https://islamansiklopedisi.org.tr/zavahiri
Mısır’ın Şarkıye iline bağlı Kufrüzzavâhirî köyünde doğdu. Mısır’da yerleşen Tay kabilesinin bir koluna mensup Zavâhirî ailesindendir. Ezher’in önde gelen âlimlerinden bir mutasavvıf olan babası Tanta’daki Ahmedî Camii Enstitüsü’nün yöneticisiydi. Zavâhirî, öğrenimini babasından ders alarak ve Ezher’de ders halkalarına katılarak tamamladı; özellikle Muhammed Abduh’un derslerini takip etti. Bitirme imtihanında bilgisiyle heyet başkanı Muhammed Abduh’un beğenisini kazandı. Ardından Tanta’da Ahmedî Camii Enstitüsü’ne hoca olarak tayin edildi ve burada uzun süre görev yaptı. Bir yandan kalabalık bir talebe grubuna ders verirken bir yandan da Şâzelî tarikatı usulüne göre zikir ve sohbet meclisleri düzenledi. Bu arada el-ʿİlm ve’l-ʿulemâʾ adlı eserini yayımladı (1904); hocası Muhammed Abduh’un izinden giderek öğretim metodunu eleştirdiği Ezher’de ıslah (reform) çağrısında bulundu. Ancak eseri dönemin Ezher Şeyhi Abdurrahman b. Muhammed eş-Şirbînî tarafından eleştirildi, ardından toplatıldı ve yakıldı. Ocak 1914’te Ahmedî Camii Enstitüsü yöneticiliğine tayin edildi, Ekim 1923’e kadar bu görevinde kaldı. Enstitüde öğretim metotları ve idarî açıdan yenilikler yapmaya çalıştı; enstitüyü yeni bir binaya taşıdı; kütüphanesini zenginleştirdi. Islah programını doğrudan uygulamaya koyamayacağını anlayınca öğrencilerini bu yönde eğitmeye ağırlık verdi; çeşitli öğrenci dernekleri kurdurdu ve Mecelletü Maʿhedi Ṭanṭâ adlı bir dergi çıkardı. Öğrencilerin okul dışı hayatıyla ilgilendi, onları türbe ziyaretçilerini bid‘atlardan sakındırmaları için görevlendirdi.
Hüseyin Kâmil döneminde 1915’te Ezher Yüksek Konseyi’ne istişarî üye sıfatıyla girdi, iki yıl sonra asıl üye oldu. Bu görev ona Ezher’in ıslahıyla ilgili görüşlerini savunma ve sarayla yakın ilişki kurma fırsatı verdi. Daha sonra Kral Fuâd, onu Tanta’dan alarak beş yıl süreyle görev yapacağı Asyût’ta daha geri plandaki bir enstitüye gönderdi ve Ezher Yüksek Konseyi’ndeki üyeliğine de son verdi (1923). Ardından yönetimle arası düzelince tekrar Ezher Yüksek Konseyi üyeliğine getirildi. Ezher’in ıslahına dair çalışmaların yeniden başlaması üzerine (1925) kurulan komisyonda görev aldı ve Ezher’in Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanmasına karşı çıkıp bağımsız kalması gerektiğini savundu (Fahreddin ez-Zavâhirî, s. 170, 218-220). Mısır’ın bağımsızlığının ilânından (1922) sonra dış siyasetteki gelişmelere paralel olarak idarî alanlarda yeni düzenlemelere gidilmesi ihtiyacı ortaya çıkınca Zavâhirî bir yandan siyasî olaylarda diğer yandan eğitimle ilgili düzenlemeler içinde rol aldı. Türkiye’de hilâfetin kaldırılması üzerine konuyla ilgili olarak Kahire’de uluslararası bir konferans toplanması çalışmalarına katıldı, ancak 1926’da yapılan bu konferans bir netice vermedi. Aynı yıl Kral Abdülazîz’in davetiyle Mekke’de düzenlenen İslâm Konferansı’na Mısır heyetinin başkanı olarak katıldı. Burada mezhep hürriyeti konusunda heyetler arasında uzlaşma sağlanmasında, ayrıca Mısır ve Sudan’ın birliğini tanıyan kararın heyetlerce benimsenmesinde öncü rol oynadı.
Asyût’taki görevinden sonra tekrar Ahmedî Camii Enstitüsü yöneticiliğine getirilen Zavâhirî, Muhammed Mustafa el-Merâgī’nin istifa etmesinin ardından 10 Ekim 1929’da Ezher şeyhliğine tayin edildi. Burada daha önce savunduğu görüşleri uygulama fırsatı buldu. Onun döneminde Modern Ezher Üniversitesi doğdu; siyasî rakibi Merâgī’nin başlattığı çalışmaları sürdürerek 1930’da Ezher’le ilgili kanunun çıkarılmasını sağladı ve bu kanunla Ezher’e bağlı İlâhiyat, Şeriat ve Arap Dili fakülteleri kurularak eski tarz eğitime son verildi. 29 Mayıs 1930 tarihinden itibaren Nûrü’l-İslâm adıyla bir dergi çıkardı; bu dergi 1933’ten sonra Mecelletü’l-Ezher adıyla yayın hayatına devam etti. Ayrıca üniversitede bir matbaa kurdu. İslâm’ı tebliğ için Sudan, Habeşistan, Çin ve Japonya’ya davetçiler gönderdi. Ezher şeyhliği görevi 1935 yılına kadar sürdü. Kral ve sarayla uyumlu bir siyaset izlemesi sebebiyle siyasî rakiplerinin ve yönetiminden rahatsızlık duyanların muhalefeti üzerine 27 Nisan 1935’te istifa etmek zorunda kaldı; yerine tekrar Muhammed el-Merâgī getirildi. Hükümet değişikliğiyle de irtibatlı olan bu gelişme Zavâhirî’ye göre İngiliz manda yönetiminin isteğiyle meydana geldi (Fahreddin ez-Zavâhirî, s. 61, 333). Zavâhirî’nin Ezher’deki yönetimine karşı çıkanlardan biri de Reşîd Rızâ olup el-Menâr ve’l-Ezher adlı kitabında onu şiddetle eleştirdi. Zavâhirî ömrünün son yıllarını İskenderiye’de geçirdi ve 13 Mayıs 1944’te burada vefat etti. Zavâhirî ailesi mensupları modern Mısır’da çok sayıda üst düzey görev üstlenmiştir. Bunlar arasında Zavâhirî’nin oğlu ve Mısır’ın ilk Filipinler elçisi Hüseyin ez-Zavâhirî ile torunu Muhammed Fârûk ez-Zavâhirî de bulunmaktadır. Talebeleri içinde Muhammed Abdülcevâd, Abdülvehhâb b. Abdüllatîf ve Abdülmüteâl es-Saîdî de zikredilmektedir. Oğlu Fahreddin ez-Zavâhirî babasının hâtıralarını kayda geçirmiş ve onun vefatından sonra neşretmiştir.
Eserleri. Zavâhirî’nin en önemli eseri el-ʿİlm ve’l-ʿulemâʾ ve niẓâmü’t-taʿlîm’dir (Tanta 1904). Henüz yirmi altı yaşında iken yazdığı bu eserde eğitimde reformla ilgili görüşlerini ortaya koymuş ve Ezher şeyhliği döneminde bunları uygulamıştır. Dokuz bölümden meydana gelen eserinde önce âlimlerin sahip olmaları gereken vasıflara ve üstlenmeleri gereken vazifelere değinmiş, ikinci bölümde medreselerin mevcut sorunlarını inceleyerek yapılması gereken reformları ele almış, müfredatta bulunması gereken ilim dallarını incelemiştir. Ardından medreselerde mevcut eğitim anlayışını ve eğitim metotlarını tenkit edip yapılması gerekenlerle ilgili görüşlerini dile getirmiştir. Eserin sonraki bölümlerinde halk eğitimi, ilköğretim, vaaz ve irşad, reformu uygulama yolları konularını işlemiş, son bölümde de dinî kurumların tek bir idare altında toplanması, her yıl hac mevsiminde uluslararası bir İslâm konferansının düzenlenmesi ve şûra fonksiyonu görecek bir ulemâ birliği kurulması gibi önerilerini dile getirmiştir.
Zavâhirî’nin diğer eserleri de şunlardır: Şerḥu’l-vaẓîfe ve’l-yâḳūtiyye ve’l-vird ve’l-laṭîfe (Kahire 1375), et-Tefâżül bi’l-fażîle, Risâletü’l-aḫlâḳı’l-kübrâ (Risâletü’l-Aḥmedî eẓ-Ẓavâhirî), Ḥavâṣṣü’l-maʿḳūlât fî uṣûli’l-manṭıḳ ve sâʾiri’l-aḳliyyât, el-Vaṣâyâ ve’l-âdâb, Ṣafvetü’l-esâlîb, Ḥikemü’l-ḥükemâʾ, Berâʾetü’l-İslâm min evhâmi’l-ʿavâm, Meḳādîrü’l-aḫlâḳ, el-Kelimetü’l-ûlâ fî ʿilmi âdâbi’l-fehm, el-Meslekü’l-cedîd (aruzla ilgilidir), et-Taḥḳīḳātü’l-vâżıḥa min sûreti’l-Fâtiḥa ve Evâʾili Sûreti’l-Baḳara ve âyeti’l-kürsî (Kahire 1356/1938), el-Miḳdârü’l-muḳarrer min iḥyâʾi’l-ʿulûm (eserleri hakkında ayrıca bk. Fahreddin ez-Zavâhirî, s. 149-150).
BİBLİYOGRAFYA
M. Reşîd Rızâ, el-Menâr ve’l-Ezher, Kahire 1353, tür.yer.
Fahreddin el-Ahmedî ez-Zavâhirî, es-Siyâse ve’l-Ezher min müẕekkirâti Şeyḫi’l-İslâm eẓ-Ẓavâhirî, Kahire 1364/1945, tür.yer.
Abdülmüteâl es-Saîdî, Târîḫu’l-ıṣlâḥ fi’l-Ezher, Kahire 1370/1951, s. 119-130.
Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, IX, 30-31.
Ali Abdülazîm, Meşyeḫatü’l-Ezher münẕü inşâʾihâ ḥatte’l-ân, Kahire 1399/1979, s. 47-75.
Şüyûḫu’l-Ezher, Kahire, ts. (Vizâretü’l-i‘lâm), s. 34-36.
Târık el-Bişrî, el-Müslimûn ve’l-aḳbâṭ fî iṭâri’l-Cemâʿati’l-vaṭaniyye, Beyrut 1982, s. 347, 352-353, 356-357.
el-Ezher: târîḫuh ve teṭavvürüh, Kahire 1403/1983, s. 133-136, 141-146.
Ziriklî, el-Aʿlâm (Fethullah), VI, 26.
Muhyiddin et-Tu‘mî, en-Nûrü’l-ebher fî ṭabaḳāti şüyûḫi’l-Câmiʿi’l-Ezher, Beyrut 1412/1992, s. 106.
Mevsûʿatü aʿlâmi Mıṣr fi’l-ḳarni’l-ʿişrîn (nşr. Mustafa Necîb), Kalyûb 1996, s. 421.
Mevsûʿatü ṭabaḳāti’l-fuḳahâʾ (nşr. Ca‘fer Sübhânî v.dğr.), Kum 1422, XIV/2, s. 602-603.
M. Abdülmün‘im Hafâcî – Ali Ali Subh, el-Ḥareketü’l-ʿilmiyye fi’l-Ezher fi’l-ḳarneyni’t-tâsiʿ ʿaşer ve’l-ʿişrîn, Kahire 2007, s. 155-156.
Muhammed Abdülcevâd, Ḥayâtü mücâvir fi’l-Câmiʿi’l-Aḥmedî, Kahire 2010, s. 100-107, 126.
Muhammed el-Cevâdî, “eẓ-Ẓavâhirî, Muḥammed el-Aḥmedî”, Mv.AU, XIX, 474-478.