TÜCÎBÎ - TDV İslâm Ansiklopedisi

TÜCÎBÎ

التجيبي
Müellif:
TÜCÎBÎ
Müellif: KEMAL SANDIKÇI
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2012
Erişim Tarihi: 19.04.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/tucibi
KEMAL SANDIKÇI, "TÜCÎBÎ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/tucibi (19.04.2024).
Kopyalama metni

670 (1271-72) yılı civarında Sebte’de (Ceuta) doğdu. Aslen Belensiyelidir (Valencia). İbn Sâ[hi]bi Rızkih adıyla meşhur Abdurrahman b. Îsâ el-Vuryaglî’den dinî bilgiler ve Kur’an dersleri aldıktan sonra İbn Ebü’r-Rebî‘ el-İşbîlî’den kırâat-i seb‘a öğrenimini tamamlayıp 686’da (1287) icâzet aldı (Tücîbî, Bernâmec, s. 22). Sonraki sekiz yıl boyunca Sebte’de aralarında Ubeydullah b. Abdülazîz İbnü’l-Kārî, Abdülazîz b. İbrâhim el-Cezerî, İbnü’l-Murahhal, İbrâhim b. Ebû Bekir et-Tilimsânî, Tâhir b. Refî‘ el-Hüseynî gibi şahsiyetlerin bulunduğu birçok hocadan başta hadis olmak üzere fıkıh, tasavvuf ve Arap diline dair ilimleri tahsil etti. Diğer şehirlerdeki bazı âlimlerden mükâtebe yoluyla icâzetler aldı. 694 veya 695’te (1295, 1296) Endülüs’e geçip Mâleka’da (Malaga) Ebû Abdullah İbn Ayyâş’tan ve İbn Mesâmid adıyla tanınan Ali b. Yûsuf es-Sanhâcî’den hadis, Meriye’de (Almeria) Ebû Abdullah İbn Şuayb el-Kaysî’den tefsir okudu (a.g.e., s. 46-47, 146-147). Ardından doğu İslâm ülkelerine yönelen Tücîbî iki yıl süren bu seyahati sırasında Bicâye’de (Bougie) Ebû Abdullâh İbn Sâlih, İbn Rahîme el-Kinânî ve Nâsırüddin Mansûr el-Mişdâlî; Tunus’ta Ebû Abdullah el-Hallâsî; İskenderiye’de Ali b. Ebü’l-Abbas el-Garrâfî; Kahire’de Abdülmü’min b. Halef ed-Dimyâtî ve İbn Dakīkul‘îd; Dımaşk’ta Takıyyüddin İbn Teymiyye, Ahmed b. Hibetullah el-Asâkirî, Yûsuf b. Ebû Nasr İbnü’ş-Şukârî, İbnü’n-Nehhâs el-Halebî; Mekke’de Radıyyüddin İbrâhim b. Muhammed et-Taberî, Abdurrahman b. Muhammed İbnü’t-Taberî ve Osman b. Muhammed et-Tevzerî, ayrıca Hicaz seyahatinde yol arkadaşı olan Halef b. Abdülazîz el-Kabtevrî gibi âlimlerden ders aldı ve birçok âlî isnad elde etti (a.g.e., s. 34-35, 64). Hac dönüşü Zehebî ile görüştü (Zehebî, s. 194-195). Memleketine döndükten sonra gezdiği yerler ve tanıştığı âlimler hakkında tuttuğu notları Müstefâdü’r-riḥle adıyla kitap haline getirdi. Son hocalarından olan Ebû Bekir el-Estabûnî’den bir süre daha Sebte’de ilim tahsil etti (Bernâmec, s. 276). Daha sonraları hadis ve fıkıh dersleri vermeye başlayarak kısa zamanda bölgenin önde gelen muhaddisleri arasında yer aldı. Öğrencileri içinde Muhammed b. Saîd er-Ruaynî, Muhammed b. Abdülmüheymin el-Hadramî, Ebü’l-Haccâc el-Münteşâfirî, İbn Hamîs el-Cezîrî, Ebû Abdullah el-Ensârî eş-Şedîd, İbnü’l-Hâc el-Billifîkī gibi şahsiyetler zikredilir. Güvenilir bir muhaddis ve münekkit kabul edilen Tücîbî (Zehebî, s. 194), Mâlik b. Enes’in el-Muvaṭṭaʾının (Tücîbî, Bernâmec, s. 64; diğer âlî isnadları için bk. a.g.e., s. 54-55, 57) ve Buhârî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’inin (a.g.e., s. 71) en âlî isnadlarına sahipti. Kırâat-i seb‘ayı, özellikle Nâfi‘ kıraatini çok iyi bilirdi. Yazısı düzgün ve zabtı sağlamdı. Aynı zamanda şair olup sultanlar ve vezirler tarafından sevilirdi. Bazı kaynaklarda geçimini marangozlukla temin ettiğine dair bilgiler vardır (İbn Hacer, III, 240). Seyahatlerinden döndükten sonra Sebte’den ayrılmayan Tücîbî burada vefat etti ve Mînâ Mezarlığı’na defnedildi.

Eserleri. 1. Müstefâdü’r-riḥle ve’l-iġtirâb. Aslının üç cilt olduğu belirtilen eserin (a.g.e., a.y.) yalnızca II. cildinin büyük bir kısmı günümüze ulaşmıştır (bk. bibl.). Abdülhay el-Kettânî’nin Tunus’ta gördüğünü söylediği kısım (Fihrisü’l-fehâris, I, 191) bu cilde ait yazma nüshadır (Müstefâdü’r-riḥle, neşredenin girişi, s. III). Yayımlanan cildinde Kahire, Cidde ve Mekke’ye dair bilgilerin yer aldığı eserin kayıp ciltlerinin birincisinde muhtemelen Tücîbî’nin Sebte’den ayrılıp Mısır’a ulaştığı 696 (1296) yılı başlarına kadarki seyahati, üçüncü cildinde ise Kudüs ve Suriye ile ilgili haberler, dönüş sırasında karşılaştığı olaylar ve kişiler ele alınmıştır (a.g.e., neşredenin girişi, s. II-III). Tücîbî eserinde, kendisinden kısa bir süre önce aynı yerlere seyahat eden hemşerisi İbn Rüşeyd’in Milʾü’l-ʿaybe’sindekine benzer bir yöntem uygulamakla birlikte ondan farklı şekilde sadece hocalarından yaptığı rivayetler ve okuduğu dersler hakkında değil aynı zamanda onların hayatlarına dair ayrıntılı bilgi vermektedir. O dönemde okunan kitapların da tanıtıldığı eserde Tücîbî’nin uğradığı şehirlerin coğrafyası, siyasal, ekonomik, sosyal ve ilmî durumuyla mimari yapıları gibi konular da ele alınmaktadır. Asya-Hint ticaret yolu olarak da kullanılan hac yolunun Kūs-Ayzâb şehirleri arasındaki bölümü hakkında bu yolun önemi, ticaret erbabının yol boyunca karşılaştığı zorluklar, devletin bu zorlukları gidermek için gösterdiği gayretler eserde yer alan ayrıntılardır. Yol boyunca karşılaştığı Endülüslü seyyahların verdiği birtakım yanlış bilgileri zikreden Tücîbî onların araştırmadan söylenen her şeye inanmalarını da eleştirmiştir. Eserin Kahire’ye ayrılan bölümünde şehrin kuruluşu, demografik, topografik ve mimari özellikleri, bayındırlık durumu, eğitim kurumları gibi konular işlenmektedir. Tücîbî, Kahire’de medfun bazı meşhur şahısları ve türbelerini kaydettikten sonra burada görüştüğü âlimleri zikretmektedir. Mekke ile ilgili bölümde ise Kâbe’nin inşası ve özellikleri, Hacerülesved, Zemzem Kuyusu’nun açılması, Mekke’nin kuruluşu, fazileti, kapıları, harem sınırları, şehrin sosyal yapısı, ilmî durumu, camileri üzerine bilgi verilmektedir. Müellifin haccın ifası sırasında gördüğü bid‘atları eleştirmesi bu seyahatnâmeyi benzerlerinden ayıran bir başka özellik kabul edilmektedir (, XIV, 414).

2. Bernâmec. Müellifin büyük oranda Müstefâdü’r-riḥle’deki bilgileri esas alarak tahminen 702’den (1303) sonra (Bernâmec, neşredenin girişi, s. V) yazdığı bu eserde kendi ilmî macerasını, bilhassa semâ ve kıraat yoluyla okuduğu eserlerin rivayet senedlerini ve hocalarını kaydetmiş, münâvele ve icâzet gibi diğer tahammül vasıtalarıyla aldığı eserlere nâdiren yer vermiştir (a.g.e., s. 8-9). Ana Ramos Calvo, Bernâmec neşredilmeden önce bu eser hakkında bazı makaleler yayımlamıştır (bk. bibl.).

3. Erbaʿûne ḥadîs̱ fî fażli’l-cihâd. Müellifin Merînî Sultanı Ebû Saîd Osman b. Ya‘kūb için derlediği kırk hadisi içeren bir eser olup et-Terġīb fi’l-cihâd adıyla da bilinir (Bülġatü’l-ümniyye, s. 28).

Tücîbî ayrıca hocası İbn Abdülmelik’in eẕ-Ẕeyl ve’t-Tekmile’si üzerine bir müstedrek hazırlamış, Abdülmü’min b. Halef ed-Dimyâtî’nin Muʿcemü’ş-şüyûḫ’una bazı ilâvelerde bulunmuştur.


BİBLİYOGRAFYA

Tücîbî, Bernâmec (nşr. Abdülhafîz Mansûr), Libya 1981, s. 8-9, 22, 34-35, 46-47, 54-55, 64, 146-147, 276, ayrıca bk. neşredenin girişi, s. I-V.

a.mlf., Müstefâdü’r-riḥle ve’l-iġtirâb (nşr. Abdülhafîz Mansûr), Tunus 1395/1975, neşredenin girişi, s. I-V.

Zehebî, el-Muʿcemü’l-muḫtaṣ bi’l-muḥaddis̱în (nşr. M. Habîb el-Hîle), Tâif 1408/1988, s. 194-195.

, XXIV, 173.

Bülġatü’l-ümniyye ve maḳṣadü’l-lebîb (nşr. Abdülvehhâb b. Mansûr), Rabat 1404/1984, s. 28-29.

, III, 240-241.

Abdülhay el-Kettânî, Fihrisü’l-fehâris, Fas 1346, I, 191.

Avâtıf M. Yûsuf Nevvâb, er-Raḥalâtü’l-Maġribiyye ve’l-Endelüsiyye, Riyad 1417/1996, s. 121-124.

Abdullah Murâbıt et-Tergī, Fehârisü ʿulemâʾi’l-Maġrib, Tıtvân 1420/1999, s. 228-249.

A. R. Calvo, “Le Barnāmağ d’al-Tuğībī”, Arabica, XXIV/3, Leiden 1977, s. 291-298.

a.mlf., “Materiales Para el Estudio de Algunas Obras Poéticas y de Adab Contenidas en el Barnāmaŷ de al-Tuŷībī”, Awrāq, sy. 3, Madrid 1980, s. 32-43.

Maribel Fierro, “al-Tud̲j̲ībī”, , X, 584-585.

Ahmet Özel, “Hac”, , XIV, 414.

M. Yaşar Kandemir, “İbn Rüşeyd”, a.e., XX, 292-294.

Zelîha bint Ramazan, “et-Tücîbî”, Maʿlemetü’l-Maġrib, Rabat 1415/1995, VII, 2293-2294.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2012 yılında İstanbul’da basılan 41. cildinde, 457-458 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER