https://islamansiklopedisi.org.tr/mevlevi-molla-abdurrahim
1221’de (1806) Kuzey Irak’ta Halepçe’nin Tâvgūzî (Tâvuggūzî/Tavukgözü) nahiyesine bağlı Serşâte-i Havârû köyünde doğdu. Bâbâ Merdûh Rûhânî bu tarihi verirken Muhammed Emîn Zekî onun 1222’de, Abdülkerîm Müderris ise 1225’te (1810) doğduğunu kaydeder. Câf aşiretinin Tâvgūzî kolundan, İran Kürdistanı’ndaki Merîvân kazasının köylerinden Çûrlu olan atası Ebû Bekir Muhammed Musannif-i Şâhûyî-yi Çûrî’den (X./XVI. yüzyıl) dolayı Çûrîler diye anılan bir aileye mensuptur. Nesebi, Hz. Hüseyin’in soyundan gelen ve Medine’den VII. (XIII.) yüzyılda bölgeye gelip yerleşen Seyyid Muhammed Zâhid b. Mahmûd el-Medenî’ye (Pîr Hızır-ı Şâhû/Şaho) ulaşır. İlk eğitimini babası Molla Saîd’den aldı. Halepçe yakınlarındaki Bîjâve’ye taşındıktan birkaç yıl sonra babası vefat edince bölgedeki âlimlerden ders almaya devam etti, Arapça ve Farsça öğrendi. Ardından İran Kürdistanı’ndaki Pâve, Merîvân, Çûr, Sine (Senendec) gibi kasaba ve şehirlerde öğrenimini sürdürdü. Bâne kasabasında bir süre kaldı ve Kuzey Irak’taki Süleymaniye’ye döndü. Orada âlim ve Kādirî şeyhi Ma‘rûf-i Nûdehî’nin hizmetinde bulunup kendisinden faydalandı, Halepçe’de Abdullah Harpânî’den ders aldı. Daha sonra Cevânrûd’a ve ikinci defa Sine’ye giderek Dârü’l-İhsân Medresesi’nde okudu. Bu şehre gelişleri sırasında şair ve tarihçi Mâh Şeref Hanım’la tanıştı, bir şiirinde onu methetti. Ardından tekrar Süleymaniye’ye döndü; müftü Molla Abdurrahman Nûdeşî’nin yanında tahsilini tamamlayarak mollalık (melâlık) icâzeti aldı. Özellikle kelâm ilminde yetişti.
Daha sonra Şehrizor’a giden Mevlevî, Perîs’te ve diğer bazı köylerde ders verdi, tekrar Süleymaniye’ye dönerek Halepçe yakınındaki Çerûstâne köyünde imam-hatiplik ve müderrislik yaptı. Bu sırada Tavîle köyünde bulunan Hâlid el-Bağdâdî’nin halifelerinden Nakşibendî şeyhi Osman Sirâceddin et-Tavîlî (Tevîleî) ile tanışıp onun önde gelen müridleri arasında yer aldı, şeyhi tarafından halife tayin edildi. Tavîlî’nin vefatından sonra onun oğlu Şeyh Muhammed Bahâeddin’in hizmetine girdi. Bu çevrede Molla Hâmid Kâtib, Molla Ahmed Nûdeşî, Molla Ali Tâlişî, Abdurrahman Karadâğî, hocası Ma‘rûf-i Nûdehî’nin oğlu Kâk Ahmed-i Şeyh ve Abdurrahman-ı Tâlibânî gibi âlim ve mutasavvıflarla tanışarak kendilerinden faydalandı, onlar da Mevlevî’nin şiirlerini okuyup takdirlerini bildirdiler. Mevlevî Beyâvîle, Kûne, Şemîrân köylerinde bir süre ikamet edip ardından doğum yeri olan Serşâte’ye yerleşti. Kendi eserlerinin de içinde bulunduğu kütüphanesinin yanması, vefatından yedi yıl önce gözlerini kaybetmesi, bazı çocuklarının ve eşi Hatun Anber’in ölümü şiirlerine de yansıdığı üzere onu çok etkiledi. Gittiği civardaki bir köyden arkadaşının refakatinde kendi köyüne dönerken yol kenarında bir ağaç dalına çarparak atın üstünden düştü ve öldü. Yakında bir sahâbînin kabri bulunduğu için Makbere-i Ashâb denilen mezarlıkta defnedildi.
İslâmî ilimlerin yanı sıra edebiyat alanında da adını duyuran Mevlevî şiirde kendine has bir üslûba sahipti. Muhammed Emîn Zekî, bazı manzumelerinin ifade ve lafız bakımından sûfî şair Baba Tâhir-i Uryân’ınkilere benzediğini, ancak bunun tamamen tesadüften kaynaklandığını, Baba Tâhir’in şiirlerinden haberdar olmadığı için taklit veya iktibasın söz konusu edilemeyeceğini kaydeder. Çoğu gazel tarzında olan, edebî sanatlarla ilâhî aşkı, dinî ve tasavvufî ihsasları, felsefî düşünceleri mahirane bir şekilde dile getirdiği şiirlerinde “Ma‘dûm/Ma‘dûmî” mahlasını kullanmıştır. Halk arasında ün kazandığı Mevlevî-yi Kürd lakabının kendisine tasavvufî kişiliği ve kıyafeti dolayısıyla yahut Afgan asıllı olan eşi ve akrabaları tarafından kendi ülkelerinde tanınmış âlim ve sûfîler için kullanılan bir unvan olmasından hareketle ya da Senendec (Erdelân) Valisi Gulâm Şâhân tarafından verildiğine dair rivayetler kaydedilir. Mevlevî özellikle duygu dolu şiirleriyle tanınmış, tabiat tasvirleriyle ilgili manzumeleri sebebiyle Kürt edebiyatında “tabiat şiiri” ekolünün önde gelen temsilcilerinden biri, hatta kurucusu kabul edilmiştir. Mevlevî’nin halk arasında yaygın biçimde okunan şiirlerinden bir kısmı bestelenmiştir. Arapça ve Farsça şiirlerinin Kürtçe şiirler kadar güçlü olmadığı söylenir. Abbas Azzâvî onun Türkçe şiir de yazdığını belirtir.
Eserleri. 1. Dîvânî ʿAbdürraḥîmê Mevlevî. Mevlevî’nin şiirleri ilk defa I. Dünya Savaşı sırasında İngiliz yönetimince Bağdat’ta çıkarılan Têgeyîştinî Rastî adlı gazetede yayımlanmış (28 Cemâziyelevvel 1336 / 11 Mart 1918), daha sonra Emîn Fevzî Bey, Tercümân-ı Hakîkat tarafından neşredilen Encümen-i Edîbân-ı Kürd adlı eserde (İstanbul 1339) şairin hayatına dair kısa bilgi vermiş ve bazı şiirlerini kaydetmiştir. Mersiye, münâcât ve kaside tarzındaki şiirleri yanında daha çok gazelleri içeren divanı ise eksik olmakla birlikte ilk defa Pîremêrd lakabıyla tanınan şair ve yazar Hacı Tevfik Bey tarafından derlenip Kürtçe’nin Gorânî/Havramanî lehçesinden Sorânî lehçesine çevrilmiştir. İki cilt halinde yayımlanan eserin birinci cildi Gorânî lehçesiyle asıl metin, ikinci cildi Sorânî lehçesine çevrilen metin olup ilkine “Asl”, diğerine “Rûh” adı verilmiştir (Süleymaniye 1354/1935; Bağdat 1965; Sakız 1993). Bazı kaynaklarda divanın Aṣl u Rûḥ şeklinde anılması bundan kaynaklanmıştır. Eser daha sonra bir kısım yazma nüshaları esas alınarak Abdülkerîm Müderris (Bağdat 1380/1961; Mehâbâd 1364 hş.; Sakız 1367 hş.; Senendec 1382, 1389 hş.), Tahran Üniversitesi Kütüphanesi’ndeki bir yazmaya dayanılarak Muhammed Sıddîk Müftîzâde Bûrekeyî (Mevlevî’nin şiirlerinden 250 kadar parça açıklamalarıyla birlikte, Dîvân-ı Mevlevî, Tahran 1369 hş./1990) ve Muhammed Emîn-i Erdelânî (Tahran 1991, 2008) tarafından neşredilmiştir. Enver Kādir Muhammed şairin Gorânî lehçesiyle yazdığı gazellerini derleyip yayımlamıştır (Ġazeliyyât-ı Şâʿir-i Büzürg-i Kürd be-Gûyeş-i Gorânî, Far. trc. Cemâl Ahmedî, Senendec 1390 hş.). Sorân-ı Kürdistânî (Sineyî) divandan yaptığı seçmeleri şerhetmiş (Risâle-i ʿIşḳ le Mevlevî-i Nâsîdâ, Urmiye 1370 hş., 1371 hş./1991), Sâhib Garîbî (Gülçînî le-Dîvân-ı Mevlevî, Senendec 1382 hş.) ve Vefâ Hüseynî de (Gülçînî-yi Dîvânî-yi Mevlevî, Tahran 1389 hş.) divandan seçmeler yapmıştır. Diğer bir seçme ise Gulbejîrî-yi Dîvânî-yi Mevlevî adıyla basılmıştır (Senendec 1391 hş.).
2. el-ʿAḳīdetü’l-merżıyye. Kürtçe’nin Sorânî lehçesinde Ehl-i sünnet akaidine dair yazılan 2441 beyitlik bir eserdir; bazı konular Farsça veya Arapça kaleme alınmıştır (nşr. Muhyiddin Sabrî Naîmî-yi Kânîmişkânî, Kahire 1352). Rivayete göre müellif bu kitabını şeyhi Osman Sirâceddin’e sunmuş, o da okumadan murakabeye dalarak Hz. Peygamber’in eserde yer alan şiirlerden dolayı hoşnut olduğunu söylemiş ve eser bu sebeple el-ʿAḳīdetü’l-merżıyye şeklinde adlandırılmıştır. Müelliften başka Molla Abdülkerîm Müderris de esere Kürtçe bir şerh yazmıştır (ʿAḳīde-yi Merżıyye, Tahran 1390 hş.; Bağdat 1407). Bu kitapta ve konuyla ilgili diğer iki eserde İslâm akaidi, felsefe, mantık ve tasavvufa dair birçok mesele, müellifin bu alanlardaki vukufunu gösteren ihatalı bir üslûp ve güçlü bir şiir diliyle ifade edilmiştir.
3. el-Fevâʾiḥ. el-ʿAḳīdetü’l-Fârisiyye olarak da anılan eser mesnevi tarzında 527 beyitlik Farsça bir eser olup bir önceki kitabın sonunda basılmıştır (Kahire 1352). Başta sıfâtullah olmak üzere çeşitli kelâm konularının işlendiği eseri Abdülkerîm Müderris Fevâʾidü’l-Fevâʾiḥ adıyla şerhetmiştir (Bağdat 1416/1995).
4. el-Fażîle. Mevlevî’nin, şeyhi Muhammed Bahâeddin’in isteği üzerine telif ettiği, ibadet, hakikat, iman, ihsan, kelâm, ilim, vücud, cevher, cisim, hudûs ve sıfât-ı ilâhiyye gibi konuları içeren Arapça bir eser olup 2031 beyittir ve Abdülkerîm Müderris tarafından şerhedilmiştir (el-Vesîle fî şerḥi’l-Fażîle, Bağdat 1392/1972).
5. ʿAḳīde-yê Mevlevî (nşr. Muhammed Ali Karadâğî, Bağdat 1977; Roşinbîrî Neve, sy. 130, Bağdat 1993, s. 53-60).
Mevlevî üzerine yapılan çalışmalar arasında şunlar anılabilir: Ali Ömer Karadâğî, Mevlevî u Sirûşt (Mevlevî ve tabiat, Bağdat 1978); Mihrecân-ê Mevlevî (1988’de Süleymaniye’de Mevlevî’ye dair düzenlenen sempozyumda sunulan tebliğler, Bağdat 1989); Mecmûʿa-i Maḳālât u Eşʿâr-ı Kongre-i Büzürgdâşt-ı Mevlevî-yi Kürd (İran Kürdistanı’ndaki Sakız’da Mevlevî adına 1992’de yapılan sempozyumda sunulan bildiriler, Urmiye 1375 hş./1996); Muhammed Nergisî, Revîkerdî-yi Zebânşinâḫtî be Sebk-i Şiʿrî-yi Mevlevî-yi Kürd (doktora tezi, 1383 hş., Kirmanşah Râzî Üniversitesi Edebiyat ve İnsan Bilimleri Fakültesi); Külsûm Osmânpûr, Zîbâyî-Şinâsî-yi Dîvân-ı Eşʿâr-ı Mevlevî-yi Kürd (Senendec 1390 hş.); Cemâl Ahmedî, Endîşehâ-yi Kelâmî-yi Mevlevî-yi Kürd (Senendec 1391); Muhammedê Melâ Kerîm, Mevlevî: Jiyân u Berhemî (Mevlevî: Hayatı ve eserleri, Erbil 2001; Far. trc. Cemâl Ahmedî, Mevlevî-yi Kürd: Zindegî u Âs̱âr, Senendec 1386 hş.). Enver Kādir Muhammed tarafından Mevlevî ve şiiri üzerine Sovyet Bilimler Akademisi’ne bağlı Leningrad Şarkiyat Enstitüsü’nde hazırlanan doktora tezi yayımlanmıştır (Lîrîkâ-yı Şaîr-i Gevrey-i Kürd Mevlevî 1806-1882, Stockholm 1990).
BİBLİYOGRAFYA
Emîn Feyzî, Encümen-i Edîbân-ı Kürd, İstanbul 1339, s. 5, 7-9, 110-112, 123-128.
M. Emîn Zekî, Ḫulâṣatü târîḫi’l-Kürd ve’l-Kürdistân (trc. M. Ali Avnî), Kahire 1939, s. 362-363.
a.mlf., Meşâhîrü’l-Kürd ve Kürdistân fi’d-devri’l-İslâmî, Bağdad 1364/1945, II, 23-25.
Abbas Azzâvî, ʿAşâʾirü’l-ʿIrâḳ, Bağdad 1366/1947, II, 61-62.
Zekî M. Mücâhid, el-Aʿlâmü’ş-Şarḳıyye, Kahire 1374/1955, III, 109.
K. Avvâd, Muʿcemü’l-müʾellifîne’l-ʿIrâḳıyyîn, Bağdad 1969, II, 255; III, 314.
Âgā Büzürg-i Tahrânî, eẕ-Ẕerîʿa ilâ teṣânîfi’ş-Şîʿa, Beyrut 1403/1983, XXII, 76.
Mahmûd Ahmed Muhammed, Fihrisü maḫṭûṭâti Mektebeti’l-Evḳāfi’l-merkeziyye fi’s-Süleymâniyye, Bağdad 1403-1405/1983-85, I, 191-192; III, 42.
Abdülkerîm Müderris, Dânişmendân-ı Kürd der Ḫidmet-i ʿİlm u Dîn (trc. Ahmed Havârî Neseb), Tahran 1369 hş., s. 207-209, 243, 244, 579, 580.
Mehmet Uzun, Kürt Edebiyatına Giriş, İstanbul 1999, s. 26-27.
Muhammedî Melâ Kerîm, Mevlevî: Jiyân u Berhemî, Erbil 2001.
a.mlf., “Mewlewi: A Great Poet and ‘alim of Southern Kurdistan” (trc. H. Dizeyee – M. L. Chyet), Les Annales de l’Autre Islam (Islam des Kurdes), sy. 5, Paris 1998, s. 59-82.
Bâbâ Merdûh Rûhânî, Târîḫ-i Meşâhîr-i Kürd, Tahran 1382 hş., I, 63-64, 168, 480-487.
Ümîd Âşinâ, Pîremêrd û Pêydâçûneveyekî Nuêy Jiyân û Berhemekânî, Hevlîr 2001, I, 43-47.
D. Natali, The Kurds and the State: Evolving National Identity in Iraq, Turkey and Iran, New York 2005, s. 59.
M. Ali Suveyrekî, Muʿcemü aʿlâmi’l-Kürd, Süleymaniye 2006, s. 405-406.
Selim Temo, Kürt Şiiri Antolojisi, İstanbul 2007, I, 486-487.
Nevin Güngör Reşan, Kürt Ünlüleri, İstanbul 2008, s. 52.
İzzeddin Mustafa Resûl, el-Vâḳıʿiyye fi’l-edebi’l-Kürdî, Erbil 2010, s. 66-67, 82, 184.
Keith Hitchins, “Mawlawi, ʿAbd-al-Raḥim Maʿdumi”, EIr. (http://www.iranicaonline.org/articles/mawlawi-abd-al-rahim-madumi).