https://islamansiklopedisi.org.tr/umeyr-b-adi
Medine’nin iki büyük kabilesinden biri olan Evs’in Benî Hatm koluna mensuptur. Babası Benî Hatm’in şairlerinden biriydi. Annesi Ümeyye bint Vâhib’dir. Umeyr kabilesinden müslüman olan ilk kişidir. Aynı kabileden Huzeyme b. Sâbit ile birlikte Benî Hatm’in putlarını kırdıkları bilinmektedir. Birçok kaynakta Umeyr’in âmâ olduğu, bazılarında ise gözlerinin zayıf gördüğü kaydedilmektedir (İbn Abdülber, el-İstîʿâb, III, 1218). Bir kısım kaynaklarda (meselâ bk. a.g.e., a.y.) Uhud’da ve daha sonraki gazvelerde bulunduğu zikredilmekle birlikte görme kusurundan dolayı savaşlara katılamadığı bilgisi daha meşhurdur. İbn Abdülberr’in diğer bir eserinde Umeyr’i Uhud şehidleri arasında sayması (ed-Dürer, s. 155), bu konuda İbn Hazm’ın verdiği bilgiyi (Cevâmiʿu’s-sîre, s. 134) sehven tekrarlamasından kaynaklanmış olmalıdır, çünkü Uhud’da şehid olan Umeyr değil kardeşi Hâris’tir (İbn Hacer, III, 33).
Umeyr b. Adî, İslâmiyet hakkında ağır sözler söyleyen, Hz. Peygamber’i hicveden ve Medine halkını onu öldürmeleri için kışkırtan Asmâ bint Mervân’ı katletmesine dair bir rivayetle tanınır. Asmâ, Umeyr’in kabilesinden Yezîd b. Zeyd’in karısı olup kaynaklarda anlatılan olay Bedir Gazvesi’nden birkaç gün sonra gerçekleşmiştir. Buna göre Asmâ’nın tavrından çok incinen Resûl-i Ekrem’in, “Bu kadına hak ettiği cevabı verecek bir kimse yok mu?” şeklindeki sözünü duyan Umeyr, “Allahım! Eğer Resûlullah Bedir’den sağ salim dönerse bu kadını öldüreceğim” diyerek adakta bulunur. Bedir Gazvesi’nin ardından ramazan ayının bitimine beş gün kala bir gece Asmâ’nın evine girerek onu öldürür ve aynı gün sabah namazını Mescid-i Nebevî’de kılar. Hz. Peygamber onu mescidde görünce durumu tahmin eder. Yaptığı işin Resûl-i Ekrem tarafından nasıl karşılanacağını bilmeyen ve Asmâ’nın ailesinden çekinen Umeyr, Resûlullah’ın, “Endişe etme, Benî Hatm’de onun için iki keçi bile tokuşmaz” demesi üzerine rahatlar. Hz. Peygamber, “Allah’a ve resulüne gıyabında yardım eden bir adam görmek isterseniz Umeyr b. Adî’ye bakın” sözleriyle ona iltifat eder. Orada bulunan Hz. Ömer, “Şu âmâya bakın, Allah’a taat konusunda ne kadar da hassas!” deyince Resûl-i Ekrem, “Ona âmâ deme, o basîrdir” karşılığını verir (Vâkıdî, I, 173). Umeyr aynı gün kabilesine döndüğü sırada Asmâ’nın cenazesi kaldırılıyordu. Asmâ’nın çocukları annelerinin kendisi tarafından mı öldürüldüğünü sorduklarında, “Evet ben öldürdüm; eğer Hz. Peygamber hakkında aynı şekilde konuşursanız sizi de öldürünceye yahut kendim ölünceye kadar çarpışmaya devam ederim” dedi. Böylece onun müslüman olduğu anlaşılınca kabilesinden daha önce İslâm’ı benimsedikleri halde kendilerini gizleyenler de inançlarını açıkça dile getirdiler. Resûl-i Ekrem’in bu olay münasebetiyle söylediği, “Onun için iki keçi bile tokuşmaz” sözü darbımesel haline gelmiştir. Daha sonra Umeyr, kabilesine Kur’an öğretmek ve imamlık yapmakla görevlendirildi. Onun, hanımlarından Ümmü’l-Hâris bint Abdullah’tan Hâris, Adî, Abdurrahman ve Ümmü Saîd adlı çocukları; Nesîbe bint Ebû Talha’dan da Abdullah ve Münzir isimli iki oğlu dünyaya geldi. Kendisinden sonra imamlık görevini oğlu Abdullah devam ettirdi. İbn Hacer’e göre Umeyr’in Hz. Peygamber döneminde vefat etmiş olması muhtemeldir.
BİBLİYOGRAFYA
Vâkıdî, el-Meġāzî, I, 2-3, 172-174.
İbn Hişâm, es-Sîretü’n-nebî (nşr. M. Muhyiddin Abdülhamîd), Beyrut, ts. (Dârü’l-fikr), IV, 313-315.
İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, II, 27-28.
İbn Hazm, Cevâmiʿu’s-sîre, Beyrut 1403/1983, s. 134.
İbn Abdülber, el-İstîʿâb (Bicâvî), III, 1217-1218.
a.mlf., ed-Dürer fi’ḫtiṣâri’l-meġāzî ve’s-siyer (nşr. Şevkī Dayf), Kahire 1983, s. 155.
İbnü’l-Cevzî, el-Muntaẓam (Atâ), III, 135.
a.mlf., el-Mevżûʿât (nşr. Nureddin Boyacılar), Riyad 1418/1997, III, 161.
İbnü’l-Esîr, en-Nihâye (nşr. Râid b. Sabrî İbn Ebû Alefe), Amman, ts. (Beytü’l-efkâr ed-devliyye), s. 909.
Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye (nşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî), Cîze 1418/1997, VIII, 20-21.
İbn Hacer, el-İṣâbe, III, 33-34.
Asri Çubukçu, “Huzeyme b. Sâbit”, DİA, XVIII, 436.