Sözlükte “bel” mânasındaki hasr kökünün “iftiâl” kalıbından türemiş bir sıfat olan muhtasar “kısaltılmış, özetlenmiş” demektir. Kelime, hacimli bir eserin özetlenmiş şekli için olduğu gibi bir konunun ana hatlarıyla kısaca yazılmış şekli için de kullanılmıştır (Lisânü’l-ʿArab, “ḫṣr” md.; Kāmus Tercümesi, II, 294-295). Muhtasar ile (ihtisâr) mûcez (îcâz), ayrıca mülahhas (telhîs), hulâsa, mühezzeb (tehzîb), muhtâr (ihtiyâr), müntekā (intikā), müntehab (intihâb) ve mücerred (tecrîd) kelimeleri arasında anlam benzerliği bulunmakla birlikte bazı farklar da mevcuttur. Muhtasarda bir eserin kısaltılması, mülahhasta özetlenmesi temel düşüncedir. Mühezzebde hareket noktası eseri yeniden gözden geçirmek, ondaki fazla ve zayıf bilgileri ayıklamak suretiyle kısaltma yapmaktır. Muhtâr, müntekā ve müntehabda bir eserin muhtevasından seçmeler yapılır. Mücerredde ise delil, sened vb. bilgilerin ayıklanması söz konusudur. Bu farklara rağmen sözü edilen kavramların hepsinde “kısaltma yapma” ortak noktadır.
Muhtasarlar, çeşitli dönemlerde ilgi görmüş hacimli kitapların kullanımı sırasında ortaya çıkan zorlukların yaşandığı bir devreden sonra bu zorlukları giderici özetlerin meydana getirilmesi ihtiyacından doğmuştur. Bu tür eserler Arap edebiyatında IV. (X.) yüzyıldan önce nâdir olarak görülür. Bu yüzyılda İbn Abdürabbih’in el-ʿİḳdü’l-ferîd’i ile Ebü’l-Ferec el-İsfahânî’nin el-Eġānî’si gibi hacimli eserlerin telif edilmesi özetlerinin yazılmasına sebep olmuştur. İhtisar faaliyetlerinin önemli sebeplerini şu şekilde sıralamak mümkündür: 1. Ders kitabı olarak okutulan eserlerde öğrenci için gereksiz görülen kısımların çıkarılması, anlaşılmayan noktaların açık ve özlü biçimde ifade edilmesi. Abdülkāhir el-Cürcânî’nin el-ʿAvâmilü’l-miʾe, İbn Hişâm en-Nahvî’nin Ḳatrü’n-nedâ, Birgivî’nin el-ʿAvâmil ve İẓhârü’l-esrâr’ı nahve dair yazılmış bu tür muhtasarlardandır. 2. Bazı eserlerde yer alan bilgilerin kaynakları durumundaki isnad zinciri hacimlerinin kabarmasına yol açtığı gibi bilgi akışının kesintiye uğramasına da sebep olmuştur. el-Eġānî’nin ihtisarlarında bu sakıncaların ortadan kaldırılmasının amaçlandığı görülmektedir. Fîrûzâbâdî de el-Ḳāmûsü’l-muḥîṭ’inde benzer bir amaçla dilcilerin ve râvilerin isimlerini zikretmemiştir. 3. Bir kısım eserlerin konuları gereği belli bir kültür düzeyine sahip okuyucular tarafından güçlükle anlaşılması. Teftâzânî’nin, Telḫîṣü’l-Miftâḥ üzerine yazdığı el-Muṭavvel isimli şerhini ihtisar ederek Muḫtaṣarü’l-Meʿânî’yi kaleme almasının sebeplerinden biri budur. 4. Bazı eserlerin bir kısım muhtevasının sonraki devirlerin insanlarına hitap etmez duruma gelmesi. Ebü’l-Ferec el-İsfahânî’nin el-Eġānî’sine yapılan ihtisarlarda şarkı ve bestelerle ilgili kısımların çıkarılması bunun örneklerinden biridir. İhtisarların bir kısmı bizzat eserin müellifi tarafından gerçekleştirilmiştir: İbn Ebü’l-İsba‘ın Taḥrîrü’t-Taḥbîr’ini et-Taḥbîr adlı daha hacimli eserinden kısaltması, Fîrûzâbâdî’nin el-Ḳāmûsü’l-muḥîṭ’ini el-Lâmiʿu’l-muʿlem’inden hulâsa etmesi gibi.
Muhtasarlar genellikle asıl eserin yorumu konumunda bulunduğundan her ihtisar belirli bir ferdîliğe sahiptir. Bu durum muhtevaları fazlaca hacimli olan edebiyat kitaplarında açıkça görülmektedir. Bir yazar eserde yer alan şiirleri seçerken eğlendirici hikâye, fıkra ve kıssaları, bir diğeri de tarihî hikâyeleri tercih edebilir. Bazı kısaltıcılar telhislerine asıl eserde kapalı gördükleri noktaları açıklayıcı ilâveler yapınca orijinal eserin hacmini aşan muhtasarlar ortaya çıkmıştır. Nitekim Muhammed b. Ebû Bekir er-Râzî, Muḫtârü’ṣ-Ṣıḥâḥ adlı eserinde Cevherî’nin sözlüğünü özetlemekle kalmamış, Muhammed b. Ahmed el-Ezherî’nin Tehẕîbü’l-luġa’sı gibi diğer bazı sözlüklerden ilâvelerde bulunmuştur. Hatîb el-Kazvînî’nin Sekkâkî’nin Miftâḥu’l-ʿulûm’unun belâgata dair üçüncü bölümü için yazdığı Telḫîṣü’l-Miftâḥ’ta hem kısaltma hem yeniden düzenleme hem de kendisinden ve başkalarından ilâveler yapmaktadır. Düzensiz olan veya planı karmaşık görünen eserlerde ihtisar esnasında metin yeniden düzenlenmiştir. el-Eġānî’nin bazı muhtasarlarında muhtevanın alfabetik veya kronolojik olarak tanzim edilmesi, Abdülkāhir el-Cürcânî’nin Esrârü’l-belâġa’sı ile Delâʾilü’l-iʿcâz’ının hulâsası olan Fahreddin er-Râzî’nin Nihâyetü’l-îcâz’ında asıl eserin karmaşık tertibinin daha iyi bir tasnife kavuşturulması bu türün örneklerindendir.
İslâm telif geleneğinde ihtisarlarla şerh ve hâşiyeler, ilim ve kültür tarihinde metinler etrafında nesilden nesile süregelen ilmî faaliyet ve tartışmaların ortaya konması bakımından önemlidir. Bilhassa edebî metinler üzerine yazılan ihtisar ve şerhler arasında âlim ve öğrencilerin taleplerinin dikkate alındığı eserler bulunduğu gibi yazarının zevkini yansıtmak veya hitap ettiği kitlenin beklentilerine cevap vermek amacıyla telif edilenler de vardır (Encyclopedia of Arabic Literature, I, 24).
Arap edebiyatı alanında meydana getirilmiş başlıca muhtasarlar şunlardır: Arap gramerinin zamanımıza ulaşan ilk hacimli eseri olan Sîbeveyhi’nin el-Kitâb’ındaki sarfla ilgili malzemeyi çıkarıp ihtisar eden, yeni düzenleme ve eklemelerle ortaya koyan Ebû Osman el-Mâzinî olmuştur. Zemahşerî de aynı eserde yer alan nahiv ve sarfa dair malzemeyi yeni bir düzenleme, ihtisar ve bazı ilâveler yaparak el-Mufaṣṣal’ını kaleme almıştır. İbnü’l-Hâcib, el-Mufaṣṣal’ı aynı yöntemle ihtisar edip nahivle ilgili olanları el-Kâfiye’de, sarfla ilgili bilgileri de eş-Şâfiye’de toplamıştır. el-Mufaṣṣal ayrıca müellifi tarafından el-Enmûẕec adıyla ihtisar edildiği gibi Ebü’l-Bekā el-Ukberî de eseri el-Muḥaṣṣal ismiyle şerhetmiş ve şerhini el-Müsterşid adıyla ihtisar etmiştir (yazma nüshası için bk. Brockelmann, GAL, I, 347). Ebû Ali el-Fârisî’nin el-Îżâḥ’ı, İbnü’l-Hâcib’in el-Kâfiye’si, İbn Cinnî’nin el-Lumaʿ ve et-Taṣrîf’i, Mutarrizî’nin el-Miṣbâḥ’ı, İbn Mâlik et-Tâî’nin el-Elfiyye’si ile el-Fevâʾid ve Teshîlü’l-Fevâʾid’i, İbn Usfûr el-İşbîlî’nin el-Muḳarrib ile el-Mümtiʿi, Ebû Hayyân el-Endelüsî’nin el-Lemḥatü’l-bedriyye’si ve İbn Hişâm’ın Muġni’l-lebîb’i üzerine bazıları müelliflerince, çoğu başkaları tarafından olmak üzere birçok ihtisar meydana getirilmiş, bunların bir kısmına yazılan şerhler de ihtisar edilmiştir. Beyzâvî’nin el-Kâfiye için kaleme aldığı Lübbü’l-elbâb adlı ihtisarla Tâceddin el-İsferâyînî’nin el-Miṣbâḥ’a yazdığı şerh ve bunun ihtisarı türün örneklerinden bazılarıdır.
Halîl b. Ahmed’in Kitâbü’l-ʿAyn’ına Ebû Bekir ez-Zübeydî’nin yazdığı Muḫtaṣaru Kitâbi’l-ʿAyn’dan sonra Cevherî’nin eṣ-Ṣıḥâḥ’ı için Muhammed b. Ebû Bekir er-Râzî’nin kaleme aldığı Muḫtârü’ṣ-Ṣıḥâḥ’ı ile bunun için Dâvûd-i Karsî ve Ayşî Mehmed Efendi’nin yaptığı ihtisarlar dışında birçok telhis yazılmıştır. İbn Düreyd’in el-Cemhere’si, Zemahşerî’nin Esâsü’l-belâġa’sı, İbn Sîde’nin el-Muḥkem’i, Yâkūt el-Hamevî’nin Muʿcemü’l-büldân’ı ve Fîrûzâbâdî’nin el-Ḳāmûsü’l-muḥîṭ’inin de ihtisarları yapılmıştır.
Arap belâgatında ihtisarların Sekkâkî’nin Miftâḥu’l-ʿulûm’unun belâgata dair olan üçüncü bölümünün telhis edilmesinde yoğunlaştığı görülmektedir. Eserin bu kısmı, belâgat öğretiminde gördüğü ilgi dolayısıyla başta Hatîb el-Kazvînî’nin Telḫîṣü’l-Miftâḥ’ı olmak üzere İbnü’n-Nâzım’ın el-Miṣbâḥ fi’ḫtiṣâri’l-Miftâḥ’ı, Adudüddin el-Îcî’nin el-Fevâʾidü’l-Ġıyâs̱iyye’si gibi eserlere konu olmuştur. Belâgat klasiklerinin başında gelen Hatîb el-Kazvînî’nin Telḫîṣü’l-Miftâḥ’ı da umumiyetle Telḫîṣü’t-Telḫîṣ adıyla Şehâbeddin Sâhib Ahmed b. Muhammed, Lutfullah Tokadî, Zeynüddin Abdurrahman el-Aynî, Muhammed b. Ebû Bekir İbn Cemâa, Pervîz er-Rûmî, Hamza el-Aydınî, Hıdır el-Amâsî (Ünbûbü’l-belâġa), Zekeriyyâ el-Ensârî (el-Mülaḫḫaṣ) tarafından ihtisar edilmiştir. Ayrıca Aristo’nun Rhetorica’sını filozof İbn Rüşd Telḫîṣü’l-Ḫaṭâbe adıyla kısaltmıştır.
Arap edebiyatının diğer eserleri arasında Câhiz’in el-Beyân ve’t-tebyîn’i, Ebü’l-Ferec el-İsfahânî’nin el-Eġānî’si ile İbn Abdürabbih’in el-ʿİḳdü’l-ferîd’inden seçmeler tarzında birçok ihtisar yapılmıştır. İbn Manzûr’un Muḫtârü’l-Eġānî fi’l-aḫbâr ve’t-tehânî’si, Muhammed el-Hudrî ve diğerleri tarafından telif edilen Muḫtârü’l-ʿİḳdi’l-ferîd ile (Kahire 1331/1913) A. Wormhoudt – W. Penn-College’in al-ʿIḳd al-farid: Selections (1981, 1989) adlı seçmeleri, el-Beyân ve’t-tebyîn’den Münteḫabât adıyla yapılan seçmeler bunlar arasında yer alır (Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 129-130; Brockelmann, GAL Suppl., I, 251). İbn Reşîḳ’in el-ʿUmde’si, Şerîf er-Radî’nin Nehcü’l-belâġa’sı, İbşîhî’nin el-Müsteṭraf’ı, Süyûtî’nin Buġyetü’l-vuʿât’ı ve Taşköprizâde’nin Mevzûâtü’l-ulûm’u da ihtisar edilmiştir (Brockelmann, GAL Suppl., I, 706 vd.; II, 196, 481, 1043).
Her yazarın özgün anlayış, zevk ve ölçüsüne göre bir şairden veya çeşitli şairlerden “muhtârât” (antoloji) adıyla yaptığı seçmeler de bir bakıma ihtisar sayılır. Bu tür eserlerin en eskisi Mufaddal ed-Dabbî’nin el-Mufaḍḍaliyyât’ı ile Asmaî’nin el-Asmaʿiyyât’ıdır. Daha sonra hamâse türü antolojiler ortaya çıkmıştır. Bir bilim alanıyla ilgili bilgileri özlü bir şekilde anlatan ve umumiyetle “el-mukaddime”, “el-muhtasar” adlarıyla anılan, Îsâ b. Abdülazîz el-Cezûlî, İbn Âcurrûm, İbn Bâbeşâz ve Hâlid el-Ezherî’nin el-Muḳaddime fi’n-naḥv’leri ile Zemahşerî’nin Muḳaddimetü’l-edeb’i gibi eserler temel bilgilerin derlendiği metinlerdir.
Osmanlı müellifleri, özellikle medreselerde okutulan kitaplarla sarf-nahiv ve belâgat konularındaki Arapça ve Farsça hacimli eserlerin yine kendi dillerinde muhtasarlarını yapmıştır. Bunun dışında dinî konulardan dil ve edebiyata, tarih ve coğrafyaya, matematik ve tıbba kadar çok geniş bir yelpazede ana hatlarıyla bilgi aktaran muhtasarlar telifine yönelmişlerdir. “Muhtasar” başlığını taşıyan Türkçe yazılmış eserleri kaydeden M. Seyfettin Özege bunlardan 250 kadarını tesbit etmiştir (Katalog, III, 1201-1215). Aynı eserde “müntehabât” adını taşıyan altmış beş (III, 1266-1272), “hulâsa” başlıklı altmış dört (II, 603-610) ve “mülahhas” adlı on (III, 1258-1259) eser belirlenmiştir. Kütüphane katalogları tarandığında yazma ve matbu olarak sayısı bir hayli artacak olan bu eserlerin bir bölümü Keşfü’ẓ-ẓunûn ve zeyilleriyle Osmanlı Müellifleri’nde yer almıştır.
BİBLİYOGRAFYA Lisânü’l-ʿArab, “ḫṣr” md.; Tehânevî, Keşşâf (Dahrûc), I, 114; Kāmus Tercümesi, II, 294-295; Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 129, 130; II, 1071-1073, 1169, 1299-1300, 1310, 1333, 1373, 1546, 1562, 1563, 1594, 1623, 1630-1631, 1708, 1733, 1754, 1764, 1767, 1776, 1790; Brockelmann, GAL, I, 134, 347, 353, 361, 376; ayrıca bk. tür.yer.; Suppl., I, 173, 196, 197, 226, 251, 516, 519, 706 vd., 880, 965; II, 196, 481, 1043; ayrıca bk. tür.yer.; Îżâḥu’l-meknûn, I, 47, 49, 318, 319, 433, 437; ayrıca bk. tür.yer.; Özege, Katalog, II, 603-610; III, 1201-1215, 1258-1259, 1266-1272; Bustânî, DM, II, 618-620; Cengiz Orhonlu, “Telhîs”, İA, XII/1, s. 148-149; el-Ḳāmûsü’l-İslâmî, I, 492-493; H. Kilpatrick, “Abridgements”, Encyclopedia of Arabic Literature (ed. J. S. Meisami – P. Starkey), London 1998, I, 23-24.
Maddenin bu bölümü TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul'da basılan 31. cildinde, 57-59 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.