https://islamansiklopedisi.org.tr/riza-han-birelvi
10 Şevval 1272 (14 Haziran 1856) tarihinde Uttar Pradeş eyaletine bağlı Ray Birelî kasabasında doğdu. Babası Nakī Ali Han itibar sahibi bir âlimdi. Aslen Patanlar’ın (Peştu) Rohilla Barhîç kabilesinden olan ve XVII. yüzyılda Kandehar’dan Hindistan’a göç eden ecdadı Bâbürlüler Devleti’nde askerî ve idarî görevler üstlenmiş, bu sayede sahip oldukları servetle refah içerisinde yaşamıştır. İhsan İlâhî Zahîr’e göre aile Şiîlik’ten Sünnîliğe geçmiş olup bunun en açık delili Birelvî’nin Ahmed Rızâ Han b. Nakī Ali b. Rızâ Ali b. Kâzım Ali şeklinde olan isim zinciridir (el-Birelviyye, s. 21; ayrıca bk. Zaferüddin Rizvî, I, 2).
Babasının desteğiyle dinî ilimleri medrese müfredatına göre okuyarak on üç yaşında icâzet alan Rızâ Han babasının kontrolünde fetva eğitimi almaya başladı. Ayrıca özel hocalardan matematik, tıp ve coğrafya okudu. Mirza Gulâm Ahmed’in kardeşi Mirza Gulâm Kādir Beg ve Nûrî Miyân diye bilinen Ebü’l-Hüseyin Ahmed Mârhervî onun hocalarındandır. 1879 yılında babasıyla birlikte gittiği hac sırasında ve daha sonra defalarca yaptığı Hicaz yolculuklarında tanınmış âlimlerle görüşme fırsatı buldu ve kendilerinden faydalandı. Haremeyn’de icâzet aldığı hocaları arasında Ahmed b. Zeynî Dahlân, Abdurrahman el-Mekkî, Hüseyin b. Sâlih el-Mekkî ve Ebü’l-Hüseyin Ahmed en-Nûrî anılabilir. 1876’da bağımsız olarak fetva vermeye başlayan Rızâ Han 1880’de babasının vefatı üzerine fetva işini üstlendi. Önceleri babasının medresesinde ve ardından kendi medresesinde çok sayıda öğrenci yetiştirdi (M. Mes‘ûd Ahmed, Ḥayât-ı Mevlânâ, s. 118-119). 1877’de Kādirî tarikatı şeyhi Şah Âl-i Resûl Mârhervî’den el alarak Kādirî tarikatına girdi. Daha sonra Çiştiyye, Sühreverdiyye ve Nakşibendiyye gibi tarikatların âdâbını öğrendi ve Kādirî tarikatında hilâfet aldı.
Rızâ Han kuruluş çalışmalarında yer aldığı Nedvetü’l-ulemâ hareketinden 1897’de ayrıldı ve aleyhine neşriyat yapmaya başladı. Bu hareketle ve hareket mensubu ulemâ ile ilgili 200 kadar fetva kaleme alıp küfre saptıklarını ileri sürdü (Sanyal, s. 64, 114). 1898 yılında çıkmaya başlayan Tuḥfe-i Ḥanefiyye dergisinde yazılar neşretti. Patna’da düzenlenen Meclis-i Ehl-i sünnet ve cemaat toplantısında liderliğini ilân etti. Bağlıları tarafından kendisine XX. yüzyılın müceddidi unvanı verildi. Bu tarihten sonra Rızâ Han’ın cemaatlere karşı olan tutumu Nedve ile sınırlı kalmadı; Ehl-i hadîs ve Diyûbendîler’e de şiddetle karşı çıktı. Hz. Peygamber’le ilgili konuları merkeze alması tartışmaları hararetlendirdi. Başlattığı tekfir hareketi sebebiyle ulemânın itibarı zedelendi ve toplumda ciddi bir gerginlik baş gösterdi. Rızâ Han kardeşi Hasan Rızâ Han, oğlu Hâmid Rızâ Han ve talebesi Zaferüddin Bihârî Rizvî ile birlikte 1904 yılında Dârülulûm-i Manzarü’l-İslâm’ı (Medrese-i Ehl-i sünnet ve cemaat) kurarak cemaatin eğitim yönünü güçlendirdi. Sonraki yıllarda bu medreseye bağlı çok sayıda yeni medrese açıldı ve bir kısım eski medreseler cemaatin kontrolüne geçti. Rızâ Han ayrıca yayın tesisleri kurdu. 1864’te neşir hayatına başlayan Debdebe-i Sikenderî adlı haftalık gazete aynı meşrepten kişiler tarafından çıkarıldığı için Rızâ Han ve arkadaşları gazeteyi sahiplendi. Gazetede 1900’den itibaren doğrudan Birelvî ekolünün düşünceleri dile getirilmeye başlandı. 1920’de er-Rıżâ adlı ikinci bir dergi çıkarıldı.
Ahmed Rızâ Han, Hicaz’da bulunduğu sırada bazı itikadî konularda ulemâya sorduğu sorulara aldığı cevapları kullanarak Ḥüsâmü’l-Ḥaremeyn adıyla bir kitap yazdı (1906). Bir fetva metni ve eklerinden ibaret olan bu kitapla Diyûbendî cemaatinden Muhammed Kāsım Nânevtevî, Reşîd Ahmed Gengûhî, Eşref Ali Tehânevî ve Halîl Ahmed Ambetevî gibi âlimleri tekfir etti. Buna karşılık Diyûbendî ulemâsı, eserdeki iddiaların çoğunun kaynaklardaki bilgilerin tahrifiyle oluşturulduğunu söyleyerek reddiyeler yazdı. Rızâ Han, Diyûbendîler’in takip ettiği Seyyid Ahmed Şehîd ve Şah Muhammed İsmâil Şehîd-i Dihlevî’yi de eleştirdi. İsmâil Dihlevî’nin, kitabında Hz. Peygamber’i küçük düşürdüğünü, böylece kâfir ve mürted olduğunu iddia etti.
Muhalifleri Rızâ Han’ın İngilizler’i desteklediğini ve onların hesabına çalıştığını ileri sürerken Birelvî ekolüne mensup yazarlar onun aslında İngiliz yönetimine karşı olduğunu, fakat siyaseten böyle davrandığını söyler. Orta yolu tutanlar ise Rızâ Han’ı İngilizler’in müslümanları bölme projesine alet olmakla suçlar. Onun 1889 yılında İngiliz yönetimi altındaki Hindistan’ın durumuyla ilgili olarak verdiği ve 1910’da tekrarladığı, “Hanefî fıkhına göre Hindistan dârülislâm’dır” fetvasının (İʿlâmü’l-aʿlâm bi-enne Hindustân dârü’l-İslâm, Birelî 1306) bu taraftarlığın bir sonucu olduğu ifade edilmiştir (Syed Jamaluddin, s. 403). Rızâ Han’ın hilâfetin Kureyşîliği hadisine dayanarak Osmanlılar’ın hilâfeti temsil etmediğini söylemesi ve Hint ulemâsının büyük çoğunluğunun aksine Hindistanlı müslümanların Osmanlı Devleti’ne destek vermemesi gerektiğini belirtmesi de (Devâmü’l-ʿayş, s. 45 vd.) bu çerçevede değerlendirilip tepkiyle karşılandı. Rızâ Han, Hintli müslümanlar tarafından oluşturulan Cem‘iyyet-i Ulemâ-i Hind, Encümen-i Huddâm-ı Kâ‘be, Hilâfet Komitesi ve İngiliz Hükümetiyle İlişkileri Kesme Hareketi (Non-cooperation Movement) gibi kuruluşlara katılmadı ve bunları şiddetle eleştirdi. Diğer müslümanlarla birlikte hareket etmeyen Birelvîler kendilerine özgü bazı siyasî yapılanmalar içerisine girdi. Cemâat-i Rızâey Mustafâ, Cemâat-i Ensârü’l-İslâm ve Cumhûriyyet-i İslâmiyye Merkeziyye (All India Sunni Conference) onlara ait kuruluşlardır. 25 Safer 1340’ta (28 Ekim 1921) vefat eden Rızâ Han, Birelî’ye defnedildi. Günümüzde mezarı müridleri ve bağlıları tarafından ziyaret edilmekte, her yıl ölüm gününde Birelî’de geniş katılımlı anma törenleri (urs “düğün”) yapılmakta, bunun benzeri “yevm-i Rızâ” adıyla Pakistan’da da gerçekleştirilmektedir. Ahmed Rızâ Han’ın iki erkek, beş kız çocuğu olmuş, oğulları Hâmid Rızâ Han (ö. 1943) ve Mustafa Rızâ Han (ö. 1981) kendi yolundan giderek cemaatin faaliyetlerini genişletmişlerdir.
Rızâ Han’ın 1880 yılından itibaren oluşturmaya başladığı Birelvî cemaati bugün de aynı çizgide devam etmektedir. Abartılı bir tasavvufî anlayışın etkili olduğu cemaat amelî konularda Hanefîliğe sıkı sıkıya bağlıdır. Resûl-i Ekrem’in hayatı ve şahsiyeti Ahmed Rızâ Han ve bağlılarının en önemli ilgi alanı olmakla birlikte bu konuda aşırılıkları vardır. Rızâ Han’a göre Resûlullah beşerdir, fakat beşeriyeti diğerlerinkinden farklıdır. O geçmiş ve gelecekle ilgili gaybı bilir, nurdur ve gölgesi yoktur; her yerde hâzır ve nâzırdır; dünyada olacak işlerin yetkisi onun elindedir. Rızâ Han bu konularla ilgili çok sayıda kitap ve risâle kaleme almıştır. Bütün hadis külliyâtına sahip çıkan Birelvîler, ihtiyatsız yaklaşımları sebebiyle zayıf ve uydurma sayılan hadisleri da itikad konularında delil olarak kullanmışlardır (Halid Zaferullah Daudi, s. 248). Kabirlerin inşa ve ihyasıyla kabir ziyaretlerine büyük önem veren cemaat mensupları Ahmed Rızâ Han’ın vasiyetinde de yer alan ve kitaplarında ortaya koyduğu dinî görüşlere sapasağlam yapışmanın her farzdan daha evlâ bir farz olduğu yolundaki prensibini (Melfûẓât-ı Aʿlâ, s. 472) kendilerine rehber edinirler (cemaatin görüşleri ve tartışmalar için bk. M. Yûsuf Ludyânevî, s. 25-129; Metcalf, s. 296-314; İhsan İlâhî Zahîr, s. 55-229; Hâlid Mahmûd, I-III, tür.yer.).
Birelvî cemaatinin oluşumunda, ilk nesil içinde yer alan Hasan Rızâ Han, Hâmid Rızâ Han, Mustafa Rızâ Han, Seyyid Dîdâr Ali Şah, Muradâbâdî, Emced Ali, Haşmet Ali Han, Zaferüddin Bihârî Rizvî ve Burhânü’l-Hak Cebbalpûrî gibi şahsiyetlerin payı büyüktür. İkinci nesil Birelvîler’den Muhammed Ahmed Kādirî, Ahmed Yâr Han Naîmî, Pîr Kerem Şah Ezherî, M. Tâhirü’l-Kādirî, Kevser Niyâzî ve Şah Ahmed Nûrânî cemaatin faaliyetlerini daha da genişletmiş, çok sayıda araştırma ve yayın birimi kurmuştur. Günümüzde Pakistan’da 1000’i aşkın medreseye sahip olan Birelvîler ülkede çok sayıda caminin de sorumluluğunu üstlenmişlerdir. Halkın Birelvî ekolüne teveccühünde cemaatin entelektüel seviyesinin düşük olmasının önemli payı vardır. 1948’de kurulan Cem‘iyyet-i Ulemâ-i Pâkistan ile Tâhirü’l-Kādirî’nin kurduğu Tahrîk-i Minhâcü’l-Kur’ân cemaatin siyasî oluşumlarındandır.
Eserleri. Mes‘ûd Ahmed, Rızâ Han’ın 1000’den fazla kitap ve risâle kaleme aldığını söylerken (UDMİ, X, 282) İhsan İlâhî Zahîr bu sayının abartıldığını ileri sürer (el-Birelviyye, s. 29, 32-33); Şeyh Muhammed İkrâm ise gerçekte elli kadar eserinin olduğunu bildirir (Mevc-i Kevs̱er, s. 70). Eserleri içinde kırk elli sayfalık risâleleriyle muhtelif kitaplar üzerine yazdığı hâşiyeleri çoğunluktadır. Rızâ Han eserlerini Arapça, Urduca ve Farsça kaleme almış, Urduca yazdıklarına da çoğunlukla Arapça isimler vermiştir (eserleri için bk. Rahmân Ali, s. 99-103; M. Mes‘ûd Ahmed, Ḥayât-ı Mevlânâ, s. 219-230; Sâliha Abdülhakîm Şerefeddin, s. 431). Önemli eserleri şunlardır:
1. Kenzü’l-îmân fî tercemeti’l-Ḳurʾân (Muradâbâd 1330/1912). Kur’ân-ı Kerîm’in Urduca meâli olup en önemli özelliği Allah, peygamberler ve bilhassa Resûlullah’la ilgili âyetlerin tercümesinde farklı bir dilin kullanılmış olmasıdır. Tercümenin lehinde ve aleyhinde birçok yayın yapılmış olup Ahlâk Hüseyin Kāsımî’nin Birelvî Tercüme-i Ḳurʾân ka ʿİlmî Tecziye (Faysalâbâd 1983), Abdürrezzâk Butrâlevî’nin Teskînü’l-cinân fî Meḥâsin-i Kenzü’l-îmân (İslâmâbâd 1987), Muhammed Sıddîk Hezârvî’nin Kenzü’l-îmân Tefâsîr ki Rôşnî meyn (Lahor 1988), Muhammed Han A‘vân’ın Meḥâsin-i Kenzü’l-îmân (Lahor, ts.), Mecîdullah Kādirî’nin Kenzü’l-îmân fî Tercümeti’l-Ḳurʾân aor Dîger Maʿrûf Ḳurʾânî Urdû Terâcim ka Teḳābülî Câʾize (doktora tezi, 1993, Karaçi Üniversitesi) ve Hâmid Miyân’ın “Fâzıl-ı Birelvî ka Tercüme-i Kur’ân-ı Pâk” (Beyyinât, XXXV/4 [Karaçi 1979], s. 8-16; XXXVI/6 [Karaçi 1980], s. 51-64) adlı çalışmaları bunlardan bazılarıdır. Kenzü’l-îmân üzerine ekolün önde gelen âlimlerinden Muradâbâdî Ḫazâʾinü’l-ʿirfân (Muradâbâd 1912), Naîmî Nûrü’l-ʿirfân fî ḥâşiyeti’l-Ḳurʾân (Lahor 1957; Gucerât 1958) ismiyle kısa tefsirler yazmışlardır. Selefî düşünceye aykırı bilgiler ihtiva ettiği gerekçesiyle eser bazı Arap ülkelerinde yasaklanmıştır (Hâlid Mahmûd, I, 92-94).
2. Ḳavâriʿu’l-ḳahhâr ʿale’l-mücessimeti’l-füccâr: Ḍarb-ı Ḳahhârî (Lahor 1988). Hindu mezhebi Arya Samâc’ın müteşâbih âyetlerle ilgili itirazlarına verilen cevapları içermektedir.
3. Fetâvâ-yı Rıżviyye. Rızâ Han’ın en ilgi çekici eseridir. Fetvalarına ait ilk derleme el-ʿAṭâya’n-nebeviyye fi’l-Fetâva’r-Rıżaviyye adıyla basılmıştır (I-III, Birelî 1310/1892). Ayrıca es-Seniyyetü’l-enîḳa fî fetâvâ İfrîḳā (Karaçi 1971) ve Câmiʿu’l-fetâvâ (Lailpûr 1970) ismiyle derlemeleri vardır. Bazı fetvaları müstakil risâleler halinde basılmıştır.
4. Ḥüsâmü’l-Ḥaremeyn ʿalâ menḥari’l-küfr ve’l-meyn (Lahor, ts.; Lahor 1405/1985, 1410/1989). 1906’da telif edilen kitap müellifin en çok tartışılan eseridir. Küfrüne fetva verilen gruplardan Diyûbendîler ve Ehl-i hadîs mensuplarının kitaba yazdığı reddiyeler arasında Eşref Ali Tehânevî’nin Ḥıfẓu’l-îmân ʿani’z-zeyġi ve’ṭ-ṭuġyân (Lahor 1980), Hüseyin Ahmed Medenî’nin eş-Şihâbü’s̱-s̱âḳıb ʿale’l-müsteriḳi’l-kâẕib (Diyûbend 1907), Halîl Ahmed Sehârenpûrî’nin el-Mühenned ʿale’l-müfenned (baskı yeri yok, 1325), Muhammed Hanîf Mübârekpûrî’nin Maḳāmiʿu’l-ḥadîd ʿale’l-keẕẕâbi’l-ʿanîd ile (Lahor 1982) ʿAḳāʾidü ʿUlemâʾey Diyobend aor Ḥüsâmü’l-Ḥaremeyn (Karaçi, ts. [Dârü’l-işâat]) ve Hâlid Mahmûd’un ʿÂlimü’l-ġayb Ṣırf Allâhü Teʿâlâ he (Manchester, ts. [Islamic Academy]) adlı eserleri önemlidir.
5. Temhîd-i Îmân (Lahor 1989, Ḥüsâmü’l-Ḥaremeyn’le birlikte). Eserde diğer cemaatlerle aralarında tartışmalı olan inanç konuları ele alınır.
6. Devâmü’l-ʿayş fi’l-eʾimmeti min Ḳureyş (Lahor 1400/1980). Hilâfetin Kureyş kabilesinden gelenlerin hakkı olduğuna ve Türkler’in hilâfet makamını temsil etmediğine dair verilen bir fetvayı içermektedir.
7. Berîḳu’l-menâr bi-şumûʿi’l-mezâr: Mezârât-ı Evliyâ per Rôşnî (Lahor, ts.).
8. Melfûẓât-ı Aʿlâ Haẓret Birelvî (I-V, Karaçi, ts.). Rızâ Han’ın sözlerini, tavsiyelerini ve vasiyetini ihtiva eden eser Birelvî cemaatinin temel kitaplarındandır.
9. ed-Devletü’l-Mekkiyye bi’l-mâddeti’l-ġaybiyye (1905). Rızâ Han ile diğer ulemânın Hz. Peygamber’in gaybı bildiğine dair görüşlerini içeren eser The Islamic Concept of Knowledge adıyla İngilizce’ye çevrilmiştir (Manchester, ts. [Islamic Vision]).
10. el-Füyûżâtü’l-melekiyye li-muḥibbi’d-devleti’l-Mekkiyye (Karaçi, ts.).
11. Tecelliyü’l-yaḳīn bi-enne nebiyyenâ seyyidü’l-mürselîn (Lahor 1980).
12. Ḫatmü’n-nübüvve (Lahor 1974). Gulâm Ahmed Kādiyânî’nin nübüvvet iddiasına karşı peygamberliğin Hz. Muhammed ile sona erdiğine dair bir çalışma olup ekinde Gulâm Ahmed’le ilgili “es-Sûʾü’l-ʿiḳāb ʿale’l-mesîḥi’l-keẕẕâb” adlı bir risâle bulunmaktadır.
13. Ḥadâʾiḳ-i Baḫşiş (Lahor 1988). Şiir mecmuasıdır.
14. Beyʿat ve Ḫilâfet-Neḳāʾü’s-sülâfet fî aḥkâmi’l-beyʿat ve’l-Ḫilâfet (Siyâlkût, ts. [Mektebe-i Mihriyye Rızviyye]). Tarikatlarda el almak ve halife tayin etmekle ilgili bir risâledir.
15. İhlâkü’l-Vehhâbiyyîn ʿalâ tevhîni ḳubûri’l-müslimîn (Birelî 1904, 1928). Vehhâbî olarak itham edilen Diyûbendîler’in mezarlarla ilgili bazı davranışları hurafe diye nitelendirmelerine karşı hazırlanan fetvayı içermektedir.
16. el-Kelimetü’l-mülheme (Delhi 1974). Rızâ Han’ın hayatından bazı kesitlerin de yer aldığı çalışma daha çok onun içine doğduğu ileri sürülen konulara dair bilgileri ihtiva eder.
17. Sübḥânü’s-subbûḥ ʿan ʿaybi kiẕbi maḳbûḥ (Leknev 1309).
18. el-Kevkebetü’ş-şihâbiyye fî küfriyyâti ebi’l-Vehhâbiyye (Azîmâbâd 1316).
19. Sellü’s-süyûfi’l-Hindiyye ʿalâ küfriyyâti bâbâ en-Necdiyye (Azîmâbâd 1316).
20. İzâletü’l-ʿâr bi-ḥaceri’l-kirâm ʿan kilâbi’n-nâr (Azîmâbâd 1317). Son dört çalışmada Rızâ Han, Resûlullah’ı tahkir ettiği iddiasıyla Şah İsmâil Şehîd Dihlevî’yi ağır biçimde eleştirmekte ve tekfir etmektedir.
Rızâ Han Birelvî’ye dair çok sayıda eser kaleme alınmıştır. Birelvî cemaati onun kişiliği üzerinde oluştuğundan cemaat mensupları tarafından hakkında yazılan kitaplarda çok abartılı bir dil kullanılmıştır. Bu eserlerin çoğu ciddi araştırmalara dayanmayan küçük çapta risâlelerdir. En eski çalışma ise öğrencisi Zaferüddin Bihârî Rizvî tarafından gerçekleştirilmiştir (Ḥayât-ı Aʿlâ Ḥażret, I-III, Karaçi 1938). Sonraki çalışmaların büyük bir kısmı bu esere dayanır. İkinci nesil içerisinde Rızâ Han’la ilgili en çok eser yazanlardan biri olan M. Mes‘ûd Ahmed ʿÂşıḳ-ı Resûl (Lahor 1976), Ḥayât-ı Mevlânâ Aḥmed Rıżâ Ḫân Birelvî (Siyâlkût 1981), Günâh-ı bî-Günâhî (Lahor 1982), Fâżıl-ı Birelvî aor Terk-i Muvâlât (Lahor 1988), İmâm Aḥmed Rıżâ aor ʿÂlemî Câmiʿât (Sâdıkâbâd 1990), The Reformer of the Muslim World (Karachi 1995) adlı eserleri hazırlamış ve Urduca İslâm ansiklopedisindeki Rızâ Han maddesini kaleme almıştır (bk. bibl.). Birelvî ekolüne mensup kişilerin yazdığı çok sayıdaki kitaptan bazıları şunlardır: Hâmid Rızâ Han, Selâmetullāh li-Ehli’s-sünne min seyli’l-ʿinâd ve’l-fitne (Birelî 1332); Muhammed Sâbir, Müceddid-i İslâm (Kanpûr 1379/1959); Şecâat Ali Kādirî, Müceddidü’l-ümmet eş-Şâh Aḥmed Rıżâ Ḫân (Karaçi 1979); Kevser Niyâzî, Imam Ahmed Raza Khan Bareilvi: A Versatile Personality (Karaçi 1991); M. Tâhirü’l-Kādirî, Ḥażret-i Mevlânâ Şâh Aḥmed Rıżâ Ḫân Birelvî ka ʿİlmî Naẓm (Lahor 1990, 2. bs.); Muhammed Feyz Ahmed Üveysî, İmâm Aḥmed Rıżâ aor ʿİlm-i Ḥadîs̱ (Lahor 1980); M. Hâmid Sıddîkī Rizvî, Teẕkire-i Haẓret Burhân-ı Millet (Cebelpûr 1985); Mecîdullah Kādirî, Ḳurʾân, Sayns aor İmâm Aḥmed Rıżâ (Bombay 1995); Yâsîn Ahter Misbâhî, İmâm Aḥmed Rıżâ aor Redd-i Bidʿât ü Münkerât (Mültan, ts. [Medenî Kütübhâne]). Her yıl Rızâ Han Birelvî’yi anma törenlerinde yapılan konuşmalar ve sunulan tebliğlerden bir kısmı Abdünnebî Kevkeb tarafından Maḳālât-ı Yevm-i Rıżâ adıyla kitap haline getirilmiştir (I-III, 1968-1971). Bu konuda başka derlemeler de bulunmaktadır.
Rahmân Ali ve Abdülhay el-Hasenî’nin eserlerinde (bk. bibl.) Rızâ Han’ın hayatı tarafsız biçimde anlatılır. Usha Sanyal’ın Devotional Islam and Politics in British India: Ahmad Riza Khan Barelwi and His Movement, 1870-1920 (Delhi 1990) ve Ahmad Riza Khan Barelwi in the Path of the Prophet (bk. bibl.) adlı çalışmaları bir akademisyen bakışını ortaya koymaktadır. Birelvî cemaati dışından İhsan İlâhî Zahîr’in el-Birelviyye: ʿAḳāʾid ve târîḫ isimli çalışması (bk. bibl.) çok meşhurdur. Zahîr konuyu bütün yönleriyle ele almışsa da ölçüsüz eleştirileri yüzünden Abdülhakîm Şeref Kādirî onun için İḥsân İlâhî Ẓahîr ki Kitâb el-Birelviyye ka Taḥḳīḳī aor Tenḳīdî Câʾize adıyla bir reddiye yazmıştır (Lahor 1995). Hâlid Mahmûd’un Müṭâlaʿa-i Birelviyyet isimli kitabı (I-III, Lahor 1986-1988) konuya dair önemli bir kaynak olsa da yer yer ilmî tarafsızlığı koruyamadığı görülmektedir. Müftî Muhammed Atâullah’ın Kimyâʾey Vaḥdet (Karaçi 1993), Muhammed Yûsuf Ludyânevî’nin İḫtilâf-ı Ümmet aor Ṣırâṭ-ı Müstaḳīm (Karaçi, ts.) ve Muhammed Halîl Ahmed Han’ın Telḫîṣü’l-ḥabîr fî aḥkâmi’t-tekfîr el-maʿrûf İnkişâf-ı Ḥaḳ (Faysalâbâd 1988) adlı çalışmalarında konu nisbeten tarafsız bir gözle ele alınmıştır. Envâr Ahmed’in Fâżıl-ı Birelvî ka Ḥâfıẓa: Ek Taḥḳīḳī Câʾize (Lahor 1983), Muhammed Ârif Senbelî’nin Birelvî Fitne ka Neyâ Rûp (Lahor 1978), Nûr Muhammed’in Birelvî Fetvey (Lahor 1987) ve Ebü’l-Evsâf Rûmî’nin Diyobend se Bireli tak (Lahor, ts.) isimli kitapları ise aleyhte yapılan çalışmalardandır.
BİBLİYOGRAFYA
Rızâ Han Birelvî, Devâmü’l-ʿayş fi’l-eʾimme min Ḳureyş, Lahor, ts., s. 45 vd.
a.mlf., Melfûẓât-ı Aʿlâ Ḥażret Birelvî, Karaçi, ts. (Medine Publishing Company), s. 466, 472.
Abdülhay el-Hasenî, Nüzhetü’l-ḫavâṭır, VIII, 38-41.
Zaferüddin Rizvî, Ḥayât-ı Aʿlâ Ḥażret: Maẓharü’l-menâḳıb, Karaçi 1938, I-III.
Rahmân Ali, Teẕkire-i ʿUlemâʾey Hind (trc. M. Eyyûb Kādirî), Karaçi 1961, s. 98-103.
Allah Bukhs, The Ahle Sunnat Movement in British India 1880-1921, Lahore, ts. (Islamic Propagation Centre), s. 38, 42-51, 194-202, 216-233, 282-283.
M. Yûsuf Ludyânevî, İḫtilâf-ı Ümmet aor Ṣırâṭ-ı Müstaḳīm, Karaçi 1399, s. 25-129.
M. Mes‘ûd Ahmed, Ḥayât-ı Mevlânâ Aḥmed Rıżâ Ḫân Birelvî, Siyâlkût 1981.
a.mlf., Fâżıl-ı Birelvî aor Terk-i Muvâlât, Lahor 1988.
a.mlf., Günâh-ı bî-Günâhî, Lahor 1982.
a.mlf., “Rıżâ Ḫân”, UDMİ, X, 278-284.
Sâliha Abdülhakîm Şerefeddin, Ḳurʾân-ı Ḥakîm key Urdû Terâcim, Karaçi 1981, s. 315-323, 431.
B. D. Metcalf, Islamic Revival in British India: Deoband 1860-1900, Princeton 1982, s. 296-314.
Seyyid Hamîd Şattârî, Ḳurʾân-ı Mecîd key Urdû Terâcim u Tefâsîr ka Tenḳīdî Müṭâlaʿa, Haydarâbâd 1982, s. 487-499.
İhsan İlâhî Zahîr, el-Birelviyye: ʿAḳāʾid ve târîḫ, Lahor 1404/1984, s. 21, 29, 32-33, 55-239.
Syed Jamaluddin, “The Barelvis and Khilafat Movement”, Communal and Pan-Islamic Trends in Colonial India (ed. Mushirul Hasan), New Delhi 1985, s. 401-405.
Hâlid Mahmûd, Müṭâlaʿa-i Birelviyyet, Lahor 1986-88, I-III.
Ahmed Han, Ḳurʾân-ı Kerîm key Urdû Terâcim: Kitâbiyât, İslâmâbâd 1987, s. 42, 43, 48.
M. Osman – Mes‘ûd Eş‘ar, Pâkistân ki Siyâsî Cemâʿateyn, Lahor 1988, s. 657-702.
Muhammed İkrâm, Mevc-i Kevs̱er, Lahor 1992, s. 70.
Halid Zaferullah Daudi, Pakistan ve Hindistan’da Şâh Velîyullah ed-Dehlevî’den Günümüze Kadar Hadis Çalışmaları, İstanbul 1995, s. 248.
Abdülhamit Birışık, Hind Altkıtası Düşünce ve Tefsir Ekolleri, İstanbul 2001, s. 179-186.
a.mlf., “Hint Alt Kıtasında Gaybın Bilinmesine İlişkin Görüşler: Hint Alt Kıtasında Hz. Peygamberin Gayb Bilgisi Tartışmaları ve Tekfir”, Kur’ân ve Tefsir Araştırmaları V, İstanbul 2003, s. 296-301.
Usha Sanyal, Ahmad Riza Khan Barelwi in the Path of the Prophet, Oxford 2006.
Zuhur Ahmed Azhar, “Birelvî”, UDMİ, IV, 485-487.