https://islamansiklopedisi.org.tr/sarki-devr-i-revani
Türk mûsikisinde bir görüşe göre on zamanlıdan büyük olduğu için büyük, diğer bir görüşe göre on beş zamanlıdan küçük olduğu için küçük (Arel-Ezgi) usuller sınıfına giren şarkı devr-i revânı usulü şarkı formunda kullanılmak üzere terkip edilmiş on üç zamanlı bir usuldür. Klasik devirde bu usulle bestelenmiş şarkıların pek azı günümüze ulaşmıştır. Romantik devirde de pek rağbet görmeyen bu usul sonraki dönemlerde tamamen kullanımdan düşmüştür. Bugün son romantikler denilen bestekârlar dahil olmak üzere hiçbir bestekâr tarafından kullanılmamaktadır.
Şarkı devr-i revânı yapı itibariyle bir üç zaman, iki dört zaman ve bir iki zamanın; bir başka ifade ile bir semâi, iki sofyan ve bir nîm-sofyanın birbirine eklenmesiyle meydana gelmiştir. İlk yedi zaman tamamen bir devr-i hindî usulü yapısındadır. Bu sebeple usulün yapısını “bir devr-i hindî usulüne bir altı zamanın eklenmesi” şeklinde tarif etmek mümkündür. 13/8’lik birinci ve 13/4’lük ikinci mertebeleri olan şarkı devr-i revânı usulünün 13/4 mertebesi daha çok tercih edilmiştir. Zaman sayısı değişmemekle birlikte usulün üç çeşit vuruluş şekli vardır:
Bu usulün ikinci şeklinde ilk üç zamandan sonra kendi formunda bir düyek usulü yer alır ve ardından bir iki zaman eklenir.
Şarkı devr-i revânı usulünün üçüncü şeklinde ise ilk üç zamandan sonra kendi formasında iki düyek usulü yer alır ve buna sonda bir iki zaman eklenir.
Bu biçimin sadece 13/4’lük mertebesi vardır. Usulün bu şekli bazıları tarafından yirmi altı zamanlı bir başka usul olarak kabul edilir. Ancak bu şekliyle usulün zaman içinde velvelendirilerek daha hareketli hale konulmak istendiği anlaşılmaktadır. Zira büyük usullerde zaman içinde birtakım değişikliklerin olduğu bilinmektedir (Özkan, tür.yer.). Şarkının klasik büyük formlara göre daha hafif ve küçük bir form olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu usulün değişik biçimlerinin olması veya değişik kullanılması şarkıların bu özelliğinin bir sonucu olsa gerektir.
Vardakosta Ahmed Ağa’nın muhayyer-sünbüle makamında, “Ey nihâl-i işve bir nevres fidanımsın benim”; III. Selim’in mâhur makamında, “Gel açıl gonca-dehen zevk edecek günlerdir”; Şâkir Ağa’nın hüzzam makamında, “İşittim ey gül-i gülzâr” ve mâhur makamında, “Sabâh olmuş tan yerleri atıyor”; Sermüezzin Rifat Bey’in bestenigâr makamında, “Gücenmezsen budur arz-ı niyâzım” mısraıyla başlayan şarkıları bu usulle bestelenmiş eserlerden bazılarıdır.
BİBLİYOGRAFYA
Suphi Ezgi, Nazarî-Amelî Türk Musikisi, İstanbul 1935, II, 54-55.
Rauf Yektâ, Türk Musikisi, s. 119.
Hüseyin Sâdeddin Arel, Türk Mûsıkîsi Nazariyatı Dersleri (haz. Onur Akdoğu), Ankara 1991, s. 114-116.
İsmail Hakkı Özkan, Türk Mûsikîsi Nazariyatı ve Usûlleri Kudüm Velveleleri, İstanbul 2006, s. 693-697, ayrıca bk. tür.yer.
Sadettin Heper, “Türk Musikisinde Usuller”, MM, sy. 346 (1987), s. 17.