https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-hubeyre-omer
Kınnesrînli olup Adnânîler’e mensup Kays kabilesinin Fezâre kolundandır. Hakkındaki ilk bilgiler, Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî zamanında gösterdiği askerî başarıyla ilgilidir. 77 (696) yılında Medâyin Valisi Mutarrif b. Mugīre b. Şu‘be’nin Haccâc’a karşı başlattığı isyanın bastırılmasında önemli rol oynamış, bizzat öldürdüğü âsi valinin başını önce Haccâc’a, ardından Halife Abdülmelik’e götürerek onların katında büyük itibar kazanmıştır. Abdülmelik, bu başarısı dolayısıyla Dımaşk yakınındaki Berze köyünü ona iktâ etti; Haccâc da kendisine aynî vergileri toplama görevini verdi. Ancak bu görevi sırasında Haccâc’la araları açıldı ve onun kendisini öldürmek istediğini ileri sürerek topladığı mallarla birlikte Dımaşk’a kaçıp Halife Abdülmelik’e sığındı. Bu olaydan sonra uzun bir süre siyasî ve askerî faaliyetlerde ismine rastlanmayan İbn Hübeyre, Süleyman b. Abdülmelik zamanında İstanbul üzerine düzenlenen Mesleme b. Abdülmelik yönetimindeki seferde donanma kumandanı olarak görevlendirildi (97/715). Bir yıl kadar süren bu sefer başarısızlıkla sonuçlanmıştı. İbn Hübeyre’nin, o yıllardan itibaren Dımaşk’ta askerî ve siyasî bakımdan önemli bir şahsiyet haline geldiği görülmektedir. Nitekim 100 (719) yılında, memur tayininde liyakati gözetmesiyle tanınan Halife Ömer b. Abdülazîz tarafından el-Cezîre valiliğine getirildi. Bu görevi sırasında Bizanslılar’a karşı İrmîniye üzerinden sefere çıkarak büyük bir zafer kazandı (102/720-21). Aynı yıl içinde, muhtemelen bu başarısının mükâfatı olarak yeni halife Yezîd b. Abdülmelik onu Mesleme b. Abdülmelik’in yerine Irak ve Horasan genel valiliğine tayin etti.
Mutaassıp bir Kayslı olduğu söylenen İbn Hübeyre, genel valiliği sırasında Mühellebîler’i destekleyen Yemen asıllı Araplar’a karşı düşmanca bir tavır takındı; onun bu tutumu bölgede kabilecilik hareketini yeniden canlandırdı. Kaysîler’i tutan Halife II. Yezîd de bu politikaya destek verdi ve âdeta Yemenîler’e savaş açan valisinin yetkilerini arttırmaktan çekinmedi. Bu sırada Soğdlar isyan ettiler ve Türkler’in de yardımıyla İbn Hübeyre’nin Horasan valisi Saîd b. Abdülazîz b. Hâris’i ağır bir yenilgiye uğrattılar. İbn Hübeyre, bölge için tehdit oluşturan bu isyan karşısında Horasan valisini azlederek yerine kendisi gibi bir Kayslı olan Saîd b. Amr el-Haraşî’yi getirdi (103/722). Arkasından yeni valinin eman yoluyla teslim aldığı bazı merkezlerde halkı katliama tâbi tutması üzerine onu da görevinden uzaklaştırdı ve yerine Müslim b. Saîd el-Kilâbî’yi tayin etti (105/724); fakat kendisi de aynı yıl içinde yeni halife Hişâm b. Abdülmelik tarafından azledildi (Şevval 105 / Mart 724). Bir rivayete göre ilk önemli icraat olarak İbn Hübeyre’yi Irak genel valiliğinden alan Hişâm, onun yerine kabile çatışmalarını önlemesi ve Kaysîler’le Yemenîler arasında denge kurması amacıyla tarafsız konumdaki Adnânîler’e mensup Becîle kabilesinin Kasr kolundan Hâlid b. Abdullah el-Kasrî’yi getirdi. Yeni valinin ilk işi İbn Hübeyre’yi tutuklayıp hapse atmak oldu; ancak oğulları tünel kazarak onu kurtardılar. Hapisten kaçırıldıktan sonra Dımaşk’a giden ve Mesleme b. Abdülmelik’in aracılığıyla Halife Hişâm tarafından affedilen İbn Hübeyre bundan kısa bir süre sonra öldü (110/728).
İbn Hübeyre, sikke darbı ve ayarı konusunda önemli tedbirler almış ve İslâm döneminde ayar bakımından önceki dirhemlerden daha saf gümüş dirhem bastıran kişi olarak tarihe geçmiştir. II. Yezîd zamanına (720-724) rastlayan ve kendisine nisbetle “hübeyriyye” adı verilen bu sikkeler Emevîler zamanında basılan en değerli üç sikkeden biri sayılmıştır. Diğer iki sikke de Irak valiliğinde halefleri olan Hâlid b. Abdullah ve Yûsuf b. Ömer es-Sekafî’nin bastırmış oldukları, “hâlidiyye” ve “yûsufiyye” denilen dirhemlerdir. Bu üç dirhem değerini Abbâsîler zamanında da korumuştur. Halife Mansûr’un haraç vergisi toplarken bu üç dirhem dışında Emevî sikkesi kabul etmediği bildirilmektedir (İbnü’l-Esîr, IV, 417). İbn Hübeyre 105 (723-24) yılında, Hz. Ömer’den sonra bir daha ölçümü yapılmamış olan Sevâd arazisini yeniden ölçtürdü ve buna göre tekrar vergilendirilmesini sağladı (Ya‘kūbî, II, 313). Âlimlerle iyi ilişkiler kurduğu, tenkitleri yüzünden hiçbirini cezalandırmadığı, memur tayinlerinde adayların Kur’an, fıkıh ve tarih bilgilerine önem verdiği, şiirden de iyi anladığı rivayet edilir (İbn Abdürabbih, I, 21; II, 468). Emevîler’in son Irak genel valisi Ebû Hâlid İbn Hübeyre onun oğludur.
BİBLİYOGRAFYA
Belâzürî, Ensâb (Zekkâr), VIII, 265-278; IX, 277-281, 309-313.
Ya‘kūbî, Târîḫ, II, 299, 311-314, 340-344.
Taberî, Târîḫ (Ebü’l-Fazl), bk. İndeks.
İbn Abdürabbih, el-ʿİḳdü’l-ferîd, I, 19, 21; II, 157, 468; VI, 103, 113.
İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV, 417; V, 26, 55, 98-103, 115-124.
İbn Kesîr, el-Bidâye, IX, 223, 229; X, 29-39.
Ziriklî, el-Aʿlâm, V, 230.
J. Wellhausen, Arap Devleti ve Sukutu (trc. Fikret Işıltan), Ankara 1963, s. 151-153, 168, 178, 181, 186, 231.
K. V. Zetterstéen, “İbn Hübeyre”, İA, V/2, s. 756.
J.-C. Vadet, “Ibn Hubayra”, EI2 (İng.), III, 802.