https://islamansiklopedisi.org.tr/miratul-makasid
Tam adı Mir’âtü’l-makāsıd fî def‘i’l-mefâsid olan eser Bektaşîlik tarihi ve âdâb-erkânı hakkında bilgi veren ilk kapsamlı çalışmadır. Kendisi de Bektaşî olan müellif mukaddimede bütün tarikatların aynı asıldan çıktığını, aralarındaki tek farkın zikirlerinin hafî veya cehrî oluşunda bulunduğunu, tarikatlar arasında bir üstünlük kıyaslaması yapmak istemediğini söyler. Nûr-ı Muhammedî konusuyla esere başlayan müellif ilk dört halife hakkında bilgi vererek Ferîdüddin Attâr’ın onlarla ilgili methiyelerini iktibas etmiş, on iki imamın isimlerini zikrettikten sonra silsileleri Hz. Ali’ye ulaşan Kādiriyye, Rifâiyye, Desûkıyye, Bedeviyye, Şâzeliyye, Nakşibendiyye ve Bektaşiyye gibi tarikatların silsilelerini vermiştir. Kitapta Nakşibendiyye ve Bektaşiyye’nin Hz. Ebû Bekir’e de ulaşan bir silsilesi olduğu belirtilerek cehrî ve hafî zikir meselesine temas edilmiş, ardından her biri “der beyân-ı ...” ifadesiyle başlayan başlıklar altında itikadî, fıkhî ve tasavvufî konular ele alınmıştır. Eserin yarıdan fazlasını oluşturan bu bölümde müellifin tamamen Sünnî bir çerçeve içinde kaldığı dikkat çekmektedir.
Mir’âtü’l-makāsıd’ın Bektaşî tarikatına ayrılan bölümü tarikatın pîri Hacı Bektâş-ı Velî, ayrıca Bektaşîliğin âyin, âdâb ve erkânı hakkında ayrıntılı bilgi içerir. Bu bölümde ele alınan konulardan bazıları şunlardır: Tevellî (tevellâ) ve teberrînin (teberrâ) hakikati, derviş ve fakr kavramları, mürşid-i kâmilin özellikleri, “Nâdi Ali”nin şerhi, zikir telkini ve hırka giyme, tâc-ı şerif, Bektaşî âyini, Ehl-i beyt hakkında hadisler, on iki imam, on dört mâsum, on yedi kemer-bestenin isimleri. Eserin sonunda Bektaşî tarikatı mensuplarının çeşitli vesilelerle okudukları evrâd, dua, tercüman ve gülbank metinlerine yer verilmiştir.
Ahmed Rifat Efendi’nin bu eseri, Bektaşîlik karşıtı çevrelerin önde gelen isimlerinden Harputlu İshak Efendi’nin, Abdülmecid Firişteoğlu’nun Hurûfîliğe dair Işknâme adlı eserinin yayımlanması üzerine (İstanbul 1288) kaleme aldığı Kâşifü’l-esrâr ve dâfiu’l-eşrâr’a (İstanbul 1291) reddiye olarak yazdığı ve basım masraflarının Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Vâlide Sultan tarafından karşılandığı kaydedilmektedir (Birge, s. 81). Ancak Mir’âtü’l-makāsıd’ın hiçbir yerinde eserin Kâşifü’l-esrâr’a reddiye olduğu konusunda bir işaret bulunmamaktadır. Bununla birlikte dikkat çeken savunma üslûbu ve Sünnîliğe yapılan vurgudan hareketle eserin, Bektaşîliği Hurûfîlik’le bir gören ve Bektaşîler’in kâfir topluluklarından daha alçak olduğunu söyleyerek (Kâşifü’l-esrâr, s. 63) ağır suçlamalarda bulunan İshak Efendi’nin eserine bir reddiye olduğu söylenebilir. Müellifin Hurûfîliği eleştirip Bektaşîliğin Hurûfîlik’le alâkası olmadığını belirtmesi ve kitabın adındaki “dâfiu’l-eşrâr” (kötülüklerin uzaklaştırılması) ifadesi de bu görüşü teyit etmektedir.
Bektaşîlik hakkında basılı ilk kaynak olan eserde (İstanbul 1293) Bektaşîlik’le ilgili iddialara cevap vermeyip mensubu olduğu tarikatı inanç ve uygulamalarıyla tanıtmayı tercih eden Ahmed Rifat Efendi’nin bu tavrı takıyye yapmakta olduğu kuşkusuna yol açmıştır. Ancak müellif vereceği cevapların yeni soruları gündeme getireceğini düşünerek böyle yapmış olmalıdır. Öte yandan eserin yazıldığı dönemde Bektaşîlik üzerindeki kısıtlamaların tam anlamıyla ortadan kalkmadığı da unutulmamalıdır.
BİBLİYOGRAFYA
Ahmed Rifat, Mir’âtü’l-makāsıd, İstanbul 1293.
Harputlu İshak Efendi, Kâşifü’l-esrâr ve dâfiu’l-eşrâr, İstanbul 1291.
J. K. Birge, The Bektashi Order of Dervishes, London 1965, s. 81; a.e.: Bektaşilik Tarihi (trc. Reha Çamuroğlu), İstanbul 1991, s. 94.
Salih Çift, “1826 Sonrasında Bektâşilik ve Bu Alanla İlgili Yayın Faaliyetleri”, UÜ İlâhiyat Fakültesi Dergisi, XII/1, Bursa 2003, s. 259-267.
Mustafa Kara, “İshak Efendi, Harputlu”, DİA, XXII, 531.