TÜRK EDEBİYATI. XIX. yüzyıldan önceki dönemde yazma kitaplarda makale adıyla bazı yazılara rastlanmakla birlikte (Banarlı, s. 239) daha çok tasavvuf önderlerinin bir kısım sözlerini ya da sohbetlerini derleyen ve “makālât” adıyla tanınan eserler de bulunmaktadır. Bunların içinde Hacı Bektâş-ı Velî’ye izâfe edilen, aslı Arapça Maḳālât en tanınmışlarındandır. Eser, tamamı elde bulunmayan Arapça aslıyla değil nesir çevirisi ve bundan yararlanılarak Hatiboğlu’nca hazırlanmış manzum metni yoluyla meşhur olmuştur. Makālât-ı İsmail Hakkı (Bulak 1257; İstanbul 1288), Makālât-ı Hazret-i İmâm Ca‘ferü’s-Sâdık (İstanbul 1288) gibi aynı bağlamda ele alınabilecek basılı eserler de bulunmaktadır (Özege, III, 1000-1001).
Diğer milletlerde olduğu gibi Türk yayın hayatında da modern anlamıyla makale gazeteyle beraber XIX. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bunların ilk örnekleri 1840’lı yıllarda ilk Türkçe gazetelerden Cerîde-i Havâdis’te ilim, ahlâk ve edebiyat üzerine bir kısmı imzasız olarak kaleme alınan metinlerdir. 1860 yılından itibaren Şinâsi’nin, Agâh Efendi’yle birlikte çıkardığı Tercümân-ı Ahvâl ile daha sonra kendi başına yayımladığı Tasvîr-i Efkâr’da (1862) bazılarına imza koyarak yazdığı başmakaleler, hem bu türün ilk yetkin örnekleri olması hem de siyasî ve içtimaî meselelere eğilmesiyle dikkat çekmektedir. Aynı dönemde Ziyâ Paşa Muhbir ve Hürriyet, Nâmık Kemal Tasvîr-i Efkâr, Hürriyet ve İbret, Ali Suâvi Muhbir ve Ulûm gazetelerinde tartışmalara da konu olan siyasî ve edebî muhtevalı makaleler yazmışlardır. Ahmed Midhat Efendi, Ebüzziya Mehmed Tevfik, Şemseddin Sâmi, Muallim Nâci ve Beşir Fuad aynı devirde makale türünde eser vermiş diğer yazarlardandır. Bu makalelerin bir kısmı daha sonra kitap halinde basılmıştır. Şinâsi’nin Müntehabât-ı Tasvîr-i Efkâr (seçen Ebüzziya Tevfik, İstanbul 1311), Makaleler (haz. Fevziye Abdullah Tansel, İstanbul 1960); Nâmık Kemal’in Makālât-ı Siyâsiyye ve Edebiyye (İstanbul 1327), Nâmık Kemal ve İbret Gazetesi (haz. Mustafa Nihat Özön, İstanbul 1938); Ahmed Midhat’ın Müntehabât-ı Ahmed Midhat (I-II, İstanbul 1306-1307); Muallim Nâci’nin Yazmış Bulundum (İstanbul 1301), Muallim (İstanbul 1303) gibi eserleri bunların belli başlıcalarıdır. Bu dönemde makaleden daha çok ilim, ahlâk, edebiyat ve siyaset konularıyla ilgili gazete yazıları anlaşılmıştır.
Bu tarz makale yazarlığı yanında Mecmûa-i Fünûn ve Hazîne-i Evrâk gibi ilk ilmî muhtevalı dergilerle başlayan makale yazarlığının II. Abdülhamid devrinde dergilerin çoğalmasıyla mahiyeti genişlemiş ve gelişmiştir. Daha sistematik hale gelen edebî tenkit, sanat ve sanat felsefesi konuları etrafında Edebiyât-ı Cedîde dönemi makale yazarları arasında Cenab Şahabeddin (Nesr-i Harb Nesr-i Sulh, Dersaâdet 1334; Evrâk-ı Eyyâm, Dersaâdet 1331), Tevfik Fikret (Dil ve Edebiyat Yazıları, Ankara 1987) ve Hüseyin Câhid (Kavgalarım, İstanbul 1326) yer almaktadır.
Özellikle II. Meşrutiyet’ten sonra Avrupa ilim ve metotlarının Türkiye’ye aktarılması çalışmalarının belli bir safhaya girmesiyle Rıza Tevfik (Rıza Tevfik’in Tekke ve Halk Edebiyatı ile İlgili Makaleleri, haz. Abdullah Uçman, Ankara 1982; Rıza Tevfik’in Sanat ve Estetikle İlgili Yazıları I, haz. Abdullah Uçman, İstanbul 2000), Ziya Gökalp (Makaleler I-IX, Ankara 1976-1980) ve M. Fuad Köprülü (Edebiyat Araştırmaları, Ankara 1966) gibi ilim ve fikir adamlarınca dünyadaki örneklerine uygun, dipnotlu, kaynakçalı ilmî makaleler de yayımlanmaya başlanmıştır.
Bu arada ilimle uğraşan belli bir kesimi ilgilendiren alan dergilerdeki araştırma ürünü makaleler dışında gazete ve dergilerde siyaset, edebiyat ve sosyal hayatın problemleri başta olmak üzere her konuda başmuharrirler ve diğerleri tarafından makale yazarlığı bir meslek haline dönüşerek Cumhuriyet’ten sonra da devam etmiştir. Tanınmış makale yazarları arasında Süleyman Nazif, Ali Kemal (Makaleler, haz. Hülya Pala, İstanbul 1997), Abdullah Cevdet, Mehmed Âkif Ersoy (Mehmed Âkif Ersoy’un Makaleleri, haz. Abdülkerim – Nuran Abdulkadiroğlu, Ankara 1990), Yahya Kemal Beyatlı (
Eğil Dağlar, İstanbul 1975;
Edebiyâta Dâir, İstanbul 1971;
Târih Musâhabeleri, İstanbul 1975), Ahmet Ağaoğlu, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Falih Rıfkı Atay, Necmettin Sadak, Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu, Ali Naci Karacan, Hakkı Tarık Us, Refi Cevat Ulunay gibi isimler bulunmaktadır.
1960’lı yıllardan sonra gazetelerde başmakale formu alışılmış özelliğini yavaş yavaş kaybederek bu yıllara kadar fıkra denilen türle birleşip köşe yazısı şeklinde yaygınlaşmıştır. Bu tip fıkra ve köşe yazarları arasında Burhan Felek, Necip Fazıl, Peyami Safa, Abdi İpekçi, Bedii Faik ve Ahmet Kabaklı sayılabilir.
Günümüzde makale denildiğinde belli ölçülere göre yazılmış, dergilerde yer alan ilmî ve fikrî yazılar anlaşılmaktadır. Ahmet Hamdi Tanpınar, Hilmi Ziya Ülken, Mümtaz Turhan, Remzi Oğuz Arık, Cemil Meriç, Nurettin Topçu, Mehmet Kaplan, Erol Güngör bu tür yazılarıyla tanınmış isimler arasında yer alır. Süreli yayınlardaki ilmî makalelerin tesbiti yolunda atılan en önemli adım, her zaman düzenli çıkmamış olsa bile 1952’de Türkiye Makaleler Bibliyografyası’nın yayımlanmaya başlanmasıdır.
BİBLİYOGRAFYA Nihad Sâmi Banarlı, Edebiyat Bilgileri, İstanbul 1948, s. 238-239; Özege, Katalog, III, 1000-1001; Cevdet Kudret, Örneklerle Edebiyat Bilgileri II, İstanbul 1980, s. 372; Fevziye Abdullah Tansel, İyi ve Doğru Yazma Usulleri III, İstanbul 1987, s. 280-282; P. Dumont, “Maḳāla”, EI
2 (İng.), VI, 92-96; “Başmuharrir”, İst.A, IV, 2199-2201; Abdullah Uçman, “Makale”, TDEA, VIII, 124.
Maddenin bu bölümü TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2003 yılında Ankara'da basılan 27. cildinde, 408 numaralı sayfada yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.