayasofya Kütüphanesi’ne konulmuş olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu söylemektedir (Sevgi – Özcan, s. 254).
Eserleri. 1. Divan. Birçok yazması bulunan eserin İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ndeki (TY, nr. 5541) nüshası esas alınarak A. İrfan Aypay tarafından yapılan tenkitli neşrinde (İstanbul 1978) on dokuz kaside, yirmi dokuz tarih, iki küçük mesnevi, on lugaz, on iki rubâîden başka şarkı ve kıtalar, Farsça manzumeler ve kendisinin yetiştirdiği lâlelere verdiği isimlerle ilgili altmış iki beyit bulunmaktadır.
2. Târîh-i Aynî’den Mütercem Bir Parça. Aynî’nin ʿİḳdü’l-cümân fî târîḫi ehli’z-zamân adlı eserinin 621 (1224) yılından Şevval 628 (Ağustos 1231) tarihine kadar olan bölümünün padişahın isteği üzerine yapılan tercümesidir. Eserin kırk varaklık tek nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (Hazine, nr. 1474).
3. Nigârnâme. İzzet Ali Paşa’nın Nedîm’e, onun Ayşe adlı sevgilisinin ağzından latife yollu yazdığı bir mektubun her cümlesini Nedîm’in şerhetmesiyle ortaya çıkmış küçük bir eserdir. Bu risâleye Nedîm divanının nüshalarında da yer verilmiştir.
İzzet Ali Paşa’nın ayrıca, Safâyî’nin tezkiresi için kendisinden birkaç gazel istemesi üzerine şiirleriyle birlikte ona gönderdiği kısa bir mektubu da bulunmaktadır (Safâyî, vr. 238b). Bu mektup İzzet Ali Paşa’nın inşâsı hakkında bir fikir vermesi bakımından önemlidir.
BİBLİYOGRAFYA
BA, dosya nr. 27, gömlek sıra nr. 38, belge nr. ½.
Safâyî, Tezkire, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2549, vr. 238b.
Nedim, Dîvan (haz. Halil Nihad Boztepe), İstanbul 1340, s. 306-307; a.e. (haz. Abdülbâki Gölpınarlı), İstanbul 1951, s. 155-156.
Sâlim, Tezkire, İstanbul 1315, s. 474.
Ayvansarâyî, Hadîkatü’l-cevâmi‘, II, 151, 257.
a.mlf., Vefeyât-ı Selâtîn, s. 69-70.
Fatîn, Tezkire, s. 284.
Mustafa Âtıf Efendi, Dîvan, Sivas Ziya Bey Ktp., s. 4.
Flügel, Handschriften, I, 666-667.
Sicill-i Osmânî, III, 455.
Osmanlı Müellifleri, II, 316-317.
Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, II, 63.
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IV/1, s. 330.
TYDK, III, 678-684.
M. Götz, Katalogisierung der Orientalischen Handschriften in Deutschland, Wiesbaden 1968, XII/2, s. 259.
Fatma Sabiha Kutlar, On Sekizinci Yüzyıldan Bir Şair: İzzet Ali Paşa (yüksek lisans tezi, 1988), Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Prof. Ali Cânip Yöntem’in Eski Türk Edebiyatı Üzerine Makaleleri (haz. Ahmet Sevgi – Mustafa Özcan), İstanbul 1996, s. 249-258.
A. İrfan Aypay, Lâle Devri Şairi İzzet Ali Paşa: Hayatı-Eserleri-Edebî Kişiliği, İstanbul 1998, s. 1-55.
Ali Canip [Yöntem], “İzzet Ali Paşa”, HM, sy. 17 (1927), s. 3-5.
Salim Aydüz, “Lâle Devri’nde Yapılan İlmî Faaliyetler”, Dîvân: İlmî Araştırmalar, sy. 3, İstanbul 1997, s. 153, 157.
“İzzet Ali Paşa”, TDEA, V, 45-46.