https://islamansiklopedisi.org.tr/civizade-mehmed-efendi
937 (1530-31) yılında İstanbul’da doğdu. Şeyhülislâm Çivizâde Muhyiddin Mehmed Efendi’nin oğludur. 950’de (1543) babası ile birlikte hacca gitti. Döndükten sonra Pervîz Efendi, Taşköprizâde Ahmed Efendi, Karesili Hasan Efendi, Mâlul Emîr Efendi’den ders aldı ve 959 (1552) yılında Abdurrahman Efendi’den mülâzım oldu. 1557-1564 yılları arasında Kasımpaşa, Mihrimah Sultan, Sahn-ı Semân, Ayasofya ve Süleymaniye medreselerinde müderrislik yaptı. Daha sonra kadılığa geçerek 1569’da Şam, bir yıl sonra Mısır, 1572’de Bursa, ardından Edirne ve 1575’te de İstanbul kadısı oldu. Aynı yıl Anadolu kazaskerliğine, 1577 ve 1581’de iki defa Rumeli kazaskerliğine tayin edildi. 21 Ocak 1582 tarihinde Mâlûlzâde Mehmed Efendi’nin yerine şeyhülislâmlığa getirildi. Beş yıl üç ay kadar bu makamda kaldıktan sonra 6 Mayıs 1587’de vebadan öldü ve Eyüp’te babasının yanına defnedildi. İstanbul Zeyrek’te bir cami ile medrese, Şehremini’de bir mescid yaptırdığı bilinmektedir.
Sağlam bir kişiliğe sahip olan Çivizâde’nin, şeyhülislâmlığı döneminde çeşitli siyasî ve içtimaî olaylara katıldığı, bunlara dair fetvalar verdiği kaynaklarda belirtilmektedir. Sadrazamların şeyhülislâmları ziyareti ilk defa 1584’te, Sadrazam Özdemiroğlu Osman Paşa’nın padişah emriyle Çivizâde’yi ziyaret etmesiyle başlamış ve daha sonra bu teamül haline gelmiştir. Sülüs ve nesih yazıda usta bir hattat olan Çivizâde’nin fetvalarında gösterdiği dikkat ve fetva metninin hazırlanmasındaki titizliği övülmüştür. Nev‘îzâde Atâî biyografisini verirken kendisinin yakınında bulunduğunu, ilmi ve dürüstlüğü ile örnek bir âlim olduğunu belirtir. Teamül gereği muayyen süreler için tayin edilen kadıların “tevkît” adıyla görevlerinde yapılan kısıntılardan dolayı mağdur edilmeyip bunun daha sonra değerlendirilmesi usulü ilk defa Çivizâde’nin zamanında uygulanmıştır. Ayrıca askerîlerin terekelerinin taksiminden dolayı alınacak ücretlerde düzenlemeler de onun döneminde yapılmıştır.
Nuruosmaniye Kütüphanesi katalogunda ve buna dayandığı anlaşılan bazı araştırmalarda (İA, III, 439; EI2 [İng.], II, 57) Çivizâde’ye atfedilen Mecmûʿatü’l-fetâvâ’nın (Fetâvâ), babasına ait aynı adı taşıyan eserin bazı nüshalarıyla (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 958; Şehid Ali Paşa, nr. 1068) yapılan karşılaştırılması sonucunda kitabın babası Muhyiddin Efendi’ye ait eserin eksik bir nüshası olduğu anlaşılmıştır. Nuruosmaniye Kütüphanesi’nde (nr. 1959) kendisine atfedilen Zübdetü Fetâvâ Ḳāḍîḫân’ın ona aidiyeti ise, Keşfü’ẓ-ẓunûn’da Fetâvâ Ḳāḍîḫân’ın meselelerinin Muhammed b. Mustafa es-Sûfî tarafından tertip edildiği ve eserde bunun Çivizâde Mehmed b. Şeyhülislâm Mehmed’in (ö. 995) isteği üzere yapıldığı şeklinde kaydedilen bilgi (II, 1227) göz önüne alındığında doğru olmalıdır. Kâtib Çelebi, Mehmed Efendi’nin İbn Nüceym’e ait el-Eşbâh ve’n-neẓâʾir’e bir ta‘lîkāt yazdığını da haber vermektedir (Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 99).
BİBLİYOGRAFYA
Selânikî, Târih (İpşirli), s. 85, 131, 142, 154, 167, 169, 183, 428.
Atâî, Zeyl-i Şekāik, s. 292-294.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 99; II, 1227.
Naîmâ, Târih, I, 109.
Müstakimzâde, Tuhfe, s. 444.
Devhatü’l-meşâyih, s. 31-32.
İlmiyye Salnâmesi, s. 402-403.
Ayvansarâyî, Hadîkatü’l-cevâmi‘, I, 72.
“Çivizâde Mescidi”, İst.A, VIII, 4041.
M. Cavid Baysun, “Çivi-zâde”, İA, III, 439.
V. L. Ménage, “Čiwi-zāde”, EI2 (İng.), II, 56-57.