IRÂKĪ, Zeynüddin - TDV İslâm Ansiklopedisi

IRÂKĪ, Zeynüddin

زين الدين العراقي
IRÂKĪ, Zeynüddin
Müellif: M. YAŞAR KANDEMİR
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1999
Erişim Tarihi: 21.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/iraki-zeynuddin
M. YAŞAR KANDEMİR, "IRÂKĪ, Zeynüddin", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/iraki-zeynuddin (21.11.2024).
Kopyalama metni

21 Cemâziyelevvel 725’te (5 Mayıs 1325) Kahire’de Nil kenarındaki Menşeetülmihrânî’de doğdu. Kürt asıllı olan babası Hüseyin, Kuzey Irak’taki Erbil’e bağlı Râznân (bazı kaynaklara göre Râzyân; meselâ bk. İbn Hacer, el-Mecmaʿu’l-müʾesses, II, 176; İbn Fehd, s. 220) beldesinden gelerek Kahire’ye yerleşmiştir. Irâkī üç yaşında iken babasını kaybetti. Çok güçlü bir hâfızaya sahip olan Irâkī, sekiz yaşında Kur’an’ı hıfzettiği gibi çeşitli ilimlerde okutulan belli başlı metinlerle birlikte Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin Şâfiî fıkhına dair et-Tenbîh adlı kitabını da ezberledi. Önceleri kıraat ve Arap dili öğrenimine ağırlık vererek Abdurrahman b. Ahmed b. Bağdâdî’den ve daha başkalarından kırâat-i seb‘ayı okudu. Bu arada fıkıh, fıkıh usulü ve tefsir sahalarında da kendini yetiştirdi. İzzeddin İbn Cemâa’nın teşvikiyle hadise yöneldi. Hadis tahsiline ne zaman başladığı bilinmemekle beraber on iki yaşında iken hadis öğrenmekte olduğu, ilk hadis dersini Şehâbeddin Ahmed b. Ebü’l-Ferec İbnü’l-Bâbâ’dan aldığı, bu alanda önemli bilgileri Kahire’de Hanefî âlimi Alâeddin İbnü’t-Türkmânî’den öğrendiği, ondan ve Abdürrahîm b. Abdullah b. Şâhidü’l-Ceyş’ten Ṣaḥîḥ-i Buḫârî’yi okuduğu belirtilmektedir. Kahire’nin tanınmış muhaddislerinden faydalandıktan sonra Dımaşk, Hama, Humus, Halep, İskenderiye, Trablus, Ba‘lebek, Nablus, Gazze, Kudüs, Mekke ve Medine başta olmak üzere şöhretini duyduğu muhaddislerin bulunduğu ilim merkezlerini dolaştı. İstifade ettiği pek çok âlim arasında İbn Seyyidünnâs, İbn Abdülhâdî diye bilinen Muhammed b. Abdullah İbnü’l-Muhib ed-Dakkāk, Mısır’da Mâlikîler’in kadısı olan Takıyyüddin Muhammed b. Ebû Bekir el-Ahnâî, Takıyyüddin es-Sübkî, Halîl b. Keykeldî el-Alâî, İzzeddin İbn Cemâa, tefsir ve kıraat âlimi Semîn, Sirâceddin Ömer b. Muhammed ed-Demenhûrî ve özellikle Şâfiî fıkhı konusunda İsnevî anılabilir. Irakī, Ebû Hayyân el-Endelüsî’den faydalanmak istediyse de sûfîlere karşı müsamahasız davrandığını öğrenince bundan vazgeçti (İbn Fehd, s. 222). Dımaşk’ta Muhammed b. İsmâil b. Habbâz’a Ṣaḥîḥ-i Müslim’i altı mecliste, Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’ini de otuz kadar mecliste okudu (Fâsî, II, 106). Irâkī’nin en iyi yetiştiği alan hadis olup hocaları Alâî, İzzeddin b. Cemâa, Takıyyüddin es-Sübkî, İsnevî ile Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr onun bu yönünü özellikle belirtmişlerdir.

Çok erken yaşlardan itibaren telif çalışmalarına başlayan Irâkī, Gazzâlî’nin İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn adlı eserinin hadislerini henüz yirmi yaşında iken tahriç etti. 752’den (1351) sonra tamamen hadise yönelerek zamanını okuma, okutma ve yazmaya hasretti. İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî’den itibaren uzunca bir süre ihmal edilmiş olan hadis imlâ meclislerini yeniden canlandırdı. 795 (1393) yılında Medine’de başlayıp daha sonra Kahire’de ölümünden altı ay öncesine kadar on bir yıl boyunca 416 imlâ meclisinde talebelerine hadis rivayet etti. İbn Hacer, onun bu meclislerde hadislerin çoğunu ezberinden yazdırdığını söylemektedir. Kahire’deki Kâmiliyye ve Zâhiriyye dârülhadisleriyle İbn Tolun Camii hadis okuttuğu belli başlı merkezlerdir. Fâzıliyye Medresesi’nde de fıkıh dersleri verdi. Ayrıca Mısır ve Suriye’nin muhtelif şehirleriyle Mekke ve Medine’de hadis okuttu, fetvalar verdi. Kahire’de hem talebe yetiştirdi hem hatiplik yaptı. Medine’de 788 (1386) yılından itibaren üç yıl beş ay süreyle kadılık görevi yanında Mescid-i Nebevî’de imamlık ve hatiplik görevlerini yürüttü. Daha sonra Mekke kadılığı görevinde bulundu.

Irâkī’den devrinin tanınmış âlimlerinin hemen hepsi faydalanmış olup Kemâleddin ed-Demîrî, Ahmed b. Ebû Bekir el-Bûsîrî, Takıyyüddin el-Fâsî, Sıbt İbnü’l-Acemî ve İbn Zahîre bunlardan bazılarıdır. Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, ondan yirmi dört yaş daha büyük olmasına rağmen kendisinden bazı eserleri okumuş ve hadis tahrîci konusunda faydalanmıştır. Ancak Irâkī’den en fazla istifade etmiş olanlar Nûreddin el-Heysemî, İbn Hacer el-Askalânî ve İbnü’l-Irâkī diye tanınan oğlu Ebû Zür‘a’dır. Heysemî onun aynı zamanda arkadaşı, damadı ve en büyük yardımcısı olmuştur. Irâkī Heysemî’yi zevâid konusu üzerinde çalışmaya yöneltmiş ve bu çalışmalarında kendisine rehberlik etmiştir. İbn Hacer ise Irâkī’ye on yıl süreyle talebelik etmiş, onun kendi eserleri yanında Tirmizî’nin eş-Şemâʾil’ini, Dârekutnî’nin es-Sünen’ini, Ebû Avâne’nin eṣ-Ṣaḥîḥ’ini, Beyhakī’nin es-Sünenü’l-kübrâ’sını ve daha birçok eseri kendisinden okumuştur (bu eserler için bk. el-Mecmaʿu’l-müʾesses, II, 184-230). İbnü’l-Irâkī de babasından her fırsatta faydalanmıştır. Vefatı sırasında Irâkī’ye kendisinden sonra geride hangi hadis hâfızlarının kaldığını soran bir kişiye önce İbn Hacer’in, sonra oğlu Ebû Zür‘a’nın, üçüncü olarak da Nûreddin el-Heysemî’nin adını vermesi (, V, 172), bu üç öğrencisine gösterdiği özel ilginin sebebini ortaya koymaktadır.

Irâkī hem zühdü, takvâsı ve erdemli kişiliği hem de hadis ilimleri sahasındaki dirayeti sayesinde büyük itibar görmüştür. Nitekim hocası İzzeddin İbn Cemâa onu Mısır’ın hadis otoritesi sayarken İbn Hacer de hadis ilmini ondan daha iyi bilen bir kimseyi görmediğini belirtmiş (a.g.e., V, 171), Süyûtî ise Irâkī’nin VIII. (XIV.) yüzyılın müceddidi olduğunu söylemiştir (Irâkī, el-Bâʿis̱ ʿale’l-ḫalâṣ [nşr. Muhammed es-Sabbâğ], s. 94). Zeynüddin el-Irâkī 8 Şâban 806 (20 Şubat 1404) tarihinde vefat etti. İbn Hacer, yazdığı uzunca bir mersiye ile üzüntüsünü ifade ederken aynı zamanda onun önemli çalışmaları hakkında da bilgi vermiştir.

İbnü’l-Irâkī’nin Tuḥfetü’l-vârid bi-tercemeti’l-vâlid adlı eserinde babasının biyografisini yazdığı belirtilmekte (, I, 376), bazı dergilerde, Ahmed Ma‘bed Abdülkerîm’in 1973 yılında el-Ḥâfıẓ el-ʿIrâḳī ve es̱eruhû fi’s-sünne adıyla bir yüksek lisans çalışması yaptığı, Tahsin İbrâhim ed-Düseykî’nin de “Tabakātü ulemâi Kürdistân” serisinin ikinci kitabı olarak el-Ḥâfıẓ Zeynüddîn el-ʿIrâḳī ve es̱eruhû fî ʿilmi’l-ḥadîs̱ (Riyad 1413) adlı bir eser kaleme aldığı belirtilmektedir.

Eserleri. 1. İḫbârü’l-aḥyâʾ bi-aḫbâri’l-İḥyâʾ. Kaynaklarda dört ciltten oluştuğu ve 751’de (1350) tamamlandığı belirtilen eser, müellifin İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn’in hadislerini tahriç etmek üzere kaleme aldığı üç kitabın ilki ve en genişidir. Muhammed Murtazâ ez-Zebîdî’nin (ö. 1205/1791), İḥyâʾ şerhi İtḥâfü’s-sâde’de bazı hadisleri tenkit ederken Irâkī’den yaptığı nakillerin aynı seriden el-Muġnî ʿan ḥamli’l-esfâr’da bulunmaması, günümüze geldiği bilinmeyen bu eseri Zebîdî’nin görüp ondan faydalandığı kanaatini uyandırmaktadır.

2. el-Keşfü’l-mübîn ʿan taḫrîci İḥyâʾi ʿulûmi’d-dîn. İḥyâʾdaki hadislerin tahriç edildiği serinin ikinci kitabı ve orta büyüklükte olanıdır. Müellif, günümüze gelmediği anlaşılan bu eseri yazdıkça talebelerine okutmuş, fakat tamamlayamamıştır. Zebîdî’nin bu eserden söz etmediği gibi Irâkī’nin İḥyâʾ hadisleri üzerine iki kitabı bulunduğunu belirtmesi (İtḥâfü’s-sâde, I, 40-41) muhtemelen eserin yarım kalması sebebiyledir.

3. el-Muġnî ʿan ḥamli’l-esfâr fi’l-esfâr fî taḫrîci mâ fi’l-İḥyâʾi mine’l-aḫbâr. Irâkī’nin İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn’deki hadisler üzerine yazdığı eserlerin en küçüğü ve günümüze gelmiş olanıdır. Müellif burada tahrîcini yaptığı hadisin baş tarafından bir bölüm zikretmekte, onun hangi sahâbî tarafından rivayet edildiğini ve hangi hadis kitaplarında yer aldığını söylemekte, ardından hadisin sağlamlık derecesini belirtmektedir. Irâkī’nin, İḫbârü’l-aḥyâʾ adlı eserini telif ettiği zaman elde edemediği bazı hadislerin senedlerine dokuz yıllık bir çalışmadan sonra ulaşması ile bu bilgileri yeniden değerlendirdiğini söylemesi eserin yüzyıllar boyunca büyük rağbet görmesini sağlamıştır. İbn Hacer el-Muġnî’den birçok nüsha istinsah ettiğini belirtmektedir (İnbâʾü’l-ġumr, V, 171). Irâkī’nin İḥyâʾ hadislerinden isnadını bulamadığını, dolayısıyla mevzû olduğunu belirttiği 271 rivayeti Muhammed Emîn es-Süveydî el-Mevżûʿât fi’l-İḥyâʾ ev el-İʿtibâr fî ḥamli’l-esfâr adlı eserinde (nşr. Ali Rızâ b. Abdullah, Demenhûr [Mısır] 1414/1993) bir araya getirmiş, eserin nâşiri Ali Rızâ, Süveydî’nin dikkatinden kaçan otuz altı rivayeti de kitabın sonuna eklemiştir (s. 118-124). el-Muġnî İḥyâʾ ile birlikte birçok defa basılmıştır (I-IV, Kahire 1332/1913, 1352/1933).

4. et-Taḳyîd ve’l-îżâḥ limâ uṭliḳa ve uġliḳa min Muḳaddimeti’bni’ṣ-Ṣalâḥ. Müellifin, usûl-i hadîs alanında en değerli çalışma dediği İbnü’s-Salâh’a ait Muḳaddime üzerindeki iki çalışmasından birincisidir. Irâkī Muḳaddime’nin tertibini aynen koruyarak gerekli gördüğü kısımları açıklamış, yer yer itirazlarını ortaya koymuş, İbnü’s-Salâh’a yöneltilen isabetsiz tenkitleri de belirtmiştir (I-II, Kahire 1353; I-II, Beyrut, ts.). Eser ayrıca Muhammed Râgıb et-Tabbâh (Halep 1350; Beyrut 1405) ve Abdurrahman Muhammed Osman (Medine 1389; Kahire 1389/1969, 1400/1980; Beyrut 1401/1981) tarafından Muḳaddime ile birlikte yayımlanmış, ayrıca Beyrut’ta basılmıştır (1412/1991). Bazı kaynaklarda Irâkī’nin Nüketü İbni’ṣ-Ṣalâḥ adıyla anılan eserinin et-Taḳyîd ve’l-îżâḥ olduğu anlaşılmaktadır. İbn Hacer el-Askalânî, en-Nüket ʿalâ Kitâbi’bni’ṣ-Ṣalâḥ’ında (bk. bibl.) İbnü’s-Salâh’ın bazı görüşlerini tenkit ederken Irâkī’nin bu eserindeki elli kadar görüşüne de eleştiriler yöneltmiştir (I, 133-173).

5. el-Elfiyye. Irâkī, İbnü’s-Salâh’ın Muḳaddime’sini 1002 beyitte özetlemiş ve eserine Tebṣıratü’l-mübtedî ve teẕkiretü’l-müntehî (et-Tebṣıra ve’t-teẕkire; nşr. Mahmûd Rebî‘, Kahire 1355/1937, bir ciltte dört cüz halinde) adını vermiştir. Benzerleri gibi el-Elfiyye diye şöhret bulan eseri Irâkī daha sonra Fetḥu’l-muġīs̱ bi-şerḥi Elfiyyeti’l-ḥadîs̱ adıyla şerhetmiştir. Eser ilk defa Sehâvî’nin aynı kitap üzerindeki bir şerhiyle birlikte yayımlanmıştır (Leknev 1303/1885, taşbaskı; nşr. Muhammed b. Hüseyin el-Irâkī, Fas 1354/1935; nşr. Mahmûd Rebî‘, Kahire 1355/1937; nşr. Salâh Muhammed Muhammed Uveyza, Beyrut 1413). el-Elfiyye’nin Sehâvî, Bikāî, Zekeriyyâ el-Ensârî, Emîr Pâdişah, Abdürraûf el-Münâvî ve Üchûrî gibi âlimler tarafından yapılan şerhleri de bulunmaktadır.

6. Taḳrîbü’l-esânîd ve tertîbü’l-mesânîd. Irâkī, oğlu Ebû Zür‘a için hazırladığı ve 775 (1373-74) yılında tamamladığı bu eserinde özellikle Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’i ile İmam Mâlik’in el-Muvaṭṭaʾında en sağlam senedlerle rivayet edilen hadislerden ahkâma dair olan bir kısmını derleyerek kitap ve bab adlarına göre sıralamış, eserin sonunda “Ebvâbü’l-edeb” başlığı altında ahlâk hadislerini bir araya getirmiştir. Bir yıl sonra eseri oğlu Ebû Zür‘a’nın kendisine dokuz mecliste okuduğunu belirten Irâkī bu hadislerin bir kısmını şerhetmiştir (Kahire 1310; nşr. Hasan Rebî‘, Kahire 1353; nşr. komisyon, Beyrut 1404/1984). Babasının vefatı üzerine Ebû Zür‘a yarım kalan bu şerhi Ṭarḥu’t-tes̱rîb fî şerḥi’t-Taḳrîb adıyla 818 (1415) yılında tamamlamıştır. Ṭarḥu’t-tes̱rîb dört mücelledde sekiz cilt halinde yayımlanmıştır (Kahire 1353; Beyrut, ts.). Ebû Zür‘a, bu eserdeki hadisleri Taḫrîcü Taḳrîbi’l-esânîd adıyla tahriç etmiş olup eserin II. cildi Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de bulunmaktadır (Hadis, nr. 725).

7. Ẕeyl ʿalâ Mîzâni’l-iʿtidâl (Ẕeylü Mîzâni’l-iʿtidâl). Tenkit edilmesi gerekenlerden olduğu halde Zehebî’nin Mîzânü’l-iʿtidâl’e almadığı 787 râvi hakkında bilgi veren eser Subhî es-Sâmerrâî (Beyrut 1407/1987) ve Abdülkayyûm Abdürabbinnebî (Mekke 1406/1986; Beyrut 1407/1987) tarafından neşredilmiştir.

8. Taḫrîcü eḥâdîs̱i muḫtaṣari’l-Minhâc (Taḫrîcü eḥâdîs̱i’l-Minhâc li’l-Beyżâvî). Beyzâvî’nin usûl-i fıkha dair Minhâcü’l-vüṣûl ilâ ʿilmi’l-uṣûl adlı eserinde yer alan seksen dokuzu merfû, on sekizi sahâbe sözü olmak üzere 107 rivayetin sağlamlık derecesinin kısaca belirtildiği eseri önce Subhî es-Sâmerrâî yayımlamış (Mecelletü’l-baḥs̱i’l-ʿilmî ve’t-türâs̱i’l-İslâmî [1399], II, 279-315; Bağdat 1397/1976), daha sonra da Muhammed b. Nâsır el-Acmî Taḫrîcü’l-eḥâdîs̱ ve’l-âs̱âr el-vâḳıʿa fî Minhâci’l-Beyżâvî adıyla neşretmiştir (Beyrut 1409/1989). Irâkī’nin Minhâc üzerindeki bazı tenkitlerini ihtiva eden Nüket’inden de söz edilmekte, fakat bu eseri tamamlayamadığı anlaşılmaktadır (İbn Fehd, s. 230).

9. Naẓmü Minhâci’l-vüṣûl ilâ ʿilmi’l-uṣûl (en-Necmü’l-vehhâc fî naẓmi’l-Minhâc). Müellif bu çalışmasında Minhâcü’l-vüṣûl’ü 1367 beyitte manzum hale getirmiştir. İbnü’l-Irâkī’nin şerhettiği eserin günümüze gelip gelmediği bilinmemektedir.

10. Tekmiletü Şerḥi’t-Tirmiẕî. İbn Seyyidünnâs’ın yarım bıraktığı Tirmizî şerhini tamamlamak için kaleme alınan bu eserden söz eden İsnevî, zamanın hadis hâfızı dediği talebesi Irâkī’nin onu aslına uygun bir şekilde ikmal ettiğini söylemektedir (Ṭabaḳātü’ş-Şâfiʿiyye, II, 511). Irâkī’nin dokuz cilt daha ilâve ettiği halde tamamlayamadığı Tekmile’nin (Sehâvî, IV, 173) bazı bölümleri günümüze gelmiştir (Escurial Library, nr. 1464, 172 varak; Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, Hadis, nr. 2504, 256 varak; el-Mektebetü’l-Mahmûdiyye [Medine], nr. 33, bunun İbn Hacer el-Askalânî’nin nüshası olduğu söylenmektedir). Eserin VIII. cildi Rabat Evkaf Kütüphanesi’ndedir (nr. 7). Tekmile’nin bir nüshasının kenarında, yine Irâkī’nin Şerḥu Süneni’t-Tirmiẕî adıyla birkaç ciltten meydana gelen bir çalışmasından söz edilmekte (İbn Hacer, el-Mecmaʿu’l-müʾesses, II, 182-183), bu bilgiyi tekrarlayan Sezgin eserin Millet Kütüphanesi’nde mevcut iki nüshasından (Feyzullah Efendi, nr. 363, 226 varak; nr. 364, VII, 275 varak) birinin (nr. 364) müellif hattı olduğunu söylemektedir (GAS, I, 155).

11. Kitâbü’l-Erbaʿîn el-ʿuşâriyye (el-Eḥâdîs̱ü’l-ʿuşâriyyât, el-Erbaʿûne’l-ʿuşâriyyâtü’l-isnâd). Müellifin, talebelerinin arzusu üzerine âlî isnadlı (on râvili) olup Kütüb-i Sitte’de yer almayan sahih, hasen ve garîb derecelerindeki kırk rivayeti bir araya getirdiği, talebelerine Medine’de Hz. Peygamber’in kabriyle minberi arasında imlâ ettiği hadislerden meydana gelen eser, Bedr b. Abdullah el-Bedr tarafından Afîfüddin Ebü’l-Ferec Muhammed b. Abdurrahman el-Mukrî’nin Kitâbü’l-Erbaʿîn fi’l-cihâd ve’l-mücâhidîn’i ile birlikte neşredilmiştir (Beyrut 1413/1992, s. 101-235). İbn Hacer, hocasının hayatının son yılında kendilerine imlâ ettiği on râvili rivayetlerinden altmışını daha bir araya getirerek bu hadislerin sayısını 100’e çıkarmıştır.

12. et-Tüsâʿiyyât. Irâkī’nin, kendisine dokuz râvi ile ulaşan rivayetlerden kırkını bir araya getirdiği eserin bir nüshası Köprülü Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Fâzıl Ahmed Paşa, Mecmua, nr. 371/2). Müellifin dokuz râvili kırk hadis çalışmaları arasında, kendisinden en âlî rivayetleri elde ettiği yaşlı hocası Ebü’l-Feth el-Meydûmî’nin rivayetlerinden derlediği Erbaʿûne tüsâʿiyye li’l-Meydûmî (Taḫrîc ʿale’l-erbaʿîne tüsâʿiyyeti’l-isnâd li’l-Meydûmî) ve Erbaʿûne tüsâʿiyye min rivâyeti’l-Beyyânî adlı iki eserinden daha söz edilmektedir.

13. el-Bâʿis̱ ʿale’l-ḫalâṣ min ḥavâdis̱i’l-ḳuṣṣâṣ. Eserde sahâbenin kıssacılığı uygun görmediği, kıssa anlatmak isteyenlere izin vermediği, kıssacıların hadis rivayetine ehliyetli kişiler olmadıkları, halkın anlamakta zorluk çekeceği şeyleri hikâye edip onların zihinlerini karıştırdıkları belirtilerek bu hurafecilerin vaaz etmesine izin verilmemesi istenmektedir. Eser Muhammed es-Sabbâğ tarafından yayımlanmıştır (Eḍvâʾü’ş-şerîʿa, IV, Riyad 1393, s. 81-171).

14. ed-Dürerü’s-seniyye fî (naẓmi)’s-siyeri’z-zekiyye (fî naẓmi’s-sîreti’n-nebeviyye). Naẓmü’d-düreri’s-seniyye fi’s-siyeri’z-zekiyye ve Elfiyye fi’s-siyer diye de anılan eser müellifin, Hz. Peygamber’in hayatını ve şemâilini bin beyitte anlattığı bir diğer elfiyyesidir. Eserin yazma nüshaları Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Âşir Efendi, nr. 279; Şehid Ali Paşa, nr. 2747, 2757; Ayasofya, nr. 4789; Esad Efendi, nr. 273; Lâleli, nr. 1997; Reîsülküttâb Mustafa Efendi, nr. 114; Çorlulu Ali Paşa, nr. 443 [bu kütüphanede eserin başka yazmaları da vardır]), ayrıca İstanbul Üniversitesi (nr. 4117), Köprülü (Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 1116) ve Kayseri Râşid Efendi (nr. 223) kütüphanelerinde bulunmaktadır. ed-Dürerü’s-seniyye’nin Rabat’ta yayımlandığı kaydedilmektedir (İbn Hacer, el-Mecmaʿu’l-müʾesses, II, 183, neşredenin dipnotu, nr. 748). Şerhleri arasında Muhammed Abdürraûf el-Münâvî’nin el-ʿUcâletü’s-seniyye ʿalâ Elfiyyeti’s-sîreti’n-nebeviyye’si (nşr. İsmâil el-Ensârî, Riyad 1389/1969; eser Çorum İl Halk Kütüphanesi’nde [nr. 1230] el-Fütûḥâtü’s-sübḥâniyye adıyla kaydedilmiştir), Üchûrî’nin Şerḥu Naẓmi’d-düreri’s-seniyye fi’s-siyeri’z-zekiyye’si (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1900; Kayseri Râşid Efendi Ktp., nr. 216) ve İbnü’l-Hâim’in el-Ġurerü’l-muḍîʾe’si (, II, 78; Suppl., II, 70) zikredilebilir.

15. el-Elfiyye fî ġarîbi’l-Ḳurʾân. Kur’ân-ı Kerîm’deki bazı garîb kelimeleri alfabetik sıraya göre de alıp açıklayan bu manzum eser, Abdülazîz ed-Dîrînî’nin usûl-i tefsîre dair et-Teysîr fî ʿilmi’t-tefsîr adlı manzum eserinin kenarında Tefsîru elfâẓi’l-Ḳurʾân adıyla yayımlanmış (Kahire 1310, 1311), ayrıca Süyûtî’nin Tefsîrü’l-Ḳurʾâni’l-ʿaẓîm’inin kenarında basılmıştır (Kahire 1345).

16. el-Ḳurab fî maḥabbeti’l-ʿArab (Maḥaccetü’l-ḳurab fî maḥabbeti [fażli, feżâʾili]’l-ʿArab). Araplar’ı sevmekle ilgili rivayetlerin bir araya getirildiği yirmi babdan meydana gelen bir risâle olup Bombay’da (1303) ve Kahire’de (1332; nşr. İbrâhim el-Kādirî, 1381/1961) yayımlanmıştır. Müellifin Enfaʿu’l-ḳurab fî beyâni fażli’l-ʿArab adıyla zikredilen eseri de muhtemelen bu kitaptır.

17. Ḳurretü’l-ʿayn bi’l-meserre bi-vefâʾi’d-deyn. Müellifin en son yazdığı ve defalarca rivayet ettiği söylenen eserlerinden biridir (nşr. Müs‘id Abdülhamîd es-Sa‘dânî, Bulak 1993). Kaynaklarda Ḳurretü’l-ʿayn bi-vefâʾi’l-vâlideyn adıyla zikredilen eserinin de bu kitap olması muhtemeldir.

18. Risâle. Kitapta, Kudâî’nin Şihâbü’l-aḫbâr’ında yer almakla beraber Radıyyüddin es-Sâgānî’nin ed-Dürrü’l-mülteḳaṭ fî tebyîni’l-ġalaṭ ve nefyi’l-laġaṭ adlı eserinde mevzû olduğunu söylediği altmıştan fazla rivayetten on üçünün sahih veya hasen derecesinde bulunduğu belirtilmektedir. Hamdî Abdülmecîd es-Silefî bu risâleyi Müsnedü’ş-Şihâb’ın sonunda yayımlamıştır (Beyrut 1405/1985, II, 249-368).

19. Nüketü’l-fetâvâ ʿale’l-muḫtaṣarât. Irâkī’nin yetişme çağında bir kısmının metinlerini ezberlediği üç Şâfiî fakihinin eserleri (Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin et-Tenbîh’i, Abdülgaffâr b. Abdülkerîm el-Kazvînî’nin el-Ḥâvi’ṣ-ṣaġīr’i, Beyzâvî’nin el-Minhâc’ı) üzerindeki bazı görüşlerini ihtiva etmektedir (, II, 70).

20. el-Müstaḫrec ʿale’l-Müstedrek li’l-Ḥâkim (Emâlî fî taḫrîci’l-Müstedrek, Taḫrîcü Müstedreki’l-Ḥâkim). İbn Hacer’in belirttiğine göre Irâkī, el-Müstedrek’ten “Kitâbü’s-Salât”a kadar olan kısmı 300 kadar mecliste imlâ etmiştir (el-Mecmaʿu’l-müʾesses, II, 185). Bunlardan yedi mecliste imlâ ettiği hadisler Ebû Abdurrahman Muhammed Abdülmün‘im b. Reşâd tarafından aynı adla yayımlanmıştır (Kahire 1410/1990).

21. Mecâlis sebʿa. Yedi oturumda yazdırdığı hadisleri ihtiva eden eserin bir nüshası İskenderiye’de bulunmaktadır (Mektebetü’l-belediyye, nr. 2436; ayrıca bk. , II, 70).

22. Muḫtaṣar fi’l-eḥâdîs̱i’l-müteʿalliḳa bi’l-aḥkâm. Eserin bir nüshası Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’dedir (a.g.e., II, 70).

23. el-ʿAdedü’l-muʿteber fi’l-evcühi’lletî beyne’s-süver. Bir nüshası Hidiviyye Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (, I, 78).

24. İstiḥbâbü’l-vuḍûʾ (a.g.e., II, 78). Manẓûme fi’l-vuḍûʾi’l-müsteḥab adıyla da anılmaktadır (, I, 562).

25. el-İstiʿâẕe bi’l-vâḥid min iḳāmeti cumʿateyn bi-mekân vâḥid (, II, 70).

26. Temyîzü’l-aṣḥâb (a.g.e., II, 70).

27. Ẕeylü Târîḫi’l-İslâm (a.g.e., II, 70).

28. el-Kelâm ʿale’l-eḥâdîs̱i’lletî tüküllime fîhâ bi’l-vażʿ ve hiye fî Müsnedi’l-İmâm Aḥmed. İbn Hanbel’in el-Müsned’inde mevcut dokuz hadisin mevzû olduğuna dair bir risâledir. Risâleyi İbn Hacer el-Ḳavlü’l-müsedded fi’ẕ-ẕebbi ʿan Müsnedi Aḥmed’ine almış, daha sonra bu hadislerin bir kısmını savunmuştur (Beyrut 1404/1984, s. 7-17; , nşr. Abdullah Muhammed ed-Dervîş, Beyrut 1411/1991, X, 492-502).

29. Fetvâ fî enne mâ uʿtîde yevme ʿâşûrâʾ min ekli’d-decâc ve’l-ḥubûbi’l-mübâḥ. Bir nüshası Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de (Hidîviyye) bulunmaktadır (, II, 78).

30. Emâlî fîmâ yeteʿallaḳu bi’l-istisḳāʾ. Nil nehrinin sularının çekilmesi ve Mısır’da büyük bir kuraklığın başlaması üzerine vefatından beş ay kadar önce son imlâ meclisinde (416. meclis) yazdırdığı yağmur duasıyla ilgili hadislerden meydana gelmektedir. İstiskā namazını kıldırdıktan sonra Irâkī’nin hutbesini dinleyen İbn Hacer, bu olayın ardından her şeyde bolluk ve bereket görüldüğünü söylemektedir (el-Mecmaʿu’l-müʾesses, II, 188).

Bunlardan başka Ecvibetü İbni’l-ʿArabî, el-Eḥâdîs̱ü’l-muḫarrece fi’ṣ-Ṣaḥîḥayn elletî tüküllime fîhâ bi-żaʿf ve’nḳıṭâʿ, Emâlî ʿale’l-Erbaʿîne’n-Neveviyye ve bu eser üzerinde yapılmış bir çalışma olan Taḫrîcü’l-Erbaʿîne’n-Neveviyye, Emâlî ʿalâ Emâli’r-Râfiʿî (bu eserdeki hadisleri tahriç etmiştir), Emâlî fîmâ yeteʿallaḳu bi-ṭûli’l-ʿömr, Fażlü Ḥirâʾ, İḥyâʾü’l-ḳalbi’l-meyyit bi-duḫûli’l-beyt, mürsel rivayetler konusunda olup hayatının son döneminde kaleme aldığı ve İbn Hacer’in de kendisinden okuduğu belirtilen el-İnṣâf, ʿİşrûne s̱emâniye min rivâyeti’l-Beyyânî, el-Kelâm ʿalâ ḥadîs̱i “el-Mevtü keffâretün li-külli müslim”, el-Kelâm ʿalâ ḥadîs̱i’t-tevsiʿati yevme ʿâşûrâʾ, el-Kelâm ʿale’l-ḥadîs̱i’l-vârid fî eḳalli’l-ḥayż ve eks̱erihî, el-Kelâm ʿalâ mesʾeleti’s-sücûd li-terki’l-ḳunûṭ, el-Kelâm ʿalâ ṣavmi sit min şevvâl, Mesʾeletü ḳaṣṣi’ş-şârib, Mesʾeletü’ş-şürb ḳāʾimen, (Taḫrîcü) Meşyeḫati İbni’l-Ḳārî ʿAbdirraḥmân, (Taḫrîcü) Meşyeḫati’l-Ḳāḍî Nâṣırüddîn b. et-Tûnisî, Muʿcem müştemil ʿalâ terâcimi cemâʿa min ehli’l-ḳarni’s̱-s̱âmin, el-Mevridü’l-henî fi’l-mevlidi’n-nebî, Muḫtaṣarü’l-ḥücce, Nevevî’nin Şâfiî fıkhına dair er-Ravża adlı eserinin bir muhtasarına İsnevî’nin yazdığı el-Mühimmât ʿale’r-Ravża üzerinde Irâkī’nin bazı görüşlerini ihtiva eden el-Mühimmât ʿale’l-Mühimmât (Tetimmâtü’l-Mühimmât, Mühimmâtü’l-Mühimmât), İbn Dakīkul‘îd’in usûl-i hadîse dair el-İḳtirâḥ’ını Irâkī’nin 427 beyitte manzum hale getirdiği, oğlunun da bazı kısımlarını şerhettiği (İbn Fehd, s. 231) Naẓmü’l-İḳtirâḥ, usûl-i hadîse dair Şerḥu’l-Beyḳūniyye, Tafḍîlü Zemzem (Tafḍîlü mâʾi Zemzem ʿalâ külli mâʾin ḳalîl Zemzem), Taḫrîcü erbaʿîne ḥadîs̱ büldâniyye min Ṣaḥîḥi’bni Ḥibbân, Târîḫu taḥrîmi’r-ribâ (el-Cevâb ʿan suʾâl yeteḍammenü târîḫe taḥrîmi’r-ribâ), Tercümetü’l-İsnâʾî, Ṭuruḳu ḥadîs̱i “Men küntü mevlâhü fe-ʿAliyyün mevlâhü”, Tertîbü men lehû ẕikru tecrîḥ ev taʿdîl fî “Beyâni’l-vehem ve’l-îhâm” li’bni Ḳaṭṭân (eser alfabetiktir), Zehebî’nin el-ʿİber’i üzerine 741-763 (1340-1362) yıllarını ilâve eden (İbn Fehd, s. 231) eẕ-Ẕeyl ʿale’l-ʿİber, Ẕeylü Meşyeḫati’l-ḳāḍî Ebi’l-Ḥarem el-Ḳalânisî ve Ẕeylü’ẕ-Ẕeyl li-Vefeyâti’l-aʿyân adlı eserler de kaynaklarda Irâkī’ye nisbet edilmektedir.

Bazı şiir ve kasideleri de bulunan Irâkī’nin tamamlamaya fırsat bulamadığı eserleri arasında şu kitapları da zikredilmektedir: Eṭrâfü Ṣaḥîḥi İbn Ḥibbân, Ricâlü Ṣaḥîḥi İbn Ḥibbân, Ricâlü Süneni’d-Dâreḳuṭnî. Sonuncu eserde, Sünenü Dâreḳuṭnî râvilerinden olup İbn Hacer’in Tehẕîbü’t-Tehẕîb’inde bulunmayan râvilerin biyografilerinin bir araya getirilmesi amaçlanmıştır. Ziriklî onun usûl-i fıkha dair et-Taḥrîr adlı bir eserinin bulunduğunu söylemektedir (el-Aʿlâm, III, 344).


BİBLİYOGRAFYA

Irâkī, Ẕeyl ʿalâ Mîzâni’l-iʿtidâl (nşr. Subhî es-Sâmerrâî), Beyrut 1407/1987, neşredenin girişi, s. 11-16.

a.mlf., el-Bâʿis̱ ʿale’l-ḫalâṣ min ḥavâdis̱i’l-ḳuṣṣâṣ (nşr. Muhammed es-Sabbâğ, Eḍvâʾü’ş-şerîʿa, IV, Riyad 1393 içinde), s. 81-171.

a.mlf., Tâḫrîcü eḥâdîs̱i muḫtaṣari’l-Minhâc (nşr. Subhî es-Sâmerrâî, Mecelletü’l-baḥs̱i’l-ʿilmî ve’t-türâs̱i’l-İslâmî içinde), II, Mekke 1399/1979, neşredenin girişi, s. 279-283; a.e.: Taḫrîcü’l-eḥâdîs̱ ve’l-âs̱âr el-vâḳıʿa fî Minhâci’l-Beyżâvî (nşr. M. Nâsır el-Acmî), Beyrut 1409/1989, neşredenin girişi, s. 6-21.

, II, 511.

Fâsî, Ẕeylü’t-Taḳyîd fî ruvâti’s-sünen ve’l-mesânîd (nşr. Kemâl Yûsuf el-Hût), Beyrut 1410/1990, II, 106-109.

, I, 382.

, V, 170-176.

a.mlf., el-Mecmaʿu’l-müʾesses li’l-Muʿcemi’l-müfehres (nşr. Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aşlî), Beyrut 1415/1994, II, 176-230.

a.mlf., en-Nüket ʿalâ Kitâbi’bni’ṣ-Ṣalâḥ (nşr. Rebî‘ b. Hâdî Umeyr), Riyad 1408/1988, neşredenin girişi, I, 133-173.

Takıyyüddin İbn Fehd, Laḥẓü’l-elḥâẓ (Ẕeylü Ṭabaḳāti’l-ḥuffâẓ li’ẕ-Ẕehebî içinde), Haydarâbâd 1376/1956, s. 220-239.

, VII, 245-250.

a.mlf., ed-Delîlü’ş-şâfî (nşr. Fehîm M. Şeltût), Kahire, ts. (Mektebetü’l-Hancî), I, 409.

, IV, 171-178.

Şemseddin İbn Tolun, el-Ḳalâʾidü’l-cevheriyye fî târîḫi’ṣ-Ṣâliḥiyye (nşr. M. Ahmed Dehmân), Dımaşk 1400/1980, II, 445-449.

, I, 306-362.

a.mlf., Ẕeylü Ṭabaḳāti’l-ḥuffâẓ li’ẕ-Ẕehebî (Ẕeylü Teẕkireti’l-ḥuffâẓ içinde), Haydarâbâd 1376/1956 ⟶ Beyrut, ts. (Dâru ihyâi’t-türâsi’l-Arabî), s. 370-372.

a.mlf., (Ömer), s. 538-540.

, III, 113.

, I, 24, 135, 156, 218, 376, 464, 559, 747, 930; II, 1028, 1122, 1124, 1140, 1162, 1208, 1324, 1455, 1696, 1748, 1867, 1880, 1911, 1915, 1961, 2018.

, VII, 55-57.

, I, 40-41.

, I, 354-356.

, I, 562.

, II, 1317-1318.

, II, 77-78; , II, 69-70.

, II, 814-818.

, I, 155.

, I, 215.

, III, 344-345.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1999 yılında İstanbul’da basılan 19. cildinde, 118-121 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER