https://islamansiklopedisi.org.tr/kasani
Orta Asya’da Fergana bölgesinde Seyhun nehrinin kuzeyinde yer alan Kâsân’da (Kâşân) doğdu. Hocaları arasında daha sonra kayınpederi olan Alâeddin es-Semerkandî, öğrencileri arasında ise oğlu Mahmud ve el-Muḳaddimetü’l-Ġazneviyye adlı eserin müellifi Ahmed b. Muhammed el-Gaznevî gibi âlimler bulunmaktadır. “Melikü’l-ulemâ” lakabıyla anılan Kâsânî’nin asıl şöhreti, Alâeddin es-Semerkandî’nin Tuḥfetü’l-fuḳahâʾ isimli kitabına yazdığı Bedâʾiʿu’ṣ-ṣanâʾiʿ adlı şerhinden kaynaklanmaktadır. Bundan çok memnun kalan hocası bir fıkıh âlimi olan kızı Fâtıma’yı ona nikâhlamış ve mehir olarak da bu eseri kabul etmiştir. Özellikle bu evlilikten sonra Kâsânî, eşi ve kayınpederinin ortak fetva vermeye başladıkları kaydedilir (bk. FÂTIMA bint ALÂEDDİN es-SEMERKANDİYYE).
Çeşitli ilim yolculuklarına çıkan Kâsânî bir ara Konya’ya giderek Selçuklu Sultanı I. Mesud’un sarayında kalmış ve bu sırada bazı ilmî tartışmalara katılmıştır. Şa‘rânî nisbeli bir âlimle (İA, VI, 700) müctehidlerin ictihadlarında isabetli olup olmadıkları konusunda yapılan bir tartışmada adı geçen zat, Ebû Hanîfe’den her müctehidin kendi ictihadında isabetli olduğu görüşünün nakledildiğini ileri sürmüş, Kâsânî ise Ebû Hanîfe’den müctehidlerin ictihadlarında isabetli oldukları gibi hata da yapabileceklerinin ve yalnız birisinin isabet edeceğinin nakledilmiş olduğunu söylemiştir. Bu arada Kâsânî rakibinin görüşünün Mu‘tezile’ye ait bir görüş olduğunu söylemiş ve kırbacıyla ona vurmaya kalkışmıştır. Bunun üzerine sultan Kâsânî’nin Konya’dan uzaklaştırılmasını istemişse de vezirin araya girmesiyle Halep’te bulunan Nûreddin Mahmud Zengî’nin yanına elçi olarak gönderilmiştir (Kureşî, IV, 26; Râgıb et-Tabbâh, IV, 305-306). Bu olayın 541-543 (1146-1148) yılları arasında vuku bulmuş olması muhtemeldir. Halep’te ilim adamları ve öğrenciler arasında büyük itibar gören Kâsânî, Zengî tarafından Halâviyye Medresesi’ne hoca olarak tayin edildi ve hayatının sonuna kadar burada ders verdi. Kâsânî 10 Receb 587’de (3 Ağustos 1191) Halep’te vefat etti ve Makām-ı İbrâhim’in sağ tarafında bulunan hanımının kabri yanına defnedildi. Bu mezarlar zamanla önemli bir ziyaretgâh haline gelmiştir.
Kâsânî, özellikle Bedâʾiʿu’ṣ-ṣanâʾiʿ adlı eserindeki düzen ve sağlam mantık örgüsünden de anlaşılacağı üzere fıkıh ve fıkıh usulünde derin bilgi sahibiydi. Ayrıca devrinde yapılan kelâmî tartışmalardan uzak kalmamış ve bilhassa Mu‘tezile ile bid‘at ehline karşı mücadele etmiştir.
Eserleri. Kâsânî’nin bilinen en önemli eseri Bedâʾiʿu’ṣ-ṣanâʾiʿ fî tertîbi’ş-şerâʾiʿdir (I-VII, Kahire 1327-1328; nşr. Ali Muhammed Muavvaz – Âdil Ahmed Abdülmevcûd, I-X, Beyrut 1418/1997). Eser, Alâeddin es-Semerkandî’nin Kudûrî’nin el-Muḫtaṣar’ına dayanan Tuḥfetü’l-fuḳahâʾ adlı kitabının şerhi olarak kaleme alınmakla beraber klasik anlamda bir şerh olmayıp yepyeni bir sistemle yazılmıştır. Bu sebeple fıkıh tarihçileri arasında Bedâʾiʿu’ṣ-ṣanâʾiʿin Tuḥfetü’l-fuḳahâʾ ile şerh-metin ilişkisi tartışmalıdır. Bir taraftan Kâsânî’nin hocasının eserine tamamen sadık kaldığı ileri sürülüp onun bizzat hocasının nezâreti altında Tuḥfe’yi yeniden kaleme almış olması ihtimaline işaret edilirken (Kavakcı, XI ve XII. Asırlarda Karahanlılar, s. 125) diğer taraftan Tuḥfe ve Kudûrî’nin el-Muḫtaṣar’ı ile karşılaştırıldığında gerek içerik gerekse metot bakımından müstakil bir kitap sayıldığı ve Tuḥfe’nin şerhi olarak gösterilmesinin doğru olmayacağı belirtilmiştir (Spies, XLI [1969], s. 20). Jochen Gentz, Bedâʾiʿu’ṣ-ṣanâʾiʿe dayanarak İslâm hukukunda kefalet konusunu incelemiştir (“Die Bürgschaft im islamischen Recht nach al-Kāsānī”, Zeitschrift für vergleichende Rechtswissenschaft, LXI [1960], s. 86-180).
Brockelmann Kitâbü’t-Teʾvîlât adlı bir eseri Kâsânî’ye izâfe ederse de (GAL, I, 465) onun belirttiği nüsha (Râgıb Paşa Ktp., nr. 32/4) Abdürrezzâk b. Ahmed el-Kâşânî’ye ait Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân’dır (krş. GAL, II, 262; Suppl., II, 280). Ayrıca es-Sulṭânü’l-mübîn fî uṣûli’d-dîn adında kelâmla ilgili bir eser daha Kâsânî’ye nisbet edilmiştir (Kureşî, IV, 27; Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 996). Bu eserin el-Muʿtemed fi’l-muʿteḳad adıyla da anıldığı belirtilir (Leknevî, s. 53).
BİBLİYOGRAFYA
Kâsânî, Bedâʾiʿu’ṣ-ṣanâʾiʿ, Beyrut 1402/1982, I, 2-3.
Alâeddin es-Semerkandî, Tuḥfetü’l-fuḳahâʾ (nşr. M. Zekî Abdülber), Dımaşk 1377/1958, neşredenin girişi, I, 12-26.
İbnü’l-Adîm, Zübdetü’l-ḥaleb, II, 295-296.
a.mlf., Buġyetü’ṭ-ṭaleb, s. 99-100.
Kureşî, el-Cevâhirü’l-muḍıyye, IV, 25-28.
Taşköprizâde, Miftâḥu’s-saʿâde, II, 273-274.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 230, 371; II, 996.
Leknevî, el-Fevâʾidü’l-behiyye, s. 53, 158.
Râgıb et-Tabbâh, İʿlâmü’n-nübelâʾ bi-târîḫi Ḥalebi’ş-şehbâʾ, Halep 1343/1925, IV, 273-274, 305-308.
Serkîs, Muʿcem, II, 1540.
Brockelmann, GAL, I, 465; II, 262; Suppl., I, 640, 643; II, 280.
Îżâḥu’l-meknûn, I, 606.
Yusuf Ziya Kavakcı, XI ve XII. Asırlarda Karahanlılar Devrinde Māvarā’ al-Nahr İslâm Hukukçuları, Ankara 1976, s. 122-125.
a.mlf., “el-Kâsânî Ebû Bekr b. Mes‘ûd”, İslâm Düşüncesi, II/6, İstanbul 1968, s. 371-374.
Von Otto Spies, “Istanbuler Handschriften zu dem Rechtswerk Badāʾiʿ as-sanāʾiʿ des Kāsānī”, Isl., XLI (1969), s. 18-26.
G. C. Anawati, “Textes arabes anciens édités en Égypte au cours des années 1969 à 1973”, MIDEO, XII (1974), s. 129-130.
Heffening, “Kâsânî”, İA, VI, 373-374.
a.mlf. – Y. L. de Bellefonds, “al-Kāsānī”, EI2 (İng.), IV, 690.
Osman Turan, “Kılıç Arslan II”, İA, VI, 700.