https://islamansiklopedisi.org.tr/nasihatname
Dürüst ve ahlâklı fertlerin oluşturduğu duyarlı bir toplum meydana getirebilmek için öğüt verici türde eserlere her kültürde rastlanır. Genellikle semavî dinlerin ve ahlâk felsefecilerinin bu konuda ortaya koyduğu ilkeler bu tür eserlerin yazılmasına zemin hazırlamıştır. Bu hususta Arap ve İran geleneğinde de pek çok eserin kaleme alındığı bilinmektedir. Türkler’in nasihat kitapları yazmaları ise müslüman olduktan sonraki dönemlere rastlar. Şair ve müellifleri bu konuya yönlendiren başlıca etken İslâm dininin nasihat dini olduğunu vurgulayan âyet ve hadislerdir (bk. NASİHAT).
Nasihatnâmeler (pendnâmeler) genelde ahlâkî-didaktik eserlerdir. İslâm toplumları teorik ahlâktan ziyade ahlâkın uygulamasına önem vermişler, dinin emir ve yasakları ile gelenek ve töre ahlâkı içinde yapılması veya yapılmaması gereken davranışları konu alan nasihatnâme türü kitapların telifi doğrultusunda gayret sarfetmişlerdir. Yazarların kendi gözlemleri, bilimsel çalışmaları ve kültürel birikimlerinin yer aldığı bu eserlerde öğüt verilirken âyet ve hadislerden, atasözleri ve vecizelerden yararlanılır, ayrıca muhtelif hikâyeler anlatılıp kıssadan hisse alınması öğütlenir.
Toplumların daha çok çözülme dönemlerinde kaleme alınan nasihatnâmelerde bozulma emâresi gösteren alanlarda çözüm önerileri içeren nasihatlere yer verilmiştir. Tarihî süreçte şartların ve anlayışların değişmesiyle nasihatnâmelerin muhtevasında da farklılıklar görülür. Her devirde geçerli olan hak, adalet, doğruluk, cömertlik, yardım severlik vb. evrensel ahlâk değerleri yanında bu tür kitaplarda toplumların çağdan çağa ferdî veya devlet merkezli düşünceleri, yükselme ve çözülmeye götüren anlayışlar, dinî ve tasavvufî hayatın algılanışı, görgü kurallarındaki farklılaşmalar, din ve kültürler arası etkileşimler, resmî ve sivil toplumun değer yargıları, yöneten ile yönetilenlerin ahlâkî tavırları gibi gelişim ve değişim süreçleri izlenebilir.
Nasihat konulu kitaplar arasında halk için yazılanların yanında aydınlara yönelik edebî değer taşıyanlar da vardır. Bu eserleri dinî, siyasî, tasavvufî, içtimaî vb. şeklinde tasnif etmek mümkündür. Çeşitli meslek yahut ilim dallarını ilgilendiren nasihatnâmelerle bu dalların belli oranlarda yer aldığı eserler de mevcuttur. İslâm filozoflarının amelî ve medenî ilimleri sınıflandırırken ahlâk ve siyaseti birer disiplin kabul etmeleri bu türün gelişip zenginleşmesini sağlamıştır. Konusu doğrudan nasihat olmayan ve nasihatnâme adını taşımayan kitaplarda insanlara öğüt veren hikâye, anlatım ve bölümler bulunabilir. Mevlânâ’nın Mes̱nevî’si, Sa‘dî-i Şîrâzî’nin Gülistân ve Bostân’ı gibi insanları öğütlerle eğitmek amacı taşıyan daha pek çok eser sayılabilir.
Daha çok âdâb-ı muâşeret kitabı niteliğinde tertip edilen nasihatnâmelerle (Âlî Mustafa Efendi’nin Mevâidü’n-nefâis fî kavâidi’l-mecâlis’i gibi) devletteki çözülmeyi konu edinen siyâsetnâmeler (Lutfi Paşa’nın Âsafnâme’si gibi) nazarî meselelere ağırlık verirken menâkıbnâmeler tarikat büyüklerinin hayatı ile tasavvufî terbiyeye önem verir (Ahmed Eflâkî’nin Menâḳıbü’l-ʿârifîn’i gibi). Telhis veya lâyihalar ise askerî ve politik tehlikeleri bertaraf etmeye yönelik nasihatleri ihtiva eder (Hezarfen Hüseyin Efendi’nin Telhîsü’l-beyân’ı gibi).
Doğu toplumlarında, Pehlevîce’de Pançatantra diye bilinen fabl türü eserin İbnü’l-Mukaffa‘ tarafından Kelîle ve Dimne adıyla Arapça’ya tercüme edilmesinden sonra bu türün örnekleri hızla çoğalmıştır. Câhiz’e nisbet edilen et-Tâc fî aḫlâḳı’l-mülûk bunların önemli bir örneğidir. Yûsuf Has Hâcib’in Kutadgu Bilig’i, Nizâmülmülk’ün Siyasetnâme’si bu tür nasihatnâmelerin en olgun örneklerinden sayılır. Nasihatnâmelerin İslâm kültür coğrafyasındaki en meşhur örneği ise Ferîdüddin Attâr’a nisbet edilen Pendnâme’dir.
Anadolu’daki ilk nasihatnâme örnekleri XIII. yüzyılda görülmeye başlar. Yûnus Emre’nin Risâletü’n-nushiyye’si ile Ahmed Fakih’in Çarhnâme’si bunlardandır. XIV. yüzyılda ilk nasihatnâme Hoca Mesud’un, Sa‘dî-i Şîrâzî’nin Bostân adlı eserinden seçip nazmen tercüme ettiği Ferhengnâme-i Sa‘dî’dir. Bu yüzyılda Süleyman adlı bir şair tarafından yazılan ve 203 beyitlik kısmı elde bulunan nasihatnâme ile (Çelebioğlu, s. 94) Emîr Sultan müntesiplerinden Aydınlı Mürîdî’nin Pend-i Ricâl adlı eseri de önemlidir. XV. yüzyıla ait bilinen ilk nasihatnâme Hurûfî şairi Refîî’nin 1451 beyitlik Beşâretnâme’sidir (Mehmet Yiğit, Refi’î’nin Beşaretnâmesi, Dilbilgisi-Karşılaştırmalı Metin-Sözlük, doktora tezi, 1986, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü). Kitap Fazlullah-ı Hurûfî’nin eserlerinden etkilenilerek kaleme alınmıştır. Ahmed-i Dâî’nin Farsça’dan tercüme ettiği 115 beyitlik Vasiyyet-i Nûşirevân-ı Âdil be-Pusereş, Türk edebiyatında daha sonra olgun örnekleri ortaya çıkacak olan çocuklara yönelik eserlerin ilk örneğidir. Sinan Paşa’nın Maârifnâme (Ahlâknâme) isimli mensur nasihatnâmesi bu dönemde çok itibar görmüştür. Fâtih Sultan Mehmed devri şairlerinden Gülşenî-i Saruhânî’nin yazdığı Dilgüşâ hikâyelerin de yer aldığı bir nasihat kitabı olup Râznâme, Pendnâme, Esrarnâme gibi adlarla da bilinir. Dede Ömer Rûşenî’nin terciibend şeklindeki nasihatnâmesi, Germiyanlı Yetîmî’nin doksan dokuz beyitlik İbretnâme’si ile Şeyh Eşref’in çocuk terbiyesine ilişkin Nasîhatnâme’si de bu yüzyıla ait örneklerdendir.
XVI. yüzyılda Türk edebiyatının diğer alanlarında olduğu gibi nasihatnâme türünde de büyük bir zenginlik görülmektedir. Yüzyılın başında adı bilinmeyen bir şairin II. Bayezid ümerâsından Yâkub Bey’e ithaf ettiği Nasîhat-i Günahkâr’ı dinî muhtevalı olup Divân-ı Günahkâr ve Sefernâme-i Günahkâr adlarıyla da anılır. Derviş Şemseddin’in Yavuz Sultan Selim’e sunduğu Dehmurg adlı mesnevi önemli bir nasihatnâme olup eserde anlatım kuşlar arasında geçen fabllar şeklinde sürer (bk. bibl.). Şah İsmâil’in Nasîhatnâme’si, Karamanlı Şeyh Cemâlî’nin mensur Nesâyihu’s-sûfiyye fi’l-mevâizi’d-dîniyye’si ve İbrâhim Gülşenî’nin 196 beyitlik mesnevi şeklindeki nasihatnâmesi de bu yüzyılın ilk çeyreğindeki nasihat kitaplarındandır. Geyveli Güvâhî’nin 2133 beyitlik Pendnâme’si çok sevilmiş bir eser olup içinde 500 kadar atasözü, Nasreddin Hoca fıkraları ve fabllar da yer alır (nşr. Mehmet Hengirmen, Ankara 1983). Hızrî’nin Âb-ı Hayât’ı (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 3503, 3636), Muhyî’nin Pendnâme-i Şâhî olarak da bilinen Manzûme-i Tıbb’ı, Kanûnî Sultan Süleyman çağı şairlerinden Askerî’nin cinsel muhtevalı Pendnâme’si, Zaîfî Pîr Mehmed’in Bâğ-ı Behişt adlı Bostân tercümesiyle 1714 beyitlik Bostân-ı Nesâyih adlı Pendnâme-i Attâr tercümesi, Bihiştî Ramazan Efendi’nin Heşt Bihişt’i (nşr. Emine Yeniterzi, İstanbul 2001) ve Cemâlî’nin Risâle-i Durûb-i Emsâl’i XVI. yüzyılın önemli nasihatnâmeleri arasında sayılır. Yüzyılın sonuna doğru nasihat kitaplarının sayısında artış görülür. Şemseddin Sivâsî’nin sembolik mesnevisi Mir’âtü’l-ahlâk ve mirkātü’l-eşvâk’ı, tasavvufî muhteva ile kaleme alıp çiçekleri konuşturduğu Gülşen-âbâd’ı (nşr. Hasan Aksoy, İstanbul 1990) ve dinî konularda yazdığı Nasîhatnâme adlı küçük mesnevisi bunlardandır. Aynı dönemde Emîrî adlı bir şair de Gülşen-i Ebrâr ve Mir’âtü’l-ebrâr ile Muhtârü’l-ahyâr (Sa‘dî’nin Bostân’ının tercümesi) adlı iki nasihatnâme yazmıştır. Bu yüzyılın son nasihat kitabı Âlî Mustafa Efendi’nin Nushatü’s-selâtîn’inidir.
XVII. yüzyılda nasihat kitaplarında dinî, ahlâkî, tasavvufî konular yanında özellikle devlet ve yönetim sorunlarının ağırlık kazandığı görülür. Devlet işlerinde aksamaların meydana geldiğini, “kānûn-ı kadîm”in bozulduğunu, “selâtîn-i mâziye”nin sona erdiğini söyleyen müelliflerin (Öz, s. 103-108) kaleme aldığı nasihatnâmelerde daha ziyade yönetimi ilgilendiren hususlar işlenmiştir. Sâfî Mustafa Efendi’nin Gülşen-i Pend’i bilhassa meslek ahlâkıyla ilgili öğütler içerir. Hasan Kâfî Akhisârî’nin kendisine ait Arapça eserin tercümesi olan Usûlü’l-hikem fî nizâmi’l-âlem’i, Veysî’nin Hâbnâme’si, Koçi Bey’in Risâle’si, IV. Murad’ın musâhiplerinden Aziz Efendi’nin Kānunnâme-i Sultânî’si, Kâtib Çelebi’nin Düstûrü’l-amel li-ıslâhi’l-halel’i, Hezarfen Hüseyin Efendi’nin Telhîsü’l-beyân fî Kavânîn-i Âl-i Osmân’ı bu dönemin çok sayıdaki nasihatnâmesinden bazılarıdır.
XVIII. yüzyılda nasihatnâme türünün Türk edebiyatındaki en meşhur eserini Nâbî yazmıştır. Müellif, 712 beyitlik Hayriyye’sinde Osmanlı Devleti’nin aksayan yönlerini, bozulan toplum yapısını, değişen anlayışları, insan ilişkilerini eleştirir ve gençlere öğütler verirken “örnek insan” modelini çizmeye çalışır. Defterdar Sarı Mehmed Paşa’nın Nesâyihü’l-vüzerâ ve’l-ümerâ’sı, Seyyid Mehmed Emrullah Emîrî’nin Nasîhatnâme-i Emîrî’si, Akhisarlı Vassâf Abdullah Efendi’nin Hayâl-i Behcet-âbâd adlı mesnevisi, Diyarbekirli Seyyid Ahmed Mürşidî Efendi’nin Pend-i Mürşidî’si, Naîmüddin Tımışvarî’nin Silk-i Cevâhir’i ve Sünbülzâde Vehbî’nin Lutfiyye’si bu yüzyıldaki nasihatnâmelerden bazılarıdır.
XIX. yüzyılda nasihat kitapları eskisi kadar revaçta olmayıp kısa manzumeler şeklinde kaleme alınmıştır. Erzurumlu Mehmed Şerîfî’nin 1810 yılında tamamlanan Pend-i Gülistân-ı Şerîf’i bu yüzyılın kitap hacmindeki tek nasihatnâmesidir. Cumhuriyet devrinde nasihatnâme türü eserler önemini tamamen yitirmiştir. Ali Fuat Başgil’in Gençlerle Başbaşa adlı kitabı modern bir nasihatnâme olarak değerlendirilebilir. Batı kaynaklı NLP (Neura Linguistik Programming) kitapları yeniden “yetkin birey”i (insân-ı kâmil) ortaya çıkarma amacına yönelik popüler öğütlerle doludur.
BİBLİYOGRAFYA
Bedr-i Dilşad’ın Muradnâmesi (haz. Âdem Ceyhan), İstanbul 1997, hazırlayanın önsözü, I, 13-14.
Derviş Şemseddin, Kuşların Münazarası: Dehmurg (haz. Hasan Aksoy), İstanbul 1998, hazırlayanın girişi, s. 14-22, 37-39.
Nâbî, Hayriyye (haz. İskender Pala), İstanbul 2005, hazırlayanın girişi, s. 5-6.
Sünbülzâde Vehbî, Lutfiyye (haz. Süreyya Ali Beyzadeoğlu), İstanbul 1996, s. 7-13.
Mehmed Fuad Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi (haz. Orhan F. Köprülü – Nermin Pekin), İstanbul 1980, s. 360.
Bursalı Mehmed Tâhir, Ahlâk Kitaplarımız, İstanbul 1325, s. 32.
a.mlf., Siyâsete Müteallik Âsâr-ı İslâmiyye, İstanbul 1332, s. 46-47.
E. I. J. Rosenthal, Political Thought in Medieval Islam: An Introductory Outline, Cambridge 1962, s. 3-6, 158-175.
A. K. S. Lambton, “Islamic Mirrors for Princes”, Atti del Convegno internazionale sul tema: La Persia nel Medioevo (Roma, 31 Marzo - 5 Aprile 1970), Roma 1971, s. 419-442.
Rifaat Abou Hadj, “The Ottoman Nasihatname as a Discourse Over ‘Morality’”, Mélanges Professeur Robert Mantran (ed. Abdeljelîl Temîmî), Zaghouan-Tunis 1988, s. 17-30.
M. Öcal Oğuz, Yozgatlı Hüznî Dîvanlarından Seçmeler, Ankara 1990, s. 263-274.
İbrahim Arslanoğlu, Şah İsmail Hatayî: Divan, Dehnâme, Nasihatnâme ve Anadolu Hatayîleri, İstanbul 1992, s. 241-248.
Ahmet Uğur, Osmanlı Siyâsetnâmeleri, İstanbul, ts. (Kültür ve Sanat Yayınları), s. 71-83.
Mehmet Öz, Osmanlı’da Çözülme ve Gelenekçi Yorumcuları, İstanbul 1997, s. 19-29, 53-54, 103-108.
Âmil Çelebioğlu, Türk Mesnevî Edebiyatı, İstanbul 1999, s. 54-59, 94.
Mahmut Kaplan, “Türk Edebiyatında Manzum Nasihat-Nâmeler”, Türkler (nşr. Hasan Celal Güzel v.dğr.), Ankara 2002, XI, 791-799.
a.mlf., “Divan Edebiyatında Manzum Nasihat-Nâme Yazan Şairler ve Eserleri I”, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, III, Van 1992, s. 23-68.
Agâh Sırrı Levend, “Siyaset-nameler”, TDAY Belleten, 1962 (1963), s. 217-219.
a.mlf., “Ümmet Çağında Ahlâk Kitaplarımız”, a.e., 1963 (1964), s. 217-219.
C. E. Bosworth, “An Early Arabic Mirror for Princes: Ṭāhir Dhū l-Yamīnain’s Epistle to his Son ʿAbdallāh (206/821)”, JNES, XXIX/1 (1970), s. 25-29.
Pál Fodor, “State and Society, Crisis and Reform, in 15th-17th Century Ottoman Mirror for Princes”, AOH, XL/2-3 (1986), s. 217-240.
K. Röhrborn, “Mustafa Âli und die osmanische Promemorien-Literatur bis zur Mitte des 17. Jahrhunderts”, ZDMG, XIII/1 (1987), s. 34-43.