https://islamansiklopedisi.org.tr/ed-durrul-mensur
Tam adı ed-Dürrü’l-mens̱ûr fi’t-tefsîr bi’l-meʾs̱ûr olup Süyûtî telifini 898 (1493) yılında tamamlamış ve “benzerinin daha önce yazılmadığını” söylemiştir (Süyûtî, Ḥüsnü’l-muḥâḍara, I, 336-338; a.mlf., et-Teḥaddüs̱, s. 105; a.mlf., Ṭabaḳātü’l-müfessirîn, s. 63). Bu değerlendirme şu açıdan doğru görünmektedir: Hz. Peygamber, sahâbe ve tâbiîne ait görüşlerin toplandığı tefsirlerde müellifler, kendilerine ulaşan rivayetleri bir araya getirmişler; yeri geldikçe kendi görüş, tenkit ve tahlillerini de bunlara ilâve etmişlerdir. İbn Ebû Hâtim’in tefsiri istisna edilirse (bk. Koç, s. 90) İbn Cüreyc, Süfyân es-Sevrî, Muhammed b. Cerîr et-Taberî, İbnü’l-Münzir en-Nîsâbûrî, Sa‘lebî ve Ferrâ el-Begavî gibi müfessirlerin tefsirleri de buna dahildir. Süyûtî’nin ise bu eserde sadece Hz. Peygamber ve Selef’ten gelen rivayetlere dayalı ansiklopedik nitelikte bir tefsir külliyatı oluşturmak istediği, âyetlerin tefsiriyle ilgili herhangi bir görüş belirtmemiş olduğu, dolayısıyla “daha önce benzeri bulunmayan” bir metin inşa ettiği söylenebilir. Nitekim Bilmen, kısmen Taberî tefsiri tarzında yazılmış olsa da ed-Dürrü’l-mens̱ûr’da Taberî tefsirindeki tercih, tashih, tenkit ve muhakemenin bulunmadığını ifade eder (Büyük Tefsir Tarihi, II, 626).
Mukaddimesinde dile getirdiği üzere müellif, daha önce Tercümânü’l-Ḳurʾân adında bir tefsir kaleme almış ve burada Hz. Peygamber ve sahâbeye dayanan tefsirleri senedleriyle birlikte derlemiştir. Ancak senedli rivayetlerden ve ayrıntılı eserlerden çok metinlere ve muhtasarlara ilgi duyulduğunu görünce, sadece rivayetlerin metinlerini ve kaynaklarının isimlerini vererek ed-Dürrü’l-mens̱ûr’u telif etmiştir (Süyûtî, ed-Dürrü’l-mens̱ûr, I, 3-4). Dolayısıyla eser, yaklaşık 10.000 rivayetin yer aldığı ve beş ciltten oluşan Tercümânü’l-Ḳurʾân’ın bir muhtasarıdır (Süyûtî, el-İtḳān, IV, 222; Goldziher, s. 82-83). Bu yönüyle “mutlak bir rivayet tefsiri” veya “rivayet tefsiri kavramını en doğru karşılayan tefsir” olarak nitelendirilmiş (Babaî, I, 381; bk. Mertoğlu, 291), Hz. Peygamber ve Selef’ten gelen rivayetleri tefsirin merkezine yerleştirmek isteyen Takıyyüddin İbn Teymiyye’nin etkisiyle kaleme alınmış bir tefsir olduğu yorumlarına konu olmuştur (Burge, s. 253; Kaya, s. 1005).
Süyûtî, sûrenin ismini kaydettikten sonra tefsirine o sûrenin Mekkî mi yoksa Medenî mi olduğunu bildiren rivayetlerle başlar. Ardından faziletine dair rivayetleri ayrıntılı bir şekilde zikreder ve “kavlühû teâlâ” sözüyle âyetlerin veya âyetten bir kelime veya cümlenin tefsirine geçer. “Ahrece” tabiriyle müellif ve kaynak adını kaydeder; bu bağlamda bazan bir rivayeti tek bir kaynaktan naklederken bazan da sayısı on bire kadar ulaşan kaynak zikrettiği görülür. Bu rivayetler tefsirin yanı sıra esbâb-ı nüzûl, garîb lafızların izahı, kıraat vecihleri gibi konuları da ihtiva eder. Sûrelerin bütün âyetleri değil, haklarında rivayet bulunan âyetler tefsir edilir.
Süyûtî ed-Dürrü’l-mens̱ûr’da tefsirdeki bütün rivayetleri derlemeyi amaçladığı için bunlar hakkında herhangi bir tahrîcde ve tenkitte, sened ya da metinlerine dair herhangi bir incelemede bulunmamıştır. Bu yönüyle eserin yöntemi, Süyûtî’nin bütün hadisleri toplamak istediği el-Câmiʿu’l-kebîr’in yöntemine benzemektedir. Dolayısıyla bu kitaplarda sahih, hasen, zayıf hatta mevzû olduğu dile getirilen kimi rivayetler bulunabilmektedir (bk. CEM‘U’l-CEVÂMİ‘). Bununla birlikte Süyûtî’nin senedleri sahihlik-zayıflık yönünden değerlendiren ifadelerine de zaman zaman rastlanmaktadır. Bunlara “sahih bir senedle”, “bir beis bulunmayan bir senedle”, “ceyyid bir senedle”, “sağlam bir senedle”, “râvileri güvenilir olan bir senedle”, “zayıf bir senedle”, “leyyin bir senedle”, “içinde meçhul bir râvi bulunan bir senedle” gibi ifadeleri örnek verilebilir. Ayrıca Süyûtî, çoğu zaman bir rivayetin, özellikle de merfû rivayetlerin yer aldığı bütün kaynakları, musanniflerin varsa cerh ve ta‘dîle dair görüşlerini de ilâve ederek vermektedir. Yine de Süyûtî, rivayetlerin bütün kaynaklarını verme konusunda yetersiz kaldığı şeklinde eleştirilmiş; pek çok kaynakta mevcut olan bazı merfû rivayetlerin bir veya birkaç kaynağını zikretmekle yetindiği ifade edilmiştir (Sabrî, s. 195).
ed-Dürrü’l-mens̱ûr’un en karakteristik özelliği, İbn Cüreyc, Abd b. Humeyd, Vekî‘ b. Cerrâh, Süfyân b. Uyeyne ve Abdürrezzâk es-San‘ânî gibi ilk tefsir müelliflerinin eserlerinden İbn Cerîr et-Taberî, İbnü’l-Münzir en-Nîsâbûrî, İbn Ebû Hâtim, İbn Merdûye ve Sa‘lebî gibi daha kapsamlı tefsir telif eden âlimlerin metinlerine kadar pek çok tefsiri kaynak olarak kullanmış olması ve bunların isimlerini titizlikle kaydetmesidir. Bunların içinde Süyûtî’nin en çok nakilde bulunduğu tefsirler İbn Ebû Hâtim, Taberî, İbnü’l-Münzir ve Abd b. Humeyd’in tefsirleridir. Süyûtî, İbn Ebû Hâtim’in biyografisine yer verdiği bir diğer eserinde, ed-Dürrü’l-mens̱ûr’un adını vermese de “İbn Ebû Hâtim’in on iki ciltlik müsned tefsirini, tefsirimde özetledim” demektedir (Ṭabaḳātü’l-müfessirîn, s. 63). Dolayısıyla onun en çok yararlandığı tefsirlerin başında İbn Ebû Hâtim’in tefsiri gelmektedir (Koç, s. 94; Burge, s. 258-259, 271).
Süyûtî’nin kaynakları sadece tefsirlerle sınırlı değildir. Hadis kitaplarında bulunan tefsir ve esbâb-ı nüzûl ile ilgili rivayetlerin yanı sıra ulûmü’l-Kur’ân’a dair eserlerden; fıkıh, akaid, lugat, edebiyat, zühd ve mev‘iza, siyer, megāzî, delâil ve şemâil, genel tarih ve şehir tarihleri, terâcim ve tabakat gibi İslâmî literatürün hemen bütün türlerinden istifade etmiştir. Bunlara Ebû Ubeyd Kāsım b. Sellâm’ın ve İbnü’d-Düreys’in Feżâʾilü’l-Ḳurʾân adlı eserleri, İbn İshak’ın el-Meġāzî’si, Ebû Bekir İbnü’l-Enbârî’nin Kitâbü’l-Eżdâd ve el-Meṣâḥif’i, Ebü’l-Ferec el-İsfahânî’nin el-Eġānî’si, İbn Ebü’d-Dünyâ’nın Kitâbü’t-Taḳvâ ve Mekâʾidü’ş-şeyṭân gibi elliye yakın eseri, Vâhidî’nin Esbâbü’n-nüzûl’ü, Ebü’ş-Şeyh İbn Hayyân’ın Kitâbü’s̱-S̱evâb’ı, Beyhakī’nin Delâʾilü’n-nübüvve ve Maʿrifetü’s-sünen ve’l-âs̱âr’ı, Şâfiî’nin el-Ümm’ü örnek verilebilir. En eski kaynaklardan kendi asrına en yakın olan İbn Hacer’in el-ʿUcâb fî beyâni’l-esbâb’ına kadar müfessirin faydalandığı kaynakların sayısı 400’ü bulmaktadır (Sabrî, s. 195; Süyûtî, ed-Dürrü’l-mens̱ûr, neşredenin girişi, I, 8; Süyûtî’nin istifade ettiği isimlerin yüzyıllara göre dağılımı, kaynaklarının listesi ve kaynaklardan yirmi üç sûrede yaptığı nakillerin sayı ve oranları için bk. Burge, s. 275-296). Süyûtî’nin sadece Fâtiha sûresinde seksenden fazla kitaptan üç yüze yakın rivayeti bir araya getirdiği görülmektedir (Babaî, I, 379). Yirmi üç sûrenin incelendiği bir araştırmada ise bu sûrelerin toplamında 5087 rivayetin yer aldığı tesbit edilmiş (Burge, s. 254, 273; araştırmada objektif olması açısından sûreler beşerli ritmik sayılarak belirlenmiştir: 1, 6, 11, 16 vd.), ancak tefsirin tamamının ne kadar rivayet içerdiğine dair kesin bir rakam belirtilmemiştir.
Süyûtî’nin bu tefsirini önemli kılan diğer bir özelliği de İbn Cüreyc, Mâlik b. Enes, Vekî‘ b. Cerrâh, Süfyân b. Uyeyne, Muhammed b. Yûsuf el-Firyâbî, Ebû Nuaym Fazl b. Dükeyn, Âdem b. Ebû İyâs, İshak b. Râhûye ve Abd b. Humeyd’in tefsirleri, Kādî İsmâil el-Cehdamî’nin Aḥkâmü’l-Ḳurʾân’ı, Ebü’ş-Şeyh İbn Hayyân’ın Feżâʾilü’l-Ḳurʾân’ı, İbnü’s-Seken’in eṣ-Ṣaḥîḥ’i, Esrem ve Ebû Müslim el-Keccî’nin es-Sünen’leri, Süfyân b. Uyeyne ve Abdürrezzâk es-San‘ânî’nin el-Câmiʿleri gibi asılları günümüze ulaşmamış pek çok tefsir kaynağından yaptığı alıntılardır. Yine Süyûtî’nin nakilde bulunduğu eserler arasında, İbnü’l-Münzir en-Nîsâbûrî’nin tefsiri, Ebû Avâne el-İsferâyîni’nin eṣ-Ṣaḥîḥ’i, Saîd b. Mansûr, Ebû Bekir İbn Ebû Şeybe ve İshak b. Râhûye’nin sünenleri, Taberî’nin Tehẕîbü’l-âs̱âr’ı gibi günümüze bazı parçaları ulaşmış kitaplar da bulunmaktadır. Süyûtî’nin asılları kaybolmuş bu kitaplardan aldığı metinlerin kitabın toplamına oranı yüzde kırka ulaşmaktadır (Sabrî, s. 228). Süyûtî’nin amacına uygun şekilde ilmî bir derlemeyi gerçekleştirdiği, bu bakımdan Kur’an tefsiri hakkında mevcut rivayet malzemelerini görmek isteyen tefsir araştırmacılarının müstağni kalamayacakları ansiklopedik bir eser vücuda getirdiği ifade edilebilir.
Çok sayıda yazmasının günümüze ulaşması, Şevkânî’nin Fetḥu’l-ḳadîr’i, Şehâbeddin Mahmûd el-Âlûsî’nin Rûḥu’l-meʿânî’si, Muhammed Hüseyin Tabâtabâî’nin el-Mîzân’ı ve Muhammed İdrîs Kandehlevî’nin Maʿârifü’l-Ḳurʾân’ı gibi çeşitli tefsirlerde kaynak olarak kullanılması, eserin defalarca basılmış olması, sonraki süreçte Şiî çevrelerde de benzerlerinin yazılması (Babaî, I, 393-419), Taberî ve Sa‘lebî gibi âlimlere ait tefsirlerin tahkiklerinde metinlerin ed-Dürrü’l-mens̱ûr ile mukayese edilmesi veya İbn Ebû Hâtim tefsiri gibi eserlere ait eksik kısımların ed-Dürrü’l-mens̱ûr’dan hareketle tamamlanması (İbn Ebû Hâtim, Tefsîrü’l-Ḳurʾâni’l-ʿaẓîm, nşr. Es‘ad Muhammed et-Tayyib, I-X, Mekke 1417/1997) eserin sonraki dönemlerdeki etkileri olarak görülebilir.
ed-Dürrü’l-mens̱ûr’a çeşitli eleştiriler de yöneltilmiştir. Tefsirle ilgisi olmayan pek çok rivayete yer verilmesi, kaynakların ismi anılsa bile senedlerin zikredilmemesi sebebiyle rivayetlerin sıhhatini araştırmak isteyenlere aslî kaynaklara başvurmayı zorunlu kılması, Hz. Peygamber ve sahâbeden az sayıda rivayetin bulunması, Hz. Yûsuf’la ilgili rivayetlerde olduğu gibi kimi zaman peygamberlerin ismetiyle bağdaşmayacak mevzû rivayetlere yer verilmesi, mevcut Kur’an nüshalarının eksiksizliğine ve Allah resulüne vahyedildiği şekilde korunduğuna gölge düşürecek birtakım güvenilir olmayan rivayetlerin nakledilmesi, sahih ve meşhur kıraatler dışında bazı rivayetlere itibar edilmesi gibi eleştiriler bunlara örnek olarak verilebilir (Babaî, I, 382-392; isnadların hazfiyle ilgili bir değerlendirme için bk. Koç, s. 91-92; Hz. Peygamber’den naklettiği rivayetlerin oranıyla ilgili bk. Burge, s. 254).
ed-Dürrü’l-mens̱ûr ilk defa Fîrûzâbâdî’nin Tenvîrü’l-miḳbâs min Tefsîri İbn ʿAbbâs adlı eseriyle birlikte altı cilt olarak basılmıştır (Kahire 1314). Âyet numaraları ve noktalama işaretleri olmaksızın yapılan bu ilk baskıdan sonra eserin daha geliştirilmiş müstakil yeni baskıları yapılmıştır (Tahran 1377; Beyrut, ts., 1403/1983, 1414/1993, 1432-1433/2011). En son Beyrut baskılarında çeşitli düşüklükler, rivayetlerde tedahüller olduğu ve metinler üzerinde herhangi bir değerlendirme bulunmadığı gerekçesiyle Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî tarafından tahkikli bir neşri (I-XVI, Kahire 1424/2003) gerçekleştirilmiştir. Eser son cildi fihrist olmak üzere ed-Dürrü’l-mens̱ûr fi’t-tefsîr bi’l-meʾs̱ûr: Hadislerle Kur’ân-ı Kerîm Tefsiri adıyla Türkçe’ye tercüme edilmiştir (trc. Zekeriya Yıldız v.dğr., I-XVI, İstanbul 2016). Ömer b. Garâme el-Amravî, Fehresü eḥâdîs̱i’d-Dürri’l-mens̱ûr fi’t-tefsîr bi’l-meʾs̱ûr adıyla bir fihrist hazırlamış (Riyad 1408/1988), Âmir Hasan Sabrî ve S. R. Burge ise eserin kaynaklarını tesbite yönelik makaleler kaleme almışlardır (bk. bibl.).
BİBLİYOGRAFYA
Süyûtî, ed-Dürrü’l-mens̱ûr fi’t-tefsîr bi’l-meʾs̱ûr (nşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî), Kahire 1424/2003, I, 3-4; ayrıca bk. neşredenin girişi, I, 5-14 vd.
a.mlf., el-İtḳān (Ebü’l-Fazl), IV, 222.
a.mlf., Ḥüsnü’l-muḥâḍara, I, 336-338, 339.
a.mlf., et-Teḥaddüs̱ bi-niʿmetillâh (nşr. E. M. Sartain), Cambridge 1975, s. 105.
a.mlf., Ṭabaḳātü’l-müfessirîn (nşr. Ali Muhammed Ömer), Kahire 1396/1976, s. 63.
I. Goldziher, Meẕâhibü’t-tefsîri’l-İslâmî (trc. Abdülhalîm Neccâr), Kahire 1374/1955, s. 82-83.
Abdülkādir Zimâme v.dğr., Muʿcemü tefâsîri’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm, Beyrut 1424/2003, I, 401-405.
Mehmet Akif Koç, İsnad Verileri Çerçevesinde Erken Dönem Tefsir Faaliyetleri, Ankara 2003, s. 90-94.
Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, İstanbul 2008, II, 626.
Ali Ekber Babaî, Tefsir Ekolleri (trc. Kenan Çamurcu), İstanbul 2014, I, 377-392, 393-419.
Âmir Hasan Sabrî, “Meṣâdiru Celâliddîn es-Süyûṭî fî kitâbihî ed-Dürri’l-mens̱ûr fi’t-tefsîr bi’l-meʾs̱ûr”, Mecelletü Külliyyeti’l-âdâb, Câmiatü’l-İmârât, sy. 4, Ebûzabî 1408/1988, s. 189-234.
M. J. Saleh, “Al-Suyūṭī and His Works: Their Place in Islamic Scholarship from Mamluk Times to the Present”, Mamlūk Studies Review, V, Chicago 2001, s. 87.
S. R. Burge, “Scattered Pearls: Exploring al-Suyūṭī’s Hermeneutics and Use of Sources in al-Durr al-manthūr fī’l-tafsīr bi’l-maʾthūr”, JRAS, XXIV/2 (2014), s. 251-296.
Mesut Kaya, “Memlûk Dönemi Tefsir Eğitimi ve Çalışmaları: Tarihsel Bir Değerlendirme”, Cumhuriyet İlahiyat Dergisi, XXIV/3 (2020), s. 993-1015.
M. Suat Mertoğlu, “Tefsîr”, DİA, XL, 291.