SÎD - TDV İslâm Ansiklopedisi

SÎD

السيد
Müellif: MEHMET ÖZDEMİR
SÎD
Müellif: MEHMET ÖZDEMİR
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2009
Erişim Tarihi: 07.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/sid
MEHMET ÖZDEMİR, "SÎD", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/sid (07.11.2024).
Kopyalama metni

1040 yılı civarında Burgos’ta doğdu; Kastilya Krallığı’na hizmet veren soylu bir aileye mensuptur. Asıl adı Rodrigo (Ruy) Diaz de Vivar (Bivar) olup İspanyollar’ın El Cid şeklinde kullandıkları Arapça “efendi” anlamındaki es-Sîd (< sîdî / seyyid) lakabı ona müslümanlar tarafından verilmiştir; hıristiyanlar arasında ayrıca Campeador (yiğit, şampiyon) unvanıyla tanınır.

Sîd’in çocukluk dönemine dair çok az bilgi bulunmaktadır. Kastilya sarayında, Prens Sancho ile aynı hocalardan ders alarak iyi bir eğitim gördü. Bilinen ilk askerî faaliyeti, 1063’te Aragon Kralı I. Ramiro’nun mağlûp edildiği Graus savaşında Kastilya Kralı I. Fernando ile Sarakusta ve çevresinde hüküm süren Hûdî emiri Ahmed el-Muktedir-Billâh’ın askerlerinden meydana gelen ordu içinde yer almasıdır. I. Fernando’nun ölümü üzerine Kastilya’nın yeni kralı II. Sancho’nun hizmetine girdi. Sancho’nun Aragon Krallığı ile yaptığı savaşlarda büyük yararlıklar gösterdi ve başkumandanlığa getirildi. Sancho, onun başarılı kumandanlığı sayesinde kardeşlerinin hâkimiyeti altındaki Leon, Galicia ve Toro’yu topraklarına kattı. Ancak Zamora’yı kuşattığı sırada kız kardeşi Urracca’nın askerleri tarafından öldürüldü (1072). Bu sırada Tuleytula’daki (Toledo) Zünnûnî sarayında sürgünde bulunan kardeşi Alfonso Kastilya’ya dönerek diğer kardeşlerinin muhalefetine rağmen tahta oturdu (VI. Alfonso). Asilzadelerin başını çektiği Kastilyalılar, kardeşinin öldürülmesine karışmadığına dair yemin etmedikçe VI. Alfonso’yu kral tanımayacaklarını söylediler; aralarında Sîd de bulunuyordu. Alfonso onun bu davranışını unutmadı. Fakat başlangıçta desteğine ihtiyaç duyduğu için sert muamele yerine yeğeni Jimena’yla evlendirmek suretiyle yakınlaşmayı tercih etti (1074). Beş yıl sonra Alfonso, Sîd’i Abbâdîler’in ödemekte olduğu yıllık haracı almak üzere İşbîliye’ye (Sevilla) gönderdi. Bir süre orada kaldıktan sonra geri döndüğünde onu aldığı haracın bir kısmını zimmetine geçirdiği suçlamasıyla Kastilya’dan sürdü.

Sîd, sürgün kararı üzerine beraberindeki 300 adamıyla birlikte ücretli asker olarak Sarakusta ve civarında hüküm süren Hûdîler’in (Benû Hûd) hizmetine girdi; özellikle Yûsuf el-Mü’temen zamanında başkumandanlığa getirildi ve emîrin sözüne en fazla değer verdiği kişi haline geldi. Mü’temen’in yerini alan oğlu Ahmed el-Müstaîn-Billâh döneminde de nüfuz ve itibarını korudu. Onun, Lâride (Lérida) ve Turtuşa (Tortosa) Emîri Münzir b. Ahmed’in Belensiye’yi (Valencia) sıkıştırması karşısında yardım isteyen şehrin emîri Yahyâ el-Kādir’in çağrısı üzerine Müstaîn’le birlikte harekete geçtiği sırada Müstaîn’in Sîd ile Belensiye’nin kendisine, ganimetlerin Sîd’e ait olmasına dair gizli bir anlaşma yaptığı bilinmektedir. Bu anlaşmadan haberdar olan Kādir, Sîd ile temas kurdu ve bol miktarda para ve hediye vaadinde bulunarak onun Müstaîn’in şehri işgal planına karşı çıkmasını sağladı. Sîd, şahsî gücünü ve nüfuzunu arttırmak için müslüman emîrler arasındaki çatışmaların ortaya çıkardığı imkânları gayet iyi değerlendirdi; bu arada Kādir’le kurduğu gizli bağlantının bir benzerini Müstaîn’in hasmı olan kardeşi Münzir’le de yaptı. Diğer taraftan kendisini Kastilya’dan süren VI. Alfonso’ya yaklaşarak ondan tâbiiyetindeki müslüman hükümdarların topraklarını istilâ etmesi hususunda izin aldı. Daha sonra da Kastilya Krallığı adına sırasıyla Şentemeriye (Santáver), Murbaytar (Murviedro), el-Bunt (Alpuente) şehirlerini haraca bağladı. Ancak Sîd’in Alfonso ile olan ilişkileri, gerek kontrolsüz bir şekilde güçlenmesi gerekse Kastilyalılar’ın Murâbıtlar’a karşı 481’de (1088) Lît’te (Aledo) giriştikleri savaşa vaktinde destek sağlamaması yüzünden bir defa daha bozuldu. Kral, Sîd’in davranışlarını ihanet sayıp hükmettiği bütün kaleleri elinden aldığı gibi eşini ve çocuklarını da hapse attırdı. Alfonso’nun tutumu Sîd’i yeniden Hûdî Emîri Müstaîn’e yaklaştırdı ve onun davetiyle Murâbıtlar’ın Doğu Endülüs’te güçlenmesini önlemek için Hûdîler’in Navarra (Neberre) ve Aragon krallıklarıyla birlikte oluşturduğu ortak cepheye Sîd de katıldı. Aynı günlerde VI. Alfonso’nun yaptıklarına karşılık Kastilya topraklarında talan ve yağma hareketlerine girişti. Bunun üzerine Alfonso, eski katı tutumundan vazgeçerek onu affettiğini ve istediği zaman Kastilya topraklarına dönebileceğini bildirdi.

485 (1092) yılında Belensiye halkı, Murâbıtlar’ın desteğini alan Kadı İbn Cehhâf’ın öncülüğünde Sîd’in himayesindeki Yahyâ el-Kādir’e karşı ayaklandı. Emîr öldürüldü ve yüklü miktardaki şahsî servetine İbn Cehhâf tarafından el konuldu; Kādir’in adamları ise Sîd’e katıldı. Sîd önce, haraç ödenmesi şartıyla şehrin yönetiminin İbn Cehhâf’ın elinde kalmasına razı olacağını söyleyerek onunla Murâbıtlar’ın arasındaki ittifakın bozulmasını sağladı, sonra da şehri kuşattı. Yirmi ay süren kuşatmanın ardından açlık ve salgın hastalıklara bağlı kitlesel ölümlere mâruz kalan halk en sonunda İbn Cehhâf’ı şehri teslim etmek zorunda bıraktı. Sîd şehri yıkarak harabeye çevirdi, böylece Âmirîler hânedanına son verdi. Kādir’in hazinesini istediği İbn Cehhâf’ın hazinenin bir kısmını sakladığını anlayınca onu şehir meydanında diri diri yaktırdı; ayrıca eşraftan başka kişilerin de yakıldığı rivayet edilmektedir. Sîd’in Belensiye’yi ele geçirmesinin ardından şehri geri almaya yönelik Murâbıt kuşatması başladı. Bu sırada Sîd, hayattaki tek oğlunun Tuleytula yakınlarında Murâbıtlar’la giriştiği bir savaşta ölmesi üzerine duyduğu üzüntüden kaynaklanan bir rahatsızlık sonucu 1099 Haziranında öldü. Şehrin idaresini üstlenen eşi Jimena kuşatmaya iki yıl dayanmakla birlikte nihayet şehirden ayrılmak zorunda kaldı ve giderken beraberinde götürdüğü Sîd’in kemiklerini Burgos yakınlarındaki San Pedro de Cardena Manastırı’nın hazîresine gömdürdü.

Her ne kadar kaynaklar, Sîd’i hem hıristiyanlara hem müslümanlara karşı aynı sertlikle savaşan, camiler kadar kiliseleri de yıkmaktan çekinmeyen kendi başına buyruk bir maceracı ve yağmacı olarak tasvir ederse de XII. yüzyıldan itibaren onun adı etrafında gelişen birçok efsane, menkıbe ve destanla, XVII. yüzyıldan itibaren kaleme alınan tiyatro eserleriyle tarihî şahsiyeti büyük ölçüde kurgusal bir kişiliğe dönüştürülmüş, bu arada yıllarca müslüman hükümdarların yanında paralı askerlik yapması, krallara da emîrlere de hizmet ederken daima şahsî menfaatlerini ön planda tutması gibi yanlarına hiç yer verilmemiştir. Sîd etrafında oluşan edebî eserler arasında 3700 mısralık Poema del Cid, XVII. yüzyılın meşhur şair ve drama yazarı Guiller de Castro’nun başeseri Las Mocedodes del Cid ve Pierre Corneille’in parlak trajedisi Le Cid zikredilebilir.


BİBLİYOGRAFYA

, III/1, s. 92 vd.

İbnü’l-Kerdebûs, Târîḫu’l-Endelüs (nşr. Ahmed Muhtâr el-Abbâdî), Madrid 1971, s. 99 vd.

İbnü’l-Ebbâr, el-Ḥulletü’s-siyerâʾ (nşr. Hüseyin Mûnis), Kahire 1963, II, 19, 114, 125-127, 167-168, 225.

, IV, 21, 455.

R. Dozy, Le Cid, Leyde 1860.

R. Menéndez Pidal, El Cid en la historia, Madrid 1921.

a.mlf., La España del Cid, Madrid 1967.

J. M. Gárate Córdoba, Las huellas del Cid, Burgos 1953.

S. Clissold, In Search of the Cid, London 1965.

C. Bandera Gómez, El poema de mío Cid: Poesía, historia, mito, Madrid 1969.

M. Abdullah İnân, Düvelü’ṭ-ṭavâʾif, Kahire 1969, s. 231-252.

J. Horrent, Historia y poesía en torno al “Canta del Cid”, Barcelona 1973.

A. Ubieto Arteta, El “Cantar de mío Cid” y algunos problemas históricas, Valencia 1973.

C. Smith, The Making of the Poema de mio Cid, Cambridge-New York 1983.

D. Wasserstein, The Rise and Fall of the Party-Kings: Politics and Society in Islamic Spain 1002-1086, Princeton 1985, s. 262-263.

J. Duggan, The Cantar de mio Cid, Cambridge 1989.

R. A. Fletcher, The Quest for El Cid, London 1989.

Nil Ünsal, Cid Destanındaki Temel Kavramlar (doktora tezi, 1993), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü.

E. Lévi-Provençal, “Le Cid de l’histoire”, , CLXXX (1937), s. 58-74.

a.mlf., “La toma de Valencia por el Cid segun las fuentes musulmanas”, al-Andalus, XIII, Madrid 1948, s. 97-156.

a.mlf. – R. Hitchcock, “al-Sīd”, , IX, 533-534.

A. Huici Miranda, “El Cadi de Valencia Ibn Şahhâf quemado vivo por el Cid”, Revista del Instituto Egipcio de estudios Islámicos en Madrid, XI-XII, Madrid 1963-64, s. 14-67.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 37. cildinde, 146-147 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER