ŞERÎATMEDÂRÎ - TDV İslâm Ansiklopedisi

ŞERÎATMEDÂRÎ

شريعتمدارى
Müellif: MUSTAFA ÖZ
ŞERÎATMEDÂRÎ
Müellif: MUSTAFA ÖZ
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2010
Erişim Tarihi: 21.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/seriatmedari
MUSTAFA ÖZ, "ŞERÎATMEDÂRÎ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/seriatmedari (21.11.2024).
Kopyalama metni

Tebriz’de doğdu. İlk öğrenimini ve medrese tahsilini burada tamamladı. 1924’te Kum’a gitti. Kum’da Abdülkerîm Hâirî’nin geliştirdiği Kum Havze-i İlmiyyesi’ne girerek on yılı aşkın bir süre Hâirî’nin nezaretinde öğrenimini sürdürdü. 1935 yılında Necef’e geçti. Buranın önde gelen âlimlerinden Mirza Muhammed Hüseyin en-Nâînî, Seyyid Ebü’l-Hasan b. Muhammed Mûsevî İsfahânî, Âgā Ziyâeddin b. Muhammed el-Irâkī başta olmak üzere çok sayıda âlimden faydalanıp öğrenimini tamamladı ve Tebriz’e döndü. Kurduğu ders halkasında özellikle fıkıh ağırlıklı dersler vermeye başladı. 1940’ların başında Âyetullah Hüseyin Burûcirdî’nin daveti üzerine bir süre Kum’da da fıkıh dersleri okuttu. 1949 yılında Tebriz’deki derslerini bırakıp tanınmış bir âyetullah sıfatıyla Kum’daki medreselerde ders vermeyi sürdürdü. Bu dönemden itibaren uzun müddet Kum’daki Medrese-i Fâtıma’nın idareciliğini yürütmesinin yanı sıra ahlâk ilminde de ihtisas sahibi bir hoca konumuna yükseldi. Özellikle Âzerîce konuşan halkın büyük desteğini kazandı. Âyetullah el-uzmâ olan Burûcirdî’nin 1961’de ölümünden sonra Şerîatmedârî’nin şöhreti daha da arttı. Kendisini dinî rehber diye kabul eden Azerbaycan, Pakistan, Hindistan, Lübnan, Küveyt ve Körfez ülkelerindeki çok sayıda mensubu dolayısıyla İran’ın önde gelen merci-i taklîdlerinden biri olarak benimsendi ve bu sayede başlattığı önemli projelerini gerçekleştirmeye çalıştı.

1960’lı yıllarda İslâm’ın yabancı ülkelerde yayılması faaliyetlerine öncelik veren Şerîatmedârî modern metotlar kullanarak halkın bilgisinin geliştirilmesi, öğrencilerin iyi yetiştirilmesi ve Şiî literatürünün diğer ülkelere yayılması için çaba sarfetmenin gereği üzerinde durdu. Bunları yerine getirmek için 1965’te Kum’da Dârü’t-teblîği’l-İslâmî adıyla bir cemiyet kurdu. Modern okullardaki uygulamalarla geleneksel medrese öğrenim metotları arasında bir programın uygulandığı cemiyette çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin eğitim ve öğretimiyle ilgili geniş çaplı faaliyetler başlatıldı. Cemiyet yayın etkinliklerine de girişti, kitap, dergi, gazete yayımladı. Mekteb-i İslâm, Nesl-i Nev ve Peyâm-ı Şâdî adlı gazeteler bu yayınlardan bazılarıdır. Bu arada kurumun el-Hâdî adlı ilmî yayını Arapça neşrediliyordu. Halkı irşad için vâizler yetiştirilmesi ve İran dışındaki Şiîler’in dinî problemlerinin çözümü konusunda yardımcı olma görevini de üstlenen cemiyet önemli hizmetler gördü.

Muhammed Rızâ Şah Pehlevî’nin Burûcirdî’nin vefatının hemen ardından başlattığı Ak Devrim’e (1961-1963) Seyyid Şehâbeddin Mar‘aşî, Âyetullah Humeynî ve Muhammed Rızâ Gülpâyigânî gibi şahsiyetlerle birlikte Şerîatmedârî de karşı çıktı. 1964 yılına gelindiğinde İran’ın en büyük merci-i taklîdlerinden biri Şerîatmedârî, diğeri Humeynî olarak görülmekteydi. Şahın devrim harekâtına şiddetle karşı çıkan Humeynî askerî mahkeme tarafından ölüme mahkûm edilince Şerîatmedârî’nin başkanlığında şahı ziyaret eden 400 civarında âyetullahtan oluşmuş heyet, 1906-1907 anayasasına göre şahın veya mahkemelerin herhangi bir müctehidi yargılama yetkisinin bulunmadığını belirterek hazırladıkları ortak fetvayı şaha sundular; böylece Humeynî’nin sürgüne gönderilmesini sağladılar.

Şerîatmedârî’nin daha çok mülâkatlarda ortaya koyduğu fikirleri, geleneksel tarzda yetişmiş yüksek dereceli bir Şiî din âliminin düşünceleri olarak değerlendirilmekle birlikte onun İran İslâm Devrimi esnasında ısrarla vurguladığı siyasî düşünce, din sınıfını teşkil eden ulemânın doğrudan politikaya girmemesi yönündeydi. Kendisi 1906-1907 İran anayasasında benimsenen, müctehidler heyetinin çıkarılacak kanunların dinî kurallara uygun olup olmadığını denetlemesi ve gerektiğinde aykırı hususları veto edebilmesi esasını tercih edenler arasında yer alıyordu. Bu sebeple düşünceleri, inkılâbın gerçekleştirilmesinden sonra siyasetle meşgul olmak isteyen din sınıfının fikirlerine karşıydı. 1979’da İran İslâm Cumhuriyeti anayasasıyla ilgili müzakereler başlayınca, anayasa taslağının onu değiştirme yetkisine sahip anayasa komisyonuna sunulmamasını protesto etmesi neticesinde bir uzmanlar heyetinin taslağı düzeltmek için görevlendirilmesi onun başarısı şeklinde değerlendirilmiştir. Yeni taslağın referanduma sunulması aşamasında anayasanın yönlendirici prensiplerine karşı çıkarak bunları millî hâkimiyete aykırı bulması ve muhalefetini açıkça ortaya koyması, ayrıca oylamadan çekilebileceğini belirtmesi kendisine karşı gelişen bir husumetin doğmasına sebep oldu. 5 Kasım 1979 tarihinde evine saldırı düzenlenip başarısız bir suikast teşebbüsüne girişildi. Bu hadise kendi memleketi Tebriz’de genel greve ve gösterilere yol açtı.

İslâm inkılâbı döneminde Şerîatmedârî doğrudan politikaya girmekten ve resmî görev almaktan kaçınmasına rağmen fikirleri, Güney Azerbaycan’da kurulan ve liberal bir söyleme sahip bulunan Hizb-i Cumhûrî-i İslâmî tarafından ortaya kondu, Azerbaycan millî hareketi bu parti çerçevesinde şekillendi. Başta Humeynî olmak üzere velâyet-i fakīhi benimseyenler, bu dönemde kendilerine muhalif saydıkları Şerîatmedârî’ye ve taraftarlarına karşı baskılarını sürdürdüler. Yapılan referandumda halk Humeynî yanlılarının getirdiği anayasayı büyük çoğunlukla onayladı. Buna bağlı olarak Güney Azerbaycan Müslüman Halk Partisi kendini feshetmeye mecbur edildi. Nisan 1982’de Şerîatmedârî’nin damadı, daha önce idam edilen bakanlardan Kutubzâde ile ilişkisinin olduğu ileri sürülerek hapse atıldı. Şerîatmedârî aleyhinde başlatılan kampanyada parlamento üyeleriyle mensup olduğu din sınıfı onu yeni kurulan İran İslâm Cumhuriyeti’ne açıktan düşman olmakla suçladı. 1982’de Humeynî’ye karşı düzenlenen bir plan içinde yer aldığı iddiasıyla Âyetullah Burûcirdî’nin ölümünün ardından kullandığı “âyetullah el-uzmâ” unvanı kendisinden geri alındı. Ayrıca Dârü’t-teblîği’l-İslâmî kapatıldı ve kendisi ev hapsinde tutuldu. Muhalifleri, Kum’da bulunan Havze-i İlmiyye’nin hocalarının kararıyla rütbesini indirip merci-i taklîd unvanını da kaldırdılar. Dört yıl süreyle bu durumda kalan Âyetullah Şerîatmedârî 1986 Nisanında vefat etti. Şerîatmedârî’nin telif ettiği tek eser Dârü’t-teblîği’l-İslâmî tarafından yayımlanan, verdiği fetvalara mutabık olduğu belirtilen, oldukça hacimli Risâle-i Tavżîḥu’l-mesâʾil adlı Farsça kitaptır (Kum, ts.).


BİBLİYOGRAFYA

Mehmet Kerim, İran İslâm Devrimi, İstanbul 1979, s. 57.

Moojan Momen, An Introduction to Shi‘i Islam: The History and Doctrines of Twelver Shi‘ism, New Haven 1985, s. 320.

Y. Richard, “Contemporary Shi’i Thought”, N. R. Keddie, Roots of Revolution, New Haven 1981, s. 208-210.

V. M. Floor, “The Revolutionary Character of the Ulama: Wishful Thinking or Reality?”, Religion and Politics in Iran: Shi‘ism from Quietism to Revolution (ed. N. R. Keddie), New Haven-London 1983, s. 86, 89.

Said Amir Arjomand, The Turban for the Crown: The Islamic Revolution in Iran, New York-Oxford 1988, s. 117-118.

E. Abrahamian, Humeynizm (trc. Mehmet Toprak), İstanbul 2002, s. 17.

J. G. J. ter Haar, “S̲h̲arīʿatmadārī”, , IX, 329.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2010 yılında İstanbul’da basılan 38. cildinde, 580-581 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER