https://islamansiklopedisi.org.tr/rummani
Aslen Sâmerrâlı olup 296 (908) yılında Bağdat’ta doğdu. Nar veya nar satıcılığına ya da Vâsıt şehrindeki Rummân Kasrı’na izâfetle Rummânî, hocası İbnü’l-İhşîd’e izâfetle İhşîdî nisbeleriyle ve geçimini eser istinsahıyla sağladığı için Verrâk lakabıyla anılır. Zeccâc, İbnü’s-Serrâc ve İbn Düreyd gibi dil âlimlerinin derslerine devam etti. Nahiv ilminde Basra mektebine, kelâm ilminde İbnü’l-İhşîd’in önderliğini yaptığı İhşîdiyye Mu‘tezile ekolüne mensuptur. Ebû Ali el-Fârisî ve Ebû Saîd es-Sîrâfî gibi önde gelen dil, nahiv ve edebiyat âlimleri arasında sayılan, aynı zamanda önemli bir Mu‘tezile kelâmcısı olan Rummânî’nin talebeleri arasında Şeyh Müfîd, Ebû Hayyân et-Tevhîdî, Ebü’l-Kāsım Ali b. Ubeydullah ed-Dakīkī, Ali b. Muhassin et-Tenûhî, Hilâl b. Muhassin es-Sâbî ve Hasan b. Ali el-Cevherî zikredilir. Rummânî, terminolojisiyle birlikte mantık ilmini Arap nahvine ilk uygulayanlardan sayılır. Bu sebeple dönemindeki bazı nahiv âlimleri tarafından eleştirilmiş, Ebû Ali el-Fârisî, “Eğer nahiv Rummânî’nin söylediği şey ise bizim ondan bir payımız yoktur, eğer bizim söylediğimiz ise bu takdirde onun bundan hiçbir nasibi yoktur” demiştir. Bazı kaynaklarda Rummânî’nin Şiî hatta Râfizî olduğu zikredilirse de Bağdat Mu‘tezile âlimleri arasında Resûlullah’tan sonra en faziletli kişinin Hz. Ali olduğu görüşünün (Şîa-i mufaddıla) yaygınlığı göz önüne alındığında onun Şiîliğinin bu görüşle sınırlı kaldığı sonucuna varılabilir (Mâzin el-Mübârek, s. 54-55). Çağdaşı İbnü’n-Nedîm, Rummânî’nin Şîa taraftarı eserler kaleme almasını bu mezhebi kabul etmesine değil döneminde Şîa’nın yaygın olması sebebiyle takıyye yapmasına bağlamaktadır (İbn Hacer, IV, 248). 11 Cemâziyelevvel 384 (23 Haziran 994) tarihinde Bağdat’ta vefat eden Rummânî, Şûnîziyye Mezarlığı’nda Ebû Ali el-Fârisî’nin kabrinin yanına defnedildi.
Eserleri. Rummânî’nin kaynaklarda 100 kadar eseri zikredilmekle birlikte bunların pek azı günümüze ulaşmıştır.
1. el-Ḥudûd fi’n-naḥv. Müellifin bu muhtasar eserinde ispat yerine îcab, nefiy yerine selb, ayrıca mevzû ve mahmûl, sûret ve madde, cins ve nevi gibi mantık terimlerini kullanması eleştirilmişse de onun bu davranışı, bazı şarkiyatçılar tarafından evrensel bir gramerin terimlerini belirleme girişimi olarak değerlendirilmiştir (Carter, s. 218-219). Eser birkaç defa yayımlanmıştır (nşr. Mustafa Cevâd – Yûsuf Ya‘kūb Meskûnî, Resâʾil fi’n-naḥv ve’l-luġa içinde, Bağdad 1969, s. 37-50; nşr. İbrâhim es-Sâmerrâî, Risâletân fi’l-luġa içinde, Amman 1984, s. 63-88).
2. Meʿâni’l-ḥurûf (Kitâbü’l-Ḥurûf). Arap dilindeki edatlara dair olan esere (nşr. Abdülfettâh İsmâil Şelebî, Kahire 1973; Cidde 1401/1981) Ali b. Faddâl el-Mücâşiî bir şerh yazmıştır. Kitabın bazı kısımları Menâzilü’l-ḥurûf adıyla daha önce neşredilmiş olup (nşr. Muhammed Hasan Âl Yâsîn, Bağdad 1955) aynı adla başka neşirleri de yapılmıştır (nşr. Mustafa Cevâd – Yûsuf Ya‘kūb Meskûnî, Resâʾil fi’n-naḥv ve’l-luġa içinde, Bağdad 1969, s. 51-78; nşr. Rânâ Muhammed Nasrullah – İhsân el-İlâhî, Lahor 1972; nşr. İbrâhim es-Sâmerrâî, Risâletân fi’l-luġa içinde, Amman 1984).
3. en-Nüket fî iʿcâzi’l-Ḳurʾân (nşr. Abdülalîm, Delhi 1934; nşr. Muhammed Halefullah – Muhammed Zağlûl Sellâm, S̱elâs̱ü resâʾil fî iʿcâzi’l-Ḳurʾân içinde, Kahire 1955, s. 105-144; Kahire 1387/1968, s. 73-113). Eser Farsça’ya tercüme edilmiştir (Tahran 1382). Rummânî, Kur’an’ın i‘câzını benzerinin telif edilmesi hususunda meydan okunması (tehaddî), buna rağmen fiilen yazılamamış olması, ediplerin böyle bir eseri meydana getirme gücünün ellerinden alınması (sarfe), Kur’an’ın erişilmez belâgatı, alışılmışın dışında edebî bir tarza sahip olması, gelecekten haber vermesi, diğer peygamberlerin mûcizeleriyle mukayese edilebilir olması şeklinde yedi açıdan incelemiştir. Ancak onun eserinin büyük bir kısmını belâgata ayırması ve diğer i‘câz şekillerini risâlenin sonunda kısaca açıklaması Kur’an’ın i‘câzında temel unsur olarak belâgatı gördüğüne işaret eder. Rummânî “en güzel lâfızlarla mânanın kalbe ulaştırılması” diye tanımladığı belâgat için üst, orta ve alt olmak üzere üç seviye belirlemiş, Kur’an’ın belâgatını üst düzeye oturtmuş ve belâgatı i‘câz, teşbih, istiare, ses âhengi, âyet sonlarındaki ses uyumu, cinas/tecânüs, bir kelime kökünün değişik vezinlere dönüşmesi, îmâ, mübalağa, sözün terkip ve telifindeki güzellik olmak üzere on kısma ayırmıştır.
4. Şerḥu Kitâbi Sîbeveyhi. Eserin bazı kısımları günümüze kadar gelmiş (Sezgin, IX, 112) ve bazı bölümleri yayımlanmıştır (nşr. Mâzin el-Mübârek, “Mişâl min Şerḥi’r-Rummânî ʿalâ Kitâbi Sîbeveyhi”, MMİADm., XXXVIII/4 [1383/1963], s. 639-650; nşr. ve trc. Edith Ambros, Kitāb Sībawaihi von ar-Rummānī in Edition und Übersetzung, Wien 1979; nşr. Mütevellî Ramazan Ahmed ed-Demîrî, Şerḥu Kitâbi Sîbeveyhi: Ḳısmü’ṣ-ṣarf, el-cüzʾü’l-evvel, Kahire 1408/1988; Mansûre 1413/1993). Rummânî eserinde görüşlerini üzerine dayandırdığı kıyası hükümlerin tesbitinde ölçü kabul etmiş, Basra ekolüne mensup olduğu halde kıyas gereği beş meselede Kûfe görüşünü desteklemiş ve kıyasları için sağlıklı semâa ve kabul görmüş rivayetlere dayanmıştır. Mâzin el-Mübârek, er-Rummânî en-Naḥvî fî ḍavʾi şerḥihî li-Kitâbi Sîbeveyhi adıyla bir çalışma yapmıştır (Dımaşk 1383/1963, 1416/1995; Beyrut 1974).
5. el-Câmiʿ fî ʿilmi’l-Ḳurʾân (el-Câmiʿu’l-kebîr fî tefsîri’l-Ḳurʾân). Kur’an’ın dil ve belâgat açısından tefsiri olup Abdülmelik b. Ali Müezzin el-Herevî (ö. 489/1096) tarafından ihtisar edildiği belirtilmektedir. Eserin bazı kısımları günümüze ulaşmıştır (Sezgin, VIII, 113). Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de (Teymûriyye, Tefsir, nr. 201) Tefsîrü’l-Ḳurʾân adıyla Rummânî’ye nisbet edilen yazmanın (a.g.e., VIII, 270; EI2 [İng.], VIII, 614) Zemahşerî ve Nesefî tefsirinden bazı parçalar olduğu tesbit edilmiştir (Zekeriyyâ Saîd Ali, XIV/2 [1413/1993], s. 213-215).
6. el-Elfâẓü’l-müterâdifetü’l-müteḳāribetü’l-maʿnâ. 142 fasıldan oluşan eserde eş anlamlı kelimeler ve terkipler örneklerle açıklanmaktadır (nşr. Muhammed Mahmûd er-Râfiî, Kahire 1321/1903; nşr. Fethullah Sâlih Ali el-Mısrî, Mansûre 1407/1987). Muhammed Hasan Avvâd, son döneme ait bazı kaynaklar (Brockelmann, I, 175; Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 683) dışında Rummânî’ye böyle bir eserin nisbet edilmemesi, üslûbunun farklı olması ve İbn Mâlik et-Tâî’nin el-Elfâẓü’l-muḫtelife fi’l-meʿâni’l-müʾtelife adlı eseriyle benzerlik göstermesi gibi sebeplerle kitabın sonraki dönemlerde yazılmış olabileceğini ileri sürmüştür.
7. Şerḥu’l-Uṣûl li’bni’s-Serrâc. Bazı kısımları günümüze ulaşmıştır (Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 1077/3, vr. 326-368).
Rummânî’nin kaynaklarda zikredilen Arap diliyle ilgili diğer eserlerinden bazıları şunlardır: el-Mesâʾilü’l-müfrede min Kitâbi Sîbeveyhi, Nüketü Sîbeveyhi, Aġrâżu Sîbeveyhi, el-Ḫilâf beyne Sîbeveyhi ve’l-Müberred, Şerḥu’l-Muḳteḍab li’l-Müberred, Şerḥu Muḫtaṣari’l-Cermî, Şerḥu Meʿâni’z-Zeccâc, Şerḥu’l-Mûcez li’bni’s-Serrâc, Şerḥu’l-Cümel li’bni’s-Serrâc, el-Îcâz fî şerḥi’l-Îżâḥ (li-Ebî ʿAlî el-Fârisî), Şerḥu Mesâʾili’l-Aḫfeş el-kebîr, Şerḥu Mesâʾili’l-Aḫfeş eṣ-ṣaġīr, el-Ḥudûdü’l-aṣġar, el-Ḥudûdü’l-ekber, et-Taṣrîf, el-İştiḳāḳu’l-kebîr, el-İştiḳāḳu’ṣ-ṣaġīr, el-Ḫilâf beyne’n-naḥviyyîn, el-Belâġa. Kelâma dair eserlerden bazıları da şunlardır: el-Esmâʾ ve’ṣ-ṣıfât li’llâhi ʿazze ve celle, Şerḥu’l-esmâʾ ve’ṣ-ṣıfât li-Ebî ʿAlî, Mesâʾilü Aḥmed b. İbrâhîm el-Baṣrî, el-Mecâlis fi’stiḥḳāḳı’ẕ-ẕem, er-Red ʿale’l-Mesâʾili’l-Baġdâdiyyât li-Ebî Hâşim, er-Red ʿale’d-Dehriyye, el-Aṣlaḥu’l-kebîr, el-Aṣlaḥu’ṣ-ṣaġīr, Nüketü’l-uṣûl, Şerḥu’l-Maʿûne, er-Rüʾye fi’n-naḳż ʿale’l-Eşʿarî, Naḳżü’t-tes̱lîs̱ ʿalâ Yaḥyâ b. ʿAdî, el-İmâme, Ṣıfâtü’n-nefs, el-İrâde, el-Esbâb, Edilletü’t-tevḥîd, Maḳāletü’l-Muʿtezile, Tafżîlü ʿAlî. Rummânî ayrıca Kur’an ilimleri, fıkıh usulü, mantık ve tartışma âdâbı gibi konularda şu eserleri kaleme almıştır: el-Muḫtaṣar fî ʿilmi’s-süveri’l-ḳıṣâr, el-Müteşâbih fî ʿilmi’l-Ḳurʾân, Ġarîbü’l-Ḳurʾân, el-Elifât fi’l-Ḳurʾân, Uṣûlü’l-fıḳh, el-Ḳıyâs, el-Manṭıḳ, Edebü’l-cedel, Uṣûlü’l-cedel.
Saîd el-Efgānî, Rummânî’ye nisbetle Tevcîhü iʿrâbi ebyâtin mülġazeti’l-iʿrâb adlı bir eseri baş tarafına müellifle ilgili bir inceleme ilâve ederek yayıma hazırlamışsa da basılmış nüshaların henüz dağıtımı yapılmadan eserin Hasan b. Esed el-Fârikī’nin Şerḥu’l-ebyâti’l-müşkileti’l-iʿrâb’ı olduğu anlaşılmış ve kitabın iç kapak sayfasında buna işaret edilmiştir (Dımaşk 1377/1958).
BİBLİYOGRAFYA
Rummânî, en-Nüket fî iʿcâzi’l-Ḳurʾân (S̱elâs̱ü resâʾil fî iʿcâzi’l-Ḳurʾân içinde, nşr. M. Halefullah – M. Zağlûl Sellâm), Kahire, ts. (Dârü’l-maârif), s. 69-104.
İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 69.
Sem‘ânî, el-Ensâb, VI, 160.
Kemâleddin el-Enbârî, Nüzhetü’l-elibbâʾ (nşr. M. Ebü’l-Fazl İbrâhim), Kahire 1386/1967, s. 276-277.
İbnü’l-Cevzî, el-Muntaẓam (Atâ), XIV, 371.
İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât, II, 294-296.
Yâkūt, Muʿcemü’l-üdebâʾ (nşr. D. S. Margoliouth), London 1911, V, 280-283.
Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XVI, 533-534.
İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, IV, 248.
Süyûtî, Buġyetü’l-vuʿât, II, 180-181.
Dâvûdî, Ṭabaḳātü’l-müfessirîn, I, 419-421.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 447-448, 571.
Brockelmann, GAL Suppl., I, 175.
Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 683.
Sezgin, GAS, VIII, 112-114, 270; IX, 111-113, 314.
Mâzin el-Mübârek, er-Rummânî en-Naḥvî fî ḍavʾi şerḥihî li-Kitâbi Sîbeveyhi, Beyrut 1974, tür.yer.
Mustafa Bilgin, Tefsirde Mutezile Ekolü (doktora tezi, 1991), UÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 133-138.
M. M. Ebû Mûsâ, “el-İʿcâzü’l-belâġī fî rüʾyeti Ebi’l-Ḥasen ʿAlî b. ʿÎsâ er-Rummânî”, Mecelletü’l-baḥs̱i’l-ʿilmî ve’t-türâs̱i’l-İslâmî, V, Mekke 1402/1982, s. 225-259.
M. G. Carter, “Linguistic Science and Orthodoxy in Conflict. The Case of al-Rummani”, Zeitschrift für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften, I, Frankfurt am Main 1984, s. 212-232.
M. Hasan Avvâd, “el-Elfâẓü’l-müterâdife li’r-Rummânî nisbetühû ve icrâʾü muvâzene beynehû ve beyne’l-elfâẓi’l-muḫtelife fi’l-meʿâni’l-müʾtelife li’bni Mâlik”, MMLAÜr., XLIV (1413/1993), s. 316-349.
Zekeriyyâ Saîd Ali, “et-Tefsîrü’l-kebîr li’r-Rummânî”, ʿÂlemü’l-kütüb, XIV/2, Riyad 1413/1993, s. 213-215.
Gāzî Tuleymât, “er-Rummânî en-Naḥvî fî ḍavʾi şerḥihî li-Kitâbi Sîbeyhi”, Âfâḳu’s̱-s̱eḳāfe ve’t-türâs̱, XIX, Dübey 1997, s. 64-68.
Lazlo Tüske, “Belâgatta er-Rummânî” (trc. İsmail Demir – Mustafa Kaya), EAÜİFD, XIX (2003), s. 279-298.
J. Flanagan, “al-Rummānī”, EI2 (İng.), VIII, 614-615.