OSMAN EMÎN - TDV İslâm Ansiklopedisi

OSMAN EMÎN

عثمان أمين
Müellif: SAÎD MURÂD
OSMAN EMÎN
Müellif: SAÎD MURÂD
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2007
Erişim Tarihi: 03.12.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/osman-emin
SAÎD MURÂD, "OSMAN EMÎN", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/osman-emin (03.12.2024).
Kopyalama metni

Cîze vilâyetine bağlı İyât kasabasının Mezgūne köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kahire ve Cîze’deki değişik okullarda tamamladı. Saîdiyye Lisesi’ndeki öğrenciliği sırasında fotoğrafçılık, müzik, tiyatro gibi alanlarda sürdürdüğü etkinlikleri sayesinde ödüller aldı. Vatan sevgisinin ve bağımsızlık duygusunun gelişmesinde, fikrî ve edebî kişiliğinin oluşmasında bu okulun derin etkisi oldu. Daha sonra Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdi. Eğitimi konusunda babasıyla arasındaki anlaşmazlık yüzünden önemli maddî sıkıntılar çeken Osman Emîn fakültenin Belçika asıllı dekanının sağladığı destekle öğrenimini sürdürdü. Bu sırada Fransızca’ya duyduğu ilginin yanında üniversitenin öğretim elemanlarıyla münasebetlerini geliştirerek onların birikiminden yararlanmaya çalıştı. René Descartes, Benedict Spinoza, Immanuel Kant, Auguste Comte, Henry Bergson gibi filozofların kitaplarını okudu; hocası Ahmed Lutfî es-Seyyid’in teşvikiyle Jean-Jacques Rousseau, Voltaire, Diderot ve d’Alembert’in, ayrıca düşünce hayatının şekillenmesinde etkili olan hocası Mustafa Abdürrâzık’ın yönlendirmesiyle Fârâbî, İbn Sînâ, Gazzâlî, İbn Rüşd ve Fahreddin er-Râzî’nin eserlerini inceledi. Böylece Batı ve İslâm düşüncelerini kaynağından tanıma imkânı buldu. 1930 yılında mezun olduktan sonra Fransa’ya giderek Sorbonne Üniversitesi’nde lisans üstü çalışmasına başlayan Osman Emîn, Muhammad ʿAbduh: Essai sur ses idées philosophiques et religieuses başlıklı doktora çalışmasını 1936’da tamamlayıp ülkesine döndü ve öğretim elemanı olarak Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne intisap etti; Ezher, İskenderiye ve Aynişems üniversitelerinde de hocalık yaptı. Libya, Sudan, Pakistan gibi İslâm ülkelerinde sözleşmeli veya misafir öğretim üyesi sıfatıyla bulundu. 1974’te Kahire Mecmau’l-lugati’l-Arabiyye üyeliğine seçildi ve bu görevini Mayıs 1978 tarihinde ölümüne kadar sürdürdü.

Osman Emîn’in felsefesi bir tür spiritüalizm olarak değerlendirilmektedir. Düşüncesi “varlığın maddî ve cismanî boyutunun gerisindeki ruhî ve mânevî boyutuna yönelme” şeklinde özetlenebilir. Bu görüşlerini büyük ölçüde kendisinin “cüvâniyye” adını verdiği, “inancının esası ve devrim felsefesi” diye açıkladığı teorisinde sistemleştirmeye çalışmıştır. Zekî Necîb Mahmûd’a göre cüvâniyye ismi, varlığın araz olan dış yüzü ile cevher olan iç yüzü arasındaki farklılığa yahut nicelikle nitelik, sınırlı zamanla ebedîlik, maddî olanla ruhî olan arasındaki ayırıma işaret eder. Başka bir ifadeyle cüvâniyye, bir insanın beden gözüyle görülüp dışarıdan müşahede edilmesi durumunda gören-görünen ikiliği ve başkalığı ile aynı insanın ruh gözü ile görülüp içeriden tanınması durumunda gören-görünen bütünlüğü arasındaki farkı gösteren bir düşünce tarzıdır (Min Zâviyetin felsefiyye, s. 32). Kişilerin ve nesnelerin dış görünüşlerinin, geçici ve değişken niteliklerinin ötesine geçerek onları hakiki metafizik boyutlarıyla tanımamız, yani ilkeleriyle, iç yapılarıyla derinden kavramamız halinde kazanacağımız sezgi gücü sayesinde bir bakıma varlıkla bütünleşmemiz ve varlığın mahiyetinin bize aydınlanıp kendini göstermesi mümkün olacaktır. Şu halde bu sezi mistik değil rasyonalisttir.

Bu felsefe bir tek düşünce tarzına saplanmaktan kurtulmayı, sözün ve görünüşün ötesindeki anlam ve amaca yönelmeyi, ezberlemenin ve tekrar etmenin yerine kavramayı ve ilgilenilen konuyu sempatiyle içselleştirmeyi gerekli görür; şuurlu bir düşünme üzerine dayalı tutarlı bir sistem için çalışmayı hedefler. İnsanı dış görünüşü ve ârızî özellikleriyle değil özü ve ruhuyla kavramaya, onun derunî hayatını, düşüncelerini, dürtülerini, rüyalarını, vehimlerini, doğru ve bâtıl inançlarını, hükümlerini, istidlâllerini, hayallerini, doğrularını ve yanlışlarını anlamaya yönelir.

Osman Emîn’in felsefesi aynı zamanda ideolojik bir karakter taşır. Zira bu felsefe, Arap milletinin tarihî gelişimine süreklilik kazandırabilmek için kendi düşünce köklerine dönmesini, geçmişine yönelerek buradan aldığı ilhamla kendi geleceğini hazırlamasını sağlamayı amaçlar. Bu aynı zamanda bir devrim felsefesidir; çünkü bu felsefe kendisi için nihaî bir hedef belirleyerek ona doğru ilerlemeye teşvik eder; tarihi diri tutan şeyin ilkelerin gücü, eşyayı değiştirme ve ona yeniden şekil verme iradesi olduğuna inanır. Osman Emîn’in düşüncesi genel olarak dinin ve ahlâkın ruhunu kavramaya, özel olarak da Kur’an’ı ve Hz. Peygamber’in hadislerini doğru anlamaya dayanır. Amacı ise insan zihnini geliştirmek, hürriyet bilincini güçlendirmek ve insanın anlamları ve değerleri kavrama yeteneğini zenginleştirmektir. Ona göre felsefe sadece teorik düşüncelerden ibaret değildir; filozof toplumların yaşadıklarından, sosyal problemlerden ve genel siyasetten uzakta durmamalıdır. Felsefe çağın ihtiyaçlarına, toplumun taleplerine cevaplar üretmeli, bizimle bizim dışımızdakiler arasında bir diyalog dili olmalıdır. Allah’ın bir ülkeye vereceği en güzel nimetlerden biri o ülkeye gerçek filozoflar lutfetmesidir.

Değerler felsefesine de büyük önem veren Osman Emîn’e göre bir insanın içinde kendi milletine yararlı olacak bir anlayış ve iş yapma arzusu geliştirmenin yolu onda insanlığa ilgi ve saygı bilincini uyandırmaktır. Bencillikten sıyrılma, başkasına değer verme ve herkesin iyiliği için çalışma gibi erdemlerle donanma insanlığa saygı bilincinin vazgeçilmez şartlarındandır. İnsanlık idealine dayanmayan bütün millî idealler sönüp gitmeye mahkûmdur. Yüce amaçlar, mânevî değerler ve güzel düşünceler ancak derin bir insanlık şuuru sayesinde ruhlara siner.

Eserleri. Dîkârt (Kahire 1942), Muḥammad ʿAbduh, Essai sur ses idées philosophiques et religieus (Kahire 1944), Şaḫṣiyyât ve meẕâhib felsefiyye (Kahire 1945), Naḥve câmiʿâtin efḍal (Kahire 1952), Muḥâvelât felsefiyye (Kahire 1953, 1968), Râʾidü’l-fikri’l-Mıṣrî el-İmâm Muḥammed ʿAbduh (Kahire 1955), Şiller: Nevâbiġu’l-fikri’l-ġarbî (Kahire 1958), Lights on Contemporary Moslem Philosophy (Kahire 1958), Le stoicisme et la pensée islamique (Paris 1959), Ruvvâdü’l-vaʿyi’l-insânî fi’ş-şarḳı’l-İslâmî (Kahire 1961), el-Cüvâniyye: Uṣûlü ʿaḳīdetin ve felsefetü s̱evretin (Kahire 1964), Dürûs li’ş-şebâb fî sîreti’l-üstâẕ el-imâm (Kahire 1964), Felsefetü’l-luġati’l-ʿArabiyye (Kahire 1965), Naẓarât fî fikri’l-ʿAḳḳād (Kahire 1966), Ruvvâdü’l-mis̱âliyye fi’l-felsefeti’l-ġarbiyye (Kahire 1967), Fi’l-Luġa ve’l-fikr (Kahire 1967), Lemeḥât mine’l-fikri’l-Fransî (Kahire 1970), el-Felsefetü’r-Rivâḳıyye (Kahire 1944, 1971), Aʿlâmü’l-fikri’l-İslâmî el-muʿâṣır (Feccâle [Kahire] 1991).

Osman Emîn ayrıca Descartes, Kant, Karl Jaspers, Martin Heidegger, Emil Boutrout gibi Batılı düşünürlerden çeviriler yapmış, Fârâbî’nin İḥṣâʾü’l-ʿulûm’u ile (Kahire 1350/1931, 1949, 1968) İbn Rüşd’ün Telḫîṣu Mâ Baʿde’ṭ-ṭabîʿa’sını (Kahire 1958) tahkik etmiştir.


BİBLİYOGRAFYA

Osman Emîn, el-Cüvâniyye: Uṣûlü ʿaḳīdetin ve felsefetü s̱evretin, Kahire 1964, tür.yer.

Dirâsât felsefiyye: Mühdât ilâ rûḥi ʿOs̱mân Emîn, Kahire 1979, İbrâhim Medkûr’un girişi, s. 1-6.

Zekî Necîb Mahmûd, Min Zâviyetin felsefiyye, Kahire 1982, s. 32.

M. Mehdî Allâm, el-Mecmaʿiyyûn fî ḫamsîne ʿâmen, Kahire 1406/1986, s. 190-191.

Ahmed el-Alâvine, Ẕeylü’l-Aʿlâm, Cidde 1418/1998, s. 137.

Âtıf el-Irâkī, el-ʿAḳl ve’t-tenvîr fi’l-fikri’l-ʿArabiyyi’l-muʿâṣır, Kahire 1998, s. 357-362.

Nizâr Abâza – M. Riyâz el-Mâlih, İtmâmü’l-Aʿlâm, Beyrut 1999, s. 181.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2007 yılında İstanbul’da basılan 33. cildinde, 464-465 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER