https://islamansiklopedisi.org.tr/durrizadeler
XVIII. yüzyıl başlarından XX. yüzyıl başlarına kadar 200 yıldan fazla devam eden ve Osmanlı ilmiye mesleğine altı şeyhülislâm, birkaç kazasker ve nakîbüleşraf, birçok kadı ve müderris yetiştiren bu köklü aileden kaynaklarda “hânedân-ı kadîm, âile-i pâknihâd” gibi isimlerle bahsedilmektedir. Ailenin tanınmış ilk ferdi Dürrî Mehmed Efendi’dir (ö. 1736). Aslen Ankaralı olup hayatı hakkında fazla bilgi bulunmayan İlyas Efendi adında bir kişinin oğludur. Dürrî lakabının nereden geldiği bilinmemektedir. Medrese tahsilinden sonra müderrislik ve kadılıklarda bulunan, şeyhülislâmlığa kadar yükselen Mehmed Efendi, Babazâde Sinan ailesinden Reîsülulemâ Abdülkadir Efendi’nin kızı ile evlenmiştir. Mehmed Efendi’nin iki oğlundan büyüğü Mustafa üç defa şeyhülislâm olmuş, ikinci oğlu Nûreddin ise müderrisken genç yaşta ölmüştür.
Şeyhülislâm Mustafa Efendi, Paşmakçızâdeler’den Şeyhülislâm Seyyid Abdullah Efendi’nin kızı Şerife Safiye Hanım’la evlenmesiyle Dürrîzâdeler aynı zamanda bir seyyid ailesi olmuştur. Bu sebeple daha sonra aile fertleri arasında nakîbüleşraflık yapanlar da vardır. Mustafa Efendi’nin beş oğlundan ikisi şeyhülislâmlık, biri Rumeli kazaskerliği, biri kadılık, biri de müderrislik görevinde bulunmuştur. Ayrıca Mehmed Ârif Efendi nakîbüleşraflık da yapmıştır. Kızı Şerife Ayşe Hanım (ö. 1817) genç yaşta vefat etmiştir. Mustafa Efendi’nin beş oğlunun soyundan aile hayli genişlemiştir.
Dürrîzâdeler, çeşitli ulemâ aileleriyle kurmuş oldukları akrabalık bağları sayesinde daha da güçlenmişlerdir. Bunlar içerisinde en tanınmış ilmiye ailesi Paşmakçızâdeler olup ayrıca Feyzullahzâdeler, Çerkezbeyzâdeler ile de akrabalık tesis edilmiştir. Ailenin erkek çocuklarının isimleri, bulundukları görevler genellikle tesbit edilmekte, ancak kız çocuklarının adları, yetişmeleri, evlilikleri, ölüm tarihleri çok defa bilinmemektedir.
Dürrîzâdeler çok önemli ilmiye görevlerinde bulunmakla birlikte içlerinde eser telif edenler azdır. Aile fertleri arasında sadece Şeyhülislâm Mustafa Efendi’nin ed-Dürretü’l-beyżâ, Şeyhülislâm Mehmed Ârif Efendi’nin de Netîcetü’l-fetâvâ adlı eseri kaleme aldıkları bilinmektedir.
Aile mezarları İstanbul’un çeşitli yerlerinde bulunmaktadır. Üsküdar Karacaahmet ve Tunusbağı ile Edirnekapı dışında La‘lî Çeşmesi hazîresinde, ayrıca Rumelihisarı Kayalar Mezarlığı’nda medfun olanlar vardır.
Dürrîzâdeler ailesiyle ilgili en önemli hadise, ailenin son ferdi olan Şeyhülislâm Abdullah Beyefendi’nin Millî Mücadele aleyhine verdiği fetvalardır. Bu sebeple Abdullah Beyefendi “yüz ellilikler” listesine dahil edilmiştir. Aile bugün devam etmektedir.
Şeyhülislâm Mehmed Atâullah Efendi tarafından İstanbul Bebek’te yaptırılan Dürrîzâdeler yalısı birkaç defa el değiştirmiş ve çeşitli olaylara sahne olmuştur. Ailenin uzun süre yaşadığı yalı, Şeyhülislâm Abdullah Efendi’nin 1828’de ölümünden sonra Mehmed Emin Rauf Paşa, Âlî Paşa gibi devlet erkânının ikametgâhı haline gelmiştir. Daha sonra II. Abdülhamid tarafından satın alınarak Hidiv Abbas Hilmi Paşa’nın annesine hediye edilmiş, bir müddet sonra yıktırılarak yerine Mısır elçiliği binası yapılmıştır. Cumhuriyet döneminde ise Mısır konsolosluğuna tahsis edilmiştir.
BİBLİYOGRAFYA
Şânîzâde, Târih, s. 146-147.
M. Şihabüddin Akalın, Dürrî-zâdeler Ailesi ve Onun Diğer Ailelerle Vücuda Getirdiği Sıhrî Münasebât (mezuniyet tezi, 1948), İÜ Ed.Fak. Genel Ktp., nr. 1643.
Faruk Bilici, “Büyük Bir Şeyhülislâm Âilesinin Son Halkası: Dürrîzâde Abdullah Beyefendi”, Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan, İstanbul 1991, s. 307-318.
J. R. Walsh, “Dürrīzāde”, EI2 (İng.), II, 629.