https://islamansiklopedisi.org.tr/davudi-abdurrahman-b-muhammed
374 yılı Rebîülâhirinde (Eylül 984) Herat yakınlarındaki Bûşenc (Fûşenc, Bûsenc) kasabasında doğdu; büyük dedesi Dâvûd b. Ahmed’e nisbetle Dâvûdî diye şöhret buldu. Herat, Nîşâbur, Bağdat, Gazne gibi ilim merkezlerine tahsil gayesiyle defalarca seyahat etmiş, Bûşenc’de Ebû Saîd Yahyâ b. Mansûr’dan, Bağdat’ta Ebû Hâmid el-İsferâyînî’den, Nîşâbur’da Ebü’t-Tayyib Sehl es-Su‘lûkî’den, Merv’de Abdullah b. Ahmed el-Kaffâl’den fıkıh dersleri almıştır. Altı yaşında iken Buhârî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’ini, daha sonra Abd b. Humeyd’in el-Müsned’ini ve Dârimî’nin es-Sünen’ini hocası ve Firebrî’nin talebesi İbn Hammûye es-Serahsî’den Bûşenc’de iken dinlediği ve bu eserlerin intikalinde yegâne âlî isnad sahibi olduğu bildirilmiştir. Bu sebeple Abdülgāfir el-Fârisî’nin, “Buhârî’nin eṣ-Ṣaḥîḥ’ini Dâvûdî’den icâzet yoluyla almak, Ebû Sehl el-Hafsî’den semâ yoluyla almaktan daha makbuldür” dediği rivayet edilmiştir. Dâvûdî Bağdat’ta yıllarca kalmış ve oranın tanınmış muhaddislerinden hadis tahsil etmiş, Nîşâbur’da da Hâkim en-Nîsâbûrî ve Ebû Abdurrahman es-Sülemî’den hadis almıştır. Burada ayrıca hem Sülemî’nin hem de Ebû Ali ed-Dekkāk’ın tasavvufî sohbetlerinde bulunmuştur.
Dâvûdî Bûşenc’e dönünce tahsil ettiği ilimleri okutmaya başlamış, hadis ve fıkıh dersleri yanında zikir ve sohbet halkaları da kurmuştur. Kadı ve muhaddis Abdullah b. Yûsuf el-Cürcânî onun asrının bilgini, fakih, edebiyat ve tefsirde önder, Horasan hadisçileri içerisinde yegâne âlî isnad sahibi bir muhaddis olduğunu söylemiştir. Şiirleri de bulunan Dâvûdî, Şâfiî fıkhı ve âlimler arasındaki ihtilâflar konusunda otorite ve güvenilir bir muhaddis, iyi bir araştırmacı idi. Öğrendiklerini çeşitli yollarla halka aktarmış, fetva vermiş, vaaz etmiş ve talebe yetiştirmiştir. Kaynaklarda kitap yazdığı söylenmekte, fakat herhangi bir eserinin adı verilmemektedir. Ṣaḥîḥ-i Buḫârî’nin meşhur râvisi Ebü’l-Vakt es-Siczî onun talebesi olup adı geçen eseri Dâvûdî’den okuyarak rivayet etmiştir. Dâvûdî Şevval 467’de (Haziran 1075) Bûşenc’de vefat etti.
Sünnete uygun zâhidâne bir hayat süren Dâvûdî Allah’ın zikrini dilinden düşürmezdi. Kaynaklarda Nizâmülmülk’ün de kendisini ziyaret edip saygı gösterdiğinden söz edilen Dâvûdî’nin ünlü Selçuklu vezirine şunları söylediği rivayet edilir: “Allah seni kulları üzerine hâkim kıldı. Kıyamet günü sana onlar hakkında sorulacak şeylere nasıl cevap vereceğini her an düşünmelisin.”
BİBLİYOGRAFYA
İbnü’l-Cevzî, el-Muntaẓam, VIII, 296.
Sem‘ânî, el-Ensâb, V, 263-264.
İbnü’l-Esîr, el-Lübâb, I, 487.
İbnü’s-Salâh, Ṭabaḳātü’l-fuḳahâʾi’ş-Şâfiʿiyye, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 537, vr. 107a-108b.
Zehebî, el-ʿİber, II, 322.
a.mlf., Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XVIII, 222-226.
a.mlf., el-Müştebih, I, 100.
Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât, II, 295-296.
Sübkî, Ṭabaḳāt, V, 117-120.
İsnevî, Ṭabaḳātü’ş-Şâfiʿiyye, I, 525-526.
İbn Kesîr, el-Bidâye, XII, 112.
İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, V, 99.
İbnü’l-İmâd, Şeẕerât, III, 327.