https://islamansiklopedisi.org.tr/muhammed-b-abdurrahman-el-umevi
207 (822) yılında Kurtuba’da (Córdoba) doğdu. II. Abdurrahman’ın oğlu olup annesi bir câriyedir. Esir düşen Hâris b. Bezîğ’i kurtarmak için Tutîle (Tudela) üzerine gönderilen Muhammed, Mûsâ b. Mûsâ’yı barışa zorladı ve 226’da (841) Benblûne’yi (Pamplona) zaptetti. Ertesi yıl Tutîle’yi tekrar kuşattı ve Mûsâ’yı teslim olmak zorunda bıraktı. 231’de de (846) Leon’u kuşatıp yağma ve tahrip etti. Babası tarafından veliaht tayin edilen I. Muhammed (Muhammed b. Abdurrahman el-Ümevî) onun vefatı üzerine başşehir Kurtuba’da tahta çıktı (3 Rebîülâhir 238 / 22 Eylül 852). Muhammed, bir yandan ülke içindeki isyanları bastırmakla uğraşırken bir yandan da hıristiyan İspanyol devletlerine karşı seferler düzenledi. Özellikle Asturias Krallığı hedef alındı, ayrıca III. (IX.) yüzyıl başlarından itibaren gelişmeye başlayan Benblûne merkezli Navarra (Nebre) Krallığı üzerine seferler yapıldı. 238’de (852) Elebe (Alava) civarında bazı kaleler zaptedilirken Frank hâkimiyetinde olan Berşelûne (Barselona) bölgesinde de bazı merkezler ele geçirildi. Bu seferlerden elde edilen ganimetlerin beşte biri ile Sarakusta Camii’nin genişletildiği rivayet edilir. Muhammed, 246 (860) yılında Navarra Krallığı’na yönelerek krallığın başşehri Benblûne ve civarının zaptedilmesini istedi. Endülüs ordusunun başarılı olduğu seferde bölgedeki pek çok şehir ve kale ele geçirildi. Sefer esnasında Navarra Kralı Garcia’nın oğlu Fortun’un esir alınıp Kurtuba’ya götürüldüğü ve burada yirmi yıl esir kaldığı nakledilir. 12 Receb 251’de (9 Ağustos 865) Cillîkıye (Galicia) civarında pek çok kale zaptedildi. Emîrin oğlu Münzir’in kumanda ettiği bu seferde büyük başarılar kazanıldı ve çok sayıda düşman askeri öldürüldü. Emîr Muhammed, Asturias Krallığı’nın düşmanca faaliyetlerini devam ettirmesinden dolayı karadan yapılan seferlerin yanı sıra denizden de hücuma geçmeye karar verdi. Bu amaçla 266 (879) yılında Cillîkıye bölgesine doğru yola çıkarılan donanma Atlas Okyanusu’nda çıkan fırtına yüzünden bir sonuç alamadan geri dönmek zorunda kaldı. İspanya devletlerine karşı düzenlenen seferler iç sorunlar yüzünden zaman zaman durma noktasına gelse de emîr gazâ faaliyetlerine devam etmiştir.
İlk defa II. Abdurrahman zamanında 229’da (844) Endülüs’e saldıran Normanlar (Mecûs) Emîr Muhammed devrinde ikinci defa saldırmıştır. 245 (859) yılında altmıştan fazla gemiyle İşbîliye’ye yönelen Normanlar bir sonuç elde edemeden geri çekilmek zorunda kalmış, ancak ülkeyi terketmeyip el-Cezîretülhadrâ’ya (Algeciras) ulaşarak şehri yağmalamış ve buradaki ulucamiyi yakmıştır. Ardından Mürsiye’ye giden Normanlar yine başarı kazanamamış, çok sayıda gemilerini kaybederek Endülüs’ten ayrılmak durumunda kalmıştır.
I. Muhammed zamanında, Kurtuba’da başlayıp Tuleytula’ya kadar uzanan “hıristiyan fedaileri hareketi” kontrol altına alındı. İslâmiyet’i kabul eden yerli halk (müvelledûn) başta olmak üzere Arap ve Berberîler’in çoğunlukta bulunduğu yerlerde isyanlar ortaya çıktı. Bunlardan en önemlileri, Tuleytula (Toledo) ve Mâride (Mérida) şehirlerinde çıkan isyanlarla Ömer b. Hafsûn isyanıdır. 238’de (852) Tuleytula halkı topyekün bir isyan başlattı ve Rabah Kalesi’ne (Calatrava) saldırıp Araplar’ın çoğunu kılıçtan geçirdi. I. Muhammed bu isyanı bastırmak için bizzat sefere çıktı. Ulemâ bunu dârü’l-harbe yapılan bir sefer şeklinde değerlendirdi. Çok sayıda fakih ve zâhid gönüllü olarak sefere katıldı. Neticede I. Muhammed isyanı bastırdıysa da 240 (854) yılında Tuleytulalılar yeniden ayaklanınca bir yıl sonra tekrar sefere çıkmak zorunda kaldı, ancak halk eman dileyip itaat arzetti. Fakat çok geçmeden Tuleytula halkı merkezî idareye karşı Leon Krallığı ile iş birliği yaptı. I. Muhammed’in tecrübesiz kişileri göreve getirmesi, Berberî, mozarab (İslâmiyet’i kabul etmemekle birlikte İslâm kültürünü benimsemiş olanlar) ve müvelledûndan oluşan toplum kesimlerine karşı Araplar’ı kayırması huzursuzluğa yol açtı. Müvelledler devlet kademelerinde görev alamadıklarını, yönetimde kendilerine karşı duyarsız kalındığını, görevlerin yalnız Araplar arasında paylaşıldığını söyleyip tepki gösterdiler. Bu arada hıristiyan İspanyol devletleriyle iş birliği yapmaktan çekinmediler. Nitekim müvelled Abdurrahman b. Mervân el-Cillîkī 261 (875) yılında Mâride şehrinde başlattığı isyan esnasında Asturias Kralı III. Alfonso’dan destek gördü. Bu durum karşısında I. Muhammed Batalyevs (Badajoz) şehrinin yönetimini Abdurrahman’a bırakarak daha büyük olayların çıkmasını önlemeye çalıştı.
Emîr I. Muhammed devrinin sonlarına doğru ortaya çıkan Ömer b. Hafsûn isyanı “Endülüs tarihindeki en önemli isyan hareketi” olarak kayıtlara geçmiştir. İbn Hafsûn, etrafına topladığı kırk kişiyle Runde dağlarında metruk bir kale olan Bübeşter’i (Bobastro) merkez edinerek isyan hareketini başlattı (267/880). I. Muhammed tarafından Reyye Valisi Âmir b. Âmir kumandasında üzerine gönderilen ordunun başarı elde edememesi İbn Hafsûn’un halk nezdinde itibarını arttırdı. Pek çok kişi çevresinde toplanırken ülkede fesat çıkarmak isteyenler de ona katıldı. Nüfuzunu kısa sürede Runde’den Gırnata ve Mâleka’ya (Malaga) kadar genişleten Ömer, I. Muhammed’in gönderdiği ordu tarafından Bübeşter’de mağlûp edilerek itaat altına alındı. Kurtuba’ya getirilen ve devlet hizmetine alınan Ömer zamanla emîrin en yakın adamlarından biri haline geldi ve 270’te (883) III. Alfonso’ya karşı yapılan seferlere katıldı. Fakat bu tavrı uzun sürmedi ve çevresindekilerin teşvikiyle 273’te (886) tekrar isyan hareketine girişti. I. Muhammed, oğlu Münzir’i bu isyanı bastırmakla görevlendirdiyse de hükümdarın âni ölümü üzerine ordu geri döndü. I. Muhammed 30 Safer veya 1 Rebîülevvel 273’te (5 veya 6 Ağustos 886) vefat etti, yerine oğlu Münzir geçti.
I. Muhammed’in politikasından cesaret alan Arap toplumunun ileri gelenleri bu dönemde kendilerini ön plana çıkaran sözler söylemeye ve övünmeye başlamışlardır. Bunların diğer insanları küçümseyici tavırları ve müvelledleri tahkir eden şiirleri Endülüs sosyal hayatında büyük huzursuzluklara yol açmış, emîrin sert yaptırımları bu huzursuz ortamı daha da ağırlaştırmıştır. Yine emîrin 261’de (874) meydana gelen kuraklık yüzünden ürün alamayan halktan ısrarla öşür istemesi ve bunu tahsil etmek için zalimliğiyle bilinen Hamdûn b. Besil’i görevlendirmesi halk nezdinde itibarını düşürmüştür.
Cihad ruhunu daima canlı tutmaya çalışan Emîr Muhammed güzel ahlâklı, genelde adaletli, vakar sahibi bir hükümdardı. İlim adamlarını himaye etmiştir. Muhaddis Bakī b. Mahled’i düşmanlarına karşı koruma altına alması ve bilgisini çekinmeden aktarmasını istemesi bunun en güzel örneklerinden biridir. Zira Bakī b. Mahled ilim tahsili için uzun süre Endülüs dışında kalmış, ülkeye döndüğünde fıkıh alanında yeni görüşler ileri sürmüş, ancak diğer âlimler kendisini zındıklıkla suçlamıştır. I. Muhammed bu ithamları reddederek Bakī b. Mahled’in fikirlerini serbestçe açıklamasını sağlamıştır. Ayrıca Endülüslü muhaddis, fıkıh ve dil âlimi Yahyâ b. İbrâhim’i himaye etmiş, kendisine ev ve mülk tahsis etmiştir. Aynı şekilde Mu‘tezile mezhebine mensup Câhiz’in eserlerinin Endülüs’e girmesine izin vermiş, böylece farklı düşüncelere hoşgörüyle yaklaştığını göstermiştir. Olayların iç yüzünü bilmeden karar vermemesi, devlet hesaplarını bizzat kontrol etmesi, emrinde çalışanlara karşı iyi davranması da Emîr Muhammed’in meziyetlerindendir. Öte yandan onun yönetiminin sonlarına doğru bazı Araplar’ı kayırdığı ve diğer unsurları devlet hizmetine almadığı ileri sürülmüştür. Bununla birlikte İspanyol Gomez Antonio’yu kâtip olarak tayin ettiği bilinmektedir. Gomez’in daha sonra I. Muhammed sayesinde İslâmiyet’i seçtiği rivayet edilir. I. Muhammed imar işleriyle de uğraşmış, Kurtuba’ya su getirterek suyun şehrin her yanına ulaşması için kanallar yaptırmıştır.
BİBLİYOGRAFYA
İbn Abdürabbih, el-ʿİḳdü’l-ferîd, IV, 493-496.
İbnü’l-Kūtıyye, Târîḫu İftitâḥi’l-Endelüs (nşr. İbrâhim el-Ebyârî), Beyrut 1402/1982, s. 80 vd., 100, 108.
Aḫbâr mecmûʿa, s. 126-132.
İbnü’l-Esîr, el-Kâmil (trc. Ahmed Ağırakça), İstanbul 1987, VII, 64-65, 67-68, 74, 80-81, 83-84, 97, 138, 221.
İbnü’l-Ebbâr, el-Ḥulletü’s-siyerâʾ (nşr. Hüseyin Mûnis), Kahire 1985, I, 119-120; ayrıca bk. İndeks.
İbn İzârî, el-Beyânü’l-muġrib, II, 96-97, 102 vd.
Nüveyrî, Nihâyetü’l-ereb, XXIII, 388-393.
İbn Haldûn, el-ʿİber, IV, 131.
Makkarî, Nefḥu’ṭ-ṭîb, s. 350-352.
Dozy, Spanish Islam, s. 294 vd.
E. Lévi-Provençal, Histoire de l’Espagne musulmane, Leiden 1950, I, 279 vd.
Chejne, Muslim Spain, s. 13, 21, 23-24, 267, 354.
J. F. O’Callaghan, A History of Medieval Spain, New York 1975, s. 111 vd.
S. M. Imamuddin, Muslim Spain, Leiden 1981, s. 55, 58, 73, 115, 167, 211, 220.
Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, İstanbul 1987, IV, 241-268.
Mehmet Özdemir, “Endülüs’te Bir Emevi Mehdisi”, AÜİFD, XXXIX (1999), s. 121.
a.mlf., “Endülüs”, DİA, XI, 213.
a.mlf., “Tuleytula”, a.e., XLI, 364-365.
L. Molina, “Umayyads”, EI2 (İng.), X, 850.
M. Yaşar Kandemir, “Bakī b. Mahled”, DİA, IV, 541.
Birsel Küçüksipahioğlu, “Ömer b. Hafsûn”, a.e., XXXIV, 64-65.