- 1/3Müellif: SUNA DOĞANERBölüme GitMeşrutî monarşiyle yönetilen Belçika’nın resmî adı Belçika Krallığı’dır (Royaume de Belgique, Koninkrijk België). Kral devletin başı ve ordunun başkum...
- 2/3Müellif: ALİ RIZA TEMELBölüme GitIII. ÜLKEDE İSLÂMİYET II. Dünya Savaşı’nı takip eden günlerde Belçika’daki müslümanların sayısı birkaç yüzü geçmiyordu. 1960’tan ve özellikle birçok İ...
- 3/3Müellif: DAVUT DURSUNBölüme GitIV. BELÇİKA’DA İSLÂMÎ ARAŞTIRMALAR Belçika’da İslâmiyat ve şarkiyat çalışmaları Avrupa’nın büyük ülkelerine göre daha geç başlamış, aynı zamanda da sı...
https://islamansiklopedisi.org.tr/belcika#1
Meşrutî monarşiyle yönetilen Belçika’nın resmî adı Belçika Krallığı’dır (Royaume de Belgique, Koninkrijk België). Kral devletin başı ve ordunun başkumandanı ise de yürütme gücü hükümetin elinde olup kralın sembolik bir konumu vardır. Yasama organı olan parlamento 212 üyeli temsilciler meclisiyle 184 üyeli senatodan oluşmuştur. 1831 yılından beri yürürlükte olan anayasada 1970, 1980 ve 1988 yıllarında yapılan değişikliklerle ülkenin Flaman (13.512 km2, 5.722.344 nüfus), Valon (16.844 km2, 3.234.767 nüfus) ve Brüksel (162 km2, 970.501 nüfus) bölgelerinden oluşan bir federal yapıya dönüştürülmesi amaçlanmıştır. Bu bölgelerin kendilerine özgü yürütme ve yasama organlarıyla bayrakları ve sembolleri bulunmaktadır. Bununla beraber Belçika henüz tam bir federasyon haline gelmiş olmayıp bölgelerle topluluklar arasında bazı konularda anlaşma sağlanamamıştır. Hollanda ve Lüksemburg’la birlikte oluşturulan Benelüx ekonomik birliği içerisinde yer alan Belçika, Avrupa Topluluğu ve NATO üyesidir.
I. FİZİKÎ ve BEŞERÎ COĞRAFYA
Kuzey ve kuzeydoğuda Hollanda, doğuda Almanya, Lüksemburg, güney ve güneybatıda Fransa ile komşu olup kuzeyde Kuzey deniziyle 65.5 kilometrelik bir kıyıya sahiptir. Yüzölçümü 30.518 km2 olan Belçika’nın yüzey şekilleri birbirinden farklı üç coğrafî bölgeye ayrılır. Kuzey-kuzeybatıda yer alan alçak Belçika, Kuzey denizinin sığ kıyılarında bir kumul şeridiyle başlar ve 8-16 km. kadar içeriye sokulur. Kıyı gerisinde, deniz seviyesinden alçak olduğu için deniz sularından setlerle korunan polder adlı denizden kazanılmış topraklar yer alır. Bu bölümde bulunan ovalardan kuzeydekine Flandre, Anvers şehriyle Meuse ırmağı arasında kalana da Campine adı verilir. Kuzeydeki alçak ovalarla güneyde vadilerin daha derin yardığı yaylalar arasında yer alan Orta Belçika’nın ortalama yüksekliği 60-180 m. arasındadır. Hafif dalgalı ova görünüşünde olan bu bölgede tepelik alanlar yoktur. Sambre ve Meuse nehirlerinin güneyinde arazi yükselir ve zemin daha dalgalı bir görünüş alır. Vadiler de bu kesimde daha derine gömülmüştür. En yüksek yeri Botrange tepesi (694 m.) olan bu kesim üçüncü bölge Ardenler’i (Ardenne) teşkil eder.
Belçika’da Batı Avrupa okyanus ikliminin değişik bir tipi hüküm sürer. Yaz ve kış mevsimleri daha belirgin olup en sıcak aylarla en soğuk aylar arasındaki fark fazladır. Kıyıdan olan uzaklığa ve yüksekliğe göre iklimde bazı değişiklikler görülür. İç kesimlerde yaz sıcaklıkları daha yüksek, Ardenler’de kışlar daha soğuktur. Yıllık ortalama sıcaklık 10 °C civarında, ortalama yağış ise 740-1000 mm. arasında değişir.
Belçika’nın en önemli akarsuyu, batıdan gelerek kuzeye doğru dönen ve Kuzey denizine dökülen Escaut ırmağıdır. Denize döküldüğü yerde haliç oluşturur ve burada Anvers Limanı yer alır. Diğer önemli bir ırmağı Fransa’dan gelerek Ardenler bölgesinde güney-kuzey doğrultusunda akan ve doğuya dönerek Hollanda ile sınır oluşturan Meuse’dir.
Belçika bitki örtüsünde kıyı gerisi orman yetişmesine uygun olmayıp tarla ve çayırlar halindedir. Ormanlar Ardenler bölgesinde yapraklarını döken ağaçlardan oluşur.
Ülkenin ekonomisi ticaret ve sanayie dayanır. Büyük sanayi kömür yataklarının işletilmesiyle başlamıştır. Kuzeyde Campine ovasında Sambre ve Meuse nehirleri vadileri boyunca Avrupa’nın en eski kömür havzalarından birisi yer alır. Kömür yataklarının işletmeye açılması bu kesimde Belçika’nın en faal sanayi merkezlerinin kurulmasına yol açmıştır. Günümüzde yıllık kömür istihsali gittikçe düşmekte, yalnız Campine’deki en verimli kömür yatakları işletilmektedir. Sanayinin başlıca özelliği çeşitliliktir. Önemli sanayi dalları çelik, metalürji, dokuma, plastik, cam, seramik, çimento ve kimyasal madde üretimi üzerinedir. Ülkede sanayi için gerekli ham madde olarak kömür dışında doğal kaynak yoktur. Ardenler’de uzun yıllardan beri işletilmekte olan demir madeni de artık tükenmiştir. Bu yüzden ülkede sanayi ithal malı ham maddelere bağımlı kalmaktadır. Sanayi Sambre-Meuse ve Campine kömür alanları ile Brüksel-Anvers ekseni boyunda ve Gand (Gent) çevresinde yoğunlaşmıştır. Liège demir çelik ve metalürji sanayiinin merkezidir. Anvers ve yakınındaki kanalların çevresi petrol arıtma, kimya ve gıda sanayii tesislerinin yoğunlaştığı bir alandır. Üretim mallarının % 40’ı ihraç edilirken (çeşitli makine, kimyasal madde) dış ülkelerden de yakıt ve ham madde alınır.
Tarım modern makinelerle yapılmakta ve yüksek verim elde edilmektedir. En verimli tarım alanları kıyı gerisinde uzanan Flandre bölgesindedir. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, patates ve şeker pancarıdır. Dikili alanlarda sebze bahçeleri yer alır. Seralarda meyvecilik yapılmaktadır. Tarım alanlarının üçte birinden fazlası hayvancılığa ayrılmıştır. Çayır ve meralarda modern hayvancılık faaliyetleri sürdürülür. Hayvancılıkta büyükbaş hayvanlardan sığır, domuz, küçükbaş hayvanlardan da koyun beslenir ve ayrıca kümes hayvancılığı yapılır. Hayvansal ürünlerden süt ve et önemlidir.
Ülkenin nüfusu 9.927.612’dir (1989) ve km2’ye 323 kişi düşer. Yoğunluk yer yer değişmekle beraber bu rakam hiçbir yerde ellinin altına inmez. 1957’den beri 9 milyon civarında seyreden ülke nüfusunun artış oranı giderek gerilemektedir. En az nüfuslu saha güneydoğudaki Ardenler dağlık bölgesidir. Nüfus özellikle sanayi yörelerinde yoğundur ve % 40’ını çalışan kesim oluşturur. Çalışan nüfusun çoğunluğu sanayi ve ulaşım sektöründedir. Başşehir Brüksel Orta Belçika bölgesinde yer alır. Banliyöleriyle birlikte nüfusu 1 milyona yaklaşan (1989’da 970.501) Brüksel’de aynı zamanda Avrupa toplulukları ve NATO’nun genel merkezleri de bulunur. Diğer önemli şehirleri Anvers (473.082), Gand (230.822), Charleroi (208.021), Liège (199.020), Bruges (117.653), Schaerbeek (104.855), Namur (103.131), Mons (91.650), Anderlecht (89.650) ve Louvain’dir (85.947).
Ülkenin güney yarısında Fransızca’nın bir lehçesi olan Valonca, kuzey yarısında da Felemenkçe’ye (Hollanda dili) çok yakın bir dil olan Flamanca konuşulur. İki dili ayıran sınır, Brüksel şehrinin biraz güneyinden doğu-batı doğrultusunda bir çizgi olarak geçer. Güneydoğuda ise nüfusun % 1’i Almanca konuşur. Valonca ve Flamanca’nın her biri konuşulduğu bölgede, ayrıca her ikisi Brüksel bölgesinde resmî dildir.
Belçika’da halkın büyük çoğunluğu Katolik olmakla beraber Protestan, Mûsevî ve müslüman azınlıklar da vardır. İslâmiyet’in resmen bir din olarak tanınmış olduğu ülkede 300.000 civarında müslüman yaşamaktadır (aş.bk.).
Ülke dünyanın en yoğun ulaşım ağlarından birine sahiptir. Karayolları ve demiryolları son derece gelişmiştir. Ulaşımda deniz ve akarsu kanallarından da faydalanılır. Anvers gerek Belçika’nın gerekse Batı Avrupa’nın en işlek limanlarından biridir. Gand Belçika’nın ikinci büyük liman şehridir; Gent-Terneuzen Kanalı limanı Escaut ırmağı ile birleştirir. Hava ulaşımında Brüksel milletlerarası havaalanından büyük ölçüde faydalanılır. Ayrıca Anvers, Liège, Charleroi ve Ostende’de de daha küçük havaalanları vardır.
II. TARİH
Günümüzdeki Belçika toprakları milâttan önce 57’de Sezar tarafından Roma İmparatorluğu’na katılmadan önce Kelt ve Cermen asıllı toplulukların elinde bulunuyordu. Ülke Roma hâkimiyetine geçince bu imparatorluğun üç Galya’sından biri olan Belçika Galyası’nın bir kısmını teşkil etti. Belçika Galyası Kuzey denizinden Cenevre gölüne, bir taraftan da Ren nehrinden Paris havzasına kadar uzanıyordu ve merkezi Reims şehri idi. Milâttan sonra V. yüzyıl başlarında sona eren Roma hâkimiyetinin ardından Franklar’ın istilâsına uğrayan ülke, en parlak dönemlerinden birini Karolenj sülâlesi zamanında yaşadı. Fakat bu sülâlenin çökmesi ve arkasından gelen Norman akınları ülkede karışıklıklar dönemini başlattı. X ve XI. yüzyıllara doğru mahallî idareler karışıklıklardan ve merkezî idare yokluğundan faydalanarak geniş muhtariyet sağladılar ve böylece çeşitli prenslikler, dukalıklar ve kontluklar oluştu. Mahallî idarelerin bağımsızlığı, XIV. yüzyıl sonlarında Bourgogne Dukası Philippe’in bu topraklardan bir kısmını bir evlenme sonucu ele geçirmesine kadar sürdü.
XV. yüzyılın başlarında Belçika ve Hollanda’nın birçok toprağı Bourgogne Dukalığı’na dahil oldu. Bourgogne hâkimiyeti sırasında ülke ekonomi ve sanat alanında da yüksek bir seviyeye erişti; ancak daha sonra Avusturya’nın Habsburg hânedanına ait topraklara katıldı. İmparator V. Karl döneminde, bu imparator ülkeyi o sırada İspanya kralı olan oğlu II. Felipe’ye bıraktı. II. Felipe koyu bir Protestan düşmanı olduğundan kuzey illerinde büyük bir ayaklanma başladı (1576). Çok uzun süren savaşlardan sonra 1648’de Hollanda Cumhuriyeti kuruldu ve günümüzdeki Belçika topraklarının büyük bir kısmı bu cumhuriyetle birleşti; yalnız güney bölgesi İspanya hâkimiyetinde kaldı. 1713’teki Utrecht Antlaşması’yla Avusturya’ya geçen Belçika, Fransa devrim savaşları sırasında da Campoformio Antlaşması’yla Fransa’ya katıldı. Aslında bu antlaşmadan iki yıl önce Fransa 1795’te Liège bölgesi de dahil olmak üzere bütün Belçika’yı topraklarına katmıştı. Avusturya 1797’deki Campoformio Antlaşması’yla bu durumu resmen tanımış oldu. 1815 Viyana Kongresi’nde alınan kararlardan birisiyle ülke yeniden Hollanda ile birleşti.
1830 Ağustosunda Belçikalılar Hollandalılar’a karşı ayaklandılar. Hollanda’nın başında bulunan I. William ayaklanmayı bastırmak için çok gayret sarfettiyse de başarılı olamadı. Bunun üzerine geçici bir hükümet kuruldu ve bu hükümet Belçika’nın bağımsızlığını ilân etti. 1830 Aralığında toplanan Londra Konferansı da yeni Belçika Devleti’ni tanıdı. Fakat Hollanda Kralı I. William Londra Konferansı’nın bu kararını ve dolayısıyla da Belçika’nın bağımsızlığını tanımadı. Ancak Belçika üzerine gönderdiği ordu başarı sağlayamayınca 1839 Londra Antlaşması’yla bağımsız Belçika’yı tanımak zorunda kaldı. Bu antlaşmayla aynı zamanda Belçika’nın tarafsızlığı da garanti altına alınmış oluyordu. Fakat Almanlar I. Dünya Savaşı’nda Fransa’ya girmek için bu tarafsızlığı dikkate almadan Belçika topraklarından geçtiler ve kısa bir süre sonra da bu ülkeyi işgal ettiler. Savaş sonunda imzalanan Versailles Antlaşması’yla Belçika tekrar istiklâline kavuştu ve daha da kârlı çıkarak Almanya’dan Malmedy ve çevresini aldı.
II. Dünya Savaşı’nda Almanlar bir kere daha Belçika’yı işgal ettiler. 1940 Mayısındaki bu işgalden sonra Belçika Kralı III. Leopold Almanlar’a boyun eğerek ülkesinden ayrıldı. Savaş sırasında Belçika’da Alman kuvvetlerine karşı bir millî direniş hareketi başladı. Bu hareketin de katkısıyla savaşın sonuna doğru Belçika Alman işgalinden kurtuldu (1944). Kurtuluştan sonra bir süre ülkeyi sosyalist ve hıristiyan sosyalist partiler yönetti. 1940’taki işgalde memleketini terketmiş bulunan Kral III. Leopold 1950’de geri döndü. Fakat daha önce ülkesini terketmiş olmasından dolayı halk kendisine fazla sempati göstermedi; o da 17 Temmuz 1951’de tahtını oğlu Baudouin’e bıraktı. Halen onun krallığı devam etmektedir.
BİBLİYOGRAFYA
Jonathan E. Helmreich, “Belgium”, EAm., III, 481-495.
Sami Öngör, Devletler ve Ülkeler Ansiklopedisi, Ankara 1967, s. 20-22.
Ma. Bu. v.dğr., “Belgium”, EBr., III, 420-436.
L. G. v.dğr., “Belgique”, EUn., III, 81-135.
Encyclopédie géographique, Milan 1980, s. 316-322.
D.-M. Frémy, Quid. Edition Belge, Paris 1990, s. 4-47, 896-902.
https://islamansiklopedisi.org.tr/belcika#2-ulkede-islamiyet
III. ÜLKEDE İSLÂMİYET
II. Dünya Savaşı’nı takip eden günlerde Belçika’daki müslümanların sayısı birkaç yüzü geçmiyordu. 1960’tan ve özellikle birçok İslâm ülkesinin bağımsızlığını kazanmasından sonra Belçika ile İslâm âlemi arasında siyasî ve ekonomik bağlar gelişmeye başladı. 1960’lı yılların başından itibaren talep üzerine bilhassa Fas ve Türkiye’den işçi akını hızlandı. Komünizmin baskısından kaçan 3000’den fazla Arnavut asıllı Yugoslav müslüman da Belçika’daki ilk müslüman azınlığın arasına katıldı. 1989 yılı itibariyle sayıları 299.000’e ulaşan müslümanlar arasında ilk sırayı Faslılar (160.000), ikinci sırayı Türkler (85.000) almaktadır; Pakistanlılar, Tunuslular ve Cezayirliler de diğer kalabalık grupları oluşturmaktadır. Belçika asıllı müslümanların sayısı ise 3000 civarında olup bunun yarıdan fazlasını erkekler oluşturmakta, ayrıca müslüman oldukları halde çeşitli sebepler yüzünden inançlarını gizleyenlerin de çok sayıda olduğu tahmin edilmektedir.
Belçika’ya müslüman işçi göçünün başladığı yıllarda din hizmetleri hem düzensiz hem de yetersizdi. Başlangıçta her yönden yabancı oldukları bir toplum içinde büyük zorluklarla karşılaşan müslümanlar zamanla dinî ihtiyaçlarını karşılamak üzere ferdî planda ve gruplar halinde çalışmalara giriştiler. Öncelikle cuma, teravih ve bayram namazlarını kılabilecekleri geçici yerler kiralamaya, daha sonra da ibadetlerini devamlı yapabilecekleri, çocuklarına din eğitim ve öğretimi verebilecekleri camiler açmaya başladılar. Belçika’da açılan camilerin sayısı 1991 yılında 300’e yaklaşmış bulunmaktadır. Bunların yetmiş beşini Türkler, kalanını diğer müslüman cemaatler açmıştır. Türkler’e ait camilerden elli yedisi Türkiye Cumhuriyeti Belçika Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşavirliği ile irtibatlı olarak faaliyetlerini sürdürmektedir ve binaların mülkiyetleri de Türkiye Diyanet Vakfı veya Belçika Türk İslâm Diyanet Vakfı’na aittir. Özellikle Türkler arasında büyük merkezî camiler yaptırma temayülü artmış olup halen Türk cemaatin yoğun olduğu şehirlerden Beringen’de 3500 m2’lik bir arsa üzerinde 600 m2 alana oturacak kubbeli ve çift minareli bir caminin yapımı devam etmektedir.
Belçika’da müslümanların dinî faaliyetlerini organize eden belli başlı kuruluşlar şunlardır:
1. Belçika İslâm Kültür Merkezi (Centre Islamique et Culturel de Belgique, el-Merkezü’l-İslâmî ve’s-sekāfî bi-Belcîkâ). Belçika hükümeti tarafından ülkedeki bütün müslümanları temsil yetkisi verilen bu merkezin kuruluş tarihi 1960’lı yılların başlarına rastlamaktadır. O tarihlerde özellikle Brüksel’de bulunan müslümanlar birbirleriyle irtibatlarının, teravih, cuma ve bayram namazları gibi toplu ibadetlerini yerine getirme imkânlarının sağlanması amacıyla bu adla bir kuruluş oluşturmuşlardı. İslâm ülkeleri büyükelçileri 1963 yılında bir araya gelerek kendi aralarında seçimle belirledikleri ve Suudi Arabistan, Türkiye, Fas, Pakistan ve Senegal büyükelçilerinden oluşan bir yürütme kurulu seçmişlerdir. Ayrıca merkezin giderlerinin İslâm ülkeleri tarafından karşılanmasını ve faaliyetlerini yürütmek üzere de bir binanın kiralanmasını kararlaştırmışlardır. İslâm Kültür Merkezi faaliyetlerini daha çok Suudi Arabistan’ın malî desteğiyle kiralanan bir binada yürütürken Suudi Arabistan Kralı Faysal’ın 1967 yılında ülkeye yaptığı resmî ziyaret sırasında Belçika Kralı Baudouin, Ellinci Yıl Parkı’nda bulunan ve Doğu Eserleri Müzesi olarak kullanılan büyük bir binayı merkeze hibe etmiş ve zamanla Kral Faysal ve Veliaht Prens Fehd’in malî yardımları ile modern ve geniş kapsamlı bir hizmet ünitesine dönüştürülen bina, 1978 yılında Belçika ve Suudi Arabistan krallarının iştirak ettikleri bir merasimle resmen hizmete açılmıştır. Dört kattan oluşan binanın en üst katı kadınlar kısmıyla birlikte 2000 kişilik bir camidir. Teravih, cuma ve bayram namazları burada, vakit namazları ise giriş katındaki mescidde kılınır. Giriş katı ile orta katın bir kısmında sınıflar vardır. Ayrıca giriş katında merkez idaresi, orta katta dil laboratuvarı, kütüphane ve konferans salonu, bodrum katında ise küçük çapta bir matbaa ile bir radyo istasyonu bulunmaktadır. Bu binada 1989-1990 öğretim yılında tamamen Fas uyruklu öğrencilerin devam ettiği bir de dinî ağırlıklı ilkokul açılmıştır.
Kuruluşundan beri bütün masrafları Râbıtatü’l-âlemi’l-İslâmî (Dünya İslâm birliği) tarafından karşılandığı için merkezin yönetiminde daima Suudi Arabistan etkili olmuştur ve bugün de yönetim, maaşı aynı kuruluş tarafından ödenen bir müdürün uhdesinde bulunmaktadır. Belçika hükümeti 1968 yılında aldığı bir kararla bu merkezi, ülkedeki müslümanların tamamının temsilcisi kabul etmiş ve parlamento da 24 Ağustos 1974 tarihli kararıyla İslâmiyet’i resmî din olarak tanımıştır. Batı ülkeleri içinde ilk defa Belçika’da alınan bu karar gereğince 1975-1976 öğretim yılından itibaren bütün okullardaki müslüman çocuklardan isteyenlere haftada iki saat İslâm dini dersi verilmeye başlanmış, hükümetin bu uygulaması parlamento tarafından da 8 Şubat 1978 tarihli kararla onaylanmıştır. Buna göre okullarda görev almak veya görev yerlerini değiştirmek isteyen din bilgisi öğretmenlerinin teklifleri önceleri İslâm Kültür Merkezi tarafından yapılmakta ve Eğitim Bakanlığı’nca da onaylanmaktaydı. İslâm Kültür Merkezi bu uygulamalar sonucunda önemli bir etkinlik kazanmış, resmî makamlar nezdinde görülen çeşitli işler bu merkezden alınan belgelere göre yapılmaya başlamıştır. Ancak tayinlerle ilgili olarak ortaya çıkan bazı problemler üzerine Belçika hükümeti din bilgisi öğretmenlerini tayin yetkisini 3 Temmuz 1990 tarihinde İslâm Kültür Merkezi’nden alarak Âkıllar Konseyi’ne vermiştir.
Belçika okullarında 1989-1990 öğretim yılında 587 din bilgisi öğretmeni görev yapmış olup bunların 179’u Türk uyrukludur.
2. Âkıllar Konseyi (Conseil Provisoire des Sages pour l’Organisation du Culte Islamique en Belgique). İslâm Kültür Merkezi yukarıda sözü edilen faaliyetleri sebebiyle Belçika’daki bütün müslümanların temsilcisi gibi görülmüş, ancak yetkileri hukukî mesnetten çok siyasî kararlara dayandığından hiçbir zaman resmen tanınmış olan yahudi ve hıristiyan cemaatlerinin statüsünü elde edememiştir. Halen hükümet, müslümanların da yahudi ve hıristiyanlar gibi cemaat statüsünde tanınmalarını sağlamak amacıyla yeni bir organizasyona girmiş bulunmaktadır.
Göçmen işçilerin problemlerini belirlemek amacıyla 1989 yılı başında doğrudan devlet başkanlığına bağlı bir Kraliyet Komisyonu kurulmuştur. Bu heyet bir yıl içinde göçmen işçilerin bütün sorunlarını ihtiva eden hacimli bir rapor hazırlamış ve bu raporda İslâm Kültür Merkezi’nin devreden çıkarılarak müslümanları temsil yetkisinin gerçek statüsüne kavuşturulması tavsiye edilmiştir. Kraliyet Komisyonu tarafından kurulması önerilen Belçika müslümanları yüksek konseyinin üyelerinin seçimiyle ilgili esasların tesbiti konusunda bir sonuca varılamaması üzerine hükümetin aldığı bir kararla Adalet bakanı 3 Temmuz 1990 tarihinde beş Türk ve on bir Arap uyruklu müslümanı yazılı olarak davet edip kendilerine “Âkıllar Konseyi” adı altında, müslümanların diğer din mensupları statüsünde temsillerini sağlamak amacıyla hükümete rapor hazırlamakla yetkili olduklarını tebliğ etmiştir. Ayrıca din bilgisi öğretmenlerinin tayin teklif yetkisi de İslâm Kültür Merkezi’nden alınarak bu konseye verilmiştir. Konsey ilk raporunu 1991 yılı Şubat ayı içinde sunmuş ve rapor hükümetçe kabul edilmiştir. Bu raporun ayrıntılarına inen ve müslümanları temsil edecek yüksek konseyin teşekkül şeklini belirleyen ikinci raporun hazırlanması halen sürmektedir. İkinci rapor hükümetçe kabul edilip yüksek konsey oluştuğunda Belçika’daki müslüman cemaat de yahudi ve hıristiyan cemaatlerin faydalandığı haklara sahip olacaktır.
3. Belçika Türk İslâm Diyanet Vakfı (Fondation Religieuse Islamique Turque en Belgique). Belçika’daki Türkler’e yönelik dinî hizmetler, 1978’de Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçiliği bünyesinde açılan Din Hizmetleri Müşavirliği eliyle verilmeye başlamıştır. Bu hizmetlerin daha etkili hale getirilebilmesi amacıyla 3 Mayıs 1982 tarihinde Belçika mevzuatına uygun ve milletlerarası hüviyette Belçika Türk İslâm Diyanet Vakfı kurulmuştur. Bu vakfın gayesi tüzüğünün ikinci maddesinde özetle, “Belçika’da yaşayan Türk toplumunu İslâm dini konusunda eğitmek, müslümanların ibadetlerini yapmalarında yardımcı olmak, camiler inşa etmek, açmak veya tahsis etmek, İslâm ilimleriyle ilgili araştırmalar yapmak, camilerde görevlendirilecek kişilere gerekli formasyonu vermek, gelirlerini dinî, kültürel ve sosyal hizmetlere hasretmek” şeklinde belirtilmiştir.
Belçika’daki Türkler’in dinî faaliyetleri, bir araya gelerek cami açmak amacıyla dernek kurmalarıyla başlamıştır. Halen ülkede seksen civarında bu tür dernek mevcuttur ve bunların hemen tamamına yakını cami yapmak için aldıkları binaların tapularını Türkiye Diyanet Vakfı’na veya Belçika Türk İslâm Diyanet Vakfı’na vermişlerdir. Belçika’daki Türkler’e götürülen bütün dinî hizmetler, Din İşleri Müşavirliği ve vakfın iş birliğiyle yürütülmektedir. Cami olarak kullanılan binaların ihtiyaç ve giderleri söz konusu derneklerce karşılanmaktadır. Belçika’da Türkler tarafından açılan camilerin elli yedi tanesi vakıfla tam bir iş birliği içerisinde bulunmakta ve bu camilerin otuz yedisinde maaşları Türk hükümetince ödenen imam-hatipler görev yapmaktadır. Geri kalanında ise dinî hizmetler, maaşları mahallî idareler tarafından verilen Türk din bilgisi öğretmenlerince yürütülmektedir.
Belçika’da biri Liège’de, diğeri Charleroi’da olmak üzere iki müslüman mezarlığı bulunmakta, ancak özellikle Türkler ölen yakınlarını kendi ülkelerine göndermek istemektedirler. Bu sebeple vakıf tarafından bir cenaze fonu oluşturulmuştur ve bu fona üye olanlardan isteyenlerin cenazeleri Türkiye’ye gönderilmektedir. Yıl boyunca masraflar vakıfça yapılmakta, bütün harcamaların toplamı üye sayısına bölünerek üye başına düşen miktar ertesi yılın birinci ayında üyelerden tahsil edilmektedir. Bu fonun aile olarak 9000 üyesi bulunmakta ve verdiği hizmetlerden yaklaşık 50.000 kişi faydalanmaktadır.
Kültür ve Yayın Faaliyetleri. Vakıf yılda bir defa, Belçika okullarında din bilgisi derslerine katılan Türk öğrenciler arasında Kur’ân-ı Kerîm okuma ve bilgi yarışmaları düzenlemekte, dereceye giren on öğrenciyi on beş günlüğüne Türkiye’ye göndermektedir. İslâm Kültür Merkezi’nde de her yıl ramazan ayında çeşitli dallarda Kur’ân-ı Kerîm okuma yarışmaları düzenlenerek dereceye girenlere Kadir gecesinde çeşitli hediyeler verilmekte, ayrıca Mekke’de yapılan yıllık dünya Kur’ân-ı Kerîm okuma yarışmaları için ön elemeler yapılmaktadır.
Belçika’da müslümanlar tarafından çıkarılan İslâmî muhtevalı bir gazete veya dergi henüz yoktur. Çeşitli defalar haftalık veya aylık dergi çıkarma girişiminde bulunulmuşsa da devamlılığı sağlanamamıştır. Bununla beraber İslâm Kültür Merkezi Matbaası’nda İslâmiyet’i tanıtıcı broşürler, namaz vakit cetvelleri, ramazan imsakiyeleri, cep kitapları, Türkçe, Fransızca, Arapça ve Felemenkçe olarak yardımcı ders kitapları basılmaktadır.
İslâm Kültür Merkezi Kütüphanesi yaklaşık 5000 cilt kitaba sahip bulunmaktadır ve hafta boyunca okuyucuların hizmetindedir. Kitap okumayı özendirici en dikkate değer faaliyet, Belçika Türk İslâm Diyanet Vakfı’nca her yıl değişik bölgelerde tertiplenerek konferans ve seminerlerle desteklenen kitap fuarlarıdır. Bu fuarlarda çeşitli kitaplarla sesli ve görüntülü yayınlar sergilenip satılmaktadır.
Henüz Belçika televizyonundan istifade edilememekle birlikte gerek İslâm Kültür Merkezi Radyosu’ndan, gerekse Brüksel içinde ve dışında faaliyette bulunan bazı özel radyolardan Türkçe ve Arapça olarak dinî yayınlar yapılmakta, ramazan ayında sayıları artan bu yayınlar ilgiyle takip edilmektedir.
BİBLİYOGRAFYA
M. Ali Kettani, Muslim Minorities in the World Today, London 1986, s. 44.
Albert Bastenier, “Islam in Belgium: Contradictions and Perspectires”, The New Islamic Presence in Western Europe (ed. T. Gerholm – Y. G. Lithman), London 1988, s. 133-143.
Nasreddin en-Neşâşîbî, “el-Merkezü’l-İslâmî fî Brüksel”, Fayṣal, XVIII, Riyad 1978, s. 91-97.
https://islamansiklopedisi.org.tr/belcika#3-belcikada-islami-arastirmalar
IV. BELÇİKA’DA İSLÂMÎ ARAŞTIRMALAR
Belçika’da İslâmiyat ve şarkiyat çalışmaları Avrupa’nın büyük ülkelerine göre daha geç başlamış, aynı zamanda da sınırlı kalmıştır. Bu alanlarda ancak XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bazı önemli eserlerin verilmeye başlandığı görülmektedir. Lüttich Üniversitesi’nde Arap dili ve edebiyatı okutan V. Chauvin (ö. 1913), daha önce yayımlanmış olan Schnurrer’in Bibliotheca Arabica (Halae 1811) ve Zenker’in Bibliotheca Orientalis (I-II, Leipzig 1846-1861) adlı çalışmalarını geliştirerek 1810-1885 yılları arasında Batı’da çıkmış Araplar’la ve Arapça ile ilgili eserlerin bibliyografyasını hazırlamıştır (Bibliographie des ouvrages arabes ou relatifs aux Arabes publiés dans l’Europe chrétienne de 1810-1885, I-XII, Liége 1892-1922). Belçika’nın ve Batı’nın yetiştirdiği büyük tarihçilerden H. Pirenne (ö. 1935), ekonomi ve ticaret tarihiyle ilgili eserlerin yanı sıra Hz. Muhammed ve Şarlman üzerine de bir kitap yazmış (Mahomat et Charlemagne, Bruxelles 1936; Hz. Muhammed ve Charlemagne [trc. M. Ali Kılıçbay], Ankara 1984), Belçika’da yetişen çağdaş şarkiyatçılardan biri olan P. C. G. Ryckmans da (ö. 1969) özellikle Arap dünyasının İslâm öncesi tarihi ve kitâbeleriyle ilgilenip Kudüs’te ve Ortadoğu’nun bazı bölgelerinde araştırmalar yapmıştır. Le Muséon dergisinin editörlüğünü de yürütmüş ve çalışmalarının birçoğunu bu dergide yayımlamış olan Ryckmans’ın İslâmiyet öncesi Araplar’ın dinlerine dair de Les Religions arabes préislamiques adlı (1947) bir eseri vardır. İlk defa 1929 yılında Institut des Hautes Etudes de Belgique’te Arapça dersleri vermeye başlayan Armand Abel (ö. 1973) Mısır ve İslâm sanatları üzerine olan çalışmalarıyla tanınmıştır. Kahire Üniversitesi’nde de öğretim üyeliği yapan Abel’in İslâm sanatları, Kur’an, müslüman-hıristiyan diyalogu gibi değişik konularda çok sayıda makalesi yayımlanmış bulunmaktadır. Centre Pour l’Etude des Problèmes du Monde Musulman Contemporain’in yöneticiliğini de yapan Abel aynı zamanda Encyclopédie de l’Islam’ın yazı kurulu üyesiydi; başlıca çalışmaları arasında Le Coran (Lausanne 1951) ve editörlüğünü yaptığı Le Monde arabe et musulman (Bruxelles 1968) zikredilebilir. 1882 yılından bu yana Louvain Katolik Üniversitesi tarafından çıkarılmakta olan Le Muséon, 1924 yılından beri Brüksel Üniversitesi tarafından çıkarılmakta olan Bysantion ve 1957’den itibaren Centre Pour I’Etude des Problèmes du Monde Musulman Contemporain tarafından çıkarılmakta olan Correspondance d’Orient, İslâmiyat ve şarkiyat çalışmalarının yayımlandığı önemli dergilerin başında gelmektedir.
Halen Belçika’da Louvain Katolik Üniversitesi’ne bağlı Institut Orientaliste, yine aynı üniversiteye bağlı Institut Supérieur d’Archéologie et d’Histoire de l’Art ve Brüksel Üniversitesi’ne bağlı Centre Pour I’Etude des Problèmes du Monde Musulman Contemporain gibi kuruluşlarla Gent Üniversitesi Faculté de Letters et de Filosophie Départment des Etudes Islamiques’te de Ortadoğu ve İslâm toplumlarıyla ilgili inceleme ve araştırmalar yapılmaktadır. Ayrıca Brüksel, Liège, Gent ve Louvain üniversitelerinin ilgili bölümlerinde Türk, Arap ve Fars dilleri öğretilmekte, özellikle Ortadoğu üzerine çeşitli araştırmalar gerçekleştirilmektedir. Brüksel’deki Académie Royale des Sciences des Lettres et des Beaux Arts de Belgique’te kütüphanesinde çok sayıda Doğu kaynaklı eser bulunmaktadır. Louvain Katolik Üniversitesi Institut Orientaliste de önemli bir uzmanlık kütüphanesine sahip olup şarkiyat ve İslâmiyat’la ilgili araştırmacılara hizmet vermektedir. Ayrıca diğer üniversitelerin ve çeşitli merkezlerin kütüphanelerinde de İslâmiyet’le ve müslüman toplumlarla ilgili eserler bulunmaktadır. Ülkede ayrıca İslâm ve müslüman toplumlarla ilgili çok sayıda araştırma merkezi faaliyet göstermekte, bu merkezler özellikle İslâmiyet’in ve müslümanların Belçika’da tanıtılmasında önemli rol oynamaktadırlar. Bunların başlıcaları şunlardır: Brüksel’de Centre d’Etudes et de Documentation sur le Proche-Orient, Centre Islamique et Culturel de Belgique, Centre de Sociologie de l’Islam, Mons’ta Centre d’Etudes et de Recherches Arabo-Islamiques, Louvain’de Centre d’Etudes et de Recherches sur le Monde Arabe Contemporain.
BİBLİYOGRAFYA
Necîb el-Akīkī, el-Müsteşriḳūn, Kahire 1965, III, 1026-1032.
İsmail Soysal – Mihin Eren, Türk İncelemeleri Yapan Kuruluşlar, Ankara 1977, s. 102-103.
Bedevî, Mevsûʿatü’l-müsteşriḳīn, s. 209-211, 262.
J. Coppens, “In Memoriam Mgr. Gonzague Ryckmans”, Bibliotheca Orientalis, XXVI/5-6, Leiden 1969.
E. Janssens, “Armand Abel: 1903-1973”, Correspondance d’Orient, sy. 19-20, Paris 1971-72, s. 3-6.
A. Destrée, “Armand Abel”, Boletín de la Asociación Española de Orientalistas, IX, Madrid 1973, s. 6-7.