https://islamansiklopedisi.org.tr/saat--kiyamet
Sözlükte “kısa zaman, an; gece ile gündüzün oluşturduğu yirmi dört zaman diliminden her biri” mânalarına gelen sâat kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de kırk sekiz yerde geçmekte olup bunların kırkı, “kıyametin kopma zamanı, kıyamet günü” anlamını ifade eder. Özellikle Mekkî sûrelerde insanın dünyadaki her davranışından sorumlu olacağı kıyamet gününe bu kelime ile vurgu yapıldığı görülür. Bunun yanında içinde bulunduğu zamanı aşamayan ve geleceğin hesabını yapamayan inkârcıların, “Kıyamet ne zaman kopacak?” şeklindeki sorularına karşılık bunun Allah’tan başka kimse tarafından bilinemeyeceği belirtilir; ancak kıyametin yakın olduğu ve ansızın vuku bulacağı bildirilir (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “sâʿat” md.). Naslarda yer alan, bu olayla ilgili ve zamanlamayı andıran ifadelerin jeolojik ve kozmolojik zaman statüsüne girdiği dikkate alınırsa kıyametin kopmasının yakın olduğu şeklindeki beyanın üzerinden 1400 yılın geçmesinin bir problem teşkil etmediği anlaşılır. Râgıb el-İsfahânî “kıyamet” anlamına gelen sâatin muhteva açısından üçe ayrıldığını kaydeder. Birincisi bütün insanların sorguya çekilmek üzere mahşerde bir araya getirilmesi (büyük sâat), ikincisi bir devrin insanlarının âhirete intikal etmesi (orta sâat), üçüncüsü de bir kişinin ölmesidir (küçük sâat, küçük kıyamet; el-Müfredât, “sâʿat” md.). Sâat kelimesi Kütüb-i Sitte’de ve diğer hadis kaynaklarında benzer mânalarda çokça yer almış, onun alâmetlerine dair birçok rivayet nakledilmiştir (Wensinck, III, 26-29; bk. KIYAMET ALÂMETLERİ).
BİBLİYOGRAFYA
Lisânü’l-ʿArab, “svʿ” md.
Tâcü’l-ʿarûs, “sâʿat” md.
Wensinck, el-Muʿcem, III, 26-29.