https://islamansiklopedisi.org.tr/savi-omer-b-sehlan
Seyyid, bahrülhak, imam, filozof ve zâhid unvanlarıyla anılır. Tahran yakınlarında Rey ve Hemedan arasında yer alan Sâve’de dünyaya geldi. Klasik kaynaklarda doğumuyla ilgili bir tarih belirtilmezken bazı yeni kaynaklar bunun için 465-470 (1073-1078) yıllarını verir (Murtazâ Zekâî Sâvecî, XLI [1371 hş./1992], s. 35). Muhammed b. Yûsuf el-İlâkī ve Ömer Hayyâm gibi dönemin meşhur âlimlerinin öğrencisi oldu. Doğduğu şehirde uzun süre kadılık yaptıktan sonra Nîşâbur’a yerleşti. Onun bu hareketi uzleti arkadaşlarıyla bir arada bulunmaya, dinlenmeyi meşguliyete tercih etmesi şeklinde yorumlanmıştır (Muhammed b. Mahmûd eş-Şehrezûrî, s. 328). Şöhreti yayılan Sâvî, Nîşâbur’da bir taraftan telif ve öğretimle meşgul olurken diğer taraftan geçimini sağlamak için kitap istinsah ediyordu (a.g.e., a.y.; Ali b. Zeyd el-Beyhakī, s. 151). Özellikle o dönemde revaçta olan İbn Sînâ’nın eş-Şifâʾ adlı eserinden üç nüsha yazarak bunlardan her birini 100 dinara sattığı, bu parayı kumaş tüccarı olan bir arkadaşına emanet bıraktığı ve ihtiyacı oldukça alıp harcadığı belirtilir (Zekeriyyâ Muhammed b. el-Kazvînî, s. 387). Ömer b. Sehlân’ın vefat tarihi de ihtilâflı olup mezarı bilinmemektedir (Murtazâ Zekâî Sâvecî, XLI [1371 hş./1992], s. 36). Ziriklî ve Kehhâle onun ölüm yılını 450 (1058), Carl Brockelmann 540 (1145) olarak verir. Kendisine nisbet edilen kitaplardan el-Beṣâʾirü’n-Naṣîriyye fî ʿilmi’l-manṭıḳ adlı eser Vezir Nasîrüddin Ebü’l-Kāsım Mahmûd b. Ebû Tevbe’ye, er-Risâletü’s-Senceriyye fi’l-kâʾinâti’l-ʿunṣuriyye isimli eser Selçuklu Sultanı Sencer’e ithaf edildiğine ve bunlardan ilki 503’te (1109-10), ikincisi 552’de (1157) vefat ettiğine göre Sâvî’nin ölümü konusunda doğruya en yakın tarih 540 yılı olmalıdır. Nitekim başka kaynaklar da onun Sultan Sencer’in çağdaşı olduğunu bildirmektedir (Sâvî, el-Beṣâʾir, neşredenin girişi, s. 12-13).
Ali b. Zeyd el-Beyhakī, Sâvî ile sık sık görüştüğünü ve onu derin bir âlim olarak tanıdığını söyler, ayrıca Sâvî’nin kendisine şu tavsiyede bulunduğunu aktarır: “Nisbet ve unvan cildinden soyunmuşların, omuzlarından şöhret silâhlarını çıkarmışların ve üzerinden zamanın ve süs kuşaklarının tozlarını silmişlerin zümresinden ol” (Târîḫu ḥükemâʾi’l-İslâm, s. 152). Yine Beyhakī’nin ondan naklettiği, diğer kaynaklarda da yer alan bir rivayete göre Öklid’in onuncu makalesindeki bir geometrik şekli çözemeyen Sâvî, Öklid’i rüyasında görmüş ve ona problemi anlatınca, “Falan şekli bir daha incelersen bahsettiğin şeklin çözümüne ulaşırsın” cevabını almış, uyanınca abdest alıp namaz kıldıktan sonra aynı şekli incelemiş ve problemi çözmüştür. Sâvî, Bağdat’taki Nizâmiye Medresesi’nin müderrisi Ebü’l-Fütûh Es‘ad b. Muhammed Meyhenî ile yazışmış, Şehristânî de İbn Sînâ’nın en-Necât’ından parçalar seçerek Sâvî’ye göndermiş ve bazı tenkitlerine cevap istemiştir (Murtazâ Zekâî Sâvecî, XLI [1371 hş./1992], s. 36). Felsefe ve mantık konularındaki önemli görüşlerinden dolayı Şehâbeddin es-Sühreverdî, el-Meşâriʿ ve’l-muṭâraḥât adlı eserinde (I, 146, 167, 278, 352) ondan “sâhibü’l-Besâir” diye bahsetmiş ve fikirlerini nakletmiştir. Nasîrüddîn-i Tûsî de İbn Sînâ’nın el-İşârât’ına yazdığı şerhte (I, 327, 416) onu “Kadı es-Sâvî sâhibü’l-Besâir” diye anar ve görüşlerine yer verir.
Eserleri. Kaynaklarda Sâvî’nin çok sayıda kitap yazdığı, fakat bunların Sâve’de çıkan bir yangında eviyle birlikte yandığı belirtilir (Ali b. Zeyd el-Beyhakī, s. 152; Muhammed b. Mahmûd eş-Şehrezûrî, s. 328).
1. el-Beṣâʾirü’n-Naṣîriyye. Mantıkla ilgili bir eser olup Sultan Sencer’in veziri Nasîrüddin Ebü’l-Kāsım Mahmûd b. Ebû Tevbe’ye ithaf edilmiştir. Kitap birkaç defa basılmış, ilk tam neşri Muhammed Abduh’un ta‘likleriyle birlikte Mısır’da yapılmıştır (Bulak 1898). Muhammed Takī Dânişpejûh bu eserin eksik bir baskısının 1891 yılında Lübnan’da yapıldığını söyler (Tebṣıra, neşredenin girişi, s. 41). Kitabın en son neşri Refîk el-Acem tarafından 1993’te gerçekleştirilmiştir. Nâşir bu çalışmasında Abduh’un yaptığı neşri esas almış, ayrıca kendi notları ve yorumlarını ilâve etmiştir. el-Beṣâʾirü’n-Naṣîriyye’ye dair az sayıdaki incelemelerden biri Ahmet Kayacık tarafından yapılmıştır (bk. bibl.). Eserin günümüz ilim çevrelerine tanıtılmasında büyük katkısı olan Abduh bu kitapla karşılaşmasını şöyle anlatır (el-Beṣâʾir, neşredenin girişi, s. 21): “Beyrut’taki ikametim esnasında 1340’ta (1921-22) Zeynüddin Ömer b. Sehlân es-Sâvî’ye ait mantıkla ilgili el-Beṣâʾirü’n-Naṣîriyye adlı bir eser gördüm. Onu inceledim ve muhtasar bir metin olmasına rağmen mantığa dair geniş hacimli kitaplarda bile ihmal edilmiş olan mantık konularını içerdiğini farkettim. Bu çalışma aynı zamanda mantığa yakışmayan kuruntulara dayalı tartışmalardan uzaktı. ... Ayrıca kitapta İbn Sînâ ve onun ilim tabakasından sonra müteahhirînin eserlerinde rastlamadığım bir düzen buldum. Eserden bir nüsha çıkardım.” Daha sonra Abduh eseri Ezher şeyhine ve idare meclisine sunduğunda onu çok beğendiklerini, eser üzerinde bir çalışma yapmanın faydalı olacağını ifade ettiklerini, kendisinin de lüzum gördüğü yerlerde bu işi yaptığını söyler (a.g.e., a.y.). Sâvî de önsözünde (a.g.e., s. 22-23) okuyucunun bu eseri incelediğinde önceki mantık kitaplarının ihmal ettiği konuların açıklamasını, mücmel bırakılan hususların ayrıntısını bulacağını belirtir. İbrâhim Medkûr, el-Beṣâʾirü’n-Naṣîriyye’nin İbn Sînâ’nın eserlerinden sonra Arapça’daki en mükemmel ve en açık mantık kitabı olduğunu ifade eder. İbn Sînâ’nın eserlerinden el-İşârât ve en-Necât’la birçok açıdan benzerlik taşıyan el-Beṣâʾir’de İbn Sînâ’ya “efdalü’l-müteahhirîn” unvanıyla atıflar yapılırken bazan doğrudan eserlerinin adı verilir. Ahmed Fuâd el-Ehvânî, Sâvî’nin eş-Şifâʾnın mantık kısmını kendi kitabında özetlediğini, bu kitabın Aristo mantığının geliştirilmiş ve titizlikle gözden geçirilmiş şekli olduğunu söyler.
2. Tebṣıra. Yine mantıkla ilgili Farsça bir eser olup Tebṣıra ve Dû Risâle-yi Dîger der Manṭıḳ adıyla Muhammed Takī Dânişpejûh tarafından yayımlanmıştır (Tahran 1337 hş.). Burada Tebṣıra’nın yanında Risâle der Manṭıḳ adlı Farsça bir eser (s. 129-155) ve Risâle fî taḥḳīḳi naḳīżi’l-vücûd başlıklı diğer bir eser de (s. 159-167) yer alır. Tebṣıra’nın, İbn Sînâ’nın Dânişnâme-i ʿAlâʾî adlı eseriyle benzerlik gösterdiği için yanlışlıkla ona nisbet edildiği belirtilir (Murtazâ Zekâî Sâvecî, XLI [1371 hş./1992], s. 38).
3. Şerḥu Risâleti’ṭ-Ṭayr li’bn Sînâ. Çeşitli kütüphanelerde nüshaları mevcut olup (a.g.e., XLI [1371 hş./1992], s. 37) Yahyâ el-Mehdevî tarafından 1935 yılında bir tercümesinin yapıldığı belirtilir (DMBİ, III, 727).
4. er-Risâletü’s-Senceriyye fi’l-kâʾinâti’l-ʿunṣuriyye. Selçuklu Sultanı Sencer’e ithaf edildiği için bu adı almıştır. Daha çok İbn Sînâ’nın eş-Şifâʾ adlı eserinin “Tabiat” kısmındaki kapalı ifadeleri yorumlayan bir muhteva taşır (a.g.e., III, 726).
5. Risâletü’ṭ-Ṭavṭıʾe (Tebṣıra, s. 46).
6. Cevâb ʿale’ş-Şehristânî. Şehristânî’nin en-Necât’taki bazı konulara dair sorularına Sâvî’nin cevaplarını içerir.
7. Nehcü’t-taḳdîs. Allah’ın cüz’îleri bilmesi meselesiyle ilgili olduğu söylenen eserin bir nüshası Tahran Meclis-i Şûrâ-yı İslâmî Kütüphanesi’nde (nr. 4828) bulunmaktadır (Murtazâ Zekâî Sâvecî, XLI [1371 hş./1992], s. 39).
8. Kitâb fi’l-ḥisâb. Sâve’deki yangında yok olmuştur (Ziriklî, V, 206; Murtazâ Zekâî Sâvecî, XLI [1371 hş./1992], s. 39).
9. Risâle-i Muṣâraʿati’l-Muṣâraʿa (DMBİ, III, 726).
10. Kitâbü’l-Mübîn fî Şerḥi’l-Metîn fi’l-manṭıḳ (TSMK, III. Ahmed, nr. 3442).
11. Muḫtaṣaru Ṣıvâni’l-ḥikme. Ebû Süleyman es-Sicistânî’ye ait eserin muhtasarıdır (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 3222).
Müellifin ayrıca Telḫîṣ adlı bir eserinin olduğu belirtilir.
BİBLİYOGRAFYA
İbn Sînâ, el-İşârât ve’t-tenbîhât (nşr. Süleyman Dünyâ), Beyrut 1413/1992, I, 327, 416.
Ömer b. Sehlân es-Sâvî, el-Beṣâʾirü’n-Naṣîriyye fî ʿilmi’l-manṭıḳ (nşr. Refîk el-Acem), Beyrut 1993, neşredenin girişi, s. 12-13, 21-23.
a.mlf., Tebṣıra ve Dû Risâle-yi Dîger der Manṭıḳ (nşr. M. Takī Dânişpejûh), Tahran 1337 hş., neşredenin girişi, s. 40-44.
Ali b. Zeyd el-Beyhakī, Târîḫu ḥükemâʾi’l-İslâm (nşr. Memdûh Hasan Muhammed), Kahire 1417/1996, s. 151-152.
Sühreverdî el-Maktûl, el-Meşâriʿ ve’l-muṭâraḥât (Mecmûʿa-i Muṣannefât-i Şeyḫ-i İşrâḳ içinde, nşr. H. Corbin), Tahran 1380/2001, I, 146, 167, 278, 352, 357.
Zekeriyyâ b. Muhammed el-Kazvînî, Âs̱ârü’l-bilâd, Beyrut 1380, s. 386-389.
Muhammed b. Mahmûd eş-Şehrezûrî, Târîḫu’l-ḥükemâʾ (nşr. Abdülkerîm Ebû Şüveyrib), Trablus 1988, s. 328.
Brockelmann, GAL, I, 460; Suppl., I, 830-831.
Ziriklî, el-Aʿlâm, V, 206.
Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, VII, 285.
Ibrahim Madkour, L’organon d’Aristote dans le monde arabe, Paris 1969, s. 248.
Muʿcemü’l-maḫṭûṭâti’l-mevcûde fî mektebâti İstânbûl ve Ânâṭûlî (haz. Ali Rıza Karabulut), [baskı yeri ve tarihi yok], II, 1014.
Ahmed Fouad Ehwany, “Present-Day Philosophy in Egypt”, Philosophy East and West, V/1, Honolulu 1956, s. 339-347.
Murtazâ Zekâî Sâvecî, “Aḥvâl ve Âs̱âr-ı Ḥakîm İbn Sehlân Sâvî”, Keyhân-ı Endîşe, sy. 41, Kum 1371 hş., s. 35-39.
Ahmet Kayacık, “Sâvî ve el-Besâir Adlı Mantık Eseri Üzerine Bir İnceleme”, Felsefe Dünyası, sy. 39, Ankara 2004, s. 42-54.
Samed Muvahhid, “İbn Sehlân”, DMBİ, III, 726-728.