https://islamansiklopedisi.org.tr/semman-ismail-b-ali
370 (980) yılı civarında Rey’de doğdu. Ailesi yağ ticareti yaptığı için “Semmân” lakabıyla anıldı. 380’den (990) sonra hadis tahsiline başladı. Muhallis, İbn Ebû Nasr et-Temîmî ve Abkasî gibi muhaddislerden hadis öğrendi. Tahsil için Irak, Suriye, Hicaz, Mağrib ülkeleri başta olmak üzere pek çok yere seyahat etti. 3000’den çok (bir rivayete göre 3600) âlimden faydalandığı zikredilmişse de Zehebî bunun mümkün olamayacağını ifade etmektedir (Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, III, 121-123). Hayatının sonlarına doğru hadis öğrenmek amacıyla İsfahan’a gitti. Hadis ricâli, ensâb, kıraat, ferâiz konularında kendini yetiştirdi. Hanefî fıkhı, Hanefî âlimleri, Ebû Hanîfe ile Şâfiî arasındaki ihtilâf konuları ve Zeydiyye fıkhı sahalarında söz sahibiydi. Kelâma dair görüşlerinde Mu‘tezile kelâmcılarından Ebü’l-Hüseyin el-Basrî ile Ebû Hâşim el-Cübbâî’nin etkisinde kaldığı belirtilmektedir. Kendisinden sûfî muhaddis Abdülazîz b. Ahmed el-Kettânî, Kavvâs diye bilinen yeğeni Tâhir b. Hüseyin el-Bağdâdî, Hatîb el-Bağdâdî ve Ebû Ali el-Haddâd gibi âlimler rivayette bulundu.
24 Şâban 445’te (9 Aralık 1053) Rey’de vefat eden Semmân, Taberek dağında Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’nin kabrinin yakınına defnedildi. Onun bu tarihten iki yıl önce veya iki yıl sonra öldüğü de zikredilmiştir.
Zehebî Semmân’ın sadûk, mütkın, fakat koyu bir Mu‘tezilî olduğunu söylemekte, geniş ilmine rağmen bu ekolü benimsemesine hayret etmekte, hadis yazmayan birinin İslâm’ın tadını alamayacağına dair sözüne temas ederek, “Eğer kendisi İslâm’ın tadını alsaydı hadisten faydalanırdı” demektedir (Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XVIII, 59). Kaynaklarda belirtildiğine göre Semmân zâhidâne yaşar, kimseden bir şey istemez, bir şey kabul etmez, kimseye haksızlık yapmazdı. Onun bütün meşgalesi Kur’an okumak, ibadet etmek, talebe yetiştirmek, hadis rivayet etmek ve irşadda bulunmaktı. Hiç evlenmeyen Semmân hayatı boyunca biriktirdiği kitaplarını müslümanlara vakfetmiştir.
Eserleri. 1. el-Muvâfaḳa beyne Ehli’l-beyt ve’ṣ-ṣaḥâbe ve mâ revâhu küllü ferîḳın fî ḥaḳḳi’l-âḫar. Kitapta Ehl-i beyt ile sahâbenin fazileti ve onların birbirleri hakkında söyledikleri güzel sözler ele alınmış olup, Muhammed Kürd Ali eserin bir nüshasının Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de bulunduğunu belirtmektedir (bk. bibl.). Zemahşerî tarafından senedleri ve mükerrerleri çıkarılarak el-Muḫtaṣar min Kitâbi’l-Muvâfaḳa beyne Ehli’l-beyt ve’ṣ-ṣaḥâbe adıyla kısaltılan eserde (nşr. Seyyid İbrâhim Sâdık, Kahire 1422/2001) Hz. Ali’nin Ebû Bekir ile Ömer’i öven sözleri yer almakta, Hz. Ebû Bekir hakkında, “O dört konuda benden ileridir” (s. 30); “O insanların en cesurudur” dediği (s. 43), kendisi varken Ebû Bekir’e biat etmeyi doğru bulmayan Ebû Süfyân’a yanlış düşündüğünü söylediği (s. 45-46), Ebû Bekir’in vefatında onun üstün vasıflarını dile getiren bir konuşma yaptığı (s. 52-58), Hz. Ebû Bekir ile Ömer aleyhinde konuşanları azarladığı, onların Resûlullah’ın kardeşleri ve vezirleri olduğunu ifade ettiği, onları sevenlerin mümin, buğzedenlerin ise fâcir olduğunu söylediği (s. 113-122) dikkati çekmektedir.
2. el-Bustân fî tefsîri’l-Ḳurʾân. On ciltten meydana geldiği kaydedilen eserin günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir.
3. er-Riyâż fi’l-eḥâdîs̱ (Îżâḥu’l-meknûn, I, 602).
4. el-Mecâlisü’l-miʾeteyn (Sem‘ânî, III, 292).
5. Sefînetü’n-necât. İmâmiyye fırkasına dairdir.
6. ed-Dâʿî ilâ vedâʿi’d-dünyâ (Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 210). Semmân’ın ayrıca Muʿcemü’ş-şüyûḫ (el-Meşyeḫa, el-Muʿcem),
Muʿcemü’l-büldân (İbnü’l-Adîm, IV, 1706) ve el-Müselselât adlı eserlerinin olduğu zikredilmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
Sem‘ânî, el-Ensâb (Bârûdî), III, 292-293.
İbnü’l-Adîm, Buġyetü’ṭ-ṭaleb (Zekkâr), IV, 1706-1716.
Kureşî, el-Cevâhirü’l-muḍıyye, I, 424-427.
Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XVIII, 55-60.
a.mlf., Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, III, 121-123.
a.mlf., Mîzânü’l-iʿtidâl, I, 239.
İbn Hacer el-Askalânî, Lisânü’l-Mîzân (nşr. M. Abdurrahman el-Mar‘aşlî), Beyrut 1416/1996, I, 649-651.
Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 210.
Îżâḥu’l-meknûn, I, 181, 602; II, 18.
Kettânî, er-Risâletü’l-müsteṭrafe, s. 59, 142.
Bedrân, Tehẕîbü Târîḫi Dımaşḳ, III, 38-39.
Mustafa Bilgin, Tefsirde Mutezile Ekolü (doktora tezi, 1991), UÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 191-196.
M. Kürd Ali, “el-Muvâfaḳa beyne Ehli’l-beyt ve’ṣ-ṣaḥâbe”, MMLADm., XVI/1-2 (1941), s. 278-279.