https://islamansiklopedisi.org.tr/seyyid-murtaza-efendi
1106’da (1694-95) doğdu. Erzurumlu Şeyhülislâm Seyyid Feyzullah Efendi’nin oğlu, Şeyhülislâm Feyzullahefendizâde Mustafa Efendi’nin kardeşidir. Edirne Vak‘ası’nda babasının Edirne’de öldürülmesi ve cesedinin Tunca nehrine atılması sırasında yaşı küçük olduğu için kendisine dokunulmadı. Bu hadiseden sonra muhtemelen onun da içinde bulunduğu ailenin kalan fertleri Bursa’ya sürgün edildi ve 1143 (1730) yılına kadar İstanbul’a dönmelerine izin verilmedi.
İyi bir tahsil gördüğü anlaşılan Murtaza Efendi, Behcetü’l-fetâvâ sahibi Şeyhülislâm Yenişehirli Abdullah Efendi döneminde 1138’de (1725-26) müderris oldu. Çeşitli medreselerde görev yaptı ve Galata mahrecinden mâzul oldu. 1143’te (1730-31) Mekke pâyesini ve ertesi yıl İstanbul pâyesini aldı. 5 Cemâziyelevvel 1154’te (19 Temmuz 1741) Dürrîzâde Mustafa Efendi’nin yerine İstanbul kadılığına getirildi ve dört ay görev yaptı. Şevval 1159’da (Ekim-Kasım 1746) Anadolu kazaskerliği pâyesini aldı. 1 Zilhicce 1160’ta (4 Aralık 1747) Anadolu kazaskerliğine tayin edildi. Süresini doldurunca azledildi ve evinde inzivaya çekildi. Zilkade 1161’de (Kasım 1748) Rumeli kazaskerliği pâyesine nâil oldu. I. Mahmud döneminde Halilefendizâde Mehmed Said Efendi’nin azledilerek Bursa’ya sürgüne gönderilmesinin ardından 27 Cemâziyelâhir 1163’te (3 Haziran 1750) şeyhülislâmlığa getirildi (Danişmend 26, Uzunçarşılı 28, Mehmed Süreyyâ 18 Cemâziyelâhir tarihlerini verirler).
Mehmed Said Efendi’nin azil sebepleri arasında iltimas ve himaye yüzünden gerektiğinden fazla mülâzemet tevcih edilmesi ve ehil olmayanlara görev verilmesi, bundan dolayı ilmiye geleneklerinin bozulması gösterilir. I. Mahmud, ehliyetine güvendiği Seyyid Murtaza Efendi’yi şeyhülislâmlığa tayin ederken aynı zamanda ilmiye sınıfının ıslahı hakkında bir hatt-ı hümâyun gönderdi. Vezîriâzam vasıtasıyla gönderilen hatt-ı hümâyunda mülâzemet ve müderrislik usulünün iltimas ve himaye ile ehliyetsiz kimselere verildiği belirtilerek ilmiye tarikinin bu gibi kişilerden temizlenip ıslah edilmesi ve ehil olan kişilerin görevlendirilmesi istenmiştir (Şem‘dânîzâde, I, 155). Seyyid Murtaza Efendi dört yıl yedi ay on iki gün şeyhülislâmlık yaptı. Kaynaklarda şeyhülislâmlığı esnasında devrin şartlarına uygun hareket ettiği için makamında kalabildiği kaydedilir. Bu dönemde devlet makamlarını rüşvet ve iltimasla dağıtan, vezirlere ve devlet adamlarına hakarette bulunan, göreve getirdiği kişilerin yaptıklarından dolayı büyük rahatsızlıklara sebep olan Dârüssaâde Ağası Moralı Beşir Ağa hakkındaki söylentileri duyan I. Mahmud’un, durumu iffet ve doğruluğuna güvendiği Murtaza Efendi’ye sorduğu ve, “Sû-i hâlini işitiriz” cevabını aldığı anlatılır (a.g.e., I, 166).
Seyyid Murtaza Efendi, I. Mahmud’un vefatı ve yerine III. Osman’ın tahta çıkışından bir ay sonra 28 Rebîülevvel 1168’de (12 Ocak 1755) meşihattan azledildi ve yerine Vassâf Abdullah Efendi getirildi. Kaynaklarda azil sebebi, Murtaza Efendi’nin hastalıklı ve zayıf olması yüzünden resmî günlerde huzura çıkmakta zorlanmasına, padişahın cülûs törenine bile gelememesine bağlanır. Ancak III. Osman’ın tahta çıkışı vesilesiyle Eyüp Sultan Türbesi’nde yapılan kılıç kuşanma merasiminde nakîbüleşraf, sadrazam ve silâhdar ağa ile birlikte Seyyid Murtaza Efendi’nin de hazır bulunduğuna dair bilgiler mevcuttur (a.g.e., II/A, s. 12). Seyyid Murtaza Efendi şeyhülislâmlıktan azlinden sonra yalısına çekildi ve 1171 Zilhiccesinin sonlarında (Ağustos 1758) vefat etti. Ölüm tarihi bazı kaynaklarda Zilkade 1171 (Temmuz 1758) olarak belirtilir (Öztuna, II, 653; Haskan, II, 86). Mezarı, Eyüp’te Ebû Eyyûb el-Ensârî Türbesi’nin arkasında sol taraftaki set duvarının dibinde bulunan vâlidesinin mezarının yanındadır.
Hz. Hüseyin’in soyundan geldiği için “Seyyid” unvanı ile anılan Murtaza Efendi’nin iffetli, insaflı ve kanaatkâr bir kişi olduğu, zühdü, takvâsı ve temiz ahlâkıyla tanındığı, sûfîmeşrep bir kişiliğe sahip bulunduğu kaydedilir. Ayrıca kendisine verilen maaşla yetindiği ve azlinden sonra tahsis edilen arpalıkların gelirlerini almadığı belirtilir. Murtaza Efendi’nin kızı Azîze Hanım, Şeyhülislâm Dürrîzâde Mehmed Atâullah Efendi ile evlenmiştir. Bu evlilikten olan torunları arasında kadılık ve müderrislik yapanlar mevcuttur (Öztuna, II, 630).
BİBLİYOGRAFYA
Şem‘dânîzâde, Müri’t-tevârîh (Aktepe), I, 155, 166; II/A, s. 12.
Vâsıf, Târih, I, 46-47.
Devhatü’l-meşâyih, s. 98.
Sicill-i Osmânî, IV, 361-362.
İlmiyye Salnâmesi, s. 525-526.
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IV/2, s. 480-481.
Danişmend, Kronoloji, V, 141.
Yılmaz Öztuna, Devletler ve Hanedanlar, Ankara 1969, II, 630, 653.
Abdülkadir Altunsu, Osmanlı Şeyhülislâmları, Ankara 1972, s. 135.
M. Orhan Bayrak, İstanbul’da Gömülü Meşhur Adamlar (1453-1978), İstanbul 1979, s. 72-73.
Hulusi Yavuz, “Eyüpsultan’da Medfûn Osmanlı Şeyhu’l-İslâmları”, Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Eyüpsultan Sempozyumu IV: Tebliğler, İstanbul 2000, s. 416.
Mehmet Nermi Haskan, Eyüplü Meşhurlar, İstanbul 2004, II, 86.