RÜCÛ - TDV İslâm Ansiklopedisi

RÜCÛ

الرجوع
Müellif:
RÜCÛ
Müellif: BİLAL AYBAKAN
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2008
Erişim Tarihi: 19.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/rucu--fikih
BİLAL AYBAKAN, "RÜCÛ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/rucu--fikih (19.04.2024).
Kopyalama metni

Sözlükte “dönmek, vazgeçmek” anlamındaki rücû‘ kelimesi fıkıh literatüründe ağırlıklı olarak, sebepsiz zenginleşme teşkil eden durumlarda ortaya çıkan talep hakkı ile bazı hukukî ilişkilerde başkası için yapılan ödeme veya harcamayı ilgiliden istemeyi ifade eder. Bundan başka rücû kavramı -müctehidin ictihadından yahut müftünün fetvasından, şahidin şahitliğinden, ikrarda bulunanın ikrarından, icapta bulunanın karşı taraf kabul beyanında bulunmadan önce icabından, hibe, vakıf veya vasiyette bulunanın bu tasarruflardan vazgeçmesi örneklerinde olduğu gibi- bir görüş ya da karardan dönmeyi belirtmek üzere yaygın biçimde kullanılır. Ric‘î boşamada iddet süresi içinde söz veya fiille -yeni bir akde gerek olmaksızın- evliliği devam ettirme iradesini açıklamaya da ric‘at ve rücû denir (bk. TALÂK).

İkili ilişkiler çerçevesinde rücû teriminin kullanılışına şu durumlar örnek gösterilebilir: Îfâ olarak sunulan edimin borca uygun çıkmaması üzerine alacaklının aldığını iade edip borca uygun bir edim talep etmesi, iki taraflı borç ilişkilerinde alacağı kısmî veya küllî îfâ imkânsızlığına mâruz kalan tarafın -önceden îfâ ettiği ve artık diğer taraf bakımından sebepsiz zenginleşme teşkil eden- edimini geri istemesi, satın aldığı mal zapta (istihkak) uğrayan alıcının ödediği semenin iadesini satıcıdan istemesi, îfâ edilen edimin ayıplı olduğunun iade imkânı kalmadığı sırada anlaşılması üzerine alacaklının ayıp bedelini borçludan talep etmesi.

Genellikle üçlü ilişki çerçevesinde ortaya çıkan rücû hakkı ise “başkası için yapılan ödeme veya harcamayı ondan talep edebilme” anlamında kullanılmaktadır. Rücûun bu şekli vekâlet, kefalet, havale, şirket, taksim, bey‘, rehin, lukata gibi pek çok hukukî ilişkide gündeme gelir. Vekâlet gereği harcama yapan vekilin müvekkile, borcu îfâ eden kefilin asıl borçluya, ortaklaşa alım yapanlardan birinin hissesini aşan ödeme durumlarında diğer alıcılara, zorunlu harcama yapan müşterek mülkiyet mâlikinin diğer mâliklere karşı elde ettiği talep hakkı da rücû terimiyle ifade edilir. Borç ilişkileri çerçevesindeki kullanımları dikkate alındığında rücû, açıkça veya zımnen mezun sayılan hallerde teberru kastı olmaksızın başkası için yapılan bir iş veya ödemeden dolayı asıl borçluya dönebilme imkânı olarak belirginlik kazanmaktadır. Buna göre rücû, bağışlama amacı olmadan başkasına ait borcun ödenmesi veya ona ait işin görülmesi durumunda yapılan ödeme veya harcamanın ondan talep edilmesini ifade eder. Burada iyi niyetin korunması ile istismara karşı tedbir arasında ince bir denge kurulmak istenmiştir.

Rücû teriminin bu iki grupta toplanabilecek klasik literatürdeki kullanımları sebepsiz zenginleşme teorisi için anahtar kavram niteliğindedir (bu kapsamda rücû imkânı veren değişik durumlar için bk. HAKSIZ İKTİSAP). Öte yandan yetkisiz olarak başkası için ödeme veya harcama yapan kişinin ilgiliye rücû imkânının bulunup bulunmadığı fakihler arasında tartışılmıştır (bk. FUZÛLÎ). Borçludan izin almadan onun adına îfâda bulunan üçüncü şahsa rücû hakkı tanınıp tanınmayacağı da doktrinde ayrı bir tartışma konusudur (bk. ÎFÂ).

Rücû hakkı bulunan durumlarda kural olarak rücûun konusu iadesi istenebilen edim, başkası için yapılan harcama veya îfâ edilen borçtur. Bu hakkın sahibinin alacağını üçüncü kişiye bağışlamış veya bir bedel karşılığı temlik etmiş olması durumu değiştirmez. Fakat rücû sürecinde konu tarafların anlaşmasıyla yeniden belirlenebilir. Kefilin selem borcunu îfâ etmesi asile verilen bir karz niteliğinde olduğundan ona rücû ederken onunla îfâ yerine edim anlaşması yapabilir. Karz ise zaten îfâ yerine edim anlaşmasına elverişlidir (Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî, V, 45-46; Kâsânî, V, 214).


BİBLİYOGRAFYA

Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî, el-Aṣl (nşr. Ebü’l-Vefâ el-Efgānî), Beyrut 1410/1990, V, 45-46, 70, 75.

, V, 214, 250; VI, 13.

, IV, 123, 530, 609; V, 475.

Nevevî, Ravżatü’ṭ-ṭâlibîn (nşr. Âdil Ahmed Abdülmevcûd – Ali M. Muavvaz), Beyrut 1412/1992, III, 498-506.

Şehâbeddin el-Karâfî, el-Furûḳ, Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), III, 189-190, 253-254.

Derdîr, eş-Şerḥu’ṣ-ṣaġīr, [baskı yeri yok] 1410/1989 (el-Matbaatü’l-asriyye ve mektebetühâ), II, 626.

Subhî el-Mahmesânî, en-Naẓariyyetü’l-ʿâmme li’l-mûcebât ve’l-ʿuḳūd fi’ş-şerîʿati’l-İslâmiyye, Beyrut 1948, II, 289.

Bilal Aybakan, İslam Hukukunda Borçların İfası, İstanbul 1998, tür.yer.

“Rücûʿ”, , XXII, 127-151.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2008 yılında İstanbul’da basılan 35. cildinde, 284 numaralı sayfada yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER