https://islamansiklopedisi.org.tr/menazilus-sairin
Sûfî müelliflerin bir kısmı tasavvufî hal ve makamları bir veya birkaç cümle ile anlatırken bazıları bu konuda müstakil eserler kaleme almışlardır. Abdullah-ı Herevî’nin 100 temel tasavvuf terimini açıklayan Menâzilü’s-sâʾirîn’i bu ikinci gruptandır. Eser, Herevî’nin daha önce Farsça kaleme aldığı Ṣad Meydân adlı kitabının (nşr. Revân Ferhâdî, Tahran 1361 hş.) genişletilmiş şeklidir.
Eserin mukaddimesinde Herevî, Cibrîl hadisinde yer alan (Buhârî, “Tefsîr”, 31/2, “Îmân”, 37; Müslim, “Îmân”, 1) ve “Allah’a onu görür gibi ibadet etme” diye tarif edilen ihsan konusuna dikkat çektikten sonra kitabın bir anlamda bu hadisin şerhi olduğunu ifade etmiş, ayrıca dinin emirlerini ihlâsla yerine getirme, sünnete bağlılık, haramlardan uzak durma, yaratıklara şefkat gösterme, insanlara öğüt verme, vakti iyi değerlendirme gibi konulara titizlikle uyulmasını istemiştir. Eser “bidâyet, ebvâb, muamelât, ahlâk, usul, edviye, ahval, velâyet, hakikat, nihayet” başlıklı on bölüme ve her bölüm on alt bölüme ayrılmış, böylece 100 terimin açıklaması yapılmıştır. Her terimin bir âyetle veya âyetin bir bölümüyle ilişkilendirilmesine özel bir gayret gösterilen eserde hadisler delil olarak kullanılmamış, sûfîlerin görüş ve yorumlarına da yer verilmemiştir. Müellif havf, istikamet, hikmet, muhabbet, tevhid gibi terimlere âyetlerden kolayca örnek bulurken tecrid, vecd, edep gibi Kur’ân-ı Kerîm’de zikredilmeyen terimlere dair örneklerin seçiminde zaman zaman zorlanmış ve yorumlara başvurmuştur. İlk defa Herevî tarafından yapılan bu onlu ve yüzlü tasnifte anlam ve kavram itibariyle birbirine yakın terimler bir araya getirilmeye çalışılmıştır. Sahv dışındaki doksan dokuz terim üç farklı şekilde yorumlanmış; ilk yorum tasavvufî hayatın içinde olmayanlar, ikinci yorum sâlikler, üçüncü yorum muhakkik sûfîler için yapılmıştır. Bazan bu üç aşamalı yorum tövbe teriminde olduğu gibi beşli bir şekil almıştır.
Terimlerin çok kısa ve çarpıcı ifadelerle ve secili bir üslûpla açıklanması Menâzilü’s-sâʾirîn’in ezberlenmesini kolaylaştırmışsa da sanatlı ifadeler yer yer metnin anlaşılmasını güçleştirmiştir. Eserin birçok kişi tarafından şerhedilmesinin bir sebebi de budur. Muhtelif şerhleri yapılan eser sûfî çevrelerin dışında da ilgi görmüştür. Bunun başlıca sebebi, Herevî’nin tasavvufî düşünceleri dile getirirken ihtiyatlı bir dil kullanması ve tartışmalı konulara girmemesi, diğer bir sebebi de eserin Selefiyye’nin önde gelen isimlerinden İbn Kayyim el-Cevziyye tarafından şerhedilmesidir. Ancak İbn Teymiyye Menâzilü’s-sâʾirîn’e talebesi kadar müsamahalı bakmamış, eseri zaman zaman eleştirmiş, hatta Herevî’nin tevhidi açıklarken Hulûliyye’ye kaydığını ifade etmiştir (Mecmûʿu fetâvâ, V, 126).
Menâzilü’s-sâʾirîn ilk defa 1910’da Kahire’de basılmış, eseri ayrıca Serge de Laugier de Beaurecueil, edisyon kritiğini yaparak Fransızca tercümesi ve geniş bir incelemeyle birlikte Les étapes des itinérants vers Dieu adıyla yayımlamıştır (Kahire 1962). Daha sonra İbrâhim Atve Avad (Kahire 1977) ve A. G. Revân Ferhâdî tarafından da (Tahran 1361 hş./1982) neşredilmiştir.
Eserin ilk şârihlerinden Afîfüddin et-Tilimsânî âyetlerin yanı sıra elli kadar hadise yer vermiştir. Bâyezîd-i Bistâmî, Cüneyd-i Bağdâdî, Şiblî, Gazzâlî, Kuşeyrî, Nifferî gibi sûfîlerin görüşlerinden de istifade eden Tilimsânî, Hallâc-ı Mansûr’u “şatah-ı fâhiş sahibi” ifadesiyle eleştirmiştir (Şerḥu Menâzili’s-sâʾirîn, II, 179, 375). Abdürrezzâk el-Kâşânî Menâzil’i vahdet-i vücûd bağlamında şerhetmiştir (nşr. Ali Şirvânî, Tahran 1373 hş.). İbn Kayyim el-Cevziyye kitabı Medâricü’s-sâlikîn adıyla genişçe şerhederken (Kahire 1983) vahdet-i vücûd ile ilgili yorumlara girmemiş ve zaman zaman Herevî’yi tenkit etmiştir. Ebû Muhammed Kaysî Medâricü’s-sâlikîn’e ta‘lik yazmış, Âişe bint Yûsuf ed-Dımaşkī de el-İşârâtü’l-ḫafiyye fi’l-menâzili’l-ʿaliyye adıyla eseri ihtisar etmiştir. Medâricü’s-sâlikîn’in Türkçe tercümesi de yayımlanmıştır (trc. Ali Ataç – Adil Bebek v.dğr., İstanbul 1990).
Serge de Laugier de Beaurecueil, Mahmûd b. Hüseyin el-Firkâvî şerhinin edisyon kritiğini yapmış (Kahire 1953), ardından bu metni müellifin Ṣad Meydân ve ʿİlelü’l-maḳāmât adlı kitaplarıyla birlikte Fransızca’ya çevirerek Chemin de Dieu adıyla yayımlamıştır (Paris 1985). Sedîdüddin Abdülmutî‘ el-İskenderî’nin şerhinin edisyon kritiği de aynı araştırmacı tarafından yapılmıştır (Kahire 1954).
Eser ayrıca Ahmed b. İbrâhim el-Vâsıtî, Mahmûd b. Muhammed Dergezînî, Cemâleddin Yûsuf-ı Fârisî, Şemseddîn-i Tabedekânî, Şemseddin Muhammed-i Tüsterî, Abdülganî-i Tilimsânî, Zeynüddin Cârullah, Abdullah el-Münâvî tarafından Arapça, Şîr Muhammed tarafından Farsça olarak şerhedilmiştir (Brockelmann, I, 774). Kitabı son olarak Mahmûd Ebü’l-Feyz el-Menûfî et-Temkîn fî şerḥi Menâzili’s-sâʾirîn adıyla şerhetmiştir (Kahire 1969).
Menâzilü’s-sâʾirîn’i Nûreddinzâde Muslihuddin Mustafa Şerh-i Menâzil (İÜ Ktp., TY, nr. 3689), Mehmed Fakrî Kırîmî Âb-ı Hayât (İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Osman Ergin, nr. 473) adıyla Türkçe’ye çevirip şerhetmiştir. İsmâil Rusûhî Ankaravî’nin Minhâcü’l-fukarâ adlı eseri (İstanbul 1286) geniş ölçüde Menâzilü’s-sâʾirîn’in tercüme ve şerhidir. Ahmed Bîcan’ın Kitâbü’l-Müntehâ’sının beşinci bölümü de Menâzilü’s-sâʾirîn’in Türkçe tercümesidir. Gümüşhânevî, Câmiʿu’l-uṣûl’ünde Menâzilü’s-sâirîn’deki 100 terimden her birinin on tecellisini göstererek menzil sayısını 1000’e çıkarmıştır.
BİBLİYOGRAFYA
Buhârî, “Tefsîr”, 31/2, “Îmân”, 37.
Müslim, “Îmân”, 1.
Hâce Abdullah-ı Herevî, Menâzilü’s-sâʾirîn (nşr. S. de Laugier de Beaurecueil), Kahire 1962, ayrıca bk. neşredenin girişi.
Afîfüddin et-Tilimsânî, Şerḥu Menâzili’s-sâʾirîn (nşr. Abdülhâfız Mansûr), Tunus 1989, II, 179, 375.
İbn Teymiyye, Mecmûʿu fetâvâ, V, 126; XIII, 229.
Brockelmann, GAL Suppl., I, 774.
Mustafa Kara, “Tasavvuf Kitâbiyatında Makamların Sayılarla Tasnifi ve Usûlü Aşere Geleneği”, Fikir ve Sanatta Hareket, sy. 173-174, İstanbul 1980, s. 10-14.
Nihat Azamat, “Câmiu’l-usûl”, DİA, VII, 134-135.